İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Tarım Bakanlığı beyin göçüne dur demeli!

Tarım Bakanlığından üniversiteye geçişler neden arttı? Aynı unvana sahip iki ayrı kurumda özlük hakları neden farklı? Tarımda tecrübe biriktiren personelin akademisyenlik uğruna üniversiteye geçmelerinin ülkemiz tarımına faydası var mı?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 11 Ağustos 2022 09:44, Son Güncelleme : 11 Ağustos 2022 09:45
Tarım Bakanlığı beyin göçüne dur demeli!

Tarım Bakanlığından üniversiteye geçişler her geçen gün daha da artıyor, peki neden?

Öncelikle; sadece, az da olsa geterisi olan kariyer ve özlük hakkı için!

Tarım Bakanlığında çalışıyorsanız, yüksek mühendiste olsanız, doktora yapmışta olsanız, birden çok yabancı dil biliyor da olsanız, hatta doçent doktor da olsanız özlük hakkınıza ve kariyerinize hiçbir katkısı olmuyor. Lisans mezunu bir mühendisle aynı özlük haklarına sahip oluyorsunuz. Öyle ki, birkaç aylık daire başkanlığı yapmış lisans veya açıköğretim mezunu bir çalışan bile uzman olup ömür boyu üst kademeden maaş alabiliyor ama tüm bu saydığımız akademik kariyer ve tecrübeye sahip olan çalışan, tarımsal açıdan çok kritik projelere imza atsa da, tarımsal üretime büyük katkılar sağlasa da bakanlıkta kaldığı sürece bir gıdım ilerleyemiyor, artı bir özlük hakkı kazanamıyor.

Öğretmenlik alanında, tezsiz yüksek lisans yapanın bile uzman öğretmen olabildiği bir dönemde, Tarım Bakanlığında çalışan bir mühendis mastır, doktora yapsa, hatta Doçent unvanına sahip olsa bile uzman kabul edilmiyor, tüm bu unvanların özlüğüne hiçbir katkısı olmuyor. Durum böyle olunca da ver elini üniversite!

Üniversiteye geçince ne oluyor?

Son yıllarda 40'ın üzerinde Ziraat Fakültesi açıldı. Öyle ki ilçelere açılan Ziraat Meslek Yüksek okullarını da buna eklersek sayı bir hayli kabarmakta. Hikmeti sayıda aramanın sonucu olarak açılan bunca okul ve fakülteye kısa yoldan öğretim üyesi lazım gelmekte, bunun da en güzel yolu Tarım Bakanlığında doktora yapmış ve bakanlıktan gereken karşılığı görememiş kitleye yönelmek olmaktadır.

Alanında akademik kariyer yapmanın yanında önemli derecede bilgi ve tecrübe biriktirmiş bakanlık çalışanı, bütün yolları deneyerek, kimi yerde öğrencisi bile olmayan Ziraat Fakültelerine geçmekte. Ancak gittiğinde karşılaştığı manzara, sadece belli sayıda öğrenci ve düşük profilli proje çalışmaları olmaktadır. Aralarında biraz CV'si güçlü olan, bir Tübitak projesi kaparsa kendini şanslı hissetmekte. Ancak onu da, çoğu Ziraat Fakültesinin imkan ve şartları kısıtlı olduğundan illaki, geldikleri yer olan Tarım Bakanlığının imkanlarından faydalanarak yapmak zorunda kalmaktadır.

Aslında olan bilgi ve tecrübe israfıdır. Tarımdaki karşılığı ise verim kaybıdır.

Tecrübesini ve birikimini kullanacağı ortamı bulamayan, proje yapamayan, az sayıdaki öğrenci potansiyelinden dolayı ders verme kavgası yapan saygı değer bilim insanı; ya bulunduğu alandaki az sayıda olan makam kavgasına tutuşmakta, ya da geldiği yerdeki, zamanında, ibreyi üniversiteye çevirdiği için, çokta önemsemediği Bakanlığın araştırma kuruluşlarıyla proje pazarlığına tutuşmaktadır.

Tüm bu kısa özetin sonunda kim, ne kazanmış oluyor?

Bakanlık; yıllarca yetiştirdiği, yurt dışına eğitime gönderdiği, yabancı dil eğitimi verdirdiği, Doktora ve üstü aşamaya getirdiği, önemli projelerini teslim ettiği, tarımsal üretime önemli ölçüde katkı sağlayan ve üretimin temeli olan araştırma enstitüleri ve teknik birimlerde faal olarak görev yapan ve Bakanlığın beyni konumunda vazife üstenmiş olan çalışanını, birden bire kaybediyor. Ve Bakanlık tam hasılayı artıracakken bir nevi tekrar başa dönüyor. Belki bir üst lige çıkacakken, o alanda küme düşüyor.

Üniversiteye geçenin kazandığı ise, biraz özlük hakkı, belki biraz da hayat tarzını tam olarak yakalayamadığı üniversite hocalığı etiketi.

Bu şartlarda üniversitenin kazandığı ise, çoğu yerde arazisi bile olmayan fakülte binalarını dolduracak, mevcutlarla çay sohbetine arkadaş olacak, e birazda, varsa öğrencilere, "eh" tarzında göz kulak olacak bir ortam. Ardından en küçük tarımsal diyalogdan yüklen sosyal medyaya! Bunun yanında oradan buradan ortak birkaç yayında çıkardılar mı değme keyfime! Eğer bunlara kazanım diyebiliyorsak, şu dönem için en yaygın kazanım bu! Bunları yazarken az sayıda da olsa, kişisel beyin ve bilek gücüyle katkılarını sürdürenlerin hakkını yemek istemem.

Ama gerçek şu ki, bu hikayenin sonunda kaybeden net olarak Tarım Bakanlığı ve ülkenin tarımıdır.

Tarım Bakanlığının, işlevsel konumdaki tecrübeli ve birikimli personeli elinde tutarak tarımsal verimi artırmak ve ülke tarımını bir üst lige çıkarmak için, adaletli bir "özlük hakkı" sistemine ihtiyacı vardır.

Tarım Bakanlığı özlük haklarını iyi bir seviyeye getirmediği, Yüksek Öğretim Kurumu yazının ortasına bir bina dikip duvarına Ziraat Fakültesi veya Ziraat Meslek Yüksek Okulu diye tabela astığı sürece bu sarmal devam edecektir!

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber