Teröristler tarihi eserlere zarar veriyor

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karaaslan: Bugün özellikle Sur'un seçilmiş olması özellikle bu kadar tarihi eseri barındıran bir bölgenin seçilmiş olması ve onlara zarar vermek suretiyle terörün bir boyutu olarak ilk kez biz bunu yaşıyoruz. Şehir merkezinde tarihi eserlere zarar vererek Kurşunlu Cami'yi yakarak, yıkarak, dört ayaklı minarenin ayaklarını kurşunlayarak aslında bizim o medeniyetler boyunca gelen kardeşlik birlik ve beraberliğin somut örneklerine zarar vermeye çalışıyorlar.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 13 Mart 2016 19:08, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Teröristler tarihi eserlere zarar veriyor

AK Parti Çevre Şehir ve Kültürden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, Diyarbakır'a hak ettiği değeri tekrar kazandıracak çok önemli bir çalışmanın hayata geçirildiğini belirtti.

Karasalan, bir restoranda gazetecilerle bir araya gelerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'nin geçirdiği iki seçim sonucunda halkın yüzde 49.5 oyunu alarak toplumun tüm kesimlerinin belirli bir oranda temsiliyle AK Parti'nin yeniden tek başına iktidar olduğunu anımsatan Karaaslan, 1 Kasım seçimlerinin Türkiye'nin ihtiyacı olan istikrarın sürdürülmüsi açısından önemli olduğuna işaret etti.

AK Parti'nin seçim döneminde halka tutmayı taahhüt ettikleri sözlerin yüzde 90'a yakın kısmının ilk 3 ayda gerçekleştiğini dile getiren Karaaslan, bu sözleri yerine getirerek yollarına devam etmenin mutluluğunu yaşadıklarını vurguladı.

- Terörle mücadele

Türkiye'de 7 Haziran seçimleri sonrası "eş zamanlı düğmeye basılarak başlatılan" bir terör sorunu olduğunu ifade eden Karaaslan, "Bunla ilgili gerçekten çok önemli bir mücadelenin içindeyiz hep birlikte. Çünkü hem ulusal ham uluslararası boyutuyla ülkemizde gerçekten bize çok acılar yaşatan şehitler verdik. İstanbul Sultahmet'te, Ankara'daki iki patlamayla birlikte son dönemde acılarla dolu bir süreç yaşadık" dedi.

Karaaslan, özellikle 3 ilde yoğunlaşan çatışmalı bir dönem yaşandığına işaret ederek, şöyle devam etti:

"Önce Silopi'de çatışmalar bitti. Silopi'de temizlik çalışmaları yapıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından tespit çalışmaları yapıldı. İnşallah Silopi'de şimdi hayat normale döndü. Tekrar bir inşa süreciyle de birlikte orada insanımızı mağdur etmeyecek şekilde yaşam tekrar eskisinden daha iyi bir şekilde devam edecek. Cizre'de çok şükür çatışmalar bitti. Cizre'de temizlik çalışmaları belli bir aşamaya geldi. Aynı şekilde orada da tespit çalışmalarının bitmesiyle birlikte yeni bir süreç başlayacak. Diyarbakır Sur benim çok uzun yıllar üzerinde çalıştığım, iyi bildiğimi düşündüğüm, çok sevdiğim, hakikaten Türkiye için çok önemli bir değer olduğuna inandığım bir bölge. Sur içi 7 bin yıllık geçmişiyle çok önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmış, içinde 500'den fazla tescilli yapıyı, tarihi eseri barındıran gerçekten dünyada eşsiz bir yaşam alanı. Diyarbakır, ne karpuz şehri olarak ne de terör şehri olarak nitelendirilmeyi hak eden bir şehir. Dolayısıyla Diyarbakır'a inşallah o hak ettiği değeri tekrar kazandıracak çok önemli bir çalışma şu anda hayata geçiyor. Burada hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız hem Kültür ve Turizm Bakanlığımız hem Kalkınma Bakanlığımız hem de aynı zamanda oradaki bu yeni ihya sürecine katkı verecek politikaları şekillendirecek Çevre, Şehir ve Kültürden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığımız olarak hepimiz orayla ilgili olarak çalışma yapıyoruz."

- "Terör tarihi eserlere zarar veriyor"

Bölgeye Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu ile yaptıkları ziyaretlere de değinen Karaaslan, Sare Davutoğlu'nun bir konuşmasında, "Aramızda kurduğumuz gönül köprülerini yıkmaya hiçbir bombanın gücü yetmez" sözünü çok önemsediklerini belirtti.

Karaaslan, "Bu önemli bir tespit. Hakikaten de öyle. Bugün özellikle Sur'un seçilmiş olması özellikle bu kadar tarihi eseri barındıran bir bölgenin seçilmiş olması ve onlara zarar vermek suretiyle terörün bir boyutu olarak ilk kez biz bunu yaşıyoruz. Şehir merkezinde tarihi eserlere zarar vererek Kurşunlu Cami'yi yakarak, yıkarak, dört ayaklı minarenin ayaklarını kurşunlayarak aslında bizim o medeniyetler boyunca gelen kardeşlik birlik ve beraberliğin somut örneklerine zarar vermeye çalışıyorlar. Bu bağlara bu şekilde zarar vermeye çalışıyorlar ama tıpkı Sare hanımın dediği gibi, bizim zihinlerimizdeki bağları bırakın koparmayı zedelemeye hiç kimsenin gücü yetmez" diye konuştu.

Karaaslan, terör belasından bu ülke tamamen kurtuluncaya kadar mücadelenin en kararlı şekilde süreceğine dikkati çekti.

Karaaslan, şunları ifade etti:

Şu anda bu çatışma dönemini şehir merkezlerinde bitirdik. İnşallah yeniden bir ihya, biz buna kentsel dönüşüm ya da inşaadan ziyade bir ihya dönemi diyoruz. Çünkü yaşam sadece fiziksel mekanlardan ibaret değil. Yaşam aynı zamanda oradaki sosyal ve kültürel yapıyla şekillendiği sürece anlamlı, sürdürülebilir. O nedenle bu bir ihya süreci olacak. İnşallah biz bütün bu şehirlerimizde Türkiye'mizin her şehrinde gerekli çalışmaları bu anlamda yapacağız."

- "Yaratılmış her şeye büyük bir sevgi ve saygı duyuyoruz"

Karaaslan, AK Parti'nin çevreci olmadığı yönünde bir algı yaratılmaya çalışıldığına değinerek, çevreye karşı herkesin duyarlı olduğunu bildirdi. Kendi medeniyetimiz ve inancımızın gereği olarak da çevreci olmamız gerektiğini vurgulayan Karaaslan, "Tabi ki doğaya Rabbimin yarattığına yaratılmış her şeye bundan dolayı büyük bir sevgi ve saygı duyuyoruz. Onun yaşama hakkını her şeyden daha önemli buluyoruz. Bizim dinimizde elinde bir fidan varsa dünyanın son günü de olsa sen o fidanı dik diye bir emir vardır. Biz bu bakış açısıyla ilerleyeceğiz" dedi.

"Oluşturulmaya çalışılan bir algı var. AK Parti iktidarları bu konuda hassas değildir, AK Parti iktidarları genellikle inşa etme konusunda daha aktiftir. Ama çevreyi koruma, çevresel değerleri doğayla ilgili tahribatları önemsemez gibi bir algı var" diyen Karaaslan, şunları kaydetti:

"Bir kere bu gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir algıdır. Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı olduğunda İstanbul'da su yoktu. İstanbul'da insanlar maskeyle geziyordu ve İstanbul'da çöp dağları oluşmuştu. Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı olduğunda Haliç kokudan yanından geçilemeyen bir yerdi. Ona yapılan öneri şuydu, 'üzerine beton örterek kurtulabilirsiniz.' Ama ne yaptık biz seneler boyunca çok önemli bir mücadele verdik. Bu konuda toplumda karşılığı olan bir duyarlılığı sahip miyiz? Hayır bunu geliştirmeliyiz. Hepimiz duyarlı olmalıyız. Hepimiz çevreyle ilgili küçücük bir zarar verildiğinde mutlaka bunu iletmeliyiz. Yetkilileri bilgilendirmeliyiz."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber