Türkiye topyekun terörün hedefinde

Türkiye'yi Gezi ve 17-25 Aralık olayları ile engellemeye çalışan odakların yeniden devrede olduğunu söyleyen Emrullah İşler, "Bu başarısızlıkların ardından Türkiye topyekün terörün hedefi oldu.

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 28 Mart 2016 08:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Türkiye topyekun terörün hedefinde

Ortadoğu'da son yıllarda devam eden kaos ve karmaşaya bağlı olarak terör olayları arttı. Coğrafyanın son yıllarda yaşadığı olaylar her ne kadar kimi odaklar tarafından bölgenin 'kaderi' olarak tanımlansa da ortada devasa bir oyunun olduğu gün gibi aşikar. Peki bölgede yaşanan olayların kırılma noktası neresi, birkaç sene evvel Arap Baharı ile hayal kuran ülkelerin payına neden karmaşa, kan ve gözyaşı düştü, terör olayları denkleme nasıl girdi sorularını AK Parti Ankara Milletvekili ve Güvenlik ve İstihbarat Komisyon Başkanı Prof. Dr. Emrullah İşler'e sordum. Bölgeyi yakından tanıyan İşler, bugün hem ülkemizde hem de Avrupa'da yaşanan terörü, geldiğimiz tabloyu yaşatan kırılma noktalarını sebepleri ve sonuçları ile anlattı.

Dünya son dönemlerde terörle yatıp terörle kalkıyor. Terörün sınır tanımaz hale gelmesini Ortadoğu'da yaşanan olaylardan bağımsız ele almak mümkün değil. Resmin büyüğüne baktığımızda sorunlar nerede başladı?

3 Kasım 2002 tarihinde AK Parti'nin iktidara gelmesi aslında bölgede yaşanan dönüşümün ilk adımıydı. AK Parti iktidarı ile Türkiye'de çok büyük değişimler yaşandı. Bu büyük başarı tüm dünyada konuşulur oldu. Dolayısıyla Türkiye, Arap Baharı'na kadar model olarak anlatılan ve model alınan bir ülke idi. Arap Baharı'nın başlaması ve ardından da 2011 seçimlerinde AK Parti'nin yüzde 50 oy almasından sonra bir anda Türkiye aleyhinde küresel ölçekte algı operasyonu başladı.

MODEL OLMAMIZ RAHATSIZ ETTİ

Kapsamı neydi bu operasyonun?

Bu algı operasyonu neticesinde Türkiye'deki başarının mimari olan Recep Tayyip Erdoğan'ın diktatörleştiği, demokrasiden uzaklaştığı iddiaları gündeme geldi. Bu küresel algı operasyonunu Arap Baharı'nı yaşayan ülkelerdeki olaylarla birlikte okumamız gerekir. Türkiye 2011 yılına kadarki başarılarıyla Arap Baharı yaşayan ülkelere ilham kaynağı oldu. Arap Baharı'nın yaşandığı ülkelerdeki gelişmeler bazı ülkeleri ciddi şekilde rahatsız etti. Bu rahatsızlık neticesinde bir karşı devrim hareketi başlatıldı. Bu karşı devrim hareketinin ilk hedefi de Türkiye oldu. Türkiye, belli bir gücün üstüne çıktığı ve bölge ülkeleri tarafından model alındığı için hedef oldu.

ARAP ÜLKELERİNE BENZETMEYE ÇALIŞTILAR

Gezi itibariyle başlayan süreç, terör saldırılarına nasıl evrildi?

Türkiye'yi başarısız kılma operasyonunun ilk adımı olarak Gezi olayları başlatıldı. Ardından 17- 25 Aralık ve Kobani olayları devreye sokuldu. Bütün bu gelişmelerle sokakların terörize edilmesi istendi. Tıpkı Arap ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'nin de kaosa sürüklenerek başarısız olması için çaba sarf edildi. 7 Haziran'dan sonra da siyasi belirsizlik ortaya çıkınca terör örgütleri topyekün Türkiye'yi hedefine koydu. Hem PKK hem DAEŞ hem de DHKP-C ile 3 koldan her platformda Türkiye'ye saldırıyorlar.

CEZALANDIRMAK İSTEDİLER

Terör örgütlerinin bu organize hali ne söylüyor bize?

Birilerinin Türkiye üzerinde hesapları olduğu açıkça görülüyor.

Bu birilerini nasıl açıklayabiliriz, kim bunlar?

Türkiye'nin büyümesinden, gelişmesinden, kalkınmasından rahatsız olan güçler, odaklar bunlar. AK Parti'nin ilk dönemdeki başarılarından sonra Türkiye'yi 'Yeni Osmancılık' iddiaları ile suçladılar.. Aynı odaklar, Arap coğrafyası ile aramıza husumet sokmak istediler. Türkiye'yi Ortadoğu'daki ülkelere model olmasından dolayı cezalandırmak istediler.

PKK VE DAEŞ'İN MÜVEKKİLİ AYNI MİHRAKLAR

Farklı terör örgütleri tam bir ahenk içinde saldırılar yapıyor. Bu nasıl mümkün oluyor?

Gezi, 17-25 Aralık gibi denedikleri çeşitli yöntemlerle başarılı olamayan odaklar yeniden devrede. Bu başarısızlıkların ardından Türkiye topyekün terörün hedefi oldu. Bu terör örgütlerinin de ortak hedeflerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan var. PKK, IŞID ve DHKP-C elbirliği ile sokaklara korku salarak yaşanmaz bir Türkiye oluşturmak istiyor. DEAŞ'in de, PKK'nın da DHKP-C'nin de arkasındaki müvekkilleri aynı mihraklardır. Tayyip Erdoğan'ı tasfiye edersek diğerlerini çok daha rahat tasfiye ederiz düşüncesindeler. Şimdiye kadar başarılı olamadılar bundan sonra da başarılı olamayacaklar.

Abdulhamit'e yapılanın benzeri

Terör olayları olduğunda teröristleri değil hükümeti, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştiren bir grup var. Bu nasıl bir çelişki?

Türkiye'de şuan ideolojik kamplaşma söz konusu. Osmanlı'nın son döneminden itibaren Türkiye'de kendi kültürüne, kendi değerlerine, kendi geleneklerine yabancılaşmış bir güruh var. İşte bu görüntüye baktığınız zaman aslında 100 küsur yıl önce Sultan Abdulhamit'e yapılan operasyonun bir benzerinin şu an Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yapılmak istendiğini görüyoruz. Aradan 100 küsur yıl geçmiş ama hiçbir şey değişmemiş. Bu coğrafyada hala birilerinin emelleri, planları var. O planları hayalleri hayata geçirebilmek için de sürekli bu coğrafya üzerinde operasyon yapılmak isteniyor. Bu odakların Türkiye'de maalesef içimizden kendilerine benzettiği gruplar var. Bu kişiler akademisyen, medya mensubu, asker ya da aydın grup içinden olabiliyor.

DAEŞ'e, İslam'ı kötü gösterme rolü verildi

Suriye olayları başladığında Türkiye güvenli bölge konusunda çok ısrarcı oldu. Güvenli bölge kurulsaydı terör olayları yaşanır mıydı?

Güvenli bölge kurulsaydı, kesinlikle böyle bir tablo olmazdı. Bu kadar göç olmazdı, terör bu denli artmazdı. Şimdi bütün coğrafya yaşanamaz bir hal aldı. Ortadoğu'yu bir an önce yaşanabilir bir bölge haline getirmeliyiz. Buralarda bir an önce demokrasi geçişi sağlanmalıdır. Bölgede demokratik sistem kurulursa ne Batı'ya göç olur ne de oralarda terör olur.

Bu gelişmelerde DAEŞ nerede duruyor?

Terör olayları ile İslam'ın terörle özdeştirilmesini isteyen odaklar var. Bu odaklar, son kullanım tarihi geçen örgütleri atıyorlar yeni isimlerle karşımıza çıkarıyorlar. Son örnek olarak karşımıza DAEŞ çıktı. Bu örgütü kuran ve kurduran odak, Suriye'deki rejimdir. Önce ortam buna müsait hale getirildi, ardından örgüt kurularak terör olayları başlatıldı. DAEŞ terör örgütü batılıların kendilerine biçmiş olduğu İslam'ı kötü gösterme rolünü çok güzel oynuyorlar. Bu örgütle birlikte terörle İslam birbiri ile özdeşleştirildi. 70'lı yıllardan sonra batılı ülkelerde İslam hızlı şekilde yayılıyordu, barış dini olarak algılanıyordu. DAEŞ üzerinden yaptırılan terör olayları ile İslam terörle özdeştirildi, İslam coğrafyasının karmaşaya ve kaosa sürüklenmesi sağlandı hem de batıda İslam'ın yayılmasına ket vuruldu.

Kürsüden terör propagandası

Terörist cenazesine giden milletvekillerini de görüyoruz. Bu durum için değerlendirmeniz ne olur?

Bir siyasetçinin terör örgütü ile dolaylı ya da doğrudan ilişki içerisinde olması kabul edilebilir bir durum değildir. Meclis kürsüsünü terörün propaganda yeri haline getiren vekiller var. PKK eleştiriliyor, bazı milletvekilleri meclisten cevap veriyor. HDP'li vekiller zaten PKK ile aralarına bir mesafe koymadılar. Ancak CHP'li bazı vekillerin de terörist cenazelerine gitmeleri, Cumhuriyet ile yaşıt bir partinin milletvekillerinin bu duruma düşmesi CHP açısından üzerinde düşünülmesi gereken bir durum. Maalesef CHP ile HDP arasında pek çok konuda söylem birliği olduğunu yaptıkları konuşmalarında görüyoruz. Milletimiz terörle arasına mesafe koyamayan milletvekillerin varlığından son derece rahatsız.

Paralellerin de bağlantısı var

Türkiye'deki olaylarda güvenlik zafiyeti olduğu iddia ediliyor. Genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Güvenlik güçleri terör örgütü ile mücadelesini sürdürüyor. Ne kadar tedbir alırsanız alın 99 olayı önlersiniz ama bir yerden kaçak olabilir. Tüm dünya ülkelerinde de bu böyle. Kamuoyuna yansımayan, halka açıklanmayan çok fazla başarıdan da söz edebiliriz. Güvenlik güçleri gereken her tedbiri alıyor ve yaşanan her olaydan sonra bir açık nokta var mı diye de araştırılıyor. Daha mükemmel sonuçlara ulaşmak için de güvenlik güçleri canla başla çalışıyor. Ancak şunun altını çizmek gerek; terör saldırılarında Paralel yapı bağlantılı kişilerin bu terör örgütleri ile dayanışma içinde olması da söz konusu. Yaşadığımız saldırılarda Paralel bağlantısı bulunuyor, şehit sayılarının artmasında da bu durum maalesef etkili. Bu bağlantılar da gündemimizde.

Nil Gülsüm 

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber