Akademik yükselmelerde yapılacak düzenlemelerde Doktora esas alınmalıdır

Haber Giriş : 17 Nisan 2004 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Üniversitelerin en önemli görevlerinden birisi, nitelikli öğretim elemanı yetiştirmektir. Yeterli sayıda ve nitelikli öğretim elamanına sahip olmayan üniversitelerin ciddi bir başarı göstermesi beklenemez. Bu sebeple, yüksek öğretimle ilgili yeni düzenlemeler yapılırken bu konuya özel bir önem verilmesi gerekmektedir. Aksi halde, gerçekleştirilecek diğer düzenlemelerin de başarı şansı azalacaktır.

Uluslararası üne sahip Dünya üniversiteleri, ihtiyaç duydukları öğretim elemanını temin etmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınmazlar. İlanla ülke içi veya ülke dışından ihtiyaç duydukları elemanı bulmaya çalışırlar. Üniversitelerimiz, SSCB'nin dağılması esnasında bu konuda önemli bir fırsatı kaçırmış bulunmaktadır. SSCB dağılınca, çok sayıda saygın bilim adamı diğer ülkeler tarafından adeta kapışıldı. Maalesef, çok az sayıda bilim adamı üniversitelerimize kazandırılabildi. Halbuki, bir bölümü kendi soydaşımız olan ve kısa sürede dil problemini çözme şansına sahip olan bu bilim adamları cazip tekliflerle üniversitelerimize kazandırılabilirdi. Sonuç olarak,üniversitelerimizin ihtiyaç duydukları elemanları büyük ölçüde ülke içinden karşılama dışında fazla bir seçenekleri bulunmamaktadır. Ancak, mevcut sistem kendi kaynaklarını kullanarak nitelikli öğretim elemanı yetiştirilmesi için uygun bir zemin oluşturmamaktadır.

Şöyle ki; üniversitelerimizde akademik hayatın dönüm noktası olarak doçentlik kabul edilmekte ve tüm gayretler bir an evvel doçent olma yönünde sarf edilmektedir. Son yıllarda yapılan yeni düzenlemeler doktora eğitiminin değerini daha da düşürmüştür. Örneğin; doçentlik sınavına girmek için asgari şartlar arasında doktora tezinden kaynaklanmayan çalışma yapma şartı getirilmiştir. Bu durum daha başlangıçta doktora çalışmalarının ciddiyetini azaltmaktadır. Akademik hayatın en zorlu ve önemli basamağı doktora dönemidir. Doktora döneminde elde edilen bilgi ve tecrübeler, büyük ölçüde akademisyenin gelecekteki başarılarını da belirleyecektir. Halbuki, günümüzde doktora eğitimi çoğu zaman ciddi bir denetimden uzak olup, aceleyle geçiştirilmeye çalışılmaktadır. Bu durum, doktora öğrencisinin zayıf yetişmesine sebep olmakta ve akademik hayatı boyunca sıkıntı çekmesine yol açmaktadır. Doktora eğitimi, sadece orijinal bilimsel çalışmaların gerçekleştirildiği zaman dilimi olmanın ötesinde, akademik kişiliğe sahip olmanın gerektirdiği özelliklerin de kazanıldığı bir dönemdir. Yabancı dil öğrenmeden kongrede bildiri sunmaya kadar pek çok faaliyet bu dönemde gerçekleştirilir. Doktorasını bitiren akademisyen artık kendi alanında bilgisine başvurulacak uzman bir kişidir. Elbette öğrenme devam eden bir süreçtir. Ancak, doktora sonrası öğrenmeye devam edebilmek için de iyi bir doktora eğitimi almış olunmalıdır.

Doktora eğitiminin daha ciddi bir hale getirilmesi için aşağıdaki önlemlerin alınması yararlı olacaktır.

1. Kadrolu doktora öğrencileri fen, sağlık ve sosyal bilimlerin her alanında TUS benzeri merkezi bir sınavla alınmalıdır. Böylece, lisansüstü öğrenci seçiminde fırsat eşitliği sağlanmış olacaktır.

2. Merkezi sınavı kazanamayan fakat asgari şartları sağlayan üniversite mezunlarına finansmanlarını kendileri sağlamak koşuluyla lisansüstü eğitimin kapısı açık tutulmalıdır.

3. Yabancı dil akademik hayatın her safhasında bir problem olmaktan çıkarılmalıdır. Lisansüstü eğitime başlayan adaylardan ihtiyacı olanların kısa süreli bir kursa tabi tutularak kendi bilim alanlarında literatür takip edebilecek düzeyde yabancı dil bilmeleri yeterli sayılmalıdır.

4.Üniversitelerin fiziki imkan ve personel yönünden doktora eğitimi verebilecek düzeyde olan bölümleri belirlenmeli ve sadece buralarda doktora eğitimi yapılabilmelidir.

5.Doçentlik sınavları yerine doktora sınavları merkezi olarak yapılmalıdır. Danışman öğretim üyesi sınavda oy hakkı olmadan bulunmalıdır.

6.Doçentlik merkezi sınavı kaldırılmalı, doçentlik ve profesörlük unvanları,öğretim üyeliğinin gerektirdiği yeterli sayıda bilimsel yayın, ders kitabı, uluslararası dergi editörlüğü gibi belirlenecek ulusal standartlarda objektif kriterlere bağlanmalıdır.

7.Doçentlik ve profesörlük atamalarında, doktora tez çalışmalarının ne ölçüde orijinal nitelikte yayın haline getirildiği göz önünde bulundurulmalıdır. Böylece, doktora eğitiminin daha ciddi olarak yapılması sağlanabilir.

8.Yurt dışına sadece özel ihtiyaç duyulan bilim dallarında doktora öğrencisi gönderilmelidir. Doktora öğrencileri daha az masrafla veya karşılıklı işbirliği neticesi hiç masrafa katlanılmadan doktoralarının yurt içinde gerçekleştiremedikleri kısımlarını tamamlayabilmeleri için kısa süreli yurt dışına gönderilmelidirler.

Prof.Dr.Haluk KELEŞTİMUR ([email protected])
Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, ELAZIĞ

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber