Önder Kahveci: 5 aylık enflasyon, 6 aylık zammı ikiye katladı
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, TÜİK'in Kasım ayı enflasyon verilerini değerlendirerek, kamu çalışanlarının ekonomik kayıplarının boyutuna dikkat çekti. Kahveci, Temmuz-Kasım döneminde gerçekleşen %11,21'lik beş aylık enflasyonun, memur ve emeklilere Temmuz ayında verilen %5'lik maaş artışını tamamen etkisiz hale getirdiğini ve resmi verilere göre dahi alım gücünün yalnızca üç ayda 6,2 puan gerilediğini belirtti.
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci TÜİK'in Kasım ayı enflasyon verilerine ve kamu çalışanlarının ekonomik kayıplarına ilişkin açıklama yaptı.
Kahveci'nin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şu şekilde;
KAMU ÇALIŞANLARININ EKONOMİK ZARARLARI MUTLAKA KARŞILANMALIDIR
TÜİK'in kasım ayına ilişkin duyurduğu verilere bakıldığında, geçtiğimiz ay mal
ve hizmet fiyatlarının ortalama %0,87 oranında arttığı görülmektedir. Yıllık
enflasyon ise %31,07 seviyesine ulaşmıştır. Temmuz-Kasım dönemini kapsayan beş
aylık süreçte enflasyon %11,21 düzeyine çıkmış; temmuz ayında memur ve emeklilere
verilen %5'lik maaş artışı bu süreçte tamamen etkisiz hale gelerek adeta yok
olmuştur. Resmi verilere göre dahi kamu çalışanlarının alım gücü yalnızca üç
ay içinde 6,2 puan gerilemiş; ortaya çıkan tablo, 5 ayda gerçekleşen enflasyonun
6 aylık zammı ikiye katladığını açıkça göstermiştir.
Bu rakamlara göre enflasyon hedefleri sürekli boşa düşmekte, buna karşın maaşlar
reel olarak gerilemektedir. Çarşıdan pazara, mutfaktan markete kadar her alanda
yaşanan fiyat artışları memur ve emeklilerin bütçesini gün geçtikçe daha fazla
zorlamaktadır. Hayatın gerçeklerine temas eden enflasyonun karşısında, maaş
artışları bir zam olmaktan çıkıp yalnızca geçmiş kayıpları telafi etmeye çalışan
bir düzeltme mekanizmasına dönüşmüştür.
Görülüyor ki, kamu çalışanlarının ücretleri yalnızca matematiksel maliyet hesaplarına
göre belirlenemez; emeğin karşılığını, sosyal adalet duygusunu ve kamu hizmetinin
önemini göz ardı eden hiçbir ücret politikası sürdürülebilir değildir. Bu noktada
artık hedefler değil, sahadaki hakikatler referans alınmalıdır.
Bu çerçevede;
. Refah payı talebimizin bir ayrıcalık değil, zorunlu bir ihtiyaç olduğu açıkça
anlaşılmıştır.
. Enflasyon farkı da ortaya çıktığı anda hiçbir gecikmeye mahal bırakılmaksızın
maaşlara yansıtılmalıdır.
. Seyyanen zam uygulamasıyla kamu görevlileri arasındaki ücret adaletsizlikleri
giderilmeli; aynı görevi yapan çalışanlar arasında statü kaynaklı uçurumların
büyümesine izin verilmemelidir.
Mevcut ekonomik şartlarda kamu çalışanlarının bugünkü maaşlarla ayakta kalabilmesi
mümkün değildir. Yalnızca %5'lik artışla geçinmeye çalışan memurlar; 5 ayda
%11'in üzerindeki enflasyon ve artan kira, gıda, eğitim ve sağlık giderleri
nedeniyle büyük bir çıkmazla karşı karşıyadır. İş yükü yükselirken ücretler
erimekte, sosyal maliyetler ağırlaşmakta, alın terinin değeri günden güne azalmaktadır.
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu görüşmelerinde mutlaka memur ve emeklilerin gerçek
ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte düzenlemelere yer verilmelidir. Türkiye
Kamu-Sen olarak defalarca ifade ettiğimiz gibi, hayat pahalılığının ve enflasyonun
reel etkileri dikkate alınmadıkça; alım gücünü artıracak kalıcı ve güçlü bir
maaş düzenlemesi yapılmadıkça sorunların çözülmesi mümkün değildir.
Unutulmamalıdır ki, ülkemizin dört bir yanında özveriyle görev yapan kamu çalışanları
geçim derdi ile, ücret adaletsizliği ile ve yoksulluk baskısıyla baş başa bırakılmamalıdır.
Sosyal devlet anlayışı, çalışanının emeğine değer vermeyi gerektirir.
Türkiye Kamu-Sen olarak kamu çalışanlarının bütününe yönelik bir düzenleme yapılarak
durumlarının iyileştirilmesi, memur ve emeklinin insanca yaşam standartlarına
erişmesi için mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğiz.