Arınç'ın Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladığı iddiası

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 26 Nisan 2006 16:09, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Anavatan Partisi Genel Başkanı Mumcu Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladığını Başbakan'ın dur bakalım dediğini belirtti ve ekledi Cumhurbaşkanını halka seçtirelim...

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, Türkiye'nin önemli sorunlarının çözümünde düğümün, Cumhurbaşkanı'nın atama onay yetkilerinde olduğunu iddia ederek, "Düğüm buradadır. Kimse kimseyi kandırmasın. 3 imzayla gerçekleşen atamalarda Cumhurbaşkanı'nın yetkisi olmadan hiçbir atama gerçekleşemez. Davul birinin elinde olacak, tokmak birinin elinde. Yürütmeyi Meclis üstlenecek hiçbir sorumluluğu olmayan Cumhurbaşkanı atamayacak. Hukuki sorumluluğu var mı, yok siyasi sorumluluğu var mı, yok, halkla irtibatı var mı, şüpheli. Yetkileri fazla sorumluluğu yok. Yarı Başkanlık. Çaresi Cumhurbaşkanı'nı halka seçtirmek. Ya Almanya'daki gibi temsili bir Cumhurbaşkanlık sistemine geçeriz. Bu da kabul edilebilir bir şeydir. Bunun adı Parlamenter Sistem'dir. Ya da mevcut sistem içinde Cumhurbaşkanı'nı halka seçtiririz. Cumhurbaşkanı'na parlamentoyu feshetme yetkisi belli ölçülerde veririz. Parlamentoyu üçte birlik kısmıyla parlamentoyu yenileriz. Böylece yarı başkan ve yürütme arasında parlamento arasında doğması gereken sorunları demokratik çözüm imkanı getiririz. O zaman Türkiye'yi tutabilene aşk olsun" dedi.

Anavatan Partisi Grubu bugün TBMM'de toplandı. Genel Başkan Mumcu, parti grubunda yaptığı konuşmasında, uygarlık yarışında önde olmanın önemli olduğunu belirterek, bu tartışmaların hiçbirinin kimseyi yıldırmaması gerektiğini, en önemli sermayenin umut olduğunu kaydetti. Meclis Başkanı'nın 23 Nisan'da yaptığı konuşmasına değinen Mumcu, "Aslında bu tartışma yeni bir tartışma değil. Bu tartışmayı biz bu kürsüden uzun zamandır sürdürüyoruz. Bizden önce de siyasiler, aydınlar bu tartışmayı sürdürdüler" şeklinde konuştu. "Böyle bir günde söylenmiş olmasının kabul edilebilir bir şey olup olmadığını" soran Mumcu, bir gün önce veya sora söylese daha iyi olacağını kaydetti ve bunun affedilmez bir hata olarak görülmemesi gerekliliğine işaret etti. "Niye şimdi?" diye soran Mumcu, bu tartışmaların hükümetin 4. yılında yapılmasının, seçime kaçma girişi olduğunu ifade etti. Hükümetin başarısızlıklarını örtmek için devletle siyaset arasında kutuplaşma ve kamplaşma aradığını, bu kamplaşmanın sağlandığı anda "hodri meydan" edebiyatıyla seçime kaçacağını başka çaresi olmadığını ifade etti.

İktidarın bu güne kadar meşru olmadığı bütün nimetlerinden faydalandıklarını kaydeden Mumcu, Türkiye'nin altın değerinde fırsatlarla dolu 4 yılının heba edildiğini, kaçırılan onlarca fırsatın olduğunu, bu faturayı ödemek istemediğini ve bu faturanın belirsiz adreslere gönderilmek istendiğini kaydetti ve "Ortalıkta dönen gölge boksundan çıkan sonuç bu" ifadelerini kullandı.

"MECLİS KÜRSÜSÜ BİR AĞLAMA DUVARI DEĞİL"

"Bu doğruların muhatabı kim?" diye soran Mumcu, bunu herkese sorduğunu kaydederek, "Meclis kürsüsü bir ağlama duvarı değil. Oradan konuşanların ağlayıp yakınma şikayet etmeye hakkı yok. Meclis bir hacet kapısı. milletin ihtiyaçlarının görüldüğü bir kapı. Burası şikayet edilecek ağlanılacak bir yer değil. Çözümün bulunacağı hayata geçirileceği bir yer" diye konuştu.

"Kimden şikayet ediyor?" diye sonran Mumcu, bunun anlaşılamadığını belirtti. Kendilerini 1 yıldır Anayasa değişikliğinin getirilmesini istediklerini, ancak bunun karşılığının "derin bir sessizlik" olduğunu söyleyen Mumcu, "Bugün ne oluyor da rejim ve laiklik tartışmasının içine sürükleniyor? Türkiye yeniden toplum dindar laik kamplaşmasının içine sürüklenmek isteniyor. Herkes gerçeği ifade etsin. Herkes dürüstçe kendi sorumluluğunu kabul etsin. Gölge boksu yapmanın hakkı yok. Bazı kurumlar birileri kimileri, Niye açıklamıyorsunuz? Dokunulmazlık haklarıyla korunduğunuz bir yerden konuşuyorsunuz. Meclis kürsüsünden. Meclis Başkanı sıfatıyla Başbakan sıfatıyla. Siz açık konuşamıyorsanız bu millet ne yapsın? Nedir derdiniz? Neyi kastediyorsunuz, birilerinden neyi kastediyorsunuz? Bazı kurumlardan neyi kastediyorsunuz? Adresi verin faturanın kime çıkacağını bilelim. Ne olur açık konuşursanız kıyamet mi kopar? Açık ve yürekli konuşmaya cesaretiniz yoksa niye oradasınız? Biz demedik mi bu ülkenin sorunu sistem sorunu diye. Korkacak bir şey yok. Ben buradan söylüyorum. Bu ülkenin temel sorunu sistem sorunudur" açıklamasında bulundu.

Osmanlı'da zümreler hiyerarşisine dayalı bir devlet sistemi olduğunu kaydeden Mumcu, 23 Nisan 1920'de Atatürk'ün bir devrim gerçekleştirdiğini belirterek, bu devrimle egemenliğin kaynağının millet olduğunu, bunun çatısı olarak da Meclisi ortaya koyduğunu belirtti. Bunun birden bire hayata geçmediğini söyleyen Mumcu, 2. Dünya Savaşı'nın büyük bir sıkıntı meydana getirildiğini, kaydederek, "Bugün bize anlatılan şey 2. dünya savaşından sonra Atatürkçülük diye anlatılan şey İnönücülüktür. Zümreler hiyerarşisini muhafaza etme, Atatürk devrimlerine karşı bir direnme. İmtiyazlı konumunu muhafaza etme. Gerçek çırılçıplak açıktır ve ortadadır" ifadelerine yer verdi.

ANAYASA'YI DEĞİŞTİRMEK

Atatürk devrimlerinin bugün tamamlanamadığını, tekamülün gerçekleştirilemediğine işaret eden Mumcu, bu yüzden de zümreler sorununun devam ettiğini belirtti.

CHP'nin dokunulmazlık arkasına saklanarak Anayasa'yı değiştirmekten kaçtığını söyleyen Mumcu, YÖK'ü değiştireceğini seçim beyannamesine halka ilan etmesine rağmen, böyle bir yasa hazırlanıp geldiğinde yanaşmadığını belirtti. Başbakanı eleştiren Mumcu, "Kasımpaşalı olmanız, niye konuşmanız gereken yerlerde sizi konuşturmuyor da son derece halim selim kibar olmanız gereken velinimetiniz karşısında yükseliyor?" diye sordu. Başbakan Erdoğan'ın grup konuşmasındaki sözlerinin altında ne olduğunu soran Mumcu, "Başbakan demeye çalışıyor ki 'Ey millet bize verdiğiniz güç yetmedi. Bize birde Cumhurbaşkanlığı verin biz ondan sonra şu kurumları da bir hizaya sokalım ondan sonra 10 ynğini kaydetti ve "Ortalıkta dönen gölge boksundan ıl 20 yıllık vadede size söz verdiğimizi yaparız.' Ne söz verdiniz? Bu milletin genel adaletini düzeltmekse, orta direği düzeltmekse on yirmi otuz yılda geçmiş olsun. Dereye su gelinceye kadar kurbanının göze patlar. Bu ülkeyi şampiyonlar ligine taşımaksa, geçmiş olsun. Milyonlarca işsize iş bulmaksa milletin 10-20 yıl bekleme takati yok. Bu millet size daha fazla ne verebilir? Anayasayı değiştirecek mutlak çoğunluğu vermiş. Daha ne verebilir? Başka bir şeyi kastediyorsanız ona ne biz müsaade ederiz, ne bu millet müsaade eder. Hiç heveslenmeyin" dedi.

Başbakanın sığınacak güvenli bir liman ve mühkem, hesap sorulmayacak bir makam aradığını bunun da Çankaya olduğunu belirten Mumcu, Türkiye'nin bürokratik bir devlet görünümünde olmasının en büyük sebebinin 12 Eylül rejimi olduğunu, amacının da millet iradesinden devleti korumak olduğunu kaydetti. Mumcu "Hatta demokrasiden devleti korumak" dedi. Düğümün Cumhurbaşkanı'nın atama onay yetkilerinden olduğunu kaydeden Mumcu şöyle konuştu:

"BUNLAR DEMOKRAT FALAN DEĞİL, BUNLAR CUMHURİYETÇİ"

"Düğüm buradadır. Kimse kimseyi kandırmasın. 3 imzayla gerçekleşen atamalarda Cumhurbaşkanı'nın yetkisi olmadan hiçbir atama gerçekleşemez. Davul birinin elinde olacak tokmak birinin elinde olacak. Yürütmeyi meclis üstlenecek hiçbir sorumluluğu olmayan Cumhurbaşkanı atamayacak. Hukuki sorumluluğu var mı yok, siyasi sorumluluğu var mı yok halkla irtibatı var mı şüpheli. Yetkileri fazla sorumluluğu yok. Yarı başkanlık. Çaresi Cumhurbaşkanını halka seçtirmek. Ya Almanya'daki gibi temsili bir Cumhurbaşkanlık sistemine geçeriz. Bu da kabul edilebilir bir şeydir. Bunun adı parlamenter sistemdir. Ya da mevcut sistem içinde Cumhurbaşkanı'nı halka seçtiririz. Cumhurbaşkanı'na parlamentoyu feshetme yetkisi belli ölçülerde veririz. Parlamentoyu üçte birlik kısmıyla parlamentoyu yenileriz. Böylece yarı başkan ve yürütme arasında parlamento arasında doğması gereken sorunları demokratik çözüm imkanı getiririz. O zaman Türkiye'yi tutabilene aşk olsun. Çünkü sürekli bir sürtünme çatışma enerjisine dönüştürülerek israf edilen toplumsal enerji kendi yatağını bulmuş bir su gibi akar. Sistem ediğiniz de böyle bir şey. Hadi gelin bunu yapalım. Yok. Bunlar demokrat falan değil, bunlar Cumhuriyetçi. Nasıl Cumhuriyetçi, Baas Cumhuriyetçisi. Erkin başında biz olalım."

İmam-hatipli bir çocuğun Meclis kürsüsüne çıkarılarak meslek lisesi ve imam-hatip lisesi sorununun çözülemeyeceğini kaydeden Mumcu, sorunun çözümün hükümette olduğunu belirtti.

Mumcu, son tartışmalardan çıkan sonucu şöyle ifade etti:

"Meclis Başkanı ne dedi? 'Sen aday olmazsan ben Cumhurbaşkanlığı'na adayım' dedi. Laf bu. Öteki de dedi ki 'Dur bakalım daha düşünürüz.' Çıkan sonuç budur. Milleti niye geriyorsunuz? Ülkeyi niye geriyorsunuz? Hükümet başarısızlıklarının ortaya çıktığı bir dönemde, hipnozun bozulmaya başladığını anladıkça seçime kaçmakta acele edecektir. Bu hükümet kaçıyor. Bu tartışmalar kaçışını perçinlemek içindir. Göreceksiniz bu hükümet kaçacaktır."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber