Maliye ve Spor Bakanlığı'nın bütçeleri kabul edildi

TBMM Genel Kurulu'nda Maliye Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı ve bağlı kurumların 2014 yılı bütçeleri ile 2012 yılı kesinhesapları kabul edildi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 17 Aralık 2013 18:56, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:58
Maliye ve Spor Bakanlığı'nın bütçeleri kabul edildi

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "AB mevzuatı neyse aynısını getirelim, ihalelerde bütün istisnaları da kaldıralım. Benim tercihim bu yönde ve bu yönde de çalışma yaptırıyorum" dedi.

Şimşek, TBMM Genel Kurulu'nda, bakanlığının bütçesi üzerinde yaptığı sunumda, Sayıştay denetiminin çok önemli olduğunu kaydetti.

Sayıştay denetiminin, özellikle kamu idarecileri açısından dış denetim olarak yol gösterici olması anlamında büyük değer kattığını belirten Şimşek, dolayısıyla, Sayıştay denetiminin kaliteli ve kapsamlı bir şekilde yapılmasının ülkenin faydasına olduğunu dile getirdi.

"Burada birtakım sıkıntılar yaşandı fakat harcama denetimi anlamında en ufak bir eksiklik yok" ifadesini kullanan Şimşek, şunları söyledi:

"Biz Sayıştay'a Maliye Bakanlığı olarak 25 milyon kaydı elektronik ortamda verdik, muhasebe birimlerimizde bu kayıtların bütün bilgi, belgelerini hazır tuttuk. Dolayısıyla, harcama denetimi yapılması gereken yerde yapılmıştır. TBMM'ye Sayıştay tarafından 4 rapor sunulmuştur: Genel uygunluk bildirimi, dış denetim genel değerlendirme raporu, faaliyet genel değerlendirme raporu, mali istatistikler değerlendirme raporu. Bu raporların tamamı, Sayıştay tarafından Meclisimize sunulmuştur ve bunlarda fikir, görüş vermeme hususu da yaşanmamıştır. Peki, sorun nereden kaynaklanıyor? Türkiye'de borçlanmayı Hazine yapar. Borçlanmayı Hazine yaparken idarelerin kodunu girerek yapmaz, yani bütçe açığına, kamunun genel borçlanma ihtiyacına binaen Hazine borçlanma yapar. Gelirleri kurumlar toplamaz. Gelirlerin tamamını Maliye Bakanlığı toplar. Dolayısıyla, mesela mülkler, bakanlıkların mülkiyet sahibi olması söz konusu değildir. Mülklerin tamamı Hazine mülküdür, Maliye Bakanlığı tarafından yönetilir ama kamu kurumlarına tahsis edilir. Şimdi, idareler bazında mali tablo denetimi dediğimiz denetim şudur: İdareler bazında, bizim, bilanço, mizan vesaire gibi tabloları üretip vermemizdir. Biz, bu işin başından beri Sayıştay'a 'Mevcut devlet yapısıyla bizim sizlere anlamlı, tutarlı, bu türden rapor üretmemiz mümkün değil' dedik. Çünkü Hazine borçlanıyor, Maliye gelir topluyor, Maliye, Milli Emlak, Hazine mülklerini yönetiyor. Dolayısıyla, idareler bazında bir tek yapılmayan bu mali tablo denetimi buradan kaynaklanıyor.

Şimdi bu problemi çözmemiz lazım. Bu problemi çözmek için Sayıştay ile birlikte ortak bir komisyon kurduk ve bu komisyon şimdi bakacak, eğer Sayıştay'ın yönetmeliği çerçevesinde bundan sonra denetim yapılması konusunda karar çıkarsa, biz oturacağız, buna göre kanun yani her türlü mevzuat değişikliğine gideceğiz veya sistem değişikliğine gideceğiz ve bunu mümkün kılacak ne gerekiyorsa yapacağız. Ancak Sayıştay, idare bazında bu mevcut sistemle mali rapor üretilmesi diğer ülke uygulamalarına paralel olarak 'Bu paralelde bu raporlara artık ihtiyaç yoktur, ben zaten diğer bütün denetimleri yapıyorum' derse o zaman ona göre yönetmelik değiştirilir. Bu çalışma grubu, bu komisyon ne karar verirse o çerçevede gereğini yapacağız."

-"35 tespit..."

"Sayıştay denetim raporlarında yer alan bulguların tamamı nihai raporda yer almıyor" eleştirisinin getirildiğini hatırlatan Şimşek, Sayıştayca hazırlanan ön raporların birer taslak denetim raporu olduğunu kaydetti.

Maliye Bakanlığıyla ilgili olarak 35 tane eleştiri, tespit olduğunu belirten Şimşek, "Demek ki denetim yapılmış. Peki, nihai Meclise gelen raporda niye 35 değil de 15 tane bulgu var? Çünkü ham raporu Maliye Bakanlığı'na gönderdiler. Maliye Bakanlığı cevaplar verdi. Bu cevapların bir kısmı tatmin edici bulundu veya düzeltici işlem yapıldı" dedi.

Şimşek, Maliye Bakanlığı ile ilgili ham denetim raporundaki 35 tespitin tamamını paylaşacağını söyledi.

Şimşek, Kamu İhale Kanunu'na göre 2012 yılında mevcut bütün istisnalar çerçevesinde yapılan kamu alımlarının toplam alımlara oranı yüzde 7,6 olduğunu kaydetti.

Kanun'un yürürlüğe girdiği 1 Ocak 2013 tarihinden önce var olan 7 istisnanın 2012 yılı itibariyle değerinin 7,2 milyar lira olduğunu belirten Şimşek, AK Parti döneminde ilave edilen istisnaların toplam tutarının 2012 için 900 milyon lira civarında olduğunu kaydetti. Şimşek, "Benim şahsi görüşüm, AB mevzuatı neyse aynısını getirelim, ihalelerde bütün istisnaları da kaldıralım. Benim tercihim bu yönde ve bu yönde de çalışma yaptırıyorum" dedi.

-"Kim, nerede, ne hata yapıyorsa sonuçlarına katlanır"

Uzlaşma müessesesiyle ilgili bazı eleştirilerin de olduğunu söyleyen Şimşek, muhalefete seslenerek, "Gelecek sene Vergi Usul Kanunu'nu buraya getireceğim. Gelin hep beraber vergide uzlaşma müessesesinin kaldırılmasına siz inanıyorsanız, ben Bakan olarak dünden razıyım, bunu kaldıralım. Sayıştay'a bu bilgilerin verilmesinin önünü açalım diyorsanız, onu da açalım. Vergi mahremiyetini kaldıralım diyorsanız, onu da kaldıralım. Çünkü kuzey avrupa ülkeleri gibi Türkiye'de herkesin şeffaf olması gerektiğini, kim ne kadar vergi vermesi gerekiyorsa her şeyin ortaya çıkmasını istiyorum" diye konuştu.

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu'nun "elimde 4 sayfalık ihbar mektubu var" dediğini anımsatan Şimşek, "Lütfen bunu savcılarımızla paylaşın. Kim, nerede ne hata yapıyorsa, onun sonuçlarına katlanır. Açık ve net olarak altını çiziyorum. İlave bilgi varsa mutlaka iletin" dedi.

Şimşek, gelir vergisi mükellef sayısının yüzde 23,5 arttığını; kurumlar vergisi mükellef sayısının yüzde 116 arttığını; gelir vergisi mükellef sayısının yüzde 315 arttığını; gelir stopaj vergisi mükellef sayısının yüzde 66,5 arttığını; KDV'nin yüzde 0,4 arttığını, basit usulde ticari kazançta mükellef sayısında ise yüzde 10'luk bir düşüş olduğunu bildirdi.

OECD tanımına göre, 2002'de dolaysız vergilerin toplam vergiler içindeki payının yüzde 52,7; dolaylı vergilerin payı yüzde 47,3 olduğunu belirten Şimşek, 2013 yılında dolaylı vergi oranının yüzde 46,1'e düştüğünü; doğrudan vergi oranının yüzde 53,9'a çıktığını kaydetti.

Türkiye'de toplam dolaylı vergilerin milli gelire oranının yüzde 12,6 olduğunu bildiren Şimşek, yüzde 13,4 olan AB ortalamasına düşük, yüzde 11 olan OECD ortalamasına göre biraz daha yüksek olduğunu kaydetti.

Şimşek, "Bizim sorunumuz doğrudan vergilerin düşük olması. Bunu düzeltmek için gelir vergisi reform tasarısını Meclis'e getirdim. Mükemmel değil ama verginin tabana yayılması, beyanname sistemin yaygınlaştırılması, imtiyazların ve istisnaların azaltılmasına yönelik önemli adımlar var" dedi.

Türkiye'nin toplam dış borcunun 2002'de 129,6 milyar dolardan bugün 367,3 milyar dolara çıktığını, toplam borcun milli gelire oranının 2002'de yüzde 56 iken bugün yüzde 44,8 olduğunu ifade eden Şimşek, "Bütün dünya borca milli gelire oran olarak bakar. Başka türlüsü yanlış değerlendirme olur" diye konuştu.

Şimşek, faiz giderlerinin vergi gelirlerine oranının 1983'ten bu yana en düşük düzeyde olduğunu söyledi.

-Gençlik ve Spor Bakanı Kılıç:

-"Türkiye'de bir çözüm sürecinin varlığı, demokrasi ve hukuk içerisinde terör meselesine çözüm bulma arayışı ve çabası, PKK'nın terörist faaliyetlerini hoş görme ya da meşrulaştırma aracı olarak kullanılamaz, buna müsaade etmemiz de bizden beklenemez"

-"Hiç kimse Türk milletinin birlik duygularını sınamaya, test etmeye kalkışmamalıdır"

-BDP ve HDP milletvekilleri, TBMM Genel Kurul'unda, "Bu iş yerinde açlık grevi vardır" yazılı pankartlar açtı

TBMM (AA) - Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, "Türkiye'de bir çözüm sürecinin varlığı, demokrasi ve hukuk içerisinde terör meselesine çözüm bulma arayışı ve çabası, PKK'nın terörist faaliyetlerini hoş görme ya da meşrulaştırma aracı olarak kullanılamaz, buna müsaade etmemiz de bizden beklenemez" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda bakanlığının bütçesi üzerine söz alan Kılıç, bütçe görüşmelerindeki tutanakların tarihi öneme sahip olduğuna dikkati çekti.

Bugün görüşmelerde yapılan bazı konuşmalar nedeniyle şahsı ve hükümet adına açıklama yapmak istediğini belirten Kılıç, PKK'nın eli kanlı bir terör örgütü olduğunu ve amacının herkes tarafından bilindiğini ifade etti.

PKK'nın, Türkiye'nin birliğine, milletin dirliğine kasteden bir terör örgütü olduğunu vurgulayan Kılıç, şunları söyledi:

"30 yıllık terörle mücadele tarihimiz boyunca çoğu asker, polis ve korucu olmak üzere 40 bin canın son bulmasına neden olan bir terör örgütüdür. Türkiye'de bir çözüm sürecinin varlığı, demokrasi ve hukuk içerisinde terör meselesine çözüm bulma arayışı ve çabası, PKK'nın terörist faaliyetlerini hoş görme ya da meşrulaştırma aracı olarak kullanılamaz, buna müsaade etmemiz de bizden beklenemez.

Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Arnavutuyla tek vatan, tek bayrak, tek millet olarak geçmişte olduğu gibi bugün de yarın da omuz omuza yaşamaya devam edeceğiz.

26 Ağustos 1071'de, Malazgirt Ovası'nda Sultan Alparslan'ın ordusunda Türkün, Kürdün, Arabın kaderi, Alparslan'ın kılıcıyla birleşmiştir. Türkün, Kürdün, Arabın kaderini bir daha ayırmak, ayrıştırmak hiçbir kulun haddine değil. Hiç kimse Türk milletinin birlik duygularını sınamaya, test etmeye kalkışmamalıdır. Kardeşiz... Türküyle, Kürdüyle kardeşiz. Türkler, Cumhuriyetin Anayasada eşit yurttaşları olduğu gibi Kürtler de Cumhuriyetin Anayasada eşit yurttaşlarıdır. Mühim olan Anayasa temelinde eşitliğimizi kabul edebilmek ve topyekun tek millet olduğumuzu hep birlikte idrak edebilmektir."

-"Her iki üniversite öğrencisinden biri burs ya da kredi alıyor"

Suat Kılıç, bakanlığının bütçesi üzerindeki sunumunu grafikler üzerinden yaptı. Kılıç, 2002 yılında toplam bütçesi 494 milyon lira olan Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun bütçe büyüklüğünün bugün 5 milyar 862 milyon 584 bin lira olduğunu belirtti.

Burs ve kredi rakamlarına da değinen Kılıç, 2002 yılında Türkiye'de Yurt-Kur tarafından burs verilmediğini ancak şimdi 372 bin 477 öğrencinin, öğrenim bursu alacağını ifade etti. Kılıç, 2014 yılı itibariyle yüksek öğrenim kredisi kullanmaya hak kazanacak olan gençlerin sayısının 1 milyon 79 bin 886 olduğunu açıkladı. Kılıç, burs ve kredi rakamlarının 45 liradan 300 liraya ulaştığını, her iki üniversite öğrencisinden birinin burs ya da kredi aldığını ifade etti.

Suat Kılıç, 2002 yılında Türkiye'de toplam yurt yatak sayısının 188 bin olduğunu, şimdi ise ranza sisteminden bazaya geçiş yapıldığı için 35 bin yatak eksiltilmesine rağmen yatak sayısının 310 bin 894'e ulaştığını kaydetti. Kılıç, devam eden yatırım projelerinde, ön kiralamalarla birlikte hedeflenen yatak sayısının 534 bin 504 olduğunu bildirdi.

Yurtlara yerleşmede torpil olmadığını, yüzde 5'lik Genel Müdürlük kontenjanı uygulamasını da kaldırdıklarını belirten Kılıç, yerleştirmelerin yüzde 100'ünün merkezi sistemin adalet kriterleri doğrultusunda yapıldığını ifade etti.

Kılıç, Türkiye'de 789 spor tesisi inşaatına devam edildiğini, 2002 yılında bu rakamın 5 olduğunu söyledi. 151 ilçe ve 42 ilde spor salonları yapıldığını belirten Kılıç, 46 ilde de olimpik veya yarı olimpik kapalı yüzme havuzlarının inşaatına devam ettiklerini bildirdi.

Lisanslı sporcu sayısına da değinen Kılıç, "Cumhuriyet Türkiye'sinin toplam lisanslı sporcu sayısı 278 bin 47. 2002'deki toplam lisanslı sporcu sayımız 278 bin 47. 2013, bugün itibarıyla Türkiye'deki toplam lisanslı sporcu sayımız 4 milyon 760 bin 326" dedi.

2014 Yılı Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda

-Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı'nın bütçeleri üzerinde söz alan BDP'li milletvekilleri, Diyarbakır 5 ve 6. Ağır Ceza Mahkemeleri'nin tutuklu milletvekilleriyle ilgili kararını eleştirdi

TBMM (AA) - BDP milletvekilleri, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı'nın 2014 yılı bütçeleri üzerinde yaptıkları konuşmada, Diyarbakır 5 ve 6. Ağır Ceza Mahkemeleri'nin tutuklu milletvekilleriyle ilgili kararını eleştirdi.

TBMM Genel Kurulu'nda, iki bakanlığın 2014 yılı bütçesi üzerinde söz alan BDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani, ülkenin içinde bulunduğu sorunları kamuoyunun gördüğünü, red inkar ve asimilasyonun sürdüğünü ileri sürerek, "Bütçenin ne hayrı vardır, ne bereketi" dedi.

Konuşmasında tutuklu milletvekillerinin durumuna değinen Zozani, şunları söyledi:

"Dün milletvekillerimizle ilgili karar malumun ilanıydı ama belki kafanıza o reklam filmlerindeki gibi bir saksı düşmüştür, bir yerden düzeltmeye başlarız diye beklemiştik. Kafanıza düşen saksılar da artık kar etmiyor. Alma garibin ahını çıkar aheste aheste. Siz bu vurdum duymazlığın, bu bananeciliğin hesabını eninde sonunda vermek zorunda kalacaksınız. İstediğiniz kadar kafanızı kuma gömün. Çıplak gerçek ortadadır, herkes görüyor. Ve bu gerçeklik sizin bitişiniz anlamına gelecektir."

Partisinin tutuklu milletvekilerinin adlarını söyleyen Zozani, "Siyasi iradeyi yargının arkasına koyarak arkadaşlarımızı bugün cezaevlerinde rehin tutuyorsunuz. Neye karşılık rehin tutuyorsunuz?" iddiasında bulundu.

Milli iradenin rehin tutulamayacağını, bu düşüncelerini BDP'liler için olduğu kadar CHP ve MHP'li milletvekilleri için de dile getirdiklerini aktaran Zozani, "Meclis ayıplı işliyor. Bu halkın seçilmiş iradesinin Meclis'te olması gerektiğini ifade ettik, hiçbir çifti standardın arkasına sığınmadık" değerlendirmesinde bulundu.

-"Et ve tırnak gibi benzetmesini artık yapmayın"

Diğer milletvekillerinin ise Meclis iradesine, dolayısıyla kendi iradelerine sahip çıkmadığını, tutuklu milletvekilleri konusunda da çifte standart içinde olduğunu öne süren Zozani, "Her seferinde çıkıp burada söylersiniz, 'Türkler'le Kürtler etle tırnak gibidir' dersiniz. Rica ediyorum, bunu artık söylemeyin. Çünkü siz bu benzetmeyi yaptığınız sürece bizim aklımıza şu geliyor; biz tırnak olduk, siz hep et oldunuz. Uzadıkça kesmeye, bu tırnağı budamaya çalıştınız" şeklinde konuştu.

Van Milletvekili Özdal Üçer yaptığı konuşmada, üniversite öğrencilerinin maddi sıkıntılarına değindi.

Öğrencilerin bu sorunlarını ortadan kaldırmayan bir Hükümetin sosyal devlet anlayışından bahsedemeyeceğini savunan Üçer, binlerce gencin maddi sıkıntı nedeniyle eğitime devam edemediğini söyledi.

Kredi Yurtlar Kurumu'nun başvuruda bulanan öğrenciler arasında hakkaniyetli bir tercih yapmadığını ileri süren Üçer, "Kredi Yurtlar Kurumu herkese açık, şeffaf ve eşit hizmet etmesi gereken bir kurum, birilerinin özel çıkarlarına hizmet edecek şekilde işletiliyor. Bu bile başlı başına bir suçtur. Hükümetin, idarenin yapmış olduğu bir suçtur. Bu suçu görmezden gelmemelidir Meclis. Bu suçların araştırılması ve çözüme kavuşturulması için Meclis'in inisiyatif alması gerekir" dedi.

-Milletvekillerinin tutukluluk hali bir skandal"

Muş Milletvekili Demir Çelik de BDP Milletvekillerinin tutukluluk halinin devamı kararını eleştirerek, milletvekillerinin hukuksuzluğun ve siyasal kaygıların ürünü olarak cezaevlerinde rehin tutulduklarını ifade etti. Bu kararı kınadığını söyleyen Çelik, milletvekilleri özgürlüğüne kavuşana kadar mücadeleye devam edeceklerini bildirdi.

Türkiye'nin doğusu ve batısı arasında uygulanan hukuk birbirinden farklı ise buradan kardeşliğin çıkamayacağına işaret eden Çelik, hukukun temel ög eşitlik olması gerektiğini vurguladı. Çelik, "Sayın Mustafa Balbay için verilen karar tutuklu tüm milletvekilleri için geçerli olmalıydı" diye konuştu.

Milletvekillerinin tutukluluk halinin devamının hukuki değil, siyasi bir karar, bir skandal olduğunu kaydeden Çelik, bu skandalın altında sadece AK Parti'nin kalmayacağını, buna izin veren herkesin sorumlu olduğunu söyledi. Çelik, parlamentonun yasamayla birlikte denetim faaliyetini yürütme görevini de halktan alarak üstlendiğini belirterek, milletvekillerinin özgürlüklerin savunucu olması, siyasi partilerin yaşananlara dur diyebilmesi gerektiğini bildirdi.

-Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı'nın bütçeleri üzerinde söz alan BDP'li milletvekilleri, Diyarbakır 5 ve 6. Ağır Ceza Mahkemeleri'nin tutuklu milletvekilleriyle ilgili kararını eleştirdi

TBMM (AA) - BDP milletvekilleri, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı'nın 2014 yılı bütçeleri üzerinde yaptıkları konuşmada, Diyarbakır 5 ve 6. Ağır Ceza Mahkemeleri'nin tutuklu milletvekilleriyle ilgili kararını eleştirdi.

TBMM Genel Kurulu'nda, iki bakanlığın 2014 yılı bütçesi üzerinde söz alan BDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani, ülkenin içinde bulunduğu sorunları kamuoyunun gördüğünü, red inkar ve asimilasyonun sürdüğünü ileri sürerek, "Bütçenin ne hayrı vardır, ne bereketi" dedi.

Konuşmasında tutuklu milletvekillerinin durumuna değinen Zozani, şunları söyledi:

"Dün milletvekillerimizle ilgili karar malumun ilanıydı ama belki kafanıza o reklam filmlerindeki gibi bir saksı düşmüştür, bir yerden düzeltmeye başlarız diye beklemiştik. Kafanıza düşen saksılar da artık kar etmiyor. Alma garibin ahını çıkar aheste aheste. Siz bu vurdum duymazlığın, bu bananeciliğin hesabını eninde sonunda vermek zorunda kalacaksınız. İstediğiniz kadar kafanızı kuma gömün. Çıplak gerçek ortadadır, herkes görüyor. Ve bu gerçeklik sizin bitişiniz anlamına gelecektir."

Partisinin tutuklu milletvekilerinin adlarını söyleyen Zozani, "Siyasi iradeyi yargının arkasına koyarak arkadaşlarımızı bugün cezaevlerinde rehin tutuyorsunuz. Neye karşılık rehin tutuyorsunuz?" iddiasında bulundu.

Milli iradenin rehin tutulamayacağını, bu düşüncelerini BDP'liler için olduğu kadar CHP ve MHP'li milletvekilleri için de dile getirdiklerini aktaran Zozani, "Meclis ayıplı işliyor. Bu halkın seçilmiş iradesinin Meclis'te olması gerektiğini ifade ettik, hiçbir çifti standardın arkasına sığınmadık" değerlendirmesinde bulundu.

-"Et ve tırnak gibi benzetmesini artık yapmayın"

Diğer milletvekillerinin ise Meclis iradesine, dolayısıyla kendi iradelerine sahip çıkmadığını, tutuklu milletvekilleri konusunda da çifte standart içinde olduğunu öne süren Zozani, "Her seferinde çıkıp burada söylersiniz, 'Türkler'le Kürtler etle tırnak gibidir' dersiniz. Rica ediyorum, bunu artık söylemeyin. Çünkü siz bu benzetmeyi yaptığınız sürece bizim aklımıza şu geliyor; biz tırnak olduk, siz hep et oldunuz. Uzadıkça kesmeye, bu tırnağı budamaya çalıştınız" şeklinde konuştu.

Van Milletvekili Özdal Üçer yaptığı konuşmada, üniversite öğrencilerinin maddi sıkıntılarına değindi.

Öğrencilerin bu sorunlarını ortadan kaldırmayan bir Hükümetin sosyal devlet anlayışından bahsedemeyeceğini savunan Üçer, binlerce gencin maddi sıkıntı nedeniyle eğitime devam edemediğini söyledi.

Kredi Yurtlar Kurumu'nun başvuruda bulanan öğrenciler arasında hakkaniyetli bir tercih yapmadığını ileri süren Üçer, "Kredi Yurtlar Kurumu herkese açık, şeffaf ve eşit hizmet etmesi gereken bir kurum, birilerinin özel çıkarlarına hizmet edecek şekilde işletiliyor. Bu bile başlı başına bir suçtur. Hükümetin, idarenin yapmış olduğu bir suçtur. Bu suçu görmezden gelmemelidir Meclis. Bu suçların araştırılması ve çözüme kavuşturulması için Meclis'in inisiyatif alması gerekir" dedi.

-Milletvekillerinin tutukluluk hali bir skandal"

Muş Milletvekili Demir Çelik de BDP Milletvekillerinin tutukluluk halinin devamı kararını eleştirerek, milletvekillerinin hukuksuzluğun ve siyasal kaygıların ürünü olarak cezaevlerinde rehin tutulduklarını ifade etti. Bu kararı kınadığını söyleyen Çelik, milletvekilleri özgürlüğüne kavuşana kadar mücadeleye devam edeceklerini bildirdi.

Türkiye'nin doğusu ve batısı arasında uygulanan hukuk birbirinden farklı ise buradan kardeşliğin çıkamayacağına işaret eden Çelik, hukukun temel ög eşitlik olması gerektiğini vurguladı. Çelik, "Sayın Mustafa Balbay için verilen karar tutuklu tüm milletvekilleri için geçerli olmalıydı" diye konuştu.

Milletvekillerinin tutukluluk halinin devamının hukuki değil, siyasi bir karar, bir skandal olduğunu kaydeden Çelik, bu skandalın altında sadece AK Parti'nin kalmayacağını, buna izin veren herkesin sorumlu olduğunu söyledi. Çelik, parlamentonun yasamayla birlikte denetim faaliyetini yürütme görevini de halktan alarak üstlendiğini belirterek, milletvekillerinin özgürlüklerin savunucu olması, siyasi partilerin yaşananlara dur diyebilmesi gerektiğini bildirdi.

-CHP'li Erdoğdu: "Biz hiç kimsenin gözaltına alınmasıyla ilgili sevinmeyiz. Umuyorum ki herkesin hakkını, hukukunu koruyacak bir süreç işler. Ve yine umuyorum ki bu soruşturma bir takım grupların siyasi çatışmaları içerisinde birbirlerine şantaj olarak kullanılmaz"

-CHP'li Özkoç: "Seyirci cezası veriyorsunuz, stadyuma kadın seyircileri alarak onları aşağılıyorsunuz. Ne demektir bu? Kadınlarımız seyirci değil mi?"

TBMM (AA) - CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, İstanbul Merkezli operasyona ilişkin, "Biz hiç kimsenin gözaltına alınmasıyla ilgili sevinmeyiz. Umuyorum ki herkesin hakkını, hukukunu koruyacak bir süreç işler. Ve yine umuyorum ki bu soruşturma bir takım grupların siyasi çatışmaları içerisinde birbirlerine şantaj olarak kullanılmaz" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı ile bağlı kurumların bütçelerinin görüşmeleri devam ediyor.

Bütçe üzerinde CHP Grubu adına söz alan Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın bütçesine ilişkin yaptığı konuşmada, Sakarya Spor'un aralarında Hakan Şükür'ün de bulunduğu çok sayıda futbol yıldızını yetiştirdiğini, ancak bugün gerekli desteği alamadığını savundu.

TOKİ aracılığıyla stadyumlar yapan iktidarın, öğrencilere yurt yapmadığını savunan Özkoç, Kasımpaşaspor'un Recep Tayyip Erdoğan Stadı'nda oynadığını hatırlattı.

Özkoç, "Şimdi, bir diktatör, kendi stadyumunu kuruyor, kendi takımını kuruyor, kendi takımını oynatıyor ve futbolu çirkinleştiriyor" dedi.

Seyircisiz oynama cezası verilen maçlara kadın seyircilerin alınması uygulamasına da değinen Özkoç, "Seyirci cezası verilen maçlarda bayan seyircilerin stada alınması ne anlama geliyor? Bayan seyirci, seyirci değil mi? Seyirciden sayılmıyor mu? Bunun ne anlama geldiğini bakanlığınızın açıklıyor olması gerekir. Sizin seyircisiz oynama cezasını kaldırmanız gerekir. Spordan siyasetin elinin çekilmesi gerekir. Kadınlara karşı yaptığınız bu haksızlıktan derhal vazgeçmeniz gerekir. Seyirci cezası veriyorsunuz, stadyuma kadın seyircileri alarak onları aşağılıyorsunuz. Ne demektir bu? Kadınlarımız seyirci değil mi? Madem kadınlarımız, insan ve seyirciler onları hakkı olduğu gibi stadyumlara alacaksınız" diye konuştu.

- "Diktatör" ifadesine tepti

Sataşma olduğu gerekçesiyle söz isteyen AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Özkoç'un kullandığı "diktatör" ifadesini eleştirdi.

Stat isimleriyle diktatörlük çağrışımı yapmanın yanlış olduğunu söyleyen Elitaş, "Türkiye'nin 50 vilayetinde Atatürk Stadyumu var. Stad isimleriyle ilgili bir şeyi diktatörlükle vurgulamaya kalkarsanız büyük hata yaparsınız. Siyaseti edebiyle adabıyla yapmamız gerekir. Bükemediğiniz 'bileği diktatör' diye nitelendirmek maalesef CHP'li bazı milletvekillerinin genel üslubu haline geldi" diye konuştu.

Elitaş'ın ardından tekrar söz alan Özkoç, konuşmalarında saygı kurallarını uymaya çalıştığını belirterek, "Benim sözlerimi saygısızlık olarak algılıyorsanız Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuyla bugünkü başbakanı aynı kefeye koymanın hangi saygı olduğunu size iade ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.

-"Trabzonlular'ın vicdanında şike dosyası kapanmamıştır"

Trabzon Milletvekili Volkan Canalioğlu da sporun geniş kitlelere yaygınlaştırılması ve başarılı sporcuların yetiştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılıp yapılmadığını sordu. Türkiye'de sporun el yordamı ile gittiğini savunan Canalioğlu, "Futbol federasyonu dahil olmak üzere bütün federasyonlar kan ağlamaktadırlar ve Hükümete bağlı olarak başarı sağlamaya çalışmaktadırlar. O nedenle bunların özerk olduğunu söylemek anlamsızdır. Bunların sözde özerk ama özde Hükümete bağlı olması başarıyı getirmemektedir" dedi. Spor kulüplerinin herhangi bir dernekle aynı statüde olduğunu belirten Canalioğlu, acilen kendi yasalarının çıkarılması gerektiğine işaret etti.

Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören'in dün akşam yaptığı bir konuşmada, "şike dosyası kapandı" dediğini aktaran Canalioğlu, "Ancak Trabzonlular'ın vicdanında ve kamuoyunun vicdanında bu kapanmamıştır" ifadesini kullandı.

Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu da Maliye Bakanlığı'nın bütçesine ilişkin yaptığı konuşmada, "Maliye Bakanlıklarının siyasetten arındırılması gerekir. Ama maalesef bu dönem Maliye Bakanlığı'nın hem devlet olma niteliği yok oldu hem de siyasetten arındırılmadı. Maalesef siyasetin oyuncağı haline getirildi" şeklinde konuştu.

İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ise Maliye Bakanlığı'nın bütçesine ilişkin konuşmasına başlarken İstanbul merkezli operasyona değinerek, şu görüşleri dile getirdi:

"Biz hiç kimsenin gözaltına alınmasıyla ilgili sevinmeyiz. Umuyorum ki herkesin hakkını, hukukunu koruyacak bir süreç işler. Ve yine umuyorum ki bu soruşturma bir takım grupların siyasi çatışmaları içerisinde birbirlerine şantaj olarak kullanılmaz ama bu ülkenin onlarca yıldır süren en önemli problemi olan yolsuzluk ve yetim hakkının yenilmesine engel olacak bir süreç başlar diye düşünüyorum. Ben eminim ki şu an parlamentoda bulunan dört parti de yetimin hakkının yenilmemesi, gelir ve kaynak dağılımının bozulmaması, insanların emeklerinin sömürülmemesi konusunda gayret gösterecek tüm adli ve idari görevleri siyasal olarak destekleyecektir. Ve yine umuyorum ki iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi bu süreci doğru dürüst götürebilmesi amacıyla yargı ve emniyet organlarına gerekli her türlü desteği yapacaktır."

Yolsuzlukların kendileri için yeni bir süreç olmadığını, yaklaşık 2.5 yıldır pek çok alanda yolsuzluk iddialarını gündeme getirdiklerini belirten Erdoğdu, Maliye Bakanlığı'nın vergi uzlaşması uygulamasını eleştirdi.

Erdoğdu, bugün milletimizin geleceği yolsuzluklar nedeniyle karanlık bir tehdit altında olduğunu savunarak, "Bize düşen bütün parlamenterlere düşen bu yolsuzluklarla sonuna kadar mücadele etmek. Bedelini eğer, benim partim de dahil, ödemesi gereken varsa, bizlerin içlerine girenler de varsa, harkese ödeterek bu ülkeyi temizlemektir" dedi.

İzmir Milletvekili Aladdin Yüksel de konuşmasında özelleştirme uygulamalarını eleştirerek, "AKP iktidarı cumhuriyet döneminde elde edilen değerlerimizi satıp savan, hayırsız, mirasyedi evlat gibi davranmıştır" ifadesini kullandı.

-Ankara'daki helikopter kazası

Bu arada, AK Parti, CHP, MHP ve BDP grup başkanvekilleri ayrı ayrı söz alarak Ankara'da meydana gelen helikopter kazasında yaşamlarını yitirenlere rahmet, yakınlarına da başsağlığı dilediler.

-AK Parti'li Yetiş:

-"21 CHP'li milletvekilinin de imzasının bulunduğu bildiride, başörtüsü kadın sömürüsünün en çarpıcı aracı olarak tanımlanmış"

-CHP Grup Başkanvekili Hamzaçebi:

-"TBMM'ye başörtülü olarak gelen kadın milletvekillerimiz nedeniyle CHP'den kendi kafalarında bekledikleri tepkiyi göremeyince senaryo yazıp bir şeyler çıkarmaya çalışıyorlar"

TBMM (AA) - AK Parti Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş, 21 CHP'li milletvekilinin de imzasının bulunduğunu bildiride, başörtüsünün kadın sömürüsünün en çarpıcı aracı olarak tanımlandığını söyledi.

TBMM Genel Kurulu'nda, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı ve bağlı kurumların bütçeleri üzerinde görüşmeler devam ediyor.

Bütçeler üzerine söz alan AK Parti İstanbul Milletvekili Osman Aşkın Bak, Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın özellikle tesisleşme alanında ciddi bir atılım yaptığını, bir çok şehirde modern tesisler kurduğunu söyledi.

Bakanlığın, amatör spor kulüplerine de desteğini artırdığını anlatan Bak, 10 bin spor kulübüne 30 milyon liralık yardım sağlandığını kaydetti.

Okullardaki spor faaliyetlerine ağırlık verildiğini belirten Bak, spor branşlarının 21'den 31'e çıktığını dile getirdi.

AK Parti Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar, AK Parti iktidarları döneminde üniversite öğrencilerine yönelik önemli yatırımlar yapıldığını söyledi. Ulupınar, öğrenim kredilerinin artırıldığını, Kredi ve Yurtlar Kurumu'nda yatak kapasitesinin 310 bine ulaştığını, doluluk oranının yüzde 90'a kadar çıktığını ifade etti.

AK Parti Amasya Milletvekili Avni Erdemir, partisinin iktidarı döneminde Türkiye'nin uluslararası spor organizasyonları düzenleme potansiyelini artırdığını kaydetti.

Tesis yapımında da önemli gelişmeler yaşandığını anlatan Erdemir, yalnızca 2013 yılı programında 789 spor tesisi projesinin yürütüldüğünü söyledi.

AK Parti Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi, partisinin 11 yıllık iktidarı döneminde, önceki tüm hükümetlere göre çok daha fazla başarılı performans sergilediğini belirtti. Türkiye'nin bu dönemde ilklere imza attığını anlatan Çelebi, "Ülkemiz, dünyada en fazla döviz rezervi olan 20. ülke oldu. Bundan 10-15 yıl öncesini düşünün. IMF'den 500 milyon dolar gelecek diye gazeteler manşet atardı. Şimdi ise borç alan ülke durumundan borç veren ülke durumuna geldik" dedi.

AK Parti Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş, 21 CHP'li milletvekilinin de imzasının bulunduğu bildiride, başörtüsünün kadın sömürüsünün en çarpıcı aracı olarak tanımlandığını söyledi.

AK Parti iktidarının vesayeti yıktığını belirten Yetiş, ancak darbecilerin yargılanması sürecinde CHP'nin bu yargılamaları itibarsızlaştırmak için çaba sarf ettiğini ileri sürdü.

Yetiş ayrıca, anamuhalefet partisinin, "Gezi kültürünü" parlamentoya sokarak, sokaktan medet umduğunu söyledi.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise Yetiş'in başörtüsü konsundaki değerlendirmelerine karşılık, "Görüyorum ki Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri, TBMM'ye başörtülü olarak gelen kadın milletvekillerimiz nedeniyle CHP'den kendi kafalarında bekledikleri tepkiyi göremeyince senaryo yazıp bir şeyler çıkarmaya çalışıyorlar. Biz kadınlarımızın başörtüsünü, onların özgürlüğü çerçevesinde ele alırız" diye konuştu.

Hamzaçebi ayrıca, Ergenekon kapsamında hukukun katledildiğini, Anayasa Mahkemesi'nin buna "dur" dediğini belirterek, "Ama demek ki siz bu karara da karşısınız" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber