Adalet Bakanı Tunç: CHP'nin Meclis'e gelmemesi saygısızlık
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CHP'nin Meclis açılışına katılmama kararına ilişkin, "Meclise gelmeyerek devletin en önemli organı olan yasamaya bir saygısızlık yapıyorsunuz. Milletin oylarıyla belirlenen yürütmeye saygısızlık yapıyorsunuz" dedi.

Adalet Bakanı Tunç, Türkiye Büyük Millet Meclisi 28. Dönem 4. Yasama Yılı Açılış Toplantısı öncesi TRT Haber canlı yayınında soruları cevapladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yeni yasama yılının hayırlı olmasını dileyen Tunç, "Meclisin yeni yasama yılı açılırken milletvekillerimiz özellikle yaz boyunca milletin arasında oldular, onları dinlediler ve onlardan aldıkları talepleri inşallah burada da hayata geçirmek için yoğun bir çalışma temposu içerisinde olacaklar." ifadelerini kullandı.
(CHP'nin Meclis açılışına katılmama kararı) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarını "çok önemli ve değerli" olarak nitelendiren ve hepsine katıldığını belirten Tunç, TBMM'nin milli iradenin tecelligahı olduğunu ve sıradan bir meclis olmadığını vurguladı. Tunç, "Cumhuriyeti kuran meclis. Cumhuriyetimiz 1923'te kuruldu, meclisimiz 1920'de açıldı. Kurtuluş Savaşı'nı idare eden ve devlet kuran meclis burası." diye konuştu.
"Meclis'e gelmeyerek yasamaya saygısızlık yapıyorsunuz"
Devletin yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç ana sütun üzerinde durduğunu hatırlatan Tunç, muhalefetin bu üç erke yönelik tutumunu eleştirdi. Muhalefetin Meclis'e gelmemesini "yasamaya bir saygısızlık" olarak niteleyen Bakan Tunç, şunları kaydetti;
Meclise gelmeyerek devletin en önemli organı olan yasamaya bir saygısızlık yapıyorsunuz. Milletvekillerine saygısızlık yapıyorsunuz. Cumhurbaşkanımız nedeniyle meclise gelmediğinizi söyleyerek, milletin yüzde 52 oyuyla defalarca seçilen, başbakanlık yapan, 13 yıl boyunca Cumhuriyet tarihinin en uzun başbakanlığını ve cumhurbaşkanlığını, seçilmiş ilk cumhurbaşkanlığını yapan cumhurbaşkanımıza yönelik bir protesto şeklinde değerlendirerek, milletin oylarıyla belirlenen yürütmeye saygısızlık yapıyorsunuz. Devletin başına, yürütmenin başına saygısızlık yapıyorsunuz ve sürekli de yargıya yönelik, tehditkar, sürekli karalama yaparak, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına ters düşen açıklamalar yaparak devletin üç sütununa da sürekli durmadan ateş ediyorsunuz adeta.
"Böyle bir muhalefet olamaz"
Bu tür bir muhalefet anlayışının kabul edilemez olduğunu belirten Tunç, "Yani böyle bir muhalefet olmaz. Yani devleti ayakta tutan üç sütun. Devlet, millete hizmet için bir organ. Dolayısıyla millete hizmet etmek için de yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla kuvvetler ayrılığına göre işleyen bir sistem var. Siz bu sistemin üç sütununa da sürekli hakaret ederek, karalayarak, protesto ederek bir yere varamazsınız." diye konuştu.
"Bunu da millet takdir edecek"
TBMM'nin yasama yılı açılış gününün bir bayram havasında geçmesi gerektiğini savunan Adalet Bakanı Tunç, şunları kaydetti;
Milletimiz her şeyi görüyor. Burada özellikle milli iradenin tecelligahı olan meclisimizin ilk yasama günü bir bayram havasındadır. Milletvekillerimizin çalışmaya başladığı ilk gün bir açılış, açılış resepsiyonu var ve burada iktidarıyla, muhalefetiyle burada hep beraber, birlik olmak lazım. Demokrasi hem muhalefet hem iktidardan oluşur. Dolayısıyla olmaları gereken yer burası. Ama maalesef onlar bunu tercih etmeyerek, milletin görev verdiği milletvekilleriyle, milli iradenin tecelligahı olan bu çatı altında bir araya gelmek istemiyoruz diyorlar. Bunu da millet takdir edecek.
Ben parlamentoda 16 yıl milletvekilliği yaptım. Burada Cumhuriyet Halk Partisi'nin özellikle bu süreç içerisinde, burada millet faydasına olan hususlara karşı çıkmamak, eleştirmek ama en doğrusunu bulabilmek için tartışmak, işte orası da burası ve burada olmadıktan sonra millet size niye yetki versin? İşte böyle izlediğiniz politikalar yüzünden zaten yıllarca millet size yetkiyi vermiyor. Dolayısıyla keşke böyle bir karar almasalardı. Gelip burada meclisteki çalışmaların ilk gününde, yasama yılında hep beraber birlik, beraberlik havasında bir açılış yapsaydık. Çünkü çok önemli süreçten geçiyoruz. Etrafımızdaki gelişmeler, Suriye meselesi, Filistin meselesi, dış politika gelişmeleri, yine terörsüz Türkiye konusu.
"Terör olmasaydı Türkiye ekonomide kat kat büyük olacaktı"
Terörsüz Türkiye konusu çok önemli bir konu, hayati bir konu. Maalesef ülkemiz 41 yıldan bu yana terörle mücadele etmek zorunda kaldı. Trilyonlarca ekonomik kaybımız oldu ama en önemlisi can kayıplarımız oldu, şehitlerimiz oldu. 50 bin insanımızı kaybettik. Çok büyük enerji harcadık. Terör olmasaydı bugün Türkiye ekonomide kat kat daha büyük olacaktı. Dünya projelerine daha çabuk kavuşmuş olacaktık. Milli savunma sanayi eserlerimize daha önceden kavuşmuş olacaktık. Bugün yeni yeni keşfettiğimiz enerji projelerine belki 50 yıl önce kavuşacaktık. Maalesef terörün hem ekonomik hem de manevi kayıpları maalesef ülkemize ve milletimize yaşattı.
"Çocuklarımız geleceğe güvenle baksın istiyoruz"
Artık terörsüz bir Türkiye, Türkiye yüzyılında çocuklarımız, gençlerimiz geleceğe güvenle baksın istiyoruz. Huzurlu bir ülkede yaşayalım istiyoruz. Bu anlamda çok büyük mücadeleler verildi. 41 yıllık güvenlik güçlerimizin mücadelesi ortada ve son 23 yılda da hem güvenlik güçlerimizin mücadelesi hem de teröre zemin hazırlayan unsurların birer birer ortadan kaldırılmasının mücadelesi yapıldı. Her türlü ayrımcılık ortadan kaldırıldı. 81 vilayetimize doğusundan batısına eserler üretildi ve hem fiziki kalkınma anlamında eşitlik sağlandı, ayrımcılık ortadan kaldırıldı hem de demokratikleşme adımları, önemli adımlardı. Önemli reformlar hayata geçirildi.
"Terörsüz Türkiye için tüm kurumlar tam koordinasyon içinde"
Bundan sonra da yapılabilecekler elbette olacaktır. Teröre zemin hazırlayan unsurların tek tek ortadan kaldırılmasıyla beraber, işte AK Parti ilk iktidara geldiğinde ilk iş olağanüstü hali kaldırmak oldu. Normalleşme adımlarıydı bunlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın 2005 yılındaki Diyarbakır konuşması, geçen sene Ahlat'ta yaptığı konuşma, birlik beraberlik vurgusu, 1000 yıllık kardeşliğimize çıkarılan, atılan bu hançerin çıkarılması, bu vurgular çok önemliydi. Sayın Bahçeli'nin grup konuşmasındaki çağrısı ve sonrasında İmralı'dan terör örgütünün fesih açıklaması ve silahların yakılması ve mecliste de komisyon kurulmasıyla beraber önemli bir süreci bugünlere kadar getirdik. Son bir yılda özellikle terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda kurumlarımız tam bir koordinasyon içerisinde çalıştılar. Yani bu koordinasyon olmasa bu başarı sağlanamaz. Yapılabilecekler vardı, bunlar yapıldı ve sürecin hassasiyetine çok dikkat edildi. Kazasız belasız bugünlere kadar getirildi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi de konuya el attı. Çünkü burası milli iradenin tecelligahı. Millet ne isterse biz onu yaparız. Milletimizin istemediği hiçbir adımı atmayız.
Komisyon geniş bir yelpazede görüşmeler yaptı. Yani partilerimizin büyük bir ekseriyeti orada temsil ediliyor ve şehit ailelerimizden tutun da İnsan Hakları Derneklerine varıncaya kadar görüşler ifade edildi. Tabii ki meclisimizin alacağı kararlar, komisyonun tavsiyeleri önemli. Bugüne kadar çok sayıda demokratikleşme adımları, yasal düzenlemeleri hayata geçirdik. O nedenle bugün terörsüz Türkiye'yi konuşuyoruz.
Özel infaz usullerini hayata geçirdik. Belli yaşı geçenlerle ilgili belli sistemler getirdik infaz usulü, konutta infaz, hafta sonu infaz gibi. Kadınlarla ilgili, çocuklarla ilgili yine infaz usullerinde kolaylıklar getirdik ve yine Anayasa Mahkemesi'nin kararları doğrultusunda terör örgütü üyesi olmamakla beraber örgüt adına suç işleyenlerle ilgili düzenlemeler 10. yargı paketinde hayata geçirildi. İdarenin yapacağı uygulamaları, özellikle idare ve gözlem kurullarının cezaevlerindeki uygulamalarıyla ilgili çalışmalar yapıldı. Yani tecrit eleştirileri ortadan kaldırıldı. Bunlar önemli adımlardı.
"Farklı yerlerden gelen sabotajlara karşı uyanık olmak lazım"
Bundan sonra neler yapılabilir? Önemli olan bu sürecin kalıcı hale getirilmesi. Bu sürecin kalıcı olmaması için gayret gösterenler var hem içte hem dışta. Türkiye'nin terör belasından kurtulmamasını isteyen çevrelere fırsat vermememiz lazım. Bu anlamda özellikle süreci sabote etmeye çalışan, gerek terör örgütlerinden gelen, gerek farklı yerlerden gelen sabotajlara karşı uyanık olmak lazım. Bu anlamda yapılabilecekleri Türkiye Büyük Millet Meclisi yasal düzenleme gerekiyorsa bunu kararlaştıracak olan yetkili yegane yer burası. Biz de teknik olarak Adalet Bakanlığı olarak her türlü desteği veririz ve önemli olan milletimizin taleplerine duyarlı olmak. Milletimiz ne istiyorsa onu yapmak. Şunu her zaman ifade ediyoruz. Şehit ailelerimizi incitecek, milletimizi rahatsız edecek hiçbir adım atmadık bugüne kadar. Bundan sonra da atmayız. Milletvekillerimiz buradaki görüşmeler doğrultusunda ortaya çıkacak düşünceler olur. Bunların içerisinde yasal düzenleme gerektiren hususlarla ilgili olarak teknik desteklerimizi Adalet Bakanlığı olarak hukuki düzenlemelerde elbette ki verdik bugüne kadar. Bundan sonra da vermeye devam ederiz.
"Temennimiz Terörsüz Türkiye sürecinin kalıcı hale gelmesi"
Hepimizin temennisi terörsüz Türkiye sürecinin kalıcı hale gelmesi. Kalıcı hale gelmemesi noktasında bu fırsat kaçırılırsa ülkemizin faydasına olmaz. Geçmişte birtakım denemeler oldu. O fırsatlar kaçırıldı maalesef. Yeniden terörün başlamamasını istiyor milletimiz. İşte bu süreçte birçok ilimizi ziyaret ettik. Hakkari'den Van'ına varıncaya kadar ben bizzat ziyaret ettim. Oralardaki o çocukların yüzlerindeki ışıltılar, o okula başlayan çocuklarla yaptığımız görüşmeler, ya onların geleceğini karartmaya hiçbirimizin hakkı yok. Dolayısıyla biz onları korumak ve onları terör örgütüne kaptırmamak istiyoruz. Oradaki ailelerimiz de bunu istiyor. Dolayısıyla terör örgütünün kendini feshetmesiyle beraber silahları hem yurt içinde hem yurt dışında bir daha almamak üzere ellerine yaktık diyorlar. Bundan sonra da hiçbir zaman ellerine almamaları lazım. Aldıkları takdirde de zaten hukuk devleti bunun gereğini yapar.
Yeni doğum yapan kadınlarla ilgili onlar genelde bizim Aile Bakanlığımızın ve Çalışma Bakanlığımızın çalışmaları var bu konuda, aile yılı kapsamında. Suça sürüklenen çocuklar tabii bizim alanımız ve diğer trafik suçları ve toplumsal huzur ve barışı bozmaya yönelik suçların önlenmesiyle ilgili taslaklarımızı biz meclis grubumuza arz ettik. Meclisin ilk günlerinde, yasama yılının ilk günlerinde milletvekillerimizin gündeminde olacak hususlar. Tabii ayrıntılarını meclis grup başkanımız, grup başkan vekillerimiz kamuoyuyla paylaşacaklardır.
Çocukların suça sürüklenmesi önlenecek
Özellikle suça sürüklenen çocuklar bölümü önemli. Çocuk hukuku, çocuk yargılamaları çok hassas bir konu. Hem bilimsel olarak değerlendirilmesi lazım hem de çocukların, hem suç mağduru çocuklarımızın hem de suça sürüklenen çocukların özellikle suçtan korunması anlamında yeni düzenleme ihtiyaçları var. Dünya ülkelerinin uygulamalarını araştırdık. Özellikle bu konuda birbirine yakın uygulamalar var. Bizim sistemimizde Türk Ceza Kanunu 31. maddede çocuklar üç gruba ayrılıyor. 12 yaşın altındaki çocukların ceza sorumluluğu yok. Onlar çocuklara özgü tedbirler uygulanıyor. 12-15 yaş arasında bir çocuk suç işlerse yetişkine göre yarı oranında cezalandırılıyor. 15-18 yaş arasında suç işlemişse üçte biri indiriliyor yetişkinlere göre. Ağırlaştırılmış ve müebbet hapis cezası alanlar da müebbet yerine süreli hapis cezasına dönüştürülüyor çocuklar bakımından. Burada 15-18 yaş grubuyla ilgili suçun işleniş şekli, suç işleme eğilimi, tekerrür, defalarca kasten işlenen suçtan mahkum olmuş olması, kastın yoğunluğu gibi, kasten öldürme suçlarında bir yeniden değerlendirme, hakime takdir yetkisi verme bakımından indirim yapıp yapmaması konusunda bir düzenleme taslağını meclisimize arz ettik. Ayrıntılarını grup başkanımız açıklayacaktır.
Diğer, özellikle meskun mahalde silah atma, trafikte yol kesme, bunların Türk Ceza Kanunu'ndaki bazılarının cezaları yok, bazılarının var. Bunların olmayanları müstakil suç haline getireceğiz ve bu anlamda özellikle toplumsal huzuru bozan kutlama günlerini maalesef yas gününe çeviren durumlar oluyor. Bunların ortadan kaldırılması lazım. Hatta kuru sıkının bile müstakil suç haline getirilmesiyle ilgili, özellikle bilişim suçları, vatandaşlarımızın hem telefon yoluyla hem internet yoluyla dolandırıcılıklara maruz kalmamasıyla ilgili tedbirler var. Sonrasında da bu 11. yargı paketinde bunlar olacak. 12. yargı paketinde de hukuk yargılamalarının hızlandırılmasına yönelik 41 maddeden oluşan bir yargı paketi olacak.