Yargıdan Yasamaya: Çuvaldızı kendine batır

Haber Giriş : 03 Ocak 2005 17:22, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yargıtay Başkanvekili ve Ceza Genel Kurulu Başkanı Osman Şirin, "7 gencecik çocuğu sırf ideolojik nedenlerle öldüren birileri çıkar ve 7 kez ağırlaştırılmış müebbete mahkumiyeti sonrasında şartla tahliye için gereken 210 yıllık süresi 36 yıla çekilirse ve her 8-10 yılda çıkan af neticesi cezaevinden salınması gerekirse sorumluluğu yargıda değil, yasada ve yasama erkinde aramalıdır" dedi.

Osman Şirin'in, 1 Nisan 2005'te yürürlüğe girecek Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve TCK Uygulama Kanunu'na ilişkin görüşlerini ve tavsiyelerini içeren konuşma metni, Yeni Ceza Adaleti Sistemi Tanıtım Semineri'nde hakim ve savcılara dağıtıldı. Şirin'in TCK'daki bazı maddelere yönelik eleştirileri ve önerilerinden bazıları şöyle:

"- 12-15 yaş grubundaki bir çocuğun yaptığı kapkaç suretiyle gasp eyleminde sonuç olarak 5 ay 3 gün sonra şartla tahliyeye hak kazanacağını, bu halin daha kamu davası sonuçlanmadan tahliyesini gündeme getireceğini, aynı suçun 15-18 yaş grubu çocuk tarafından işlenmesi durumunda cezaevinde 8 ay 1 günün geçirileceği düşünülerek bu durumda acaba çocuğu mu koruyoruz, yoksa çocukları suça azmettirenleri mi yüreklendiriyoruz deyip bu hükümlerin tartışılması gerekir.

- Zaman aşımı süresini 12-15 yaş kapsamındaki çocuklarda yarı, 15-18 yaş kapsamındaki çocuklarda da üçte iki oranında uygulanmasını öngören düzenleme çocukları korumaya yaramayıp ancak ve mutlaka kendilerini saklıda tutarak çocukları suçta kullanmayı başarabilenlerin iştahını kabartacağını anlatmanızı isterim.

- Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi maddesinde yer alan ve özellikle hekimleri potansiyel ihmal suçlusu saydıracak 'İhmali davranışın icrai davranışa eşdeğer sayılması' hükmünün yarardan ziyade zarar yaratacağını, uygulamada hasta sahiplerinin duygusal suçlamalarına kapılarak hekimleri yerli yersiz sanık yapma hatasına düşülebileceğini tartışmanızı isterim.

- 'İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme' başlıklı 115. maddede dini inanca ait hürriyetler kapsamına, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde dahi yer almayan ölçü ile 'dini inanç, düşünce ve kanaatini yaymasını men edeni 1 ile 3 yıl hapse çarptıran' düzenlemenin ne anlama geldiğini yasa yapanlara sormanızı, yüzde 98'i Müslüman olan bu ülkede dini inancını yayma hürriyetinden ancak ve sadece diğer dinlerin misyonerlerinin yararlanabileceğini, bunlara sağlanan kolaylığın ülke düzeni bozulmasına neden olacağını, bu gereksiz düzenlemeye 1 Nisan tarihine kadar son verilmesi lüzumunu dile getirmenizi isterim.

- 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik' başlıklı maddenin uygulanmasında 'bana göre' deme soyutluğuyla suçluluğa hükmetme yerine ifade hürriyetini vazgeçilmez ve korunması gerekli değerlerden sayma çağdaşlığını tercihe yönelmenizi ve bu objektif ölçünün hangi doğrultuda olursa olsun her tarz düşünce için geçerli bulunduğunu düşünmenizi beklerim."

Şirin, Yeni TCK'nın yararlı ve çağdaş hükümler içerdiğini, eksik ve uyumsuz yönlerinin 1 Nisan'a kadar giderilmesinin olanaklı bulunduğunu ve yasama erkinin buna hazır olduğunu kaydetti.

İnfaz Kanunu...

Şirin, yeni İnfaz Kanunu'na göre, ağırlaştırılmış tek müebbetin 30 yılda, tek müebbetin 25 yılda, süreli hapsin üçte ikisinin iyi halle çektirilmesi halinde şartlı tahliyeye konu olduğunu anımsatarak, "ağırlaştırılmış müebbetlerle müebbetlerin sayısı kaça çıkarsa çıksın, şartlı tahliye süreleri toplamını 36 yılla sınırlandırmanın, sair cezaların sınırlandırılmasını da 36, 30 ve 28 yıla bağlamanın mantığı nedir" diye sordu.

Bu sınırlandırmayı "hükümlünün cezaevinden çıkma umudunu yok etmenin evrensel hukukla bağdaşmayacağı" gerekçesine bağlamanın kabul edilebilir yönü bulunmadığını vurgulayan Şirin, bazı suçları örgüt faaliyeti çerçevesinde işleyenlerin aldıkları ağırlaştırılmış müebbet hapis yönünden şartla tahliyeden yararlandırılmayacağının norma bağlandığını kaydetti. Şirin, "Demek ki, bazı suçlar veya bazı suçluların cezaevinden çıkma umutları ölçü sayılamayabilmektedir" dedi.

Şirin, henüz kazanılmış hak yaratılmadan 1 Nisan'dan önce yeni bir yasal düzenleme ile bu sınırlandırıcı ve zararlı normların kaldırılmasını istedi. Osman Şirin, "Aksi halde basın ve toplum yargıyı suçlamamalı, yıllardır vicdanları hançerleyen örneği ile 7 gencecik çocuğu sırf ideolojik nedenlerle öldüren birileri çıkar ve 7 kez ağırlaştırılmış müebbete mahkumiyeti sonrasında şartla tahliye için gereken 210 yıllık süresi 36 yıla çekilirse ve her 8-10 yılda çıkan af neticesi cezaevinden salınması gerekirse sorumluluğu yargıda değil, yasada ve yasama erkinde aramalıdır. Bu maddeyi ve devamındaki 107. maddeyi ayrıntılı olarak tartışmalısınız" diye konuştu.

"Uygulama Yasası yetersiz"

Yargıtay Başkanvekili Şirin, ceza sistemiyle ilgili en yetersiz yasanın TCK Uygulama Yasası olduğunu savundu.

1 Nisan öncesinde işlenen suçlarla ilgili düzenlemeyi içeren hükümleri kesinleşenlere dahi mahkemelerden talepte bulunmayı hak sahibi yapan bu yasanın tek ve yetersiz bir maddeye sığdırılmak istendiğini, derhal uygulanabilir ölçüsüne hapsedildiğini ifade eden Şirin, bu düzenlemenin mahkemelerin iş yükünü artırdığını söyledi. Şirin, bu soruna çare aranmasını ve 1 Nisan gelmeden yeni düzenlemelere gidilmesini istedi.

haberx

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber