Emekli Yargıtay Savcısı: Ak Parti bir gün gidecektir, ama bu düzenlemeler kalıcı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 18 Ağustos 2010 16:28, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel, yüksek yargı organlarının ve askeri makamların oluşturduğu vesayet sisteminin artık kurumları ve Türk aydınlarını rahatsız eder bir seviyeye geldiğini belirterek, yeni anayasa değişikliğinin bir an önce yapılması gerektiğini söyledi.

İşte o söyleşi:

Türkiye'nin yeni bir anayasaya gerçekten ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz?

Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Bu ihtiyaç, bugün ortaya çıkmış değil, uzun yıllardan beri Türkiye'nin 1982 ihtilal ürünü olan anayasadan kurtulup yeni anayasaya kavuşması için tüm kamuoyunda bir görüş birliği var. İktidar partisinde, muhalefette, sivil toplum örgütlerinde ve tüm Türkiye'deki kişi ve kurumlarda bu istek var. Ancak elbette bunun zamanlamasında ve hangi maddelerinin ne şekilde değiştirileceği konusunda bazı kuşkular vardı. Geçmişte de TÜSİAD, TOBB, Türkiye Barolar Birliği, bir takım siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri de çeşitli anayasa taslakları hazırlamışlardı, ancak son birkaç yıldan beri Türkiye'de yaşanan, özellikle yargı ile ilgili bazı gelişmeler anayasa değişikliğinin bir an önce hayata geçirilmesi konusuna bir ivme kazandırdı. Askeri yargı, adli yargı konusundaki uyuşmazlıklar, yapılan bazı önemli soruşturma ve yargılamaların zaman zaman tıkanma noktalarına gelmesi, yüksek yargının aşırı derecede siyasallaşması ve bu siyasallaşmanın yerel yargı organlarına da kısmen sirayet etmesi ve bunun daha yaygınlaşması, yüksek yargı organlarının ve askeri makamların oluşturduğu vesayet sisteminin artık kurumları ve Türk aydınları rahatsız eder bir seviyeye gelmesi vb nedenler anayasa değişikliğinin bir an önce hayata geçirilmesini zorunlu kılmıştır.

Muhalefet partilerinin tepkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gönül isterdi ki hükümet partisiyle muhalefet partileri hatta sivil toplum örgütleri bir araya gelselerdi de üzerinde uzlaşacakları bir metni kabul etselerdi. Çok daha isabetli olurdu. Bütün çabalara, çağrılara rağmen bu mümkün olamamıştır. Bunun mümkün olmamasının nedenlerinden en önemlisi de siyasi partilerin anayasanın tümden değiştirilmesinin gerekli olduğunu ifade etmeleri, ama 82 anayasasından yararlanan gruplar ve siyasi partilerin olduğunu da unutmamak lazım. Nitekim bugünkü yüksek yargı organlarının tamamında CHP'nin sahip olduğu zihniyetin büyük oranda hakimiyetini görüyoruz. TSK'ya baktığımızda, bünyesinde Ak Parti, MHP vb. partilerin düşüncelerini yansıtan herhangi bir zümrenin olmadığını görüyoruz. Orada da CHP yanlısı diyebileceğimiz bir kadro oluşmuş, keza üniversitelerde de bu durum böyleydi. Bütün bunlar bir araya geldiğinde 82 anayasasından CHP ve o düşünceyi savunan gruplar büyük yarar sağlıyorlar. Bundan dolayı bu sistemin değişmesini pek fazla arzu etmiyorlar. Bir değişiklik ortaya çıkacaksa kendilerinin nezdinde düzenlenmesini arzu ediyorlar.

CHP'nin parlamentoda oluşturulmak istenen anayasa komisyonuna üye göndermemesinin nedeni de bu mu sizce?

CHP, parlamentoda oluşturulmak istenen anayasa komisyonuna üye vermemiştir. Oradaki isteklere bir karşılık vermemiştir. Aslında MHP'nin böyle bir düzenleme yapılması yararınayken onların tabanında da Ak Parti'ye karşı rahatsızlıklar vardı. Onların düşünceleri, yüksek yargı organlarında, TSK'da, üniversitelerde çok fazla temsil edilmiyordu.

MHP'nin tavrını doğru buluyor musunuz?

MHP'nin koyduğu tavrı doğru bulmuyorum. MHP'nin Ak Parti ile işbirliği yapması beklenirken sırf iktidar partisine muhalefet etmek amacıyla değişikliğin dışında kalmıştır. Bugün talihsiz bir şekilde yeni anayasaya hayır kampanyası yürütmektedir. Kendisine iktidar partisi tarafından beraber hazırlama çağrısı yapıldığı zaman meseleyi mümkün olduğu kadar ileriye atma eğilimi göstermiştir. Seçim sonrası tarih önermiştir. Türkiye'nin bu noktada kaybedeceği bir vakti kalmamıştır. Türkiye'de görülmekte olan önemli davalar anayasa değişikliğini beklemektedir. HSYK artık göstermelik de olsa eskiden mevcut olan tarafsızlığını bir tarafa bırakmış, belli kişi ve ideolojilerden yana tavır koymuştur. Bunu da görülmekte olan birtakım davalarla yansıtmaya başlamıştır.

Metnin içeriğini nasıl buldunuz?

Gerek askeri, gerek yüksek yargı konusundaki değişikliklerin bir an önce yapılmasını uzun zamandan beri dile getiriyoruz. Bu talepler doğrultusunda memnuniyet vericidir.

Peki, yeterli mi?

Elbette yeterli değildir. Türkiye'nin gündeminde olan ve aciliyet taşıyan bir takım problemlerin acilen çözülmesine katkı sağlayacaktır. Bunlar öncü düzenlemelerdir, yaşama geçirildikten sonra, seçimlerden sonra yeni bir paket gündeme gelecektir. Referandumda kabul oyu çıkarsa MHP ve birçok siyasi parti değişikliklere destek verecektir. CHP de komisyonda üye bulundurarak olmasını istemediği değişikliklere karşı arzu ettiği düzenlemelerde istekli olacaktır.

Ya ?hayır? çıkarsa?

Anayasa değişikliği darbe alacaktır. Önümüzdeki yakın vadede gündemden düşebilecektir. Şu anda böyle bir görünüm var, ama belki MHP ya da parlamentonun yeni oluşumunda, yeni partilerin katkılarıyla referanduma gerek duyulmadan bir değişiklik zor gözüküyor. En ideal durum anayasanın kalan kısımlarının değişimlerine olanak sağlayacak kabul oyuyla geçmesi. Bu, yeni rahatlamalar getirecektir.

Peki, tarafsız olduğunu düşünüyor musunuz?

Ak Parti'nin dayatması diyebileceğimiz bir düzenleme değil. Ak Parti gidecektir, başka bir siyasi parti iktidara gelecektir. Türkiye'de çok sayıda siyasi parti hükümetlerde yer almıştır. Ak Parti de belli bir süre sonra böyle olacaktır. Anayasa düzenlemeleri, askeri, adli yargı ayrımı, anayasa mahkemesi, HSYK'da düzenlemeler objektiftir. Ak Parti'nin yargıyı ele geçirebileceği şeklinde bir düzenleme söz konusu değildir. Referandumdan geçtiği takdirde anayasa mahkemesinde eski ideolojik düşüncenin ağır basabileceği tereddütleri de var. Bu noktada, bu kurulların Anayasa Mahkemesi ve HSYK tabanı genişletilmiştir. Özellikle HSYK'nın 7 kişilik dar tabanı 22 kişiye yükseltilmek suretiyle oralarda birtakım ideolojik grupların oluşmasına bazı kişilerin dışarıdan etkilenmesinin önüne geçilmiştir. 10 tane yargıç ve savcının seçilerek HSYK'ya gelmesi kurula demokratiklik niteliği de kazandırmıştır. Yüksek Kurulun tamamı yerel mahkemelerde görev yapan savcı ve yargıçlardır. Bu şekilde kendi sorunlarını kendilerinin çözeceği ortama kavuşacaktır. Kendi kendini yönetme olanağı tanımıştır. 22 kişilik kurulda 15 tane kendi mekanizmaları içerisinde seçilen ve herhangi bir makamın onayına tabi olmadan gelen bir kurul olacaktır. HSYK'nın çoğunluğu doğrudan doğruya seçilmiş olan mahkemelerden gelen yüksek yargıçlardan oluşacaktır. Bu kurulun taraf olabileceğini söylemek haksızlıktır. Şimdiki mevcut kurul tıkanmış siyasallaşmış, yanlış işlerin peşine düşmüştür, kilitlenmiştir. Kurul düzeninin bir an önce değiştirilmesi ve yeni kurulun faaliyete geçerek Türkiye'ye hizmet etmesi gerekir.

Peki oyunuz ne yönde olacak?

Kuşkusuz evet. Bunların sıkıntısını yaşayan insanlarız. Askeri yargı ve HSYK'nın sıkıntılarını gören biriyim. 25 yıl yargıda görev yaptım. Tayinlerimiz, terfilerimiz olduğu gibi kurul tarafından düzenlendi, bu nedenle kurulun oluşturduğu problemleri en iyi bilenlerden biriyim. Yıllardan beri bunları hep söylüyoruz. Bu kurulun yapısının değişmesi Anayasa Mahkemesi'nin değişmesi, askeri yargının daraltılması, adli yargının güçlendirilmesini istiyorum. Hükümet partisinin yaptığı bizim yıllardır dile getirdiklerimizi yaşama geçirmek

Başak Medya Ajans

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber