Gizli bilgi - açıklanması yasak bilgi ayırımı

Bu dosyada 657 sayılı Kanun bağlamında gizli bilgi ile açıklanması yasak bilgi ayrımına dair bilgilere yer verilecektir.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 09 Temmuz 2020 00:04, Son Güncelleme : 01 Temmuz 2020 20:46
Gizli bilgi - açıklanması yasak bilgi ayırımı

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 31. maddesinde "Devlet memurlarının kamu hizmetleri ile ilgili gizli bilgileri görevlerinden ayrılmış bile olsalar, yetkili bakanın yazılı izni olmadıkça açıklamaları yasaktır." hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun 125/E-h maddesinde "Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak," fiiline yer verilmiştir.

10/06/2020 tarihli ve 31151 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik"in ilgili maddeleri ise şöyledir:

"Gizlilik dereceli belgeler

MADDE 25- (1) "Hizmete Özel" gizlilik derecesi bulunan belgelerin hazırlanması, kaydedilmesi, saklanması, gönderilmesi, alınması ve diğer işlemleri elektronik ortamda gerçekleştirilir.

(2) "Özel" ve üstü gizlilik dereceli belgelerin hazırlanması, kaydedilmesi, saklanması, gönderilmesi, alınması ve diğer işlemler ilgili mevzuatta belirtilen hükümlere uygun olarak fiziksel ortamda gerçekleştirilir.

(3) Belgenin imzacısı olan yetkili makam, belgeye ait gizlilik derecesinin belirlenmesinden sorumludur.

Belgenin fiziksel ortamda gönderilmesi ve alınması

MADDE 31-...

(3) "Hizmete Özel" haricindeki gizlilik dereceli belgelerin gerekli güvenlik tedbirleri alınarak fiziksel ortamda gönderilmesi esastır. Ancak 23/10/2010 tarihli ve 27738 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Kamu Kurum ve Kuruluşları ile Gerçek ve Tüzel Kişilerin Elektronik Haberleşme Hizmeti İçinde Kodlu veya Kriptolu Haberleşme Yapma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik"in 2 nci maddesinde yetkili kılınan idareler, gizlilik dereceli belgeleri gerekli güvenlik tedbirlerini almak şartıyla güvenli elektronik imza ile imzalayarak elektronik ortamda da gönderebilir..."

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca hazırlanan Bilgi Varlıklarının Gizlilik Derecelerinin Sınıflandırılması Kılavuzunda şöyle bir sınıflandırma yapılmıştır:

ÇOK GİZLİ: İzinsiz ve yetkisiz açıklanması, kullanılması, işlenmesi ya da paylaşılması durumunda kişi güvenliği veya milli güvenlik açısından saygınlık ve çıkarlarımıza hayati derecede zararlar verebilecek, yabancı bir devlet için faydalar temin edebilecek ve güvenlik bakımından olağanüstü sonuçlar doğurabilecek bilgi için kullanılır.

GİZLİ: İzinsiz ve yetkisiz açıklanması, kullanılması, işlenmesi ya da paylaşılması durumunda, kişi güvenliği veya milli güvenlik açısından, saygınlık ve çıkarlarımıza büyük zarar verebilecek, yabancı bir devlet için faydalar temin edebilecek özellikler taşıyan bilgi için kullanılır.

ÖZEL: İzinsiz ve yetkisiz açıklanması, kullanılması, işlenmesi ya da paylaşılması durumunda, kişi güvenliği veya milli güvenlik açısından saygınlık ve menfaatlere zarar verebilecek, yabancı bir devlet için faydalar temin edebilecek bilgi için kullanılır.

HİZMETE ÖZEL: İçerdiği bilgi itibarıyla ÇOK GİZLİ, GİZLİ veya ÖZEL gizlilik dereceleriyle korunması gerekmeyen, ancak bilmesi gerekenler dışındaki kişiler tarafından bilinmesi durumunda gerçek ve tüzel

kişilerin itibarını sarsacak bilgi için kullanılır.

TİCARİ GİZLİ: İzinsiz açıklanması durumunda, haksız rekabete yol açabilecek veya aynı konuda hizmet

veren diğer firmalara avantaj sağlayabilecek olan bilgi için kullanılır.

TİCARİ ÖZEL: İçerdiği bilgi itibarıyla TİCARİ GİZLİ derecesiyle korunması gerekmeyen, ancak bilmesi gerekenler dışındaki kişiler tarafından bilinmesi istenmeyen bilgi için kullanılır.

KİŞİYE GİZLİ: Kişisel Verilerin Korunması Kanunu çerçevesinde özel nitelikli kişisel veri kapsamına

giren bilgi için kullanılır.

KİŞİYE ÖZEL: İçerdiği bilgi itibarıyla KİŞİYE GİZLİ derecesiyle korunması gerekmeyen, ancak ait olduğu kişi ve bilmesi gerekenler dışındaki kişiler tarafından bilinmesi istenmeyen bilgi için kullanılır.

TASNİF DIŞI: Gizlilik derecesi olmayan ve özel olarak korunması gerekmeyen bilgi için kullanılır.

T.C. Danıştay 12. Daire

Esas No:2008/1444

Karar No:2008/4333

K. Tarihi:4.7.2008

"İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nce verilen 28.12.2007 günlü, E:2007/1299, K:2007/3143 sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: Bahri Bayram

Düşüncesi: İdare Mahkemesince kaset çözümlerinden başka delil bulunmadığı ileri sürülmekte ise de; telefon konuşmalarının hakim kararıyla hukuka uygun olarak elde edilmiş deliller olduğu hususu ile kaset çözümlerindeki konuşmaların içeriği dikkate alındığında, Tüzüğün 8/13. maddesindeki gizli tutulması zorunlu olan ve görevi ile ilgili bulunan bilgi ve belgeleri görevli veya yetkili olmayan kişilere açıklamak fiilinin sabit olduğu, dolayısıyla mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: Nazmiye Kılıç

Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:

Dava, İstanbul Emniyet Müdürlüğü kadrosunda polis memuru olarak görev yapan davacının, Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8/7 ve 8/13. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 12.4.2007 tarihli işlemin iptali istemiyle açılmıştır. İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nin 28.12.2007 günlü, E:2007/1299, K:2007/3143 sayılı kararıyla; davacının akaryakıt kaçakçılığıyla uğraşan kişiler ile şifreli telefon görüşmeleri yaptığından bahisle anılan cezanın tesis edildiği, dava dosyasında birer örnekleri bulunan ve davacı ile diğer ilgililerin yapmış olduğu telefon görüşmelerine ilişkin iletişim tespit tutanaklarında yer alan ifade ve beyanların tam ve kesin olarak Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8/7 ve 8/13. madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, telefon konuşmaları dışında söz konusu eylem ve işlemlerde bulunduğuna ilişkin yeterli kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığı, aynı soruşturma kapsamında rüşvet almak, rüşvet yermek ve bu suça azmettirmekten davacı ve diğer ilgililer hakkında açılan davada ağır ceza mahkemesinde yapılan yargılamadan beraat ettiği dikkate alındığında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline hükmedilmiştir.

Davalı idare, hukuka uygun olarak yapılan telefon dinlemeleriyle davacının eyleminin sabit olduğunu, davacının gizli tutulması zorunlu bilgi ve belgeleri başkalarıyla paylaştığı, yetki ve nüfuzunu kötüye kullandığını ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasını istemektedir.

Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8/7. maddesinde; Yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak, 8/13. maddesinde; gizli tutulması zorunlu olan ve görevi ile ilgili bulunan bilgi ve belgeleri görevli veya yetkili olmayan kişilere açıklamak, 8/22. maddesinde; kaçakçılık yapmak veya kaçakçılarla ilişki kurmak, fiillerinin meslekten çıkarma cezasını gerektireceği belirtilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, organize bir şekilde yabancı uyruklu gemi yöneticileriyle bağlantı kurup bu gemilerdeki ihtiyaç fazlası akaryakıtı alma hususunda anlaşma yapan, anlaşma yapılan gemiye küçük ölçekli deniz motorları yanaştırmak suretiyle hortumlar aracılığı ile akaryakıt aktaran, bu akaryakıtı sahile yanaştırarak, sahil bölgesindeki kara nakil araçlarıyla akaryakıt istasyonlarına ya da kamyon veya tır parklarına götürerek satan şebekeye menfaat karşılığında, doğrudan ya da dolaylı olarak yardım ettiğinden bahisle düzenlenen soruşturma raporuyla Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8/22. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile tecziyesinin teklifi üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 12.4.2007 tarih ve 2007/156 sayılı kararıyla aynı Tüzüğün 8/7 ve 8/13 maddesine göre davacının meslekten çıkarılmasına karar verildiği, adli yönden ise rüşvet almak ve vermek suçundan İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, teşekkül halinde kaçakçılık ve bu suça iştirak suçundan Fatih 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin E:2006/431 sayılı esasına kayıtlı davanın açıldığı ancak, davacının rüşvet almak, rüşvet vermek suçundan İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde(15.11.2007 günlü, E:2006/157, K:2007/298 sayılı karar) yapılan yargılamadan suçun sabit olmaması nedeniyle beraat ettiği ve beraat kararının 23.11.2007 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği, Asliye Ceza Mahkemesindeki davanın ise halen görülmekte olduğu anlaşılmıştır.

Davacının, teşekkül içinde yer alan Doğan isimli şahsı arayarak, akaryakıt taşınacak güzergahın güvenli olduğu hususunda bilgi verdiği ve oradaki denetim elemanlarıyla konuştuğunu belirttiği, yine aynı kişiyi arayarak kendisine ait cep telefonu numarasını kayıt ettirdiği, yine teşekkül içinde yer alan Uğur ile görüşerek karakolda bulunduğunu belirttiği, teşekkül içinde yer alan Mücayip isimli şahısla görüşerek; hemen kaldırın, bak ekipler geliyor oraya, araştırmanın ekipleri dediği, yine aynı şahısla kaçak akaryakıt taşıyan tankerin birinin yakalandığını, diğerinin de çamura saplandığını görüştüğü, yine aynı şahısla; et et iptal et, orda pusudalarmış, haberin olsun bilgisini aktardığı, yine aynı teşekkül içinde yer alan Uğur isimli şahısla; şimdi araştırmadan arkadaşlar gelecekte bakacağız, kontrol edeceğiz, bıraktırmaya çalışacağız şeklinde görüştüğü, Seçkin isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; 152 (görevli komiser) Balat'taymış şahıs kovalıyormuş, sen hemen operasyona başla istersen, sen hemen çıkar dediği, hususları ve birçok görüşme yaptığı kaset çözümleriyle tespit edilmiştir.

Olayda; davacının, kaçakçılık organizasyonunu yöneten Uğur, Mücayip, Doğan isimli şahısların üçüyle temasının olduğu, her üçüyle de telefonla konuşarak bilgi aktardığı, diğer görevli polis memurlarının da kaçakçılığa göz yumması için onlara önderlik yaparak kaçakçılarla memurlar arasında iletişim sağladığı, görev sırasında ... numaralı otomobilde ekip amirliği yaptığı, bu sırada kaçakçılık yapanlara polisin faaliyetleri hakkında bilgi verdiği, hangi ekibin görevli olduğunun bildirildiği iletişim tespit tutanaklarının incelenmesinden anlaşılmıştır.

Her ne kadar İdare Mahkemesince kaset çözümlerinden başka delil bulunmadığı ileri sürülmekte ise de; telefon konuşmalarının hakim kararıyla hukuka uygun olarak elde edilmiş deliller olduğu hususu ile kaset çözümlerindeki konuşmaların içeriği dikkate alındığında Tüzüğün 8/13. maddesindeki gizli tutulması zorunlu olan ve görevi ile ilgili bulunan bilgi ve belgeleri görevli veya yetkili olmayan kişilere açıklamak fiilinin sabit olduğu sonucuna varılmıştır.

Bu durumda; Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8/7 ve 8/13. maddesi uyarınca davacı hakkında tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin her iki fiil bakımından iptali yolunda idare mahkemesince verilen kararda

hukuki isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle İstanbul 5. İdare Mahkemesince verilen 28.12.2007 günlü, E:2007/1299, K:2007/3143 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin l/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen nedenler gözetilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 4.7.2008 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

Açıklanması Yasak Bilgi

125/D-k maddesinde ise, "Açıklanması yasaklanan bilgileri açıklamak," hükmü gereğince "Kademe ilerlemesinin durdurulması" hükmüne yer verilmiştir.

Bu maddede geçen "açıklanması yasak bilgi"nin ne olduğunun açıklığa kavuşturulması önem arz etmektedir. Türk Ceza Kanununun 258. Maddesi bize ışık tutacaktır. Buna göre, "Görevi nedeniyle kendisine verilen veya aynı nedenle bilgi edindiği ve gizli kalması gereken belgeleri, kararları ve emirleri ve diğer tebligatı açıklayan veya yayınlayan veya ne suretle olursa olsun başkalarının bilgi edinmesini kolaylaştıran kamu görevlisine, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir." hükmü yer almaktadır.

Açıklanması yasak belgeler: Görevi nedeniyle kendisine verilen veya aynı nedenle bilgi edindiği ve gizli kalması gereken belgeler, kararlar ve emirler ve diğer tebligattır.

Kamu görevlisinin görevi dolayısıyla öğrendiği her türlü bilgi ve belgenin açıklanması, inceleme konusu suçu oluşturmaz. Buna göre, kamu görevlisinin görevi nedeniyle öğrendiği bilgi, belge, karar veya tebligatların "gizli kalması gereken" olması şarttır. Hangi bilgi, belge, karar veya tebligatın gizli kalması gerektiği ilgili mevzuat incelenerek belirlenmelidir.

Yayınlama, gizli kalması gereken belge, karar, emir veya tebligatın yazılı "kamu görevlisinin yazdığı kitapta gizli kalması gereken bilgilere yer vermesi", görsel "bir televizyon programına katılan kamu görevlisinin yayında gizli kalması gereken belgeleri göstermesi, gizli kalması gereken belgenin fotoğrafının sosyal medyada paylaşılması" veya diğer iletişim araçları ile başkalarının bilgisine sunulmasıdır.

T.C. Yargıtay 9. Ceza Dairesi

E: 2008/7821

K: 2010/1586

T: 3/2/2010

ÖZET: Dava konusu olayda uygulanan 765 sayılı TCK'nun 136. maddesindeki suçun oluşabilmesi için devletin çıkarları bakımından gizli kalması gereken ya da yetkili makamlar tarafından açıklanması yasaklanan bilginin ele geçirilip yayınlanması ve yayınlanma anında daha önceden kamuoyu tarafından bilinmeyen yani gizli bilgi olması gerekir. Eğer bu çeşit bir bilgi yayınlanıp açıklandığı tarihte esasen daha önce kamuoyunun bilgisi olmuş ve herkes tarafından bilinmekte ise ortak bir sır olma vasfını kaybeder ve onun gizli kalması gereken veya yayın ve açıklanması yasaklanan bir bilgi olduğundan söz edilemez.

DAVA: Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR: Dava konusu olayda uygulanan 765 sayılı TCK'nun 136. maddesindeki suçun unsurlarının oluşabilmesi için, devletin iç veya uluslararası siyasi çıkarları bakımından gizli kalması gereken ya da yetkili makamlar tarafından yayın ve açıklanması yasaklanan bilginin, ele geçirilip yayınlanma anında gizlilik niteliğini koruması ve failin de böyle bir bilgiyi sır olduğunu ve bu niteliğini bilerek yayın ve açıklamış olması gerekir. Eğer bu çeşit bir bilgi yayınlanıp açıklandığı tarihte esasen daha önce kamuoyunun bilgisi olmuş ve herkes tarafından bilinmekte ise ortak bir sır olma vasfını kaybeder ve onun gizli kalması gereken veya yayın ve açıklanması yasaklanan bir bilgi olduğundan söz edilemez.

... Gazetesi'nin 01.05.2003 tarihli nüshasında yayımlanan "işte o genelgeler" başlıklı dava konusu yazı, yukarıdaki açıklama ışığında içeriği itibariyle ele alınıp değerlendirildiğinde, TCK'nun 136/1. maddesi kapsamında gizli kalması gereken bilgi olarak kabul olunamayacağı ve bu niteliği bilinerek yayınlandığının anlaşılmadığı gözetilmeden, sanığın unsurları oluşmayan suçtan beraatı yerine, yazılı gerekçe ile mahkümiyetine karar verilmesi,

SONUÇ: Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün (BOZULMASINA), 03.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber