Adana'da hamile kadının tıbbi müdahale sonrasında ölümü

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Buyru, Adana'da karnındaki ikizlerden biri down sendromlu olan annenin tıbbi müdahale sonrasında ölümüne ilişkin, "Çok nadiren anne karnından batırılan bir iğne yardımı ile bebeğin etrafındaki su kesesinden su alınması işlemi olan amniyosenteze bağlı anne ölümleri bildirilmektedir.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 23 Şubat 2013 15:42, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Adana'da hamile kadının tıbbi müdahale sonrasında ölümü

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Buyru, Adana'da karnındaki ikizlerden biri down sendromlu olan annenin tıbbi müdahale sonrasında ölümüne ilişkin, "Çok nadiren anne karnından batırılan bir iğne yardımı ile bebeğin etrafındaki su kesesinden su alınması işlemi olan amniyosenteze bağlı anne ölümleri bildirilmektedir. Bu da iğnenin karından rahme giderken bağırsaklardan geçmesi ve mikroorganizmaların rahme taşınmasına bağlıdır" dedi.

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği İstanbul Şube Başkanlığı'nı da yürüten Buyru, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Adana'da ikiz bebeklere hamile Hatice Demet Buzpınar'ın (36), çoğul gebelikte bebek sayısının azaltılması (fetosid) işlemi sonrası hayatını kaybettiğini hatırlatarak, anne karnından batırılan bir iğne yardımı ile bebeğin etrafındaki su kesesinden su alınması işlemi olan amniyosentezde çoğul gebeliklerde bebek ve anne sağlığı açısından risk teşkil edebileceğini bildirdi.

Çoğul gebeliklerde fetosid işlemine aile onayı ile anne ve bebek sağlığı için zaman zaman başvurulduğuna vurgu yapan Buyru, Adana'da 5.5 aylık ikiz bebeklere hamile olan Hatice Demet Buzpınar'a uygulanan fetosid işleminin çoğul gebeliklerde zaman zaman uygulandığını kaydetti.

Prof. Dr. Buyru, üçüz ve üzeri gebeliklerde, bebeğin ve annenin sağlığı açısından risk teşkil edebileceği için bebeklerden en az sağlıklı olanlarının kalbinin durdurulduğunu anlatarak, bu tür talihsizliklerin ise komplikasyon riski olan vakalarda daima bulunduğunu kaydetti.

Çoğul gebeliklerde erken doğum riskini azaltmak için de fetosid yapıldığını vurgulayan Buyru, "Çoğul gebeliklerde en büyük risk erken doğumdur. Fetus sayısı arttıkça gebelik daha erken sonlanmakta ve bebeklerin yaşama şansı azalmaktadır" diye konuştu.

Prof. Dr. Buyru, tüp bebekte Sağlık Bakanlığı'nın transfer edilecek embriyo sayısını sınırlandırması ile birlikte çoğul gebelik riskinin azaldığına değinerek, yine de yumurtalıkları uyarıcı tedaviler sonrası üçüz veya daha fazla fetusun yer aldığı gebeliklerle karşılaşıldığını bildirdi.

Fetus sayısı azalınca kalan bebeklerin erken doğum riskinin azaldığına ve yaşama şanslarının arttığına dikkati çeken Buyru, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Örneğin beşiz bir gebelik mutlaka erken doğumla sonuçlanır ve bebeklerin yaşama şansı son derece azalır. Halbuki gebeliğin 11. haftasında yapılacak bir işlemle bebeklerin bir kısmının kalbine potasyum verilip öldürülecek olursa kalan bir veya iki bebeğin erken doğum riskleri azalır ve yaşama şansları artar. Tabii bu kolay karar verilecek ve uygulanabilecek bir durum değildir. İşlem sonrası yüzde 10 oranında tüm fetusların kaybedilme riski de vardır. Bu gibi durumlarda gebeliğin devam edip etmeyeceğine aileler karar verebilir."

-Amniyosentez uygulaması-

Prof. Dr. Faruk Buyru, bebekteki kromozom anomalilerini de amniyosentez yaparak tespit edilebildiğini kaydederek, "Amniyosentezin bu konuda deneyimli uzmanlarca yapılması önemlidir" dedi.

Amniyosentezin, daha çok bebekte bir kromozom anomalisi olup olmadığını araştırmak için yapıldığına dikkati çekerek, kan uyuşmazlığı vakalarında, bebeğin suyunun çok olduğu durumlarda veya başka tetkikler amacıyla da yapılabileceğini bildirdi.

Genetik amaçlı amniyosentezin en çok 15. ve 20. gebelik haftasında yapıldığını anlatarak, "İleri anne yaşı, ikili veya üçlü testte riskin yüksek bulunması ve ultrasonografide şüpheli bulgular amniyosentez gerektiren başlıca durumlardır. Çok nadiren amniyosenteze bağlı anne ölümleri bildirilmektedir. Bu da iğnenin karından rahme giderken bağırsaklardan geçmesi ve mikroorganizmaların rahme taşınmasına bağlıdır" ifadesini kullandı.

-Olay-

İddiaya göre, bir fabrikada dış ticaret uzmanlığı yapan ve ikiz bebeklere hamile kalan bir çocuk annesi Hatice Demet Buzpınar'a (36), ÇÜ'de özel statüde görev yapan doktoru Prof. Dr. C.E'nin önerisiyle doğum öncesi bebeklerde herhangi bir 'engellilik' durumu olup olmadığının belirlenebilmesi amacıyla

"amniyosentez" testi yapıldı.

Testte ikizlerden birinin down sendromlu olduğunun belirlenmesi üzerine, Prof. Dr. C.E. tarafından, Buzpınar'a down sendromu olan bebeğin kalbine iğne yapılarak gelişiminin durdurulabileceği veya bu şekilde dünyaya getirebileceği bildirildi.

Eren Buzpınar (38) ile 9 yıl önce evlenen ve 8 yaşında bir oğulları olan genç kadın, down sendromlu bebeğin kalbinin durdurulmasına karar verince, 13 Şubat'ta Balcalı Hastanesi'nde tıbbi müdahalede bulunularak operasyonla down sendromlu bebeğin kalbi iğne yapılarak durduruldu.

Taburcu edildikten 2 gün sonra evinde ateşi yükselerek fenalaşınca kocası Eren Buzpınar tarafından ÇÜ Balcalı Hastanesine tekrar götürülen Hatice Demet Buzpınar'a tahlil yapıldı. Tedavi gördüğü hastanenin kadın doğum servisinde 18 Şubat'ta ameliyata alınan genç kadının kalbi durdurulan bebeği, bebeğin ikizi ve rahmi alındı. Ameliyatın ardından yoğun bakıma kaldırılan Buzpınar, yaşamını yitirdi.

Genç kadının cenazesi Adana Adli Tıp Kurumu'ndaki otopsinin ardından 19 Şubat'ta toprağa verilmişti.

Konuya ilişkin Adana Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlatırken, ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimliği de idari soruşturma başlatmıştı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber