Çelik, Öz Türkçe kullanımıyla ilgili tartışmalar değindi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 26 Eylül 2006 20:57, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bakan Çelik: Bütün dillerin kökenini sorgulasak, dil diye birşey kalmaz

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bütün kelimelerin etnik yapısı, kökeni ve milliyeti sorgulanmaya kalkışılırsa dil diye birşeyin kalmayacağını belirterek, ''Türkçeleşmiş bütün kelimeler bize göre Türkçedir'' dedi.

Bilkent Üniversitesi ile Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) tarafından organize edilen Büyük Türk Dili Kurultayı'nın açılışı Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesinde gerçekleştirildi.

Kurultayın açılışında konuşan Çelik, Türkçe'nin geniş bir coğrafyada kullanıldığına işaret etti.

''Öz Türkçe'' kullanımıyla ilgili tartışmalara değinen Çelik, Osmanlı döneminde Arapça ve Farsça'nın ağırlığı olduğunu, Osmanlıca'nın asırlar boyunca belli çevrelerde kullanıldığını anlattı.

Türkiye'de Türkçe üzerinde uzun yıllardır süren bir tartışma yaşandığını kaydeden Çelik, şöyle konuştu:

''Öz Türkçe nedir? Öz Türkçe meselesine bir tanım getirmediğimiz sürece bu kargaşa, bu kaos, bu kavga sürüp gidecektir. Köken itibarıyla Türkçe olmayan bütün kelimeler öz Türkçe kapsamının dışında mıdır? Öz Türkçe toplumda genel kabul görmüş kelimelerin bütününe verilen bir isim midir? Bunların tespitlerini yapmamız lazım. Eğer bütün kelimelerin etnik yapısını, etnik kökenini, bütün kelimelerin milliyetini sorgulamaya kalkışırsak, dil diye birşey kalmaz, biz Türkçe'ye en büyük fenalığı yapmış oluruz''

''Türkçeleşmiş bütün kelimeler bize göre Türkçedir'' diyen Çelik, bazı kelimelerden örnek vererek, Türkçe kökenli olmadıklarına işaret etti. Çelik, şunları kaydetti:

''Bülbül, gül kelimeleri öz Türkçe değildir. Ama bülbülden de gülden de vazgeçmemiz söz konusu değildir. Bugün Türkçe'de kullandığımız balık isimlerinin yüzde 90'ı Rumca kökenlidir.

Eğer duvar, fakülte, müzik kelimeleri sizin için bir anlam ifade ediyorsa, size bazı şeyler çağrıştırıyorsa bu Türkçe'dir, yerleşmiş olan kelimelerdir. Bunlardan vazgeçmemiz, bunları yok saymamız mümkün değildir. Cumhuriyet'in başında da dilde sadeleştirme, arılaştırma faaliyetleri yapıldı, daha sonra Büyük Atatürk Güneş Dil Teorisi ile aslında girilen bir çıkmazdan ustaca geri döndü.

Eğer armudun sapı, üzümün çöpü hesabı yaparsak, 'şu Türkçe değil, bu Fransızca'dan gelme, bu Farsça'dan gelme' diye bir ayıklama faaliyetine girersek, kendi dilimizi, Türkçemizi katletmiş oluruz. Şüphesiz ki gereksiz şekilde yabancı kelimelerin Türkçe'ye boca edilmesine hepimizin karşı çıkması lazım.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber