Araştırma görevlisi, mesai saatleri içinde, fakülte binasında olmak zorunda mıdır?

Akademisyenlerin 08.00-17.00 olarak uygulanan mesai saatleri içinde fakültede bulunmaları zorunlu mudur?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 08 Mart 2018 00:03, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Araştırma görevlisi, mesai saatleri içinde, fakülte binasında olmak zorunda mıdır?

Akademisyenlerin 08.00-17.00 olarak uygulanan mesai saatleri içinde fakültede bulunmaları zorunlu mudur?

Danıştay 8. Dairesi verdiği kararda, Akademisyenlerin yaptıkları iş ve çalışma koşulları gereği kendilerine tahsis edilen odalarının dışında da çalışmalarını devam ettirebileceklerini ve akademik kariyerin ve akademik çalışma hayatının bir parçası olarak, gerek kütüphane ve benzeri yerlerde araştırma yapmak, derslere girmek, projeler yönetmek gibi faaliyetlerde bulunmak amacıyla mesai saatlerinde fakülte binası dışında bulunabilmelerinin mümkün olduğunu ifade etmiştir.

Kararda, Araştırma Görevlisine, izinsiz ve kurumlarınca kabul edilen özür olmaksızın devamsızlık göstermek disiplin suçunu işlediğinden bahisle verilen disiplin cezası, akademik alanda çalışan kişilerin yaptıkları iş ve çalışma şekilleri dolayısıyla gerektiğinde kendilerine tahsis edilen odalarının dışında da çalışmalarını devam ettirebilecekleri; bunun yanında disiplin soruşturması raporunda araştırma görevlisinin okula hiç gelmediğine ilişkin bir tespitin yapılamadığı, imza föyü uygulamalarına bakıldığında ise; 08.00-17.00 saatleri şeklinde olmasa da, davacının makul saatler içerisinde mesaisini tamamladığı ve imza föylerinde de davacının okula gelmediğine dair bir tespitin yapılmamış olduğu gerekçeleriyle iptal edilmiştir.

T.C.

D A N I Ş T A Y

SEKİZİNCİ DAİRE

Esas No: 2013/11579

Karar No: 2018/372

Karar Tarihi: 29.01.2018

İstemin Özeti : İdare Mahkemesinin 10/09/2013 gün ve E:2012/1264, K:2013/734 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : Emine Ferdane PANDIR KIM

Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dava, .........Enstitüsü İşletme Fakültesi Dekanlığı İşletme Bölümü ............ Ana Bilim Dalı Başkanlığında araştırma görevlisi olan davacının izinsiz ve kurumlarınca kabul edilen özür olmaksızın kesintisiz 3 ila 9 gün devamsızlık göstermek disiplin suçunu işlediğinden bahisle bir yıl süre ile kademe ilerlemesi cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işleme karşı yapılan itiraz sonucu verilen 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 27/09/2012 tarih ve 2012/123 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince; .........Enstitüsü İşletme Fakültesi Dekanlığı İşletme Bölümü ............ Ana Bilim Dalı Başkanlığı öğretim elemanı olan davacının izinsiz ve kurumlarınca kabul edilen özür olmaksızın kesintisiz 3 ile 9 gün devamsızlık göstermek disiplin suçunu işlediğinden bahisle yapılan disiplin soruşturması kapsamında 12-13-14-15/09/2011 ve 19/09/2011 tarihlerinde göreve gelmediğine ilişkin anabilim dalı başkanı, bölüm başkan yardımcısı ve bölüm başkanı tarafından tutulan tutanaklar ile sabit olduğu, dolayısıyla davacıya isnat edilen fiilin sübuta erdiği anlaşılması karşısında 1/30 oranında aylıktan kesim cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Yükseköğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 9. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, "İzinsiz veya kurumlarca kabul edilen özürü olmaksızın kesintisiz 3-9 gün veya kısmi statüde bulunan öğretim üyeleri için 12-36 saat devamsızlık göstermek" kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmış, 33. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde ise, "a - Uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezaları disiplin amirleri tarafından verilir. b - Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, görevlinin bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra atamaya yetkili amirler tarafından, dekanlar için ise, bu ceza disiplin amirinin teklifi üzerine Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile verilir." kuralına yer verilmiştir.

Aynı Yönetmeliğin 47. maddesi'nde;

"Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı itiraz, kişinin bağlı olduğu kurumdaki disiplin kuruluna yapılabilir. Kişinin itirazının görüşüleceği toplantıya cezayı veren disiplin amiri katılamaz. Bu şekilde kurulun oluşturulamaması halinde bir üst disiplin kurulu yetkilidir.

Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına, kişinin bağlı olduğu yükseköğretim kurumu aracılığıyla Yüksek Disiplin Kuruluna itiraz yapılabilir. İlgili yükseköğretim kurumu itiraza ilişkin dilekçe ve soruşturma dosyasını 7 gün içerisinde Yükseköğretim Kuruluna iletmekle yükümlüdür.

Bu Yönetmelikte yer alan disiplin cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir." düzenlemesine yer verilmiştir.

Anılan Yönetmeliğin İtiraz Süresi ve Yapılacak İşlem başlıklı 48. maddesi'nde;

"Disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından verilen disiplin cezalarına karşı yapılacak itirazlarda süre kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren 7 gündür. Bu süre içinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları kesinleşir.

İtiraz halinde, itiraz mercileri kararı gözden geçirerek verilen cezayı aynen kabul edebilecekleri gibi cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilirler.

İtiraz mercileri, itiraz dilekçesi ile karar ve eklerinin, kendilerine intikalinden itibaren 30 gün içinde kararlarını vermek zorundadırlar." hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, .........Enstitüsü İşletme Fakültesi Dekanlığı İşletme Bölümü ............ Ana Bilim Dalı Başkanlığı araştırma görevlisi olan davacının izinsiz ve kurumlarınca kabul edilen özür olmaksızın kesintisiz 3 ila 9 gün devamsızlık göstermek disiplin suçunu işlediğinden bahisle yapılan disiplin soruşturması sonucunda düzenlenen 16/02/2012 tarih ve 388-01 sayılı disiplin soruşturma raporunda özetle; ilgilinin ifade ve savunma yazılarında belirtilen tarihlerde okulda olduğuna ve göreve geldiğine dair net ifadeler belirtmediği, somut kanıtlar sunamadığı, genel olarak savunmasını kontrol ve gözlem süreçlerine, imza föyü uygulamasına ve mobbinng-psikolojik şiddet iddiasına ayırdığı ve tanık ifadelerine başvurulmasını istediği, davacının amiri konumundaki üç öğretim üyesinin yaptıkları kontrollerde göreve gelmediğini ve bu durumu tutanakla kayıt altına aldıklarını belirttikleri, benzer şekilde resmi görev yerindeki oda arkadaşları da net bir şekilde belirtilen tarihlerde görev yerinde olmadığını belirttikleri, diğer yandan kullanmakta olduğu diğer odada görev yapan arkadaşı Ş. Ş. ise işe gelip gelmediğini hatırlamadığını ifade ettiği, delil ve ifadeler doğrultusunda 12-13-14-15/09/2011 ve 19/09/2011 tarihlerinde davacının işe gelmediğinin görüldüğü bununla birlikte Araş Gör. Ö. A.'ün, İşletme Bölüm Başkanlığı'nın 31/10/2011 tarihli yazısı ile .......Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. H. K. tarafından üç hafta süre ile sabah geliş, sabah ayrılış, öğle geliş, öğle ayrılış saatleri imza altına alındığı ve 08.00-17.00 olarak uygulanan mesai saatleri içinde işe geç geldikleri hususları tespit edilerek davacıya isnat edilen fiilin sübuta erdiği gerekçesi ile 1/30 oranında aylıktan kesim cezası ile cezalandırılması üzerine işbu disiplin cezasının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Akademik alanda çalışan kişilerin yaptıkları iş ve çalışma şekilleri dikkate alındığında, gerektiğinde kendilerine tahsis edilen odalarının dışında da çalışmalarını devam ettirebilecekleri açıktır. Bu şekilde, akademik kariyerin ve akademik çalışma hayatının bir parçası olarak, gerek kütüphane ve benzeri yerlerde araştırma yapmak, derslere girmek, projeler yönetmek gibi faaliyetlerde bulunmak amacıyla mesai saatlerinde fakülte binası dışında bulunabilmeleri mümkündür.

Soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan kişilerce, davacının belirtilen tarihlerde işe gelmediği yönünde açık ve kesin beyanlarda bulunulmadığı gibi, davalı idarece tutulan tutanaklarda her ne kadar tarih belirtilmiş ise de; hangi saatte davacının bulunduğu odaya gelindiği ve davacının odasında bulunamadığı belirtilmemiştir. Ayrıca, tutanakta imzası bulunan üç kişinin eş zamanlı olarak odayı denetleyip denetlemedikleri de alınan ifadelerden net bir şekilde anlaşılamamaktadır. Ayrıca, 12-13-14-15/09/2011 ve 19/09/2011 tarihlerine ilişkin olarak; davacının odasında hangi saatlerde bulunmadığı konusu açık olmadığı gibi, davacının okula hiç gelmediğine ilişkin herhangi bir tespitte davalı idare tarafından yapılmamıştır.

Kaldı ki; idarede mesaiye başlama ve bitirme zamanlarını kayıt altına alan, turnike, kart sistemi gibi bir uygulamanın bulunmadığı görülmekte olup; yukarıda belirtilen tutanaklar dışındaki daha sonra başlatılan imza föyü uygulamalarına bakıldığında ise; davacının makul saatler içerisinde mesaisini tamamladığı anlaşılmakta ve imza föylerinde davacının okula gelmediğine dair bir tespit de yapılmamış olduğu görülmektedir.

Bu durumda, dava konusu işlemin tesisine dayanak alınan 12-13-14-15/09/2011 ve 19/09/2011 tarihli tutanaklarda bulunan eksiklikler ve soruşturma kapsamında alınan ifadelerde davacı aleyhine kesin ve açık bir biçimde beyanda bulunulmamış olunması sebebiyle davacı hakkında iddia edilen eylemlerin somut delillere dayanmaması, fiillerin subuta erdiğine dair kesin tespitlerin yapılmaması karşında, aksi yönde verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktır.

Açıklanan nedenlerle; İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 29.01.2018 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.

İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulması gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber