Acem parmağı Türkiye'de de boş durmuyor! İran da yayılma peşinde

Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerdeki sancıda doğrudan parmağı olan, hazırladığı Şii Atlası'na Türkiye'yi de dahil etme cüretinde bulunan İran, İsrail gibi büyük harita rüyasında

Kaynak : Türkiye
Haber Giriş : 21 Aralık 2023 08:15, Son Güncelleme : 21 Aralık 2023 08:07
Acem parmağı Türkiye'de de boş durmuyor! İran da yayılma peşinde

Türkiye Gazetesinden Yılmaz Bilgen'in haberine göre: İsrail'in Gazze savaşıyla birlikte Orta Doğu'nun büyük kısmını içine alan arzımevut (vadedilmiş topraklar) işgal emellerini açık etmesi, bölgedeki bir diğer ülke olan İran'ın sinsi projelerini yeniden akıllara getirdi.

Irak, ABD işgalinden adeta İran'ın inisiyatifine terk edildi. Ülkede hafta sonu yapılan seçimi Tahran'ın güdümündeki gruplar kazandı. Bugün sadece Irak değil Suriye, Filistin, Yemen gibi bütün sancılı coğrafyalarda parmağı bulunan Tahran, adım adım "Şii Hilali"ni hayata geçirmenin hayalini kuruyor. Bu maksatla, "Şii Atlası" bile hazırlandı. 743 sayfalık atlasta, Türkiye ve Azerbaycan'ın detaylı kültür, siyaset, coğrafya, tarım, ticaret, etnisite, dil, ekonomi ve mezhep-inanç tasnifleri yapıldı. İran Genelkurmay Başkanlığının hazırlattığı çalışmada Resul Ceferiyan imzası bulunuyor. Halen Tahran Üniversitesi Tarih Bölümünde profesörlük yapan Ceferiyan, "Şii Atlası"ndan dolayı birçok ödülle taltif edildi. İşgal atlasında Türkiye'deki Nusayriler gibi bazı kitlelerin İran'ın potansiyel destekçileri olduğu ibaresi yer alıyor.

"ARZIMEVUTTAN DAHA TEHLİKELİ"

Tahran rejimini en iyi tanıyan isimlerden Güney Azerbaycan Milli Uyanış Hareketi (GAMOH) Başkanı Prof. Dr. Mahmutali Çehregani, İran'ın "Şii Hilali" projesinin İsrail'in "arzımevut" emelinden çok daha tehlikeli olduğunu söyledi. Tahran'da, Şii Hilali projesi için 5 bin kişilik kadronun olduğunu söyleyen Çehregani "Merkez üs Beyt Rehber'de kuruldu. Orada gizli-özel bir komite var. Onların emrinde de askeri, istihbari, ekonomik, kültürel birimler çalışıyor. Bu projeye, rejimin kurulduğu 1979'da start verildi. Projeye şu ana dek 200 milyar doların üzerinde kaynak tahsis edildi. Türkiye ve Azerbaycan'a özel önem atfediyorlar. İran'ın ilk günden belirlediği strateji dahilinde sırasıyla Lübnan, Irak, Suriye ve Yemen'i ele geçirdiler. Kimse Türkiye ya da Azerbaycan'da bu plan tutmaz, imkansız diye düşünmesin. Bir zamanlar bunlar Yemen, Lübnan, Irak ve Suriye'de de ham hayal görülüyordu. Şimdi İran'ın esiri durumundalar. Molla rejimi, doğrudan askeri mücadele yöntemi ile değil hedef ülkeleri iç karışıklığa sürükleyerek siyasi, kültürel, ekonomik çöküntü sonrası ele geçiriyor. Hiçbir biçimde kendi askerini savaştırmadan; vesayet odakları ile teslim alıyor. Yemen'de Husiler, Lübnan'da Maruniler, Dürziler, Suriye'de Nusayriler, Irak'ta Şii Araplar'ı kullandılar" diye konuştu.

90 BİN KİŞİ KONUT ALMIŞ

Mahmutali Çehregani, son 10 yılda rejim muhalifi görünümlü 30 bin ailenin Türkiye'ye sızdığını söyledi. Bu süreçte 90 bin İranlının Türkiye'den konut aldığını belirten Çehregani şunları söyledi: Bu ailelerden 30 bini, yayılma merkez komitesi tarafından belirlenen özel eğitimli fanatiklerden oluşuyor. İtilaat birimi kimin nereye yerleşeceğini doğrudan yönetiyor. Kasım Süleymani projenin beyni idi. Terör örgütü PKK ve diğer örgütlerle işbirliğinin merkezinde de aynı motivasyon yatıyor. İran, mezhepsel, siyasi, kültürel, askeri hegemonyasını doğrudan savaş yöntemi ile değil dolaylı unsurlar mahareti ile sağlıyor. Türkiye ve Azerbaycan için de planları aynı. Karabağ'da Ermenileri bunun için desteklediler. Azerbaycan içerisinde dini, siyasi, ticari, STK düzeyinde ciddi alt yapıları var. Türkiye'de da bazı mehzebi gruplara bel bağlamış durumdalar.

ANKARA HEDEF TAHTASINDA

Çehregani'ye göre Tahran rejimi, Türkiye'nin zayıf düşmesi adına her yola baş vuruyor. Bu noktada farklı güçlerle alan ve rol paylaşımında da herhangi bir beis görmüyorlar. İran rejiminin son dönem hedef tahtasına İsrail'i değil de Türkiye'yi oturttuğunu hatırlatan Çehregani "Şii Hilali de tıpkı İsrail'in "arzımevudu" gibi Kars ve Ardahan gibi Anadolu'da birçok şehri kapsayan bir hayal. Rejim en son alınan kararla ülkede Türkçe tabelaları yasakladı. İngilizce, Ermenice, Çince, Rusça yasak değil ama Türkçeye tahammülleri yok. Çünkü İsrail ya da ABD, İngiltere değil; en büyük düşman olarak Türkleri görüyorlar. Gizli ajandaları var ve sinsice ilerliyorlar. Türk milleti ve devlet yöneticileri her zamankinden daha dikkatli davranmak zorunda" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber