Polis, dur ihtarına uymayana ateş açabilir mi?

Polis 'dur ihtarına uymayana' ateş açabilir mi?

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 12 Ağustos 2020 00:09, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
Polis, dur ihtarına uymayana ateş açabilir mi?

Yargıtay; polisin gündüz sayılan zaman dilimi içerisinde, saat 15.00 sıralarında, sanığın, kaçan maktulü durdurmak için, maktule doğru iki el ateş ettiği, maktulün ense kısmına aldığı bir adet ateşli silah yaralanması sonucu hayatını kaybettiği olayda; kasten yaralama sonucu ölüme neden olmak suçu olduğuna karar vermiştir

Yargıtay 1. Ceza Dairesine göre;

Maktulün açık kimlik ve adres bilgilerine her an ulaşılabilmesi olanağının bulunduğu, yine maktulün kaçtığı motosikletin plakasının okunabilir durumda olduğu, bu şekilde kaçış istikametine doğru ilerideki bir noktada telsiz irtibatı ile durdurulabilme olasılığının ve sanığın kullandığı motosikletin teknik özellikleri itibariyle maktulün kullandığı motosikletten üstün olması nedeniyle takip sonucu yakalanabilmesinin mümkün olduğu, dolayısıyla Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunun 5681 sayılı Yasa ile değişik 16. maddesinde belirtilen silah kullanılmasını gerektiren herhangi bir durum bulunmamaktadır.

T.C.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi

Esas No:2010/2565

Karar No:2010/7628

K. Tarihi:30.11.2010

TEBLİĞNAME : 1-B/2010/77075

MAHKEMESİ :(ANTALYA) Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi

TARİHİ VE NO :20/08/2009 - 71/374

SUÇ :kastla öldürme

Ç.. G..'i olası kastla öldürmekten sanık M.. E..'in yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin (ANTALYA) Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 20/08/2009 gün ve 71/374 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafii ve müdahiller vekili taraflarından istenilmiş, sanık duruşma da talep etmiş ve hüküm re'sen de temyize tabi bulunmuş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; sanık hakkında duruşmalı, müdahiller vekilinin temyizi üzerine incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede, TCK nun 24, 27 ve 30. maddelerinin uygulanması gerektiğine, haksız tahrik halinin varlığına, katılanlar vekilinin suç vasfına yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

Dosya içeriğine ve gösterilen gerekçeye göre; Önleyici Hizmetler Şube Müdürlüğü Motorize Ekipler Amirliğinde görevli polis memuru sanığın ve ekip arkadaşı tanık Ahmet'in, sanığın yönetimindeki motosiklet ile durumlarından şüphelendikleri, üzerinde yolcu olarak tanık Halil'in de bulunduğu ve maktulün kullandığı motosiklete dur ikazı yaptıkları, yapılan ikaza rağmen durmayan motosikleti takibe başladıkları, takip sonucu durdurulan motosikletten tanık Halil'in inerek polis memurlarına doğru yöneldiği sırada, maktulün tekrar motosikletiyle kaçmaya başladığı, bunun üzerine, sanığın da peşinden koşarak maktule dur ihtarında bulunduğu, herhangi bir suç şüphesi altında bulunmayan maktulün, hakkında yakalama, gözaltına alma, zorla getirme gibi bir karar bulunmadığı, maktulün suç teşkil etmeyen soyut kaçma eylemi dışında polis memurları sanık ve arkadaşı tanık Ahmet'e yönelik herhangi bir direnme eylemi de bulunmadığı, maktulün kullandığı motosiklette yolcu olarak bulunan tanık Halil'in yakalandığı, bu itibarla maktulün açık kimlik ve adres bilgilerine her an ulaşılabilmesi olanağının bulunduğu, yine maktulün kaçtığı motosikletin plakasının okunabilir durumda olduğu, bu şekilde kaçış istikametine doğru ilerideki bir noktada telsiz irtibatı ile durdurulabilme olasılığının ve sanığın kullandığı motosikletin teknik özellikleri itibariyle maktulün kullandığı motosikletten üstün olması nedeniyle takip sonucu yakalanabilmesinin mümkün olduğu, Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunun 5681 sayılı Yasa ile değişik 16. maddesinde belirtilen silah kullanılmasını gerektiren herhangi bir durum bulunmadığı, Antalya ili ... Mahallesi ... Sokak üzerinde, gündüz sayılan zaman dilimi içerisinde, saat 15.00 sıralarında, sanığın, kaçan maktulü durdurmak için, maktule doğru iki el ateş ettiği, maktulün ense kısmına aldığı bir adet ateşli silah yaralanması sonucu hayatını kaybettiği olayda; hayati bölgeler hedef alınarak ateş edildiğini gösteren kesin ve yeterli kanıt bulunmadığı anlaşıldığı halde, kasten yaralama sonucu ölüme neden olmak suçundan 5237 sayılı TCK. nun 87/4. maddesinin 2. cümlesi uyarınca hüküm kurulması gerekirken, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek, unsurları oluşmayan olası kastla insan öldürme suçundan hüküm kurulması,

Yasaya aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, res'en de temyize tabi hükmün tebliğnamedeki düşünceden farklı gerekçeyle BOZULMASINA, sanık hakkında hükmolunan ceza miktarına, tutuklulukta geçirdiği süreye ve bozma nedenine göre, sanık müdafiinin tahliye isteminin reddine, 30/11/2010 gününde oybirliği ile karar verildi.

30/11/2010 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ... huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık M.. E.. müdafii Avukatlar ... ile .... yokluklarında 02/12/2010 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.

Memurlar.net'in notu: 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun 16. maddesinin 7 ve 8. fıkraları şu şekildedir:
Polis;
a) Meşru savunma hakkının kullanılması kapsamında,
b) Bedeni kuvvet ve maddi güç kullanarak etkisiz hale getiremediği direniş karşısında, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde,
c) Hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde,
d) (Ek bend: 27.03.2015 - 6638 S.K/Madde 4) Kendisine veya başkalarına, işyerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere, araçlara ve kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran veya saldırıya teşebbüs edenlere karşı, saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde,
silah kullanmaya yetkilidir.

Polis, yedinci fıkranın (c) bendi kapsamında silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde "dur" çağrısında bulunur. Kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi halinde, önce uyarı amacıyla silahla ateş edilebilir. Buna rağmen kaçmakta ısrar etmesi dolayısıyla ele geçirilmesinin mümkün olmaması halinde ise kişinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silahla ateş edilebilir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber