Bilim adamlığının zirvesi bitkisel ürün ticareti mi?

Bilim adamının, ticaret ve ünle olan ilişkisi, oldukça hassas bir ilişkidir. Bitkisel ürün ve benzeri alanların ticaretinde, bilim adamlarının para ve ünle ilişkisi konusunda, dünyada, lokal ve genel manada, yüzlerce olumlu örneklerin yanında olumsuz örneklerde vardır. Bütün bunlara rağmen, dünyada olduğu gibi ülkemizde de, her üniversitenin halen okuttuğu bilimsel etik kurallar içerikli dersleri de vardır. Bu derslerde bilimin ve bilim adamının ticaretle ilişkisi de anlatılmaktadır. Her şey bir tarafa sadece bu derslerden ders alarak bile doğru davranışı sergilemek mümkündür.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 29 Ocak 2018 10:18, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Bilim adamlığının zirvesi bitkisel ürün ticareti mi?

İşportacı Bilim Adamları

Özellikle sağlık, hastalık, beslenme, zindelik, zayıflama gibi istek ve ihtiyaçların, giderilmesine yönelik girişimlerin baş aktörleri; dağdan, bayırdan, çayırdan topladıkları bitkileri ve onlardan elde edilen bitkisel ürünleri, fahiş fiyatlarla satışa sunmaları ile kontrolsüz bir düzen oluşmuş durumdadır.

Bilim adamları veya konu uzmanları, genellikle üzerinde çalıştıkları veya uzmanı oldukları alanda görüş belirtirken, görüş belirttiği alanla ilgili çıktıların veya ürünlerin, hem olumlu, hem olumsuz yönlerini belirtir/belirtmek zorundadır. Bunu da, daha çok bilimsel ortamlara uygun bir şekilde sunar/sunmalıdır. Ürünün veya çıktının olumlu taraflarını öne çıkarırken, olumsuz taraflarını gizleme, basite alma ya da belirsiz bir şekilde ortada bırakma gibi bir yaklaşımın her şeyden önce etik olmadığını iyi bilir. Bu durum her alanda olduğu gibi, bitkiler ve gıda konusunda da böyledir. Ancak gelin görün ki, bilgisine ve uzmanlık alanına saygı duymakla birlikte, son dönemlerde, bilumum medyada, reklam içerikli ve parasal kaygılarla, bir şovmen misali, ünlenmiş şahsiyetler boy göstermektedir.

Bilim adamları, zamanlarını, bilime ve araştırmaya harcaması, bilim ortamlarında varlığını göstermesi ve bilimle haşır neşir olması gerekirken, adeta bir işportacı gibi medyayı işgal etmekte veya ettirilmektedirler. Hem öyle ki, birinin "ak" dediğine diğeri "kara" demektedir.

Sağlık vb konularda, gerçekten ciddi oranda çare olabilseler, eyvallah! Bir diyeceğimiz yok. Ancak görüyoruz ki, parasal vurgun sektörüne dönüşen bu alanda, sağlık açısından insanların beklentilerini ve umutlarını para karşılığında sömürme ve semirme dalgasının bizzat bir parçası olma konumuna düşmektedirler.

Bilim adamının "ne var bunda canım, amatör insanlarca yapılacağına bilim insanlarınca yapılsın" demesi kulağa hoş geliyor ancak sunulan ürünlerin fiyatlarına, ürünlerle ilgili açıklamalardaki çelişkilere, nasıl elde edildiği, nereden toplandığı, hangi şartlarda depolandığı... hususlarındaki belirsizliğe bakınca, bu açıklamanın, kendini haklı çıkarma girişiminden başka bir anlam ifade etmediği görülmektedir. Ayrıca birkaç yönü ile faydasını tespit ettiği bir bitkinin, tüm yönleri ile araştırılıp olumsuz etkisi var mı, yok mu, tespitini yapmadan, sadece faydalı yönünü öne çıkararak, kullanıma sunmak oldukça risklidir. Öne çıkarılan bir bitkinin veya bitkisel ürünün, sağlık açısından olumsuz yönü, ancak diğer bir bilim adamının rakiplik refleksi ile dile getirmesinden anlaşılmaktadır. Bu durum bilimsel açıklamalara ve bilim adamına saygınlığı ve güveni zedelemektedir.

Bir örnek verelim; son dönemlerde meşhur olan kinoa bitkisi; Kinoa, tahıl gibi değerlendirilebilen ve bir çok faydası olan, düşük gluten içermesi veya hiç içermemesi nedeniyle çölyak hastaları için umut olan bir bitkidir. Ancak bu bitki tohumunun veya ürünün üzerinde bulunan, gözle görülmeyen saponinin (kabuk veya zar) içeriğindeki, zehirli madde nedeniyle, çok fazla miktarda kinoa kullanılarak, tahıl gibi yemek yapılması, az da olsa zehir etkisi yapabilmektedir. Zehir etkisinin sıfırlanması için tohum üzerindeki bu zarın temizlenmesi gerekir. Böyle bir etkinin çok az olması nedeniyle bunun söylenmemesi, göz ardı edilmesi yada önemsenmemesi etik değildir. Bunun gibi yüzlerce bitkinin, çeşitli karışımlar veya ürünler olarak piyasada satışta olması, onlarca faydasından bahsedilmesi, dikkatlerin faydaya odaklanması/odaklandırılması ve bununda bazı bilim adamlarınca yapılması, durumun ciddiyeti açısından düşündürücüdür.

Bitkisel ürün veya doğal ürün konusunda paranın, hatta kolay paranın belirleyiciliği tartışılmaz bir duruma gelmiştir. Dağdan, bayırdan, çayırdan toplanan bitkilerin, fahiş fiyatlarla satışa sunumu ile kolay para kazanma maksatlı bir düzen oluşmuş durumdadır. Diğer yandan, anlatıldığı kadar faydası olmayan ama ciddi bir zararı da olmayan bitkiler ve bitkisel ürünlerde çoğunluktadır. Dolayısıyla bu tür ürünlerin satışı yapılsa da ciddi bir zararı olmayacağı için kullanıcı; "bana faydası olmadı" diyerek konuyu kapattığından sorun çıkmamaktadır. Ancak bir yönüyle, bu da kullanıcıyı aldatma değil midir? Parayla susan, parayla konuşan bilim, bilim olmaktan çıkmış demektir.

Köylü pazarında bilindik bitkilerin satılmasına bir diyeceğimiz yok. Ancak çoğu adını bile duymadığımız bitkilerin veya bitkisel ürünlerin özene bezene hazırlanmış, üzerine bitki isminden daha büyük harflerle kişisel ün ve isim eklenmiş paketlerde satılması düşündürücüdür. Bilimin ve bilimsel tanınmışlığın gücüyle, etikliği tartışmalı yollarla, maddi kazanç ve imkan edinmek, bilime ve bilim insanına saygı duyan ve saygısını esirgemeyen halkımızın nezih duygularını basamak yapmak, ne ticari anlayışa, ne de bilimsel anlayışa uygun düşmemektedir. Ticari hesabın; sağlığın, insan ihtiyaçlarının ve bilimsel anlayışın önüne geçtiği bu sektör "el insaf" deme noktasına doğru ilerlemektedir.

Özellikle bu bitkilerin ve bitkisel ürünlerin çoğunda, çok yönlü araştırma yapmadan, gerekli testlerden geçirilmeden, nerden ve hangi şartlarda toplandığı ve depolandığı belirlenmeden, ürünlerin üzerine ünlü bir ismin etiketini vurup, fahiş fiyata satmak ne kadar etiktir? Bunun doğruluğunun savunulabilir bir tarafı var mıdır?

Belli bir tanınmışlığı kullanarak, yetkilileri de, bilgisinin gücüyle ve yetkilinin konuyu bilmeyişiyle, etki altına almanın sonrasında oluşan, bu iflah olmaz pozisyonun açacağı tahribatları varın siz tahmin edin. Kaldı ki ülkenin dört bir tarafından toplanan bu ürünlerin faydalı olacak şekilde, incelenmesi, miktarının belirlenmesi ve kalitesinin tespiti vs... tek branşta çalışan bir veya birkaç bilim adamınca yapılması mümkün müdür? Veya hepsine yetişebilir mi? O halde kime yaptırmaktadırlar? Paketlemenin yapıldığı tesis veya ortam belli midir? Bu konuda soruları çoğaltmak mümkün... Sonuçta bu alan; mevzuatı eksik, kontrolü zayıf bir alandır. Ve bu alandaki ürünler, net ölçülerle ölçülebilir ve test edilebilir bir fabrikasyon ürünü değil.

Bu bağlamda, yetkililerin yetkisini kendine kalkan ederek, kendi varlığını büyük bir nimet olduğunu hissettirircesine, hazırlanan mevzuat ve projelerde öne çıkan, yetkilileri sekretarya gibi kullanan bilim adamlarının anlayışının baskınlığı; söz konusu alan açısından, hiçte hayra alamet bir görüntü vermemektedir.

Modern tedavi ve sağlıklı yaşam yöntemlerinin artık itici gelmeye ve cazibesini yitirmeye başladığı bir dönemde, bu yeni kabul görmeye başlayan oluşum, (ki bir nevi eskiye dönüş sayılır) henüz işin başında; daha sistemli bir şekilde kurgulanmalı ve bu alanın liderliğine soyunan bilim adamları, paranın ve ünün cazibesine kapılarak, kontrolü kaybetmemelidir.

Bilim adamının, ticaret ve ünle olan ilişkisi, oldukça hassas bir ilişkidir. Bitkisel ürün ve benzeri alanların ticaretinde, bilim adamlarının para ve ünle ilişkisi konusunda, dünyada, lokal ve genel manada, yüzlerce olumlu örneklerin yanında olumsuz örneklerde vardır. Bütün bunlara rağmen, dünyada olduğu gibi ülkemizde de, her üniversitenin halen okuttuğu bilimsel etik kurallar içerikli dersleri de vardır. Bu derslerde bilimin ve bilim adamının ticaretle ilişkisi de anlatılmaktadır. Her şey bir tarafa sadece bu derslerden ders alarak bile doğru davranışı sergilemek mümkündür.

Olması gereken; sadece; "sıradan doğal veya bitkisel ürün" deyip geçmek, doğru bir yaklaşım değildir. Getirisi ve götürüsü çok yönlü olduğundan, öncelikle bu alandaki mevzuat boşluğu gerçekçi olarak doldurulmalıdır. Bilim adamları bilimi, yetkililer yetkisini aslına uygun şekilde, milletin menfaatine; sağlığından fiyatlandırmaya kadar doğru kullanmalıdır. Bilim adamı yetkilinin, yetkilide bilim adamının alanına müdahale etmemelidir. Bilim adamları kendi aralarındaki çelişkili yorumların açıklamasını enaniyet gütmeden, makul bir şekilde açıklamalıdır. Sırf halkı kendi tarafına çekmek ve parasal beklentilerle birbirlerinin açıklamalarını yok saymaktan vazgeçmelidir. Aksi takdirde bir süre sonra bu alanda bilim adamına itimat azalacak, kontrolsüz bilim adamlarını kontrol edemeyen yetkililer iyice etkisizleşecek, faydalı bir çok bitkisel ürün şüpheli durumuna düşecektir.

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber