Kamu görevinden çıkarılan TUS'a başvurabilir mi?

Danıştay 8. Dairesi, 2021 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (2021-TUS) 1. Dönem Ek Yerleştirme için başvuran davacının kamu görevine son verilenlerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceği gerekçesi ile başvurusunun reddinin hukuka uygun olduğuna karar verdi.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 02 Haziran 2022 13:45, Son Güncelleme : 02 Haziran 2022 13:46
Kamu görevinden çıkarılan TUS'a başvurabilir mi?

İlk derece mahkemesince, 375 sayılı KHK'nın Geçici 35/B maddesinde, kamu görevine son verilenlerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceği ve doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemeyeceği hükmüne yer verildiği, davalı idarece yerleştirilse dahi söz konusu hüküm gereği atamasının yapılmasının hukuken mümkün olmaması gerekçesi ile dava reddedilmiştir.

Danıştay 8. Dairesi bu kararı onamıştır.

T.C.

DANIŞTAY

SEKİZİNCİ DAİRE

Esas No: 2021/7776

Karar No: 2022/234

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .

VEKİLİ: Av..

KARŞI TARAF (DAVALI) : .Başkanlığı

Vekili: Av..

İSTEMİN KONUSU : .İdare Mahkemesinin .tarih ve E:., K:.sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

2021 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (2021-TUS) 1. Dönem Ek Yerleştirme için başvuran davacı tarafından, başvuru sonuçları kısmında ''hakkınızda '7145 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 375 sayılı KHK'nın geçici 35. maddesine göre durumu' tespit edilmesi nedeniyle başvurunuz değerlendirmeye alınmamıştır'' şeklinde açıklama yapılmak suretiyle başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:

.İdare Mahkemesinin .tarih ve E:., K:.sayılı kararda;

375 sayılı KHK'nın Geçici 35/B maddesinde, kamu görevine son verilenlerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceği ve doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemeyeceği hükmüne yer verildiğinden, davacının 2021 TUS 1. Dönem Ek Yerleştirme başvurusu üzerine davalı idarece yerleştirilse dahi söz konusu hüküm gereği atamasının yapılmasının hukuken mümkün olmaması sebebiyle, davacının 2021 TUS 1. Dönem Ek Yerleştirme başvurusunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı vekili tarafından; müvekkili hakkında ÖSYM'nin yetki ve görevini belirleyen 6114 sayılı Kanun'da öngörülmediği halde ÖSYM tarafından tesis edilen idari işlemin yetki gasbı nedeniyle yok hükmünde olduğu, Anayasa'da güvence altına alınan eğitim hakkının engellenmesine sebep olan 7145 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile 375 sayılı Kanun'a eklenen geçici 35. maddesinin Anayasa ve 657 sayılı DMK'ya açıkça aykırı olduğu, kamu hizmetine girme hakkının Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme, BM Siyasi ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesi gibi birçok uluslararası belgelerde tanınmasına rağmen ilgili kanun hükümleriyle uluslararası sözleşmelere ve Anayasal İlkelere aykırı bir şekilde düzenleme yapıldığı, müvekkilinin kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemin yargısal denetiminde. Ağır Ceza Mahkemesince verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararının gerekçe olarak gösterildiği, CMK 231. maddesinde düzenlenen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kurumunun sanık hakkında herhangi bir hukuki sonuç doğurmamasının ifade edilmesine rağmen bu karar gerekçe gösterilerek kamu görevinden çıkarıldığı, müvekkili hakkında Güvenlik Soruşturması Yönetmeliği'nde yer alan herhangi bir araştırmaya gidilmeksizin adaylığının güvenlik soruşturması nedeniyle sonlandırılmasının hukuken kabul edilemeyeceği, dolayısıyla müvekkilinin hangi eylem ve davranışının güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına neden olduğu hususunda herhangi bir sebep gösterilmeksizin tamamen keyfi ve denetlenebilirlikten uzak olan soyut bir değerlendirmenin ötesine gidilmeden yetkisiz makamca dava konusu işlemin tesis edildiği ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmiştir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, Devlet Personel Başkanlığı'nın. tarih ve .sayılı yazısında, olağanüstü hal kapsamında kamu personeline ilişkin birtakım tedbirlerin alındığı, yerleştirme işlemlerinin doğrudan kamu görevine atanacakları belirlemek amacıyla yapıldığı, ilgililerin bahsi geçen Kanun Hükmünde Kararnameler uyarınca yerleştirilseler dahi atanmalarının mümkün olmadığı ve tercih ettikleri kadro ve pozisyonlara yerleştirilmeleri halinde, bu durumun kamu kurum ve kuruluşlarında hizmet açığına ve ayrıca atamayı haiz diğer adayların mağduriyetlerine sebep olabileceği dikkate alınarak, söz konusu adayların KPSS 2017/2 yerleştirme işlemlerine dahil edilmemesinin uygun olacağının değerlendirildiği yönünde görüş bildirildiği, bu itibarla ÖSYM Yönetim Kurulu'nun .tarih ve .sayılı kararı ile adayların Devlet Personel Başkanlığının sağlamış olduğu servis üzerinden sorgularının yapılmasına ve sorgulama sonucu elde edilen verilerde kamu görevinden çıkarıldığı tespit edilen adayların kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirme işlemlerine dahil edilmemesine, bu durumun sonuç ekranına yansıtılmasına ve adaylara bilgi verilmesine karar verildiği, nitekim davacı hakkında da yerleştirme işlemlerinden önce sorgusunun yapıldığı, bu kapsamda kamu görevinden çıkarılma kaydı olduğu tespit edildiğinden, yerleştirme işlemlerine ilişkin tercihlerinin değerlendirme dışı bırakıldığı, işlemin fonksiyonel açıdan kanun niteliği taşıyan bir hukuki düzenleme niteliğine sahip Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine dayanılarak tesis edildiği, işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Davacının, doktor olarak görev yapmakta iken 375 sayılı KHK'nin 35. maddesi uyarınca bakan tarafından oluşturulan kurulun teklifi üzerine ilgili bakan onayıyla kamu görevinden çıkarıldığı ve ilgili KHK ile kamu görevinden çıkarılanlara doğrudan veya dolaylı olarak kamu görevi verilemeyeceğinin hüküm altına alındığı ve bu aşamada davacının, kamu görevine atanamayacağı açık olmakla birlikte; kamu görevine alınmalarda tamamen aracı bir kurum olarak görev yapan ve yapılan yarışma sınavları sonucunda yerleştirme işlemlerinden sorumlu kurum olan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Başkanlığı'na 6114 sayılı Kanun'da memuriyet şartlarını sağlamayan adayların yerleştirmelerinin yapılmayacağına dair bir yetki düzenlemesinin bulunmaması sebebiyle, tercihte bulunan tüm adayların yerleştirme işlemlerini yapmaları ve yerleştirme işlemi sonrası ataması yapılmak üzere memuriyete aday olan kişinin ilgili kuruma atamasının yapılması istemli başvurusunun ilgili kurumca Devlet Memurları Kanunu ve ilgili Kanun Hükmünde Kararnameler uyarınca memuriyet şartlarını taşıyıp taşımadığı yönünde değerlendirme yapılarak atamalarının yapılıp yapılmayacağı hususunda karar verileceği ve ÖSYM'ce yapılan yerleştirme işlemlerinin kişileri doğrudan veya dolaylı olarak kamu görevine atandığı şeklinde bir sonuç doğurmayacağı, yerleştirme işlemi ile atanma işlemlerinin birbirinden farklı işlemler olduğu göz önüne alındığında, davacının yazılı sınav sonrası yerleştirme başvurusunun değerlendirilerek sonuçlandırılması gerekirken, sorgulama sonucu elde edilen verilerde kamu görevinden çıkarıldığı tespit edilen adayların kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirme işlemlerine dahil edilmemesine ilişkin alınan Yönetim Kurulu kararına dayanılarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı düşüncesiyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, davacının 7145 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Geçici 35. maddesinin Anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunmayarak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/B maddesi uyarınca işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının isteminin reddine,

2. .İdare Mahkemesinin .tarih ve E:., K:.sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,

3. Posta giderleri avansından artan tutar ile kullanılmayan .-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacıya iadesine,

4. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun'un 20/B maddesi uyarınca kesin olarak 25/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber