'Öğretmen atamaları' üzerine bir değerlendirme...

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 09 Ocak 2007 09:52, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:59

abbas güçlü

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, şubatta 10 bin öğretmenin atamasının yapılacağını açıkladı. Belki biraz da sözleşmeli öğretmen alınabilecekmiş. Bu yıl içinde alınacak toplam öğretmen sayısı ise 40 bin dolayında olacakmış.

Dışarıdan bakıldığında sevindirici bir haber gibi geliyor. Ama, öğretmen adayları hiç mutlu değil. Çünkü ağızlarına bir parmak bal sürülmekle sorunlarının çözüleceğine inanmıyorlar. İşte gerekçeleri:

Madem çok daha fazla öğretmene ihtiyaç var, neden şimdi alınmıyor?

Kadroların branşlara dağılımı nasıl olacak? Üç beş yıldır hiç ataması yapılmayan ya da sadece üç beş atama yapılan alanlara yine haksızlık yapılacak mı?

İhtiyaç varken, üstelik kadro tahsisi de yapılmışken, neden hâlâ sözleşmeli öğretmen alımı yapılıyor?

KPSS'de ilk 1000'e, hatta ilk 100'e girdikleri halde, branşlarında kadro açılmadığı için yıllardır ataması yapılmayan öğretmenler var. 20-30 bininci adayın ataması yapılırken, ilk bine girenlerin açıkta kalması haksızlık değil mi?

Evet, öğretmen adaylarının sorunları büyük. Ciddi sıkıntıları var. Uzun dönemli bir öğretmen alım politikası açıklanmadığı için de başka işlere yönelemiyorlar. Örneğin sanat tarihi öğretmenleri. Örneğin beden eğitimi, fizik, coğrafya öğretmenleri. O kadar az alım yapılıyor ki, 10 yıl daha bekleseler atanmaları mümkün değil.

İşte bu yüzden bakanlığın en az 5 yıl içinde hangi branştan kaç öğretmen alınacağını, şu anda mevcut atama bekleyen kaç öğretmenin bulunduğunu, beş yıl içinde bu kervana kaç yeni öğretmenin daha katılacağını hesaba katarak bazı öngörülerde ve tavsiyelerde bulunması gerekiyor.

Örneğin, önümüzdeki 5 yıl içinde 500 müzik öğretmeni, 3 bin de beden eğitimi öğretmeni alınacaksa, bu bilinmeli ki, kalanlar ona göre yollarını çizsinler.

Öğretmenlik bir heyecan mesleğidir. Yıllarca sınavla, tayinle posaları çıkarılan, tüm heyecanları yok edilen öğretmenlerle çocuklarımızı geleceğe nasıl hazırlayacağız!

Daha önceki iktidarlar gibi AKP iktidarının da ne öğretmen yetiştirme konusunda ne de istihdamlarına yönelik hiçbir politikaları olmadı. Olacağa da benzemiyor.

Akıllarında fikirlerinde kadrolaşma var. Nereye kendi adamımızı atarız, nasıl kendi ideolojimizi hayata geçiririz, bunun dışına çıkamadılar. Zaten onu da ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Yani ne İsa'ya yaranabildiler ne Musa'ya. Kendi tabanları da en az diğer gençler kadar kendilerine kızgın. Daha fazla din bilgisi ve ahlak kültürü öğretmeni atayarak yönetici kadrolara ilahiyat mezunlarını doldurarak bu kızgınlıkların önüne geçemezler. İşte gelen binlerce e-postadan biri:

Sözleşmeli milletvekili!

"Öğretmenleri, sözleşmeli öğretmenlik, ücretli öğretmenlik gibi 2.-3. sınıf insan durumuna düşüren büyük bir ayrım yapılmaktadır. Öğretmenlik gibi kutsal bir mesleğin bu duruma getirilmesinin yanında neden başka mesleklerde bu uygulama yapılmıyor? Örneğin ücretli milletvekilliği ya da sözleşmeli bakan da olsun.

Korkarım yakında gündelikçi öğretmenlik çıkacak. Hoş, şimdiki uygulama bundan çok da farklı değil. Binlerce öğretmen adayı sürünmekten beter oldu. Her gün yeni bir haberle tüm umutlar yıkılıyor. Bir de bu yıkıcı haberlere MÜJDE deniliyor.

Size bu mail'i gönderiyorum, çünkü şimdiye kadar gerek Milli Eğitim Bakanı'na gerekse Personel Genel Müdürlüğü'ne gönderdiğim hiçbir mesaja cevap gelmedi. Öyle ya, onlar bizi dikkate almıyorlar. Lütfen sesimizi duyurun.

Ben alanında tek öğretmen yetiştiren Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Büro Yönetimi Öğretmenliği'nden mezun oldum. Türkiye'de tek olan bu fakülteden mezun oluyorsun ve girecek ders bulamıyorsun. Neden? Çünkü yıllardır ataman yapılmıyor. Acaba eğitimde ekonomi yapılarak ülke daha iyi mi kalkınacak? Eğitimsiz gençler ancak birbirlerini bıçaklayıp, taciz edip gaspçı olacak. Daha ne kadar seyirci olacağız!.."

Özetin özeti: Eğitime, öğretmene değer vermeyenlerin sonu hep hüsran oldu. Bizden hatırlatması!..

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber