Merkezi Doçentlik Sınavları Kaldırılmalıdır

Haber Giriş : 17 Nisan 2004 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Günümüzde uygulanmakta olan "Merkezi Doçentlik Sınav"larına son verilmelidir.

İlk kez 1946 yılında yürürlüğe giren 4936 sayılı Üniversiteler Kanunu ile belirlenen doçentlik sınavına yönelik düzenlemeler günümüze kadar dört kez çeşitli değişikliklere uğramasına karşın, hala istenen düzeye ulaşamamıştır.

Son olarak 1 Eylül 2000 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan yeni düzenleme ile de beklenen olumlu gelişmeler görülememiştir.

Günümüze kadar doçentlik sınavı ile devam eden sorunlar şunlardır:
1- Sınav jürilerinin belirlenmesinde nesnel olmayan yöntemlerin kullanılması,
2-Adayın yayınlarının değerlendirilmesinde nesnel ölçütlerin belirlenmemesi,
3-Adayı değerlendirecek jürinin yayın değerlendirme de dahil objektif kriterlerle belirlenmemiş olması,

Yükseköğretimi başından sonuna basamaklandıralım:

1. Üniversiteye Giriş
2. Lisans Eğitimi
3. Lisansüstü ve Doktora Eğitimine Giriş
4. Lisansüstü ve Doktora Eğitimi
5. Doktora bitince kariyere devam etme/etmeme akademisyenliğe giriş
6. Kariyere devam edilince akademisyenlik basmakları; öğretim görevliliği ve öğretim üyeliği Yardımcı Doçentlik, Doçentlik, Profesörlük.

Bu basamaklardan;

1.,3. ve 5. basamakların Üniversiteye Giriş, Lisansüstü ve Doktora Eğitimine Giriş ve akademisyenliğe giriş her üçü de GİRİŞ basamaklarıdır. Girişlerin müracaat sayılarının ve kadroların faklı yerlerde ve çok olması nedeni ile Merkezi sınav olmasının yararları sayılamayacak kadar çoktur. Aksi olunca da sakıncaları çoktur. Tıp Fakültelerinde Merkezi TUS sınavından önce; tanıdık, bildik, eş, dost ve adam kayırmacılık ile uzmanlık eğitimine başlamaların sıradan olaylar haline geldiği konuya ilgisi olanların hafızasında tazeliğini korumaktadır. TUS'tan sonra böyle bir olay duyulmadı ve böyle bir keyfiliğin olması da asla mümkün değildir.

Merkezi Doçentlik Sınavı bir GİRİŞ sınavı değildir. Kendine özgü, ap ayrı, farklı, tuhaf ve uygulamada bir sürü adaletsizliklerin yaşandığı, gelişmiş ülkelerin hiç birinde örneği bulunmayan yani yapılmasına hiç gerek olmayan bir "Unvan sınavı" dır.

Doçentlik; öğretim üyeliğinin akademisyenliğin tam ortasında bir basamaktır. Doçentlik unvanının bir altı yardımcı doçentlik, bir üstü ise profesörlüktür. Her ikisinde de böyle bir sınav yoktur. Sadece, kadro ilanı şartı ile her üniversitenin kendi yönetmeliğindeki belli kriterlerin göz önüne alındığı atama sınavlarıdır.

Bu konudaki bir diğer gerçekte; şu anda uygulanan hali ile "Doçentlik Sınavları" objektif bir merkezi sınavlarda değildir.

Aynı Anabilim/Bilim Dalından aynı sene Doçentlik sınavı başvuruda bulunan adaylar üçer, dörderli gruplara bölünüyor, her üçlü, dörtlü grup farklı jürilerde önce "Eserlerin İncelemesi Aşaması" sonrada "sözlü sınav"a tabi tutuluyorlar. Bunun sonucunda o kadar çok tuhaflıklar ortaya çıkıyor ki, yayınları yek diğerlerinden çok daha az olan bazı kişiler bir çırpıda Doçent olurken, yayınları nicelik ve nitelik olarak çok daha fazla olan adayların bir kısmı sınavın ilk aşamasında elenebiliyorlar. İşte şimdi uygulanan Doçentlik sınavı böyle "tuhaf bir sınav" ve gelişmiş ülkelerde hiç bir örneği de yok.

İşte bu nedenlerden dolayı; "Yardımcı doçent, Doçent ve Profesörlüğe yükseltme ve atanma aynı prosedüre tabi tutulmalı ve Merkezi Doçentlik sınavlarına son verilmelidir. Şimdiki sistemde yardımcı doçent ve profesörlüğe yükselme ve atanma nasıl yapılıyorsa, Doçentliğe yükseltme ve atanma da aynı şekilde olmalıdır, Niçin çifte standart uyguluyoruz?."

Kaynaklar:
1.http://www.yok.gov.tr/uak/yonetmelikler/docsinyon.html
2.http://www.birses.com/guncels.asp?sayfa=503
3.http://turk.internet.com/haber/yazigoster.php3?yaziid=9483
4.http://www.ttb.org.tr/docent.html
5.http://www.istanbul.edu.tr/genel/idari/Ogrenciisleri/Docentlik.htm
6.http://www.msb.gov.tr/prgs/ayim/Ayim_karar_detay.asp?IDNO=1669&ctg=000002000015000017
7.http://turk.internet.com/haber/yazigoster.php3?yaziid=9456
8.http://www.ogretmenlersitesi.com/duyuru/1999-2001/duyuru28.htm
9.http://www.netyorum.com/sayi/152/20040120-09.htm

Selami SERHATLIOĞLU, Yard.Doç.Dr, ([email protected] )
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, ELAZIĞ

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber