İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Memur sendikalarının varlığı memura ne katıyor?

Bir kamu personeli olarak memur sendikalarına neden üye oluyoruz? Peki memur sendikalarının varlığı, memura ne katıyor?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 22 Kasım 2017 11:51, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Memur sendikalarının varlığı memura ne katıyor?

M. Murat GÜN

Ya da Memur Sendikaları Kapatılsa Memur Ne Kaybeder?

Bir sendikaya üyeyseniz elbette ki sendikanızdan beklentileriniz olacaktır.

Bir sendikanın yöneticisiyseniz veya yönetim kademesindeyseniz elbette ki büyük bir sorumluluk yüklendiğinizin farkındasınızdır.

Büyüklerimiz düşünmüş bu amaçla bir kanun çıkarmış ve memurlarımızda bu kanun dahilinde oluşumlar gerçekleştirmiş. Hatta sendikalara, kimlerin üye olacağı, kimlerin üye olamayacağı bile bu kanunda düşünülmüş. Aslında konu kamu çalışanları olunca, kanun bir nevi işveren tarafından çıkarılmış oluyor ama şimdilik konunun bu tarafını bir kenara bırakalım.

Kanunun hedefinde, kamu çalışanlarının, çalışma şartlarının iyileştirilmesi, hak ve hukuk aramalarının bir düzen içerisinde gerçekleştirilmesi var. Bizim üzerinde durmak istediğimiz asıl konu ise, bu kadarcık da olsa Türkiye'de sendikalcılığın, kamu çalışanları lehine ne kadar hareket ettiği ve memurun sorunlarıyla ne kadar ciddi ilgilendiğidir. Çünkü kanun, her ne kadar tam bağımsız bir sendika öngörmese de; hak arama, kamu çalışanlarının kişisel ve mesleki gelişim ve ilerlememesinin önünü açma hususlarında belli bir muhtevayı kapsamaktadır.

Ancak Türkiye'deki kamu sendikaları; yöneticileri için atlama taşı olma, siyasi partilerin uzantısı olma, popülarite, yardım derneği gibi davranma, örgütlülüğün verdiği avantajla, konusu dışında, gösteri ve yürüyüş vb... yapma hususlarında gösterdiği gayreti ve başarıyı, bizzat kanunda geçen şekliyle memurların hak ve hukukunu arama ve toplu sözleşme masalarında gösterememektedir. Bu durum kanundaki eksiklikten çok, sendika yöneticilerinin kalitesi, kapasitesi ve anlayışıyla direk alakalıdır. Elbette sosyal etkinliklerde yapılmalıdır. Ancak öncelikli olarak yapılacaklar, yani birinci sıraya oturtulacak mesele sendikaların, alamet-i farikası olduğu memurun haklarıdır. Durum; insanın, insan için, insandan hak talep etme ve hakkını takip etme meselesi olunca, konu mevzuattan ziyade, bu işleri yürütecek insanların özellikleri etrafında şekilleniyor.

Önce üye oluyorsunuz. Eğer üye olma isteğiniz; tayin yaptırmanın, fikri bir beraberliğin veya boşta kalma endişesinin ötesindeyse, yani daha üst düzey bir hedefiniz var ise, üyeliğinizle sendikaya güç katmış edasıyla yavaş yavaş yönetim kadrosuna yaklaşıyorsunuz.

Çok uyumlu ve her halükarda sahiplenici tablo çizebilirseniz, yönetimle oluşturduğunuz bağ sizi önce işyeri temsilcisi yapar. Temsilciliği, yönetimin istediği konjonktürde götürebilirseniz, temsilcisi olduğunuz iş yerinde sendika yönetimine, sıkıntı getirecek sorun götürmez, eleştiri yapmaz, hep övücü ve elastiki olursanız bir üst kademeye terfi ettiniz, yönetimi belirleyecek delege konumuna yükseldiniz demektir. Bu arada bazı makamlarında kapısı şahsınıza açılabilir. Bu kötü bir şey mi? Eğer bu tarif ettiğimiz yolla oluyorsa, evet kötü bir şey. Yol yakınken iç muhasebenizi doğru yapmanız gerekir. Yok eğer, sorumluluğunuzun gereğini yaptığınıza vicdanen, gerçekten inanıyorsanız, yani sahiden istekle, coşkuyla, fedakarca, söylenmeden üzerinize düşeni yaptıysanız, kapınıza geleni başınızdan savmadıysanız, arkasından söylenmediyseniz, derdiyle dertlenip gereken girişimde bulunduysanız ve eleştirilmekten korkmuyorsanız doğru yoldasınız demektir. Yükselin yükselebildiğiniz kadar. Makamlarca yükselemezseniz de gönüllerde yükseleceğiniz kesindir.

Heyhat, gel gör ki, ülkemizde gelenek haline gelen, alınan sorumluluğun hakkını vermekten öte, bu gibi kitlesel sivil toplum kuruluşlarını atlama taşı gibi kullanan anlayışlar ve davranışlar, kutsal hak arama mücadelesini de kirletmektedir. Bu alanlarda gittikçe kalitenin düştüğünü, gelenin gideni aratır olduğunu müşahede ediyoruz. Kamu çalışanlarının sendikalara üyeliği, isteyerek ve bir yarar bekleyerek üye olmaktan öte, istemediği görevin verilmemesi, tayin gibi konularda zorluk yaşamaması veya makam atlama aşamasında ek destek olarak kullanması mesabesinde kalmaktadır. Ayrıca sendika yönetimine talip olanlar yönetimi ele geçirene kadar üyelerle çok yakından ilgilenmekte ancak seçildikten sonra hep üst düzey görüşme ve buluşmalarla vakit geçirmekte, kendi yükselme hamlelerinin peşine düşmekte, üyeleriyle ve üyelerinin sorunlarıyla ilgilenmeye zaman ayırmamaktadırlar. Hiç incelediniz mi, bir sendikacının üst düzey yetkiliyle görüşürken ki ilgisi, alakasıyla kendine bağlı bir üye ile görüşürkenki ilgisi ve tutumu nasıl?

Kamu çalışanları üye oldukları sendikalarından, daha kaliteli ve verimli iş yapma imkanları oluşturmasını, gelirlerinin belirlenmesinde baş rolü oynamasını, daha huzurlu ve mutlu, adil bir çalışma ortamının sağlanmasını beklerken, sendikalar; aranan ve alınan haklar veya kanunla tanınan imtiyazlarla değil, verilen payeler dahilinde kitlelerini, üyelerini yönlendirmeyi tercih etmektedirler. Fırat'ın kenarında bir memuru, bir amir kapsa, sendikasının haberi dahi olmamaktadır.

Sendikalar, hak ve adalet ekseninde bağımsız hareket ettikleri sürece güzel işler yapabilirler. Ama bir güce, bir kişiye veya kişilerden oluşan yönetimin veya yönlendiricilerin müdahalelerine maruz kalıyorsa güzel iş yapmaları zordur. Hak ve adalet etrafında bağlılığa dönmesi gereken ilişkiler bağımlılığa, dayanışma dayatmaya dönüşür.

Peki bu şartlarda kamu sendikaları kaldırılsa kamu çalışanları ne kaybeder? Bence kaybedeceği pek bir şey yok! En azından umutlarını saklı tutar yada umutlarını üç beş sendika yöneticisinin birkaç saatlik toplantı gündemine gömmezler!

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber