Nihayet Avrupa'dan 'Müslümanlar' lehine karar çıkabildi
İslam'a yönelik nefret söylemlerini birçok kez 'ifade özgürlüğü' adı altında
hoşgörüyle karşılayan Avrupa'da örnek karar. 9 yıldır süren davada AİHM içtihat
olacak hüküm verdi: Hz. Muhammed'e hakaret düşünce özgürlüğü değil.
AİHM, Avusturya'da Hz. Muhammed'e hakaret eden kadının ifadelerini düşünce özgürlüğü
kapsamında saymadı. Avusturya Mahkemesi'nin verdiği para cezasının yerinde olduğuna
hükmeden AİHM, E.S. adlı Avusturyalının sözlerinin, İslam peygamberine karşı
bir saldırı olduğunu, bunun önyargıları artırıp, dini barışı tehlikeye atttığını
vurguladı.

ÖNCE YEREL MAHKEME CEZASI
Avrupa'da İslam'a ve değerlerine yönelik sergilenen çirkin yaklaşımlara 'dur'
diyecek hüküm verildi. Avusturya'da 2009'da düzenlenen 'İslam'ın Temel Unsurları'
başlıklı seminere katılan 47 yaşındaki konuşmacı, peygamberimize hakaret eden
ifadeler kullandı. Yerel mahkeme söz konusu kişiye para cezası kesti. Yüksek
mahkemeden de ret cevabı çıkınca dosya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşındı.
'ÖN YARGILARI KÖRÜKLER'
AİHM hassas konuda içtihat oluşturacak örnek karar verdi. Mahkeme heyeti oy
birliğiyle söz konusu hakaretin İnsan Hakları Sözleşmesi'nin düşünce özgürlüğü
ile ilgili 10'uncu maddesi kapsamında görülemeyeceğine karar verdi. Gerekçede
"Kullanılan ifadeler Hz. Muhammed'e hakaret içeren saldırı olarak değerlendirildi.
Bu tür başka saldırılar, ön yargıları körükler ve dini özgürlüğü tehdit eder"
denildi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avusturyalı bir kadının Hz. Muhammed'e yönelik hakaret içeren ifadelerinin düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğine hükmetti. Yargıçların oy birliğiyle alınan kararla ilgili AİHM'den yapılan yazılı açıklamaya göre, 47 yaşındaki Avusturyalının 2009'da Hz. Muhammed'e yönelik kullandığı hakaret içerikli ifadelerin İnsan Hakları Sözleşmesi'nin düşünce özgürlüğü ile ilgili 10. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğine oy birliği ile karar verildi. Açıklamada, Avusturya mahkemelerinin şahıs hakkında yerinde ve doğru gerekçelerle hükmettiğinin altı çizilerek, "Kullanılan tartışmalı ifadeler objektif tartışma sınırlarını aşmıştır. Kullanılan ifadeler İslam Peygamberi Hz. Muhammed'e hakaret içeren bir saldırı olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca bu tür başka saldırılar, ön yargıları körükler ve Avusturya'daki dini özgürlüğünü tehdit eder" değerlendirmesine yer verildi.
KARARDA DİNİ DENGELER VURGUSU
Mahkeme açıklamasında ayrıca, Avusturya'daki yerel mahkemelerin, başvuruyu yapan
E.S. adlı kadının sözlerini "geniş bir bağlamda, kapsamlı bir şekilde değerlendirdiğini
ve kararda ifade özgürlüğü ile, diğerlerinin dini duygularının korunması ve
Avusturya'daki dini huzurun korunması arasında dikkatli bir denge kurulduğunu"
belirtti. Ayrıca, yerel mahkemelerin kararlarında Muhammed Peygamber'in aleyhindeki
ifadelerin objektif bir tartışmada izin verilen limitleri aştığı ve İslam peygamberine
karşı küfürlü bir saldırı olarak sınıflandırıldığı ve bunun da önyargıları artırıp,
dini barışı tehlikeye atttığına hükmedildiği vurgulandı. Avusturya mahkemelerinin
de kararlarla ilgili yeterli nedenler ortaya koyduğu ifade edildi. Öte yandan
AİHM'in kararında verilen hükmün nihai olmadığı ve üç aylık süre içinde davanın
Büyük Daire'nin önüne getirilebileceği de kaydedildi.
YARGI SÜRECİ 9 YIL SÜRDÜ
Avusturya'da 2009'da 'İslam'ın Temel unsurları' başlıklı bir seminerde konuşan
47 yaşındaki kişi, Hz. Muhammed'e hakaret içeren ifadeler kullanmış, 2011'de
Viyana Bölge Mahkemesi Avusturyalı kadını dini öğretiyi aşağıladığı gerekçesiyle
480 euro para cezasına çarptırmıştı. Cezaya itiraz eden Avusturyalı E.S. davayı
Yüksek Mahkemeye taşımış ancak mahkeme Hz. Muhammed'e hakaret eden kişinin itirazını
kabul etmemişti. Bunun üzerine söz konusu kişi davayı AİHM'e taşımıştı. E.S.
AİHM'ye başvurusunda 'yerel mahkemelerin, sözlerini ifade özgürlüğü çerçevesinde
değerlendirmediğini, böyle yapmış olsalardı sözlerini sadece değer yargıları
olarak değil, gerçeklere dayanan değer yargıları olarak göreceklerini' savunmuştu.
E.S. İslam'a yönelik eleştirilerinin kamusal tartışmaya katkı yapan objektif
ve canlı bir tartışma ortamında dile getirildiğini, İslam peygamberini hedef
almadığını, dini grupların kamu kurumları olarak görülmesi ve bu nedenle de
ağır eleştirileri hoş görmeleri gerektiğini" vurgulamıştı.