İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Uyuşmazlık Mahkemesinden 2 önemli karar

Uyuşmazlık Mahkemesinin bugünkü Resmi Gazetede yayımlanan karalarından iki tanesi kamu çalışanlarını ilgilendirmektedir.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 18 Mart 2020 14:33, Son Güncelleme : 18 Mart 2020 14:39
Uyuşmazlık Mahkemesinden 2 önemli karar

Bunlardan birincisi, taşerondan kadroya geçen bir işçinin daimi işçi olarak istihdam edilmek amacıyla yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin davalı idare işleminin çözümlenmesinde idari yargı yerlerinin yetkili olduğuna ilişkindir.

İlgili personel ilk önce Antalya 4. İdare Mahkemesinde dava açmış ve bu dava reddedilmiştir. Bilahare Ankara 16 İş Mahkemesinde dava açmış ve buradan da red cevabı alınca konu Uyuşmazlık Mahkemesine taşınmıştır.

Mahkeme özetle, "Uyuşmazlığa konu olayda, taşeron işçi olarak görev yapan davacının isteminin, tarafına kadro tahsis edilmesine ilişkin olması, bu isteğin reddine dair işlemin ise idari bir merci tarafından tesis edilmiş bulunması ve kadro tahsisi isteminin reddine ilişkin işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın iş akdi ile ilgili olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde; dava görüm ve çözümü yönünden idari yargının görev alınana girmektedir." Şeklinde hüküm vererek idari yargı yerini işaret etmiştir.

İkincisi ise, 1986-1987 güz yarıyılında Akdeniz Üniversitesinde ders ücreti karşılığında çalışmış olmasına rağmen sigorta bildirimlerinin yapılmamış olmasından dolayı görünmeyen hizmetlerinin işlenmesi talebiyle yapmış olduğu başvuruda olayın çözümünün idari yargı yerinde olduğuna karar verilmiştir.

Dava ilk önce Alanya İş Mahkemesinde ve bilahare Alanya İdare Mahkemesinde açılmış konu en sonunda Uyuşmazlık Mahkemesine taşınmıştır.

Kararda özetle, "2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu hükümlerine göre gerçekleşmiştir. Söz konusu ders verme işlemi, idarenin kamu gücüne dayalı, re'sen ve tek yanlı nitelik taşımakta olup, uyuşmazlığa konu davanın 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır." denilmiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

1-ESASNO : 2020/104

KARAR NO : 2020/134

KARAR TR : 24.02.2020

KARAR

Davacı : Y.A.

Vekili : Av. K.C.

Davalı : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili : Av. G.T.

OLAY : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Karayolları Genel Müdürlüğüne bağlı taşeron şirketlerde çalışmış olan davacı tarafından, davalı idare ile Sendikalar arasında imzalanan protokol hükümlerine istinaden "daimi işçi" olarak istihdam edilmek amacıyla yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin 16.08.2016 tarih ve E.196877 sayılı davalı idare işleminin dava konusu kadro için protokolde aranılan bütün şartlara sahip olmasına rağmen başvurusunun kabul edilmediğini, inşaat sürveyanı olarak çalışmalarının bulunduğu, tesis edilen işlemin hukuka ve mevzuata aykırı olduğunu ileri sürerek, iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 4. İDARE MAHKEMESİ: 19.12.2018 gün ve E:2017/336, K:2018/989 sayı ile, davalı idare bünyesine işçi alımının kamu işveren tarafım temsil eden sendika ile işçi tarafım temsil eden sendika arasında imzalanan protokol ve ek protokol hükümleri kapsamında gerçekleştirildiği, protokolün hukuki niteliğinin genel sözleşme niteliğinde olduğu, tarafların serbest iradelerine dayanılarak düzenlendiği ve özel hukuk hükümlerine tabi bir sözleşme olduğu düşünüldüğünde, tarafların serbest iradelerine dayanılarak düzenlenen özel hukuk sözleşmesi niteliğinde bulunan protokol kapsamında işe alımların gerçekleştirildiği ve davacımn kadrolu işçi olarak alınmamasına yönelik dava konusu işlemin de adı geçen protokol kapsamında değerlendirilerek kamu işverenince (davalı idarece) tesis edildiği anlaşılmakla, idarenin tek yanlı iradesi ile kamu gücüne dayanılarak işlem tesis ettiğinden bahsedilemeyeceğinden uyuşmazlığın çözümünün adli yargı mercilerinin (İş Mahkemesinin) görevine girmesi nedeniyle, uyuşmazlığın özel hukuk ilişkisinden kaynaklandığı dikkate alındığında; davanın görüm ve çözümü idari yargımn görevinde olmayıp, adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle, 2577 sayılı Kanun'un 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

Konya Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi: 22.5.2019 gün ve E:2019/971, K:2019/938 sayı ile, istinaf başvurusunda bulunulan mahkeme kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinde sayılan kaldırma nedenlerinin bulunmadığı anlaşıldığından, istinaf isteminin reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 16. İŞ MAHKEMESİ: 27.6.2019 gün ve E:2019/203, K:2019/296 sayı ile davanın davacının kadroya alınma şartları bulunduğunun tespiti ile idarenin kadroya almama işleminin iptali talebine ilişkin olduğu, talep konusunun idari tasarrufa ilişkin olup, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin emsal kararında da belirtildiği gibi idari yargının görev alanını ilgilendirdiği, bu değerlendirmeye göre davanın idari yargıda açılması gerektiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1 -b maddesine göre dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Hicabi DURSUN'un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan24.02.2020 günlü toplantısında:

1-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasımn 15. maddede belirtilen yöntem dışında davacımn istemi üzerine mahkemece ekinde idari yargının kesinleşmiş karar örneğiyle birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve bu sebeple görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülsen AKAR PEHLİVAN'ın, davanın çözümünde idari yargımn görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL'ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Karayolları Genel Müdürlüğüne bağlı taşeron şirketlerde çalışmış olan davacı tarafından, davalı idare ile Sendikalar arasında imzalanan protokol hükümlerine istinaden daimi işçi olarak istihdam edilmek amacıyla yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin 16.08.2016 tarih ve E. 196877 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; Karayolları Genel Müdürlüğü'ne bağlı taşeron şirketlerde çalışmış olan davacı tarafından, Karayolları Genel Müdürlüğünün üyesi bulunduğu Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) ile Türkiye Yol Yapı İnşaat İşçileri Sendikası (YOL-İŞ) ile Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'mn 16.04.2015 tarihli ve 85 sayılı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'mn 28.4.2015 tarihli ve 2878 sayılı, Maliye Bakanlığı'mn 29.04.2015 tarihli ve 4105 sayılı yazılarına istinaden düzenlenerek 29.04.2015 tarihinde imzalanan protokol ve 04.04.2016 tarihinde imzalanan ek protokol uyarınca sürekli işçi kadrosuna alınmak amacıyla yapılan başvurunun 16.08.2016 tarih ve E. 196877 sayılı davalı idare işlemi ile reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinde kamu hizmetlerinin; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği hükme bağlanmış olup, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan işçilerin de geniş anlamda kamu görevlisi olduğu içtihatlarla kabul edilmiştir.

Öte yandan 2.7.2018 gün ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 9. maddesinde;

"(1) 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yürürlükten kaldırılmıştır. 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerde yer alan kadrolar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yeniden düzenlenerek genel kadro ve usulüne ilişkin ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesine eklenir. Bu süre içinde anılan cetveller ile 10/5/2018 tarihli ve 7142 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayamlarak yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararname ve ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnameleri çerçevesinde yeniden teşkilatlanan kurumlara ait kadro ve pozisyonlar genel kadro ve usulüne ilişkin ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümleri çerçevesinde geçerliliğini korur." denilmiş ve bu madde uyarınca;

Genel Kadro ve Usulü Hakkında 2 saydı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin "Sürekli işçi kadroları ve sözleşmeli personel pozisyonları" başlıklı 8. maddesinde;

" (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kapsamına giren kuruluşların,

a) Atölye, şantiye, fabrika ve çiftlik gibi işçi istihdamı zorunlu olan hizmet birimleri ile temizlik, koruma ve güvenlik, bakım ve onarım gibi destek hizmetleri için Cumhurbaşkanınca sürekli işçi kadrosu ihdas edilebilir.

b) Sürekli işçi kadroları Devlet Personel Başkanlığınca başka unvanlı sürekli işçi kadroları ile değiştirilebilir, birimler arası aktarmalarda da aynı usule uyulur. Bu işlemlere ilişkin bilgiler Devlet Personel Başkanlığınca bir ay içerisinde Strateji ve Bütçe Başkanlığına bildirilir.

c) Sürekli işçi kadrolarından boş olanların açıktan atama amacıyla kullanılması, ilgili mevzuatı uyarınca yükümlü oldukları engelli ve eski hükümlü işçi atamaları ile sürekli işçiyken askerlik görevi sebebiyle kurumlarından ayrılanlardan muvazzaf askerlik hizmeti dönüşü göreve başlayacaklar hariç Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine Strateji ve Bütçe Başkanlığının iznine tabidir.

(2) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kapsamına giren kuruluşların,

a) Sözleşmeli personel pozisyonları; sayı, unvan, nitelik, sözleşme ücreti ve sürelerinin belirlenmesi suretiyle merkezde toplam sayı olarak, taşrada ise bölge veya il bazında Cumhurbaşkanınca ihdas edilebilir.

b) Sözleşmeli personel pozisyonları Devlet Personel Başkanlığınca başka unvanlı sözleşmeli personel pozisyonları ile değiştirilebilir, birimler arası aktarmalarda da aynı usule uyulur. Bu işlemlere ilişkin bilgiler Devlet Personel Başkanlığınca bir ay içerisinde Strateji ve Bütçe Başkanlığına bildirilir.

c) Sözleşmeli personel pozisyonlarından boş olanların açıktan alım amacıyla kullanılması, Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine Strateji ve Bütçe Başkanlığının iznine tabidir.

(3)İhdas ve izin işlemleri tamamlanmaksızm sürekli işçi ve sözleşmeli personel çalıştırılamaz.

(4) Boş kadro ve pozisyonlara yapılacak atamalar, atamanın yapıldığı tarihten itibaren bir ay içerisinde Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Devlet Personel Başkanlığına bildirilir." hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükümle, bu kararname kapsamına giren kuruluşların kanunla ve milletlerarası anlaşmalarla veya yıllık programlarla kurulması veya genişletilmesi öngörülen atölye, şantiye, fabrika ve çiftlik gibi işçi istihdamı zorunlu olan hizmet birimleri için ihtiyaç duyacakları sürekli işçi kadrolarını mevcut kadrolarından karşılayacakları, mevcut işçi kadrolarının bu birimlerin ihtiyaçlarının karşılanmasına kafi gelmemesi halinde, Devlet Personel Dairesinin görüşü üzerine Strateji ve Bütçe Başkanlığı yeni birimlerin norm kadrolarını aşmamak üzere, bütçe imkanları gözönünde bulundurularak uygun görülebilecek kısmı kadar sürekli işçi kadrosu vize edilebileceği hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasında idari dava türleri sayılmış olup, (a) bendinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının bir idari dava türü olduğu belirtilmiştir.

Uyuşmazlığa konu olayda, taşeron işçi olarak görev yapan davacımn isteminin, tarafına kadro tahsis edilmesine ilişkin olması, bu isteğin reddine dair işlemin ise idari bir merci tarafından tesis edilmiş bulunması ve kadro tahsisi isteminin reddine ilişkin işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın iş akdi ile ilgili olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde; dava görüm ve çözümü yönünden idari yargının görev alamna girmektedir.

Bu durumda, uyuşmazlığın kamu kurum ve kuruluşlarına ait kadroların ihdası, iptali ve kullanılmasına dair esas ve usulleri düzenleyen mevzuattan doğduğu, idare hukuku esaslarına göre kadro kullanımına ilişkin olarak tesis edilen işlemin, kamu görevlileri mevzuatından kaynaklanan bir uyuşmazlık olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan, Antalya 4. İdare Mahkemesince verilen 19.12.2018 gün ve E:2017/336, K:2018/989 sayılı görevsizlik kararımn kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 4. İdare Mahkemesince verilen 19.12.2018 gün ve E:2017/336, K:2018/989 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.02.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

2-ESAS NO : 2020/75

KARAR NO : 2020/132

KARAR TR : 24.02.2020

KARAR

Davacı

Vekili

Davalılar

T.K.

Av. A.D.

Adli Yargıda:

1-Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne izafeten Alanya Sosyal Güvenlik Kurumu

Vekili : Av. S.B.

2-Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü Vekili : Av. B.Ü.K.

İdari Yargıda: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

OLAY : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1986-1987 eğitim-öğretim yılı güz yarıyılında Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulunda 16 saat ders vererek bir yarıyıl çalıştığını, müvekkilinin çalışmalarının SGK kayıtlarına işlenmediğini, çalışmasının sisteme eklenmesi için SGK'ya başvuruda bulunduğunu, davalı kurumca "Kurum kayıtlarımız tetkik edilmiş ancak adı geçenin tescil kaydına rastlanılmamıştır" şeklinde cevap verildiğini, bu durumun müvekkilinin maddi kayba uğramasına neden olduğunu ve emeklilik işlemlerinin de gecikmesine sebep olduğunu ileri sürerek, bu dönemdeki çalışmalarının ve sigorta başlangıç tarihinin 1986 yılı olarak tespitine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ALANYA İŞ MAHKEMESİ: 12.9.2018 gün ve E:2018/222, K:2018/520 sayı ile, dosyadaki mevcut tüm bilgi ve belgelerden ve tüm dosya kapsamından oluşan delillerin bir bütün halinde ele alınıp değerlendirilmesi sonucunda; eldeki davada, davacının davalı Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulumda 1986/1987 eğitim-öğretim güz yarıyılında haftada 16 saat ders vererek bir yarıyıl çalıştığı, bu çalışmasının SGK kayıtlarında mevcut olmadığını, yaptığı bu çalışmasının sisteme eklenmesi için 09/03/2018 tarihinde SGK'ya yazılı olarak başvurduğu, davalı Üniversite Rektörlüğü tarafından bu çalışmanın kabul edildiğini, ancak ödenmeyen ve ödenmesi gereken primler olduğunu ve sigorta başlangıç tarihinin 1986 yılı olarak tespitini istediği, Akdeniz Üniversitesi'nin 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu gereği kurulmuş bir devlet üniversitesi olduğu ve ilgili kanun kapsamında kamu tüzel kişiliğinin bulunduğu, davalı Üniversitenin kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet gösterdiği, eylem ve işlemlerinin de kamusal nitelikte ve kamu hizmeti kavramı çerçevesinde olduğu, devlet üniversitesinde çalışacak personelin de ilgili kanun kapsamında istihdam edileceği, davalı Üniversite tarafından davacımn 31/10/1986 tarih ve 25 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile 1986-1987 Güz dönemi için 16 kredilik 4 ders görevlendirilmesinin yapıldığı, davalının kamu hizmetinde çalıştırdığı davacının; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, idare hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu, davalı Üniversite ile davacı arasında işçi-işveren ilişkisinin olmadığı, bu açıdan davacının sigortalılık tespitine ilişkin işlemin de 2577 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde tanımı yapılan iptal davasına konu edilebilecek nitelikte birer idari işlem niteliği taşıdığı; bu işlemin hukuka uygunluğunun denetiminin de, Anayasayla bu denetim için oluşturulan idari yargının görev alanında bulunduğu sonucuna varıldığı ve 6100 sayılı HMK'nun 114 ve 115/1 maddelerinde görev sorunun kamu düzenine ilişkin olduğu, açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden araştırılacağı kural altına alındığı anlaşıldığından, dava konusu uyuşmazlığın çözüm yerinin İdari Yargı olması nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili müvekkilinin 1986-1987 eğitim öğretim yılı güz yarıyılmdaki çalışmalarının ve sigorta başlangıç tarihinin 1986 olarak tespiti için yaptığı başvurunun reddine ilişkin Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 29.3.2018 gün ve 593305133305467 sayılı işleminin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 3. İDARE MAHKEMESİ: 12.12.2019 gün ve E:2019/118 sayı ile,506 sayılı Kanun ile meri 5510 sayılı Kanunun sigortalılık hizmet tespit davalarında İş Mahkemelerine görevli mahkeme olarak düzenlenmiş olması karşısında bakılmakta olan hizmet tespiti niteliğindeki davanın da adli yargı alanında olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Hicabi DURSUN'un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan24.02.2020 günlü toplantısında:

1-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülsen AKAR PEHLİVAN'm, davanın çözümünde adli yargımn görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL'm davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının 1986-1987 güz yarıyılında Akdeniz Üniversitesinde ders ücreti karşılığında çalışmış olmasına rağmen sigorta bildirimlerinin yapılmamış olmasından dolayı görünmeyen hizmetlerinin işlenmesi talebiyle yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin 29.03.2018 tarih 3305467 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 134. maddesinde "Bu Kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlık, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür" hükmüne yer verilmiştir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 101 .maddesinde "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür" hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; uyuşmazlığa konu tarihlerde Antalya Meslek Yüksekokulu olarak faaliyet gösterdiği tespit edilen Yüksekokulun 31.10.1986 gün ve 25 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile davacının Türkan Konuk adıyla 1986-1987 güz dönemi için 16 kredilik 4 ders görevlendirmesinin yapıldığının davalı Rektörlüğün 23.5.2018 günlü ve E:64782 sayılı yazısıyla dosyaya sunulduğu; davacımn 1986-1987 öğretim yılı güz yarıyılında haftada 16 saat ders verdiğine ilişkin olarak Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü tarafından düzenlenen belge ile davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına başvurarak sözkonusu çalışmasının görünmemesi sebebiyle anılan çalışmalarının TC kimlik numarası üzerine işlenmesi talebiyle davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına müracaat ettiği ve idare tarafından kurum kayıtlarının incelenmesi neticesinde tescil kaydına rastlanılmadığı gerekçesiyle talebinin reddine ilişkin olarak 29.03.2018 tarih 3305467 sayılı işlem tesis ettiği, anılan işlem üzerine çalışmalarının tespiti ve sigorta başlangıç tarihinin 1986 yılı olarak tespiti istemli olarak davaların açıldığıanlaşılmaktadır.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun "Öğretim Görevlileri" başlıklı 31 .maddesinde (Değişik: 17/8/1983 - 2880/14 md.)

"Öğretim görevlileri; üniversitelerde ve bağlı birimlerinde bu Kanun uyarınca atanmış öğretim üyesi bulunmayan dersler veya herhangi bir dersin özel bilgi ve uzmanlık isteyen konularımn eğitim - öğretim ve uygulamaları için, kendi uzmanlık alanlarındaki çalışma ve eserleri ile tanınmış kişiler, süreli veya ders saati ücreti ile görevlendirilebilirler. Öğretim görevlileri, ilgili yönetim kurullarının görüşleri alınarak fakültelerde dekanların, rektörlüğe bağlı bölümlerde bölüm başkanlarının önerileri üzerine ve rektörün onayı ile öğretim üyesi, öğretim üye yardımcısı ve öğretim görevlisi kadrolarına atanabilirler veya kadro şartı aranmaksızın ders saati ücreti veya sözleşmeli olarak istihdam edilebilirler. Öğretim üyesi kadrolarına öğretim görevlileri en çok iki yıl süre ile atanabilirler; bu süre sonunda işgal ettikleri kadroya başvuran öğretim üyesi bulunmadığı ve görevlerine devamda yarar görüldüğü takdirde aynı usulle yeniden atanabilirler. Atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer. Bunların yeniden atanmaları mümkündür. Bu takdirde ilk atama usulü uygulanır. Konservatuvarlar ile meslek yüksekokullarına gerektiğinde sürekli olarak öğretim görevlisi atanabilir." hükmü yer almaktadır.

Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun " İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri:

a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Davacının Akdeniz Üniversitesinde ders vermesi 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre değil, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu hükümlerine göre gerçekleşmiştir. Söz konusu ders verme işlemi, idarenin kamu gücüne dayalı, re'sen ve tek yanlı nitelik taşımakta olup, uyuşmazlığa konu davanın 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde İdari Yargı görevli olduğundan, Antalya 3. İdare Mahkemesince yapılan 12.12.2019 gün ve E:2019/l 18 sayılı başvurunun reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 3. İdare Mahkemesince yapılan 12.12.2019 gün ve E:2019/l 18 sayılı BAŞVURUNUN REDDİNE, 24.02.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber