Çubukçu, MEB 2011 Bütçesini açıklandı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 09 Kasım 2010 14:03, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:58

Çubukçu, eğitim alanındaki altyapı sorunlarının önemli oranda çözüldüğünü belirterek, ''Bundan sonra dünya ile rekabet edebilen bir nesil yetiştirme ve eğitimde kaliteyi yükseltmeye odaklanacağız'' dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı Nimet Çubukçu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığının 2011 bütçesini sundu.

Bakan Çubukçu, eğitim sistemini sürekli olarak geliştirme ve eğitimde niteliği yükseltme arayışlarının, 2007-2013 dönemini kapsayan 9. Kalkınma Planında öngörülen; ''istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen ve AB'ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye'' vizyonuyla, toplumsal ve evrensel gelişim doğrultusunda sürdürüldüğünü ifade etti.

''Yaklaşık sekiz yıllık süreçte başlayan eğitim seferberliği ve bütçeden eğitime ayrılan payın rekor düzeyde yükselmesiyle eğitimin niceliğine ilişkin birçok sorunu arkamızda bıraktık'' diyen Çubukçu, nicelikteki iyileşmenin, eğitimin niteliğinin yükselmesine de doğrudan etki yapan bir faktör olduğunu, öte yandan eğitimde kaliteyi artırmaya dönük çabaların da altyapıyı iyileştirmeye dönük çabalarla paralel yürütülmeye çalışıldığını söyledi.

Dünya ekonomisi ve teknolojideki hızlı değişim ve gelişmeler karşısında, Türk eğitim sisteminin okul öncesinden yaygın eğitime kadar, hayat boyu öğrenme yaklaşımıyla yeniden düzenlenmesi çalışmalarında önemli bir mesafe alındığını belirten Çubukçu, ''Türk eğitim sistemi ve yönetiminin ülkemizin insan kaynaklarının en etkin biçimde gelişmesini destekleyecek yapı ve işleyişe kavuşturulması, eğitimde fırsat ve imkanların herkes için erişilebilir olmayı, kaliteli eğilim fırsat ve imkanlarının yaygınlaştırılması, eğitimde kalite güvence sisteminin oluşturulması öncelikli politikalarımız arasındadır'' dedi.

-OKUL ÖNCESİ EĞİTİM-

Hükümetin temel önceliklerinden biri olan okul öncesi eğitimde; 2002 yılında yüzde 11 olan okullaşma oranının, 2009-2010 eğitim-öğretim yılında 48-72 aylık dönemde yüzde 39'a, 60-72 aylık dönemde ise yüzde 61'e yükseldiğini bildiren Çubukçu, ''9. Kalkınma Planı'nda (2007-2013) 4-5 yaş hedefi yüzde 50 öngörülmüşken, bizim hedefimiz, önümüzdeki yıllar içinde yüzde 100 okullaşma oranına ulaşmaktır. 2012-2013 eğitim-öğretim yılına kadar kademeli olarak okul öncesi eğitim 81 ilde zorunlu olacaktır'' bilgisini verdi.

Çocukların mutluluğu, başarısı, fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin kaliteli bir okul öncesi eğitime bağlı olduğunu belirten Çubukçu, ''Ülkemizde okul öncesi eğitim alanında büyük yatırımlar yapılmakta, büyük projeler hayata geçirilmektedir. 2009 yılında 31 milyon TL olan anaokulu yapım ödeneğini yüzde 103 artışla 2010 yılında 63 milyon TL'ye, 2011 yılında ise 85 milyon TL'ye yükselttik'' diye konuştu.

-İLKÖĞRETİM-

Gelişmiş tüm ülkelerde olduğu gibi zorunlu ilköğretim başta olmak üzere eğitim hizmetlerini ülkenin her yöresine, bölgesine, beldesine ve her insanına ulaştırmayı öncelikli görevleri arasında saydıklarını ifade eden Çubukçu, şunları söyledi:

''En iyi yatırım eğitime ve insana yapılan yatırımdır. Ülkemiz genelinde yapılan derslik sayısı, derslik başına düşen öğrenci sayısı, öğrenci başına öğretmen sayısı ve bilişim altyapısı gibi Türkiye'nin eğitim alanındaki altyapı sorunlarını önemli oranda çözdük.

Bundan sonra dünya ile rekabet edebilen bir nesil yetiştirebilme ve eğitimde kaliteyi yükseltmeye odaklanacağız.

İlköğretimde net okullaşma oranı; 2002'de yüzde 90,9 iken 2009-2010 eğitim-ögretim yılında yüzde 98,2'ye ulaşmıştır. Bu eğitim-öğretim yılında yüzde 99'a ulaşması beklenmektedir. 9. Kalkınma Planında öngörülen brüt okullaşma hedefi, 2013 yılında yüzde 100 iken, 2009-2010 eğitim-öğretim yılında sağlanan yüzde 106,5 brüt okullaşma oranı ile bu hedef aşılmıştır.

2002'de derslik başına düşen öğrenci sayısı 36 iken, 2009-2010 eğitim-öğretim yılında 32'ye düşürülmüştür. 9. Kalkınma Planındaki 30 hedefine ulaşma çabalarımız devam etmektedir.

2002 yılında burs alan öğrenci sayısı 95 bin iken, 2010 yılında bu sayısı yüzde 237 artış ile 225 bine ulaşmıştır.''

-GENEL, MESLEKİ VE TEKNİK ORTAÖĞRETİM-

Durumu uygun olan bir kısım liselerin de mesleki ve teknik ortaöğretime daha fazla öğrencinin yönlendirilmesi amacıyla kademeli olarak mesleki ve teknik ortaöğretim kurumuna dönüştürülmesi çalışmalarının sürdüğünü anlatan Nimet Çubukçu, bu kapsamda 355 genel lisenin Anadolu lisesine dönüştürüldüğünü, 69 okulun da mesleki ve teknik ortaöğretime devredildiğini bildirdi.

Çubukçu, ortaöğretimde 2002 yılında net okullaşma oranı yüzde 50,6 iken 2009-2010 eğitim-öğretim yılında yüzde 65'e yükseldiğini, 2014 yılı sonunda brüt okullaşmanın yüzde 90'ın üzerine çıkarılması için çalışmaların devam ettiğini kaydetti. Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ortaöğretimde kız çocukların brüt okullaşma oranının, erkek çocuk brüt okullaşma oranı, 2002'de yüzde 72 iken, bugün yüzde 88,6'ya çıkarılmıştır.

2001-2002 eğitim-öğretim yılı itibariyle mesleki ve teknik ortaöğretimin, ortaöğretim içindeki payı (açık öğretim öğrencileri hariç) yüzde 28,9 iken 2009-2010 eğitim-öğretim yılında yüzde 45,06'ya yükselmiştir. Türkiye'nin en önemli ve öncelikli gündem maddesi olan işsizliğin azaltılması ve nitelikli eleman ihtiyacının karşılanması için Hükümet olarak tüm imkanlarımızı seferber etmiş bulunmaktayız.

Mesleki eğitimden mezun gençlerimizin yaklaşık yüzde 93'ünün istihdama katılması aslında mesleki eğitimin cazibesini yitirmediğini hatta arttığını göstermektedir. Gençlerimizin artık iki alanda yönlendirilmesi gerekiyor. Birincisi, yükseköğretime devam için akademik başarısı yüksek okullar, ikincisi mesleki eğitim. Mesleki eğitime yönelik seçimin düşük olmasına neden olan yükseköğrenime geçişte uygulanan ve meslek liseleri aleyhine adaletsizlik içeren katsayı uygulaması geçen yıl itibariyle kaldırılmıştır. Yükseköğrenim görmek isteyen her öğrencinin, eşit şartlarda yapılan sınavda istediği bölüme yerleşebilme imkanına kavuşmasını bir hakkın teslimi olarak görüyoruz.

Yeni dönemde ortaöğretimde alanları kaldırdık. Ortaöğrenimde her genç yükseköğrenime geçişle herhangi bir alan kısıtlamasına bağlı olmadan, ortak derslerini gördükten sonra farklı bölümlerde sınava girebileceklerdir.''

-ÖZEL ÖĞRENİM-

2008-2009 eğitim-öğretim yılı itibariyle özel öğretim kurumlarının örgün öğretim kurumları içindeki payının, okul sayısına göre yüzde 8,4, öğrenci sayısına göre yüzde 2,7, öğretmen sayısına göre yüzde 7 olduğunu belirten Çubukçu, 2014 yılı sonuna kadar özel öğretim kurumlarının eğitim sistemi içindeki payının okul sayısına göre yüzde 9'a, öğrenci sayısına göre de yüzde 5'e çıkarılmasını hedeflediklerini anlattı.

Özel eğitime gereksinim duyan öğrencilerin okullara erişiminin sağlanması için ücretsiz taşımas projesi kapsamında 127 bin 400 öğrencinin ücretsiz taşındığını, 2010-2011 eğitim-öğretim yılında da devam edecek bu proje kapsamında, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan 45 milyon TL kaynak tahsis edildiğini bildiren Çubukçu, ''Üstün yetenekli çocuklarımızın örgün eğitim kurumlarındaki eğitimlerinin yanı sıra yeteneklerine uygun eğitim sağlayan bilim ve sanat merkezlerimizin sayısı 2002'de 9 iken, bugün itibariye 60'a, öğrenci sayısı ise 8 bine ulaşmıştır. Özellikle dezavantajlı bireylerin temel öğrenme ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için 2003 yılında 98 olan Rehberlik ve Araştırma Merkezi sayısını da 211'e ulaştırdık'' dedi.

-CUMHURİYET TARİHİNDE İLK

2002 yılında 53'ü devlet, 23'ü vakıf toplam 76 üniversite bulunduğunu hatırlatan Çubukçu, üniversite sayısının; bu yıl Ekim sonu itibariyle, 102'si devlet 52'si vakıf olmak üzere 154'e yükseldiğini ifade etti. Çubukçu, yükseköğretimde 2002 yılında yüzde 14,65 olan net okullaşma oranının da 2009-2010 eğitim-öğretim yılında yüzde 30,42'ye çıktığını bildirdi.

Kız çocuklarının eğitime teşvik edilmesi için yapılan çalışmaları anlatan Çubukçu, ''Hayat boyu öğrenme stratejisi doğrultusunda bireylerin kişisel taleplerinin karşılanmasının yanı sıra değişen ve gelişen ekonomiye iş gücü duyarlılığının artırılması için kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde, bireylerin kişisel bilgi ve istihdam becerilerini geliştirerek iş ve hayal kalitelerini artırmayı hedefliyoruz'' dedi.

Çubukçu, yaygın eğitimde 2003-2008 yılları arasında 1 milyon 643'ü kadın, 1 milyon 580 bin 595 kişiye okuma-yazma öğretildiğini, 2008-2009 eğitim-öğretim yılı sonu itibariyle de 385 bin 356 vatandaşa okuma-yazma becerisi kazandırıldığını söyledi.

Öğretmen maaşlarındaki artışa dikkati çeken Çubukçu, 9. derecenin 1. kademesinde bulunan bir öğretmenin maaşının 1387 TL'ye, 15 saat ek ders ücretinin ise 421 TL'ye yükseldiğini anlattı.

Genel bütçe kaynağı dışındaki kaynakları da harekete geçirerek, hayırsever kişi, kurum ve kuruluşların katkılarıyla düzenlenen kampanyalarda bugüne kadar 159 bin 951 derslik, 736 öğrenci pansiyonu ve 889 yeni spor salonu hizmete açtıklarını ifade eden Çubukçu, ADSL internet erişimi olan kurumların ortaöğretimde oranının yüzde 100, ilköğretimde ise yüzde 95 olduğunu belirtti.

42 bin okuldaki 570 bin dersliğe dizüstü bilgisayar, projeksiyon cihazı, internet ve çok amaçlı yazıcı ve akıllı tahta sağlanmasına yönelik altyapının kurulması ile ilgili çalışmaların devam ettiğini anlatan Çubukçu, şunları söyledi:

''Cumhuriyet tarihinde ilk kez Bakanlığımız bütçesi, merkezi yönetim bütçesinden en büyük payı alarak 34 milyar 112 milyon 163 bin TL olarak öngörülmüştür.

Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi, 2002 yılında 7,5 milyar TL iken, 2010 yılında yüzde 278 artışla 28,24 milyar TL olmuş ve 2011 yılında 34,1 milyar TL öngörülmesiyle artış oranı 2002 baz yılına göre yüzde 354,6 olmuştur.

Üniversitelerin 2002 yılında konsolide bütçeden aldığı pay yüzde 2,54 iken, 2010 yılı bütçe tasarısında bu oran yüzde 3,26 olmuştur. 2011 yılında ise yüzde 3,68 olarak öngörülmüştür.

Üniversitelerin Ar-Ge bütçesi 2002 yılında 86,6 milyon TL iken 2010 yılında 480,4 milyon TL'ye yükseltilmiştir. 2011 yılında ise 547 milyon TL olmasıyla artış oranı yüzde 531'e yükselecektir.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber