Gelir İdaresi tasarısı Maliye Bakanlığındaki gruplardan, kime ne getiriyor?

Haber Giriş : 08 Haziran 2004 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Aşağıdaki yazı memurlar.org forum sitesinden alınmıştır.

GELİR İDARESİNİN YAPILANMASI HAKKINDAKİ TASLAK ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME:

I-GELİR İDARESİ GENEL BÜTÇEDEN AYRILMALIDIR:

Türkiyede son 50 yıldır gelir idaresinin bağımsız bir yapıya kavuşturulması gerektiği yazıldı, tartışıldı konuşuldu. Bu konuda paneller düzenlendi, vergi konseyi kuruldu, yerli ve yabancı bilim adamlarına raporlar yazdırıldı. (Bağımsız bir gelir idaresi kurulmasıyla yetki ve etkisinin azalacağından endişe eden çok ünlü bir defterdarımızın deyimiyle "Vayt mıdır ne halttır bir rapor yazmış, herifin kendisi ölmüş, biz hala raporunu konuşuyoruz"). Zaman-zaman ayrılma adımları atıldı; ancak bu konudaki çabalar hep sonuçsuz kaldı. 1999 ve 2000 yıllarında çıkan ekonomik krizin etkisiyle Türkiye 1980'lerden sonra bir kez daha IMF ile stand by anlaşması imzaladı. IMF Türkiye ye yapacağı destek karşılığında daha güçlü bir ekonomiye geçebilmemiz için bazı reformlar yapılmasını istedi. Bu reformlar tartışıldı. (Hatırlarsanız Derviş zamanında 15 günde 15 yasa meclisten geçirilmek isteniyordu). IMF'nin reform istekleri bir-bir yerine getirildi. İktidardaki veya muhalefetteki partinin kim olduğu önemli değildi bunun için. Ancak yapılması istenen reform bağımsız, özerk bir gelir idaresi olunca emir maalesef demiri kesemedi ve tam 4 yıldır şanlı bir direniş başladı. Diğer reformlara sesini çıkarmayan bürokrasimiz iş gelir idaresi olunca 50 yıllık geçmişi olan projeden 40 maddelik bir tasarıyı 4 yılda hazırlayamadı. Şimdi önümüzde bir taslak var. Ve bunun da aceleye getirildiği söyleniyor. Yani bunu geri çekelim 10- 15 yıl sonraya kadar daha kapsamlı bir taslak hazırlarız denmek isteniyor. Bizim devleti idare etmenin en kolay yolu sorunları ötele, ötele, ötele. Bir gün birileri çıkıp biriken sorunları çözer nasıl olsa. Bu tasarı meclise nasıl sevk edilecek bilinmez ama bürokrat kesimimiz pek bir şeyi değiştirmiş görünmeyen, etliye sütlüye dokunmamış, durumu aynen muhafaza eden bu tasarıyı bile beğenmemiş görünüyor. Onları yakında ulusalcı güçlerle meydanlarda görürsek şaşırmayız.

Benim bu cümlelerimden hareketle tasarının aynen kanunlaşmasına taraftar olduğumu sanmayın. Benim görüşüm şudur. Evet tasarı pek bir yenilik getirmiyor, benim bulunduğum konumunda aleyhine yapılanmalar getiriyor, ama ben 20 yıldır gelir idaresinin maliye bakanlığı daha doğrusu genel bütçeden ayrılmasını, performansa dayalı bir çalışma ve bağımsız bir maaş sistemine kavuşmasını savunduğumdan (ve bence tasarının getirdiği en büyük yenilik kendi özel bütçesi olan, tüzel kişiliği haiz bir gelir idaresini öngörmesidir.) ucu bana da dokunsa bu tasarının desteklenmesi gerektiği kanaatindeyim.

II. MALİYE BAKANLIĞI DİĞER EKONOMİK BİRİMLERİN GERİSİNDEDİR:

Maliye bakanlığını bilenler bilir. Diğer bakanlıklarda olmayan tarzda gruplar vardır bakanlıkta. bu gruplar (kimse alınmasın ama) her zaman kendi çıkarlarını ülkenin çıkarlarının kat be kat üzerinde tutarlar. Bunun aksini kimse iddia edemez. Eden varsa tek-tek somut olaylarla açıklamalarda bulunabilirim. Bu gruplar hep birbirini kollar, birbirlerinin de yükselmesini engellerler. (Kısaca bir Türk halkı psikolojisi). Ama her defasında cümlelerini "Biz grubumuzun çıkarı için değil ülkemizin çıkarları için böyle düşünüyoruz. " diye başlarlar. Bu kısır çekişmelerin bakanlığı getirdiği sonuç şudur: Maliye bakanlığı bir ekonomi birimidir. DPT, Hazine, Dış Ticaret, Merkez Bankası, Gümrükler, Kamu bankaları, SPK, Rekabet, BDDK... gibi. Kurumlara benzer fonksiyon görmektedir. Saydığımız bu birimler arasında özlük hakları ve çalışma ortamları açısından en alt seviyede maliye bakanlığı vardır. Elbette 60 binden fazla personeli ve her ilçede teşkilatı olan bir bakanlıkla personeli 1000'i geçmeyen kurumların kıyası doğru olmayabilir ama bu gün arada çok büyük uçurumlar meydana gelmiştir. Maliye bakanlığı personeline ek ödeme ve fazla mesailerde çok cimri davranmaktadır. Başka bakanlıklar hastane inşaatı için ayrılan ödeneği bile personele dağıtmakta beis görmezken (doğru bulmuyorum) onlar için önemli olan verebilecek para ve yasal dayanak olması yeterliyken maliye parası ve yasal dayanağı olmasına rağmen çalışanlarına çok düşük tutarlarda ödeme yapmaktadır. Yukarıda saydığım kurumlar ise bir hak varsa onu son haddine kadar kullanmaktadır.

III. GELİR İDARESİ MALİYE BAKANLIĞININ VİZYONUDUR:

Gelir idaresi maliye bakanlığı bünyesinde gelirler genel müdürlüğü olarak örgütlenmiştir. Bakanlığın 66 bin çalışanının yaklaşık 42 bini gelir birimlerinde çalışmaktadır.
Merkezde Genel Müdür Ve Yardımcıları,
Daire Başkanları
Şube Müdürleri,
Devlet Gelir Uzman Ve Yardımcıları,
Şef ve memurlar vardır.
Taşrada Gelirler Bölge Müdürlükleri,
Vergi Dairesi Başkanlıkları,
Vergi Dairesi Müdürlükleri,
Vergi Denetmenleri Birim Başkanlıkları,
Gelir Müdürlükleri,
Takdir Komisyonu Başkanlıkları,
Malmüdürlüklerine bağlı gelir servisleri.

Halkımız maliye bakanlığı mensuplarına "müfettişinden memuruna kadar" "maliyeci" der. Müfettişlerimiz alınmasınlar ama halkımız onların büyük üstat olduklarını bilmezler. Bir yeri tarif ederken üstatların lojmanını geçince sağa dön demez, "maliyecilerin lojmanını geçince" der. Peki maliyeci ne demektir. "maliyeci" denetim yapan yoklama memurudur, tahsilat yapan icra memurudur, asık yüzlü vergi dairesi müdürü ve çalışanlarıdır. Maliyeci başka bir şey değildir. Vatandaşa göre vergisini soran kimse müfettişinden denetmenine memuruna kadar maliyecidir. Görüldüğü gibi "maliyeci" kavramı vergi işiyle uğraşan devlet görevlisi demektir. Hiçbir zaman maliyeciye Milli Emlak, Muhasebat Tasiş konusunda soru sorulmaz. Ona berbere de gitse, bara da gitse, kız istemeye de gitse vergi sorulur. Yeni vergi olup almadığı, aracını vergisini yatıramadığı ne yapacağı, vergi affı çıkıp çıkmayacağı. Belleklerimizi bir yoklayalım lütfen akılımıza gelen mükellef maliyeci fıkralarındaki maliyeci arkadaş; Milli Emlakçı mıdır, Muhasebatçı mıdır, yoksa Muhakematçı mı. (Eğer bilemeyen varsa Şükrü Kızılot Hocaya sorabilir.). Buradan çıkan sonuç gelir idaresi Maliye Bakanlığının vizyonudur, vatandaş karşısında görünen yüzüdür, konuşan dilidir, imajıdır, Sayın Bakanımızın deyimiyle karizmasıdır ve onu çizdirmemek gerekir.

IV- GELİRLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MALİYENİN ÜVEY EVLADIDIR:

Peki bakanlığımızın vizyonu olan, imajı olan, devlet kavramının ortaya çıkmasından sonra en önemli fonksiyon olan vergilerin toplanması işini yürüten (bazı düşünürlere ve bana göre devlet vergi koyup bunu toplayabilen otoritedir. Eğer bir insan topluluğundan kazandığı paranın bir kısmını kendi koyduğunuz kurallara göre cebren alabiliyorsanız siz artık devlet olmuşsunuzdur) gelir idaresine gerek devletimiz gerekse bakanlığımız gereken önemi vermiş midir? Bu soruya evet veya hayır diye bir cevap vermek yerine ben fiili durumu bildiğim kadarıyla aksettirip kararı sizlere bırakıyorum. (yeni tasarıda maliye müfettişleri ve hesap uzmanları kendilerini gelir idaresinden saymadıkları için gelir idaresi dışında yer almışlar bende yapacağım değerlendirmede onları hariç tutarak mevcut gelir idaresi çalışanlarının sorunlarına değinmek istiyorum.)
1-Bakanlığımızın diğer genel müdürlük kontrolörlerinin kurulları, denetim birimi başkanlıkları olduğu halde bu sadece Gelirler Kontrolörlerinden esirgenmiştir.
2-Merkezi denetim elemanları arasında lojman yönünden en fazla mağdur edilen kesim gene Gelirler Kontrolörleridir.
3-Diğer birim kontrolörleri kendi genel müdürlüğünde genel müdür yardımcılığına normal olarak yükselebilirken başka birimlerde müsteşar olabilen Gelirler Kontrolörleri gelirler genel müdürlüğünde daire başkanlığından öteye geçememektedir. Yeni tasarı gelir idaresi başkanlığı ve başkan yardımcılığı yolu kapatılmıştır.
4-Denetmenler arasında en fazla mağdur olanlarda Vergi Denetmenleridir. Milli Emlak Denetmenleri her daim hem lojman hem fazla mesai hem kayyum parası; Muhasebe Denetmenleri ise her daim fazla mesai (ve de çoklukla) almaktadırlar. Vergi Denetmenleri ise fazla mesai almamakta nadiren lojman imkanına sahip olabilmektedirler.
5-YMM olma hakkı Gümrük Müfettişleri, Sayıştay Denetçileri, Başbakanlık YDK Üyeleri, Bankalar Yeminli Murakıpları gibi vergiyle kıyısından irtibatlı gruplara tanınırken vergi dairesi müdürleri ve vergi denetmenlerine tanınmamıştır. Bu hak 2000 yılından itibaren giren Vergi Denetmenlerine tanınmışken şu sıralarda 3628 de değişiklik yapılarak geri alınacaktır. Milli Emlak ve Muhasebe Denetmenleri Vergi Denetmenlerine kızabilirler. Önüne gelenin uzman olduğu ve yeterlik sınavına girdiği ülkemizde yeterlik sınavınızın konmamasının sebebi Vergi Denetmenleriydi.
6-Denetmenler ve Maliye Bakanlığı müdürleri arasında yükselme şansı en az olanlar Vergi Denetmenleri ve Vergi Dairesi Müdürleridir. Tabi yükselmeler sınavla olmakta. Ama benim gördüğüm taşra teşkilatımızın en bilgili, kendini yetiştirmiş ve sayıca çok olan birimi bu iki gruptur. Defterdar ve yardımcılarının hangi birimlerden geldiklerine baktığınızda bu iki grubun sayılarıyla ters orantılı olarak yükselebildiklerini göreceksiniz.
7-Yılda 15 binin üzerinde vergi inceleme raporu yazan Vergi Dairesi Müdürlerinin halen YMM olma hakları yoktur. ayrıca devletin mallarını yöneten Milli Emlak Müdürü ve yardımcıları kayyum parası alırken 15 bin inceleme yapan Vergi Dairesi Müdürlerinin de denetim tazminatı almaları gerekmez mi.
8-Dünya artık bilgi çağı, her şey bilgisayar ortamında yapılıyor. Bir çoğumuz bankalara gitmeyi unuttuk. Artık mükelleflerinde vergi dairelerine gitmeyi unutmalarının zamanı gelmedi mi? Hayır 5 yıldır VEDOP 2 ihalesi yapılacak beyannameler internetten verilecek, cek, cek. Bu 1995 lerden beri her genel müdürün bakanın söylediği ama artık inandırıcılığını yitirmiş bir proje. (2000 sonunda dendi, 2002 sonunda dendi şimdi 2004 başı dendi, şimdi 2004 sonu deniyor.). ama muhasebat 2000'de 1 yıl içerisinde (projenin geçmişi de gelirlerdeki gibi 15 yıla değil 2 yıla dayanıyor.) Milli Emlak 1996 da proje hazırlıklarına başladı 1998'den itibaren otomasyona geçti. Şu anda bir çok ilde Milli Emlak Müdürlükleri bilgisayar ortamında çalışmaktadır. Şu sıralar personel birimleri de tüm işlemlerini bilgisayar ortamına aktarıyor.
Gelir idaresinde ise bilgisayara geçme çalışmaları 1980 lerde Rahmetli Altan Tufan zamanında başladı, anacak bu güne kadar bir arpa boyu yol alındı.
9.Denetim birimleri arasında da Gelirler Kontrolörleri ve Vergi Denetmenleri yaya bırakılmaya çalışılmaktadır. Milli Emlak ve Muhasebat Kontrolörleri 1999 yılı itibariyle lap top bilgisayara sahipken Gelirler Kontrolörlerine 2002 de bilgisayar verilmiştir. Milli Emlak Denetmenlerine 2 yıldır lap top verilerken VATANDAŞIN ÇOĞUNUN ÖMRÜ HAYATINDA GÖREBİLECEĞİ TEK MÜFETTİŞ OLAN Vergi Denetmenlerine halen bilgisayar verilmemiştir. Arkadaşlar bir Milli Emlak veya Muhasebat Kontrolörünün veya Denetmenlerinin temel işi kendi birimlerini denetlemektir. Bir Gelirler Kontrolörü ve Vergi Denetmeni ise ağırlıklı olarak vergi incelemesi yapmakta ve mükellef nezdinde çalışmaktadır. Vatandaş çoğu zaman Vergi Denetmenine çekinerek gitmekte ama tutanağı eliyle yazan bir Denetmen görünce buna pek de itibar etmemesi gerektiği sonucuna varmaktadır.
10.Gelelim fazla mesai konusuna. Bilindiği gibi Maliye Bakanlığı personeline ödenecek fazla mesai Vergi Usul Kanunu EK 13. Maddeye dayanılarak verilmektedir. Bu maddenin önceki haline (2003 nisanında değişiklikten önceki) göre fazla mesai Gelirler Genel Müdürlüğüne bağlı birimlere verilebilmekteyken yapılan değişiklikle tüm bakanlık personeline şamil olmuştur. Ne gariptir ki daha evvel gelir idaresine verilmeyen fazla mesai bu gün Bütçe, Muhasebat, Muhakemat ve Milli Emlak birimlerine verilmeye başlanırken gelir birimleri yılın belli aylarında o da yaptıklarının karşılığı olmayacak şekilde fazla mesai alabilmektedir. Ancak bakanlığın saydığım diğer genel müdürlüklerinin merkez ve taşra birimleri fazla çalışacak işleri olmadığı halde yılın 12 ayı boyunca fazla mesai almaktadır. Bu gün taşrada bir Milli Emlakçı ile bir gelir idaresi çalışanı arasında aylık 200-300 milyonluk maaş farkı oluşmaktadır.

Tüm bu üvey evlat muamelesinin sonucunda ülkemizde maalesef vergi toplanamıyor. Kayıt dışılık olabildiğince artmış durumda (%70 civarındadır). Gelir idaresi de kendini finanse edecek ek bir kamu geliri yaratamamaktadır.

20 yıllık tecrübeme dayanarak aşağıdaki şekilde bir hesap yaptım biraz abartmış olabilirim ama doğruluk payı vardır.

Ülkemizde vatandaşlarımızın % 10 kadarı mükellefiyetini eksiksiz yerine getirmektedir. Esasen bu vatandaşlarımız sadece vergisel yükümlülüklerini değil devletin getirdiği tüm sorumlulukları eksiksiz yerine getirir. Bu vatandaş grubuna vergiyi kaçırın yakalamayacağım deseniz bile gene kaçırmaz. Gayrimüslim vatandaşlarımız bu grup içerisinde yer alır. Ne gariptir ki vergi incelemeleri ve denetimlerinde de sıklıkla bu grup üzerine gidilerek diğer mükellefler nezdinde çizilen devlet karizması düzeltilmeye çalışılır.

Şükrü Kızılot Hocaya göre de yaklaşık 1000 civarındaki kurumsallaşmış mükellef verginin büyük kısmını ödemektedir. Bunların başına da vergi memuru dikmeye gerek yoktur.

Bunların dışında kalan gruplardan memur ve işçilerimizin vergi kaçırma şansları bulunmamaktadır.

Tüm bu saydıklarımdan elde edilen hasılat vergi gelirlerinin % 80 90 larına tekabül etmektedir. gelirler genel müdürlüğü olmasa da bu kadar vergi toplanacaktır. (burada caydırıcılık gücü ihmal edilmiştir.). Geriye kalan mükellef grubu da canı isterse vergi ödemekte istemezse kuruş vergi ödememektedir. Ve gelir idaresi de hiç birine hayır kardeşim senin vergin o kadar değil bu kadar olacak diyememektedir. Demesine izin verilmemekte, gereksiz iş yükünden demeye vakti olmamakta, bilgisayarsız, otomasyonsuz denetim elemanlarıyla mükellefler köşe kapmaca oynamaktadır. Son yıllarda geliştirilen yeni strateji de mükellefi tehdit ederek vergi toplamaktır. (Şu anda değişik illerde çalışan 200 Vergi Denetmen İstanbul'a geçici görevle gönderilmiş olup mükelleflerin matrahlarını artırmaya çalışmaktadır. Yani Anadolu da yaşayan belki hayatında İstanbul'a gelmemiş bir denetmen İstanbul da çalışan bir esnafın ne kadar kazanacağını ondan daha iyi bilecek.).

V- TASARIYLA OLUŞACAK YENİ YAPI NASIL OLACAK?
Genel Müdürümüzün ifadeleriyle Hakkari de göreve başlayan bir vergi memuru gelir idaresinin başına geçme hedefine sahip olacaktı. Halbuki önümüzdeki tasarıya göre bırakın memuru, kontrolör bile gelir idaresinin başına geçememektedir. Gelir idaresi başkanı olmanın iki yolu var ya 20 yıllık Maliye Müfettişi Hesap Uzmanı olacaksın, ya da Osman Arıoğlu olacaksın. Eğer bir memurun gelir idaresi başkanı olması isteniyorsa liyakat sistemi getirilmeli. Yani her terfide sınavdan geçirilmeli memur, müdür, daire başkanı. Tasarıyla önü açılan tek grup var onlarda devlet gelir uzmanları. Ama onlarında geldiği gelebileceği yer bölge müdür yardımcılıkları ve gelir idaresi müdürlükleri. Kurullarda bekleyen üstatlar varken gelir idaresi daire başkanlığı mümkün değil.

Tasarının getirdiği bir değişiklikte grup müdürü vergi, vergi dairesi, şube müdürlüklerinin sınavla değil de doğrudan atama yoluyla doldurulabilecek olması. Arkadaşlar benim buradan çıkardığım sonuç şudur. Devlet Gelir Uzmanları bölge müdür yardımcılığı grup müdürlüğü vergi dairesi müdürlüklerine direkt sınavsız atanabilecekleri hükmü var ya. İşte onun uygulaması şöyle olacak: kuruldaki bir üstadın canı sıkılacak akşam yatıp sabah kalkınca bölge müdürü olmaya karar verecek. (şu anda da defterdar oluyorlar ancak yönetimi bilmedikleri için zorlanıyorlar. Bir çok defalar Milli Emlak Müdürünün Vergi Dairesi Müdürünün defterdar olan üstatları ellerinde oynattıklarını duyduk gördük. Bunda kızacak küçümsenecek bir durum yok. işin tabiatı gereği memurluktan gelen bir müdür kuruldan başka bir yere adımını atmamış Hesap Uzmanı ve Maliye Müfettişinden önce çekinmekte, her şeyi bilen zehir gibi olduklarını görmekte ancak yavaş-yavaş alıştıkça kendisinden bir hayli küçük olan üstadının uygulama ve yönetim konusunda eksik kaldığını görmektedir. Kurulda denetim yapmak çok güzel öğrenilir, ancak yönetim bilgiden başka özellikleri de gerektirir.). bölge müdürü olmaya karar veren üstat yanına 20 tane Devlet Gelir Uzmanını alacak onları vergi dairesi müdürlüklerine ve bölge müdür yardımcılıklarına atayacak. Onlarda kendisi gibi merkezden gelmiş memur, mükellef görmemiş olan kişiler olduklarından bölgeyi avucunun içi gibi idare edecek. Tüm ipler bölge müdürünün elinde olacak. Sınavla gelen müdürler ise genelde nerede küçük, önemsiz, taşra vergi dairesi var oralara atanacaklar. Yani şu anda uygulanan büyük illerin defterdarları merkezden atanır hükmü "büyük illerin vergi dairesi müdürleri de merkezden gelir" şekline dönüşecek.

TÜSİAD tasarıyı olumlu bulmuş. Onların istediği kendilerine hizmet verecek özel vergi dairelerinin kurulmasıydı. Bölge vergi dairesi denilince hemen bu isteklerinin gerçek olduğunu sandılar. Bölge vergi dairesi tabiri bir zorunluluk gereğidir. Olması gereken bölge müdürüdür. Ancak son çıkan kamu yönetimi temel kanuna göre bir bakanlık hem il hem de bölge düzeyinde örgütlenememektedir. Bölge vergi dairesi denilerek bu aşılmaya çalışılmış ama bence bu şekilde de kamu yönetimi temel kanununa aykırılık var.

Sayın mükelleflerimizde tasarıyla gündeme gelen mükellef odaklı idare, performansa dayalı idare, .... hizmetleri dairesi başkanlığı, gibi kulağa hoş gelen tabirlere aldanmasınlar. Vergi dairelerinde yaklaşık 5 yıldır halkla ilişkiler servisleri vardır. Amaç neydi, mükelleflere daha iyi hizmet, onları bilgilendirme. Sonuç ne oldu:vergi dairelerinin insani ilişkileri en bozuk, sicili kabarık memurları bu servise verildi. Tam bir Türkiye klasiğidir bu durum.

Maliye Bakanlığında yine 6 yıldır toplam kalite yönetimi diye bir şey var. Bu da çalışanların ve mükelleflerin mutluluğunu en üst düzeye çıkarmak amaçlı. Yöntemi de amirle memurun birlikte düşünüp ortak uygulamalara geçmesi. Dünyada amirle memurun beraberce düşünüp ortak karar alabileceği son kurum maalesef TC Maliye Bakanlığıdır.

VI- TASARI MALİYE BAKANLIĞINDAKİ GRUPLAR İÇİN NE GETİRMEKTEDİR?

1-MALİYE MÜFETTİŞLERİ:
Teftiş Kurulu Gelir İdaresinin ayrılmasına sonuna kadar karşıdır ve sonuna kadar da direnecektir. Bu güne kadar da gelir idaresi ayrılmadıysa bu Maliye Teftiş Kurulunun başarısıdır. Tasarıyla Maliye Müfettişleri gene eskisi gibi hem denetim hem de idare yetkisine sahipler ancak teftiş kurullarının kaldırılması da gündemde. Eğer tef tiş kurulları kalkarsa Maliye Teftiş Kurulunun gelir idaresi üzerinde etkisi kalmayacak. Maliye Teftiş Kurulu Gümrük Müsteşarlığının ayrılması için çok çaba sarfetmişti. Ancak iş gelir idaresi olunca çok direndiler. Aynı direnci keşke o zaman da gösterselerdi.

2-HESAP UZMANLARI:
Tasarıya damgalarını vurmuşlar. Ne yardan geçmişler ne de serden. Hem gelir idaresinin üst yönetiminde söz sahibi olacaklar, hem de Maliye Bakanlığının diğer birimlerinde başa oynayacaklar. Başbakanlık Müsteşarının gözünü boyamak içinde Devlet Gelir Uzmanlarının önünü açar gibi yapmışlar. Denetim grubu olan Gelirler Kontrolörlerini idarenin bir parçası gibi göstermişler. Bilmiyorum Sayın Müsteşar buna inanacak mı? Yukarıda bahsettiğim gibi merkezdeki devlet gelir uzmanlarını da müdürlüklere getirince bölgeleri dikensiz gül bahçesi gibi yönetecekler.

3-GELİRLER KONTROLÖRLERİ:
Arkadaşlar kim ne derse desin bu gün Gelirler Kontrolörleri Türkiye nin en önemli bir denetim birimidir. Sayısal olarak ta, nitelik olarak ta, yaptığı işin ehemmiyetiyle de bakanlık müfettişlerinin önünde gelir. Ancak bu tasarıyla yapılmak istenen tek şeyin kontrolörlerin tasfiyesi olduğunu söylersek yanlış olmaz. Gelirler Kontrolörlüğü bir denetim grubudur. Denetim birimini Daire Başkanlığı gibi bir yapılanma içerisine sokamazsınız. Daire başkanı, şube müdürü gibi unvanlar hiyerarşik amir-memur ilişkisini gösterir. Bizim devlet yapımıza göre amir pozisyonundaki mercii astlarını yönetir, emir ve talimatları doğrultusunda çalıştırır. Denetim mesleğinin çalışma şekline göre ise tüm denetim elemanlarının bağımsız çalışması, gerekirse birkaç denetim elemanın ortak çalışması gerekir. Şimdi daire başkanı Gelirler Kontrolörünü sevk ve idare mi edecektir, yazdığı raporu mu imzalayacaktır. Bir çoğu zaten daire başkanlıkları yapmış ve yapabilecek olan insanlara bu şekilde muamele ile performans mı artırılmaya çalışılmaktadır. Zannedersem Devlet Gelir Uzmanlarının önü açılarak sanki Gelirler Kontrolörleriyle kapışmaları da amaçlanıyor. Tasarıda bir garip ve gülünç durum daha var: Gelirler Kontrolörlerinin Gelir İdaresi Müdürü olabilmesi imkanı tanınmış.
1.Gelirler Kontrolörünün Ek göstergesi 3600, GİMüdürünün 3000,
2.Gelirler Kontrolörünün görev tazminatı 10000 GİMüdürünün 0,
3.Gelirler Kontrolörünün ÖHT+Denetim Tazminatı %240, GİMüdürünün % 135,
4.Gelirler Kontrolörünün Maliye Tazminatı % 165, GİMüdürünün %125,
5.Gelirler Kontrolörünün emekli maaşı 1.400.000.000 TL, GİMüdürünün 800.000.000 TL
Buna ancak gülünür. (5 yıl İstanbul Defterdarlığı yapan bir kişi Eminönü mal müdürlüğüne atanabilir. Gibi bir şey.).

4-VERGİ DENETMENLERİ:
Şu andaki durumlarına göre bir şey kaybedip kazandıkları söylemek çok zor. Ancak idari görevlere gelemeyecekleri kesin. Nerelerde çalışacakları meçhul. Çünkü bu yasaya göre ilçelerde de çalıştırılabilirler. Tasarı da geçen grup müdürü zannedersem avukatlar ve denetmenler için düşünülüş. Aynen kontrolörlerde olduğu gibi denetmenlerde müdür emrine verilmiş. Şu anki uygulamada Vergi Denetmeni=Vergi Dairesi Müdürü kuralı vardı. Ancak grup müdürü ile vergi dairesi müdürünün eşit pozisyonlar olduğunu varsayarsak denetmenleri de grup müdürü (ki muhtemelen vergi dairesi müdürlüğü ve ya Devlet Gelir Uzmanlığından gelmiş olacak) sevk ve idare edeceğinden artık vergi dairesi müdürü denetmenden üst olduğunu ispatlamış olacak. Şimdi bu ortamda vergi denetmeninden performans bekleyeceksin.

5-DEVLET GELİR UZMANLARI:
Tasarıyı onlarla Hesap Uzmanların hazırladığı belli. Diyecek bir şey yok. yıldızları çok parlamış. Pek yakında ek göstergeleri 3600, ÖHT da % 210 olursa şaşırmamak gerek.

6-VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLERİ:
Tasarı onları denetmenlerden açık bir şekilde üst pozisyona çekiyor. Bunu çok istiyorlardı. Bu güne kadar arada mücadele vardı. Artık mücadele bitti diyebiliriz. Ancak artık büyük vergi dairelerine şu anki mevcut müdürlerin gelmeleri zor. Oralara DGU atanacaktır.

7-MÜDÜR YARDIMCILARI:
Bundan sonra müdür olmak zor. Çünkü DGU da direkt atamayla müdür olabilecekler.

8-GELİR UZMANLARI:
Onların da hedefleri müdür olabilmekti ama tasarıda onlar hakkında hiçbir şey yok. nerede çalışacakları, nasıl yükselebilecekleri. Bir görüşe göre şu andaki gelir uzmanları Vergi İstihbarat Uzmanı yapılacak. Bu Gelir Uzmanları için olumlu. Çünkü kısa süre sonra yapılacak sınavla memurlar arasından bir çok gelir uzmanı alınacak.

9-MEMURLAR:
Bir kısmı gelir uzmanı olma hakkını elde edecek. Diğerleri memur kalmaya devam edecek. Memur olarak kalanların yükselme şansı hiç yok. tek tesellileri maaşlarına yapılmasını bekleyecekleri zam olabilir.

TASARIYI TÜM OLUMSUZLUKLARINA RAĞMEN ÖZEL BÜTÇELİ TÜZEL KİŞİLİĞİ HAİZ BİR GELİR İDARESİNİ GETİRMESİ NEDENİYLE DESTEKLİYORUM.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber