Nihayet Avrupa'dan 'Müslümanlar' lehine karar çıkabildi

İslam'a yönelik nefret söylemlerini birçok kez 'ifade özgürlüğü' adı altında hoşgörüyle karşılayan Avrupa'da örnek karar. 9 yıldır süren davada AİHM içtihat olacak hüküm verdi: Hz. Muhammed'e hakaret düşünce özgürlüğü değil.
AİHM, Avusturya'da Hz. Muhammed'e hakaret eden kadının ifadelerini düşünce özgürlüğü kapsamında saymadı. Avusturya Mahkemesi'nin verdiği para cezasının yerinde olduğuna hükmeden AİHM, E.S. adlı Avusturyalının sözlerinin, İslam peygamberine karşı bir saldırı olduğunu, bunun önyargıları artırıp, dini barışı tehlikeye atttığını vurguladı.

Kaynak : Karar
Haber Giriş : 26 Ekim 2018 08:40, Son Güncelleme : 26 Ekim 2018 08:29
Nihayet Avrupa'dan 'Müslümanlar' lehine karar çıkabildi

ÖNCE YEREL MAHKEME CEZASI
Avrupa'da İslam'a ve değerlerine yönelik sergilenen çirkin yaklaşımlara 'dur' diyecek hüküm verildi. Avusturya'da 2009'da düzenlenen 'İslam'ın Temel Unsurları' başlıklı seminere katılan 47 yaşındaki konuşmacı, peygamberimize hakaret eden ifadeler kullandı. Yerel mahkeme söz konusu kişiye para cezası kesti. Yüksek mahkemeden de ret cevabı çıkınca dosya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşındı.

'ÖN YARGILARI KÖRÜKLER'
AİHM hassas konuda içtihat oluşturacak örnek karar verdi. Mahkeme heyeti oy birliğiyle söz konusu hakaretin İnsan Hakları Sözleşmesi'nin düşünce özgürlüğü ile ilgili 10'uncu maddesi kapsamında görülemeyeceğine karar verdi. Gerekçede "Kullanılan ifadeler Hz. Muhammed'e hakaret içeren saldırı olarak değerlendirildi. Bu tür başka saldırılar, ön yargıları körükler ve dini özgürlüğü tehdit eder" denildi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avusturyalı bir kadının Hz. Muhammed'e yönelik hakaret içeren ifadelerinin düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğine hükmetti. Yargıçların oy birliğiyle alınan kararla ilgili AİHM'den yapılan yazılı açıklamaya göre, 47 yaşındaki Avusturyalının 2009'da Hz. Muhammed'e yönelik kullandığı hakaret içerikli ifadelerin İnsan Hakları Sözleşmesi'nin düşünce özgürlüğü ile ilgili 10. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğine oy birliği ile karar verildi. Açıklamada, Avusturya mahkemelerinin şahıs hakkında yerinde ve doğru gerekçelerle hükmettiğinin altı çizilerek, "Kullanılan tartışmalı ifadeler objektif tartışma sınırlarını aşmıştır. Kullanılan ifadeler İslam Peygamberi Hz. Muhammed'e hakaret içeren bir saldırı olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca bu tür başka saldırılar, ön yargıları körükler ve Avusturya'daki dini özgürlüğünü tehdit eder" değerlendirmesine yer verildi.

KARARDA DİNİ DENGELER VURGUSU
Mahkeme açıklamasında ayrıca, Avusturya'daki yerel mahkemelerin, başvuruyu yapan E.S. adlı kadının sözlerini "geniş bir bağlamda, kapsamlı bir şekilde değerlendirdiğini ve kararda ifade özgürlüğü ile, diğerlerinin dini duygularının korunması ve Avusturya'daki dini huzurun korunması arasında dikkatli bir denge kurulduğunu" belirtti. Ayrıca, yerel mahkemelerin kararlarında Muhammed Peygamber'in aleyhindeki ifadelerin objektif bir tartışmada izin verilen limitleri aştığı ve İslam peygamberine karşı küfürlü bir saldırı olarak sınıflandırıldığı ve bunun da önyargıları artırıp, dini barışı tehlikeye atttığına hükmedildiği vurgulandı. Avusturya mahkemelerinin de kararlarla ilgili yeterli nedenler ortaya koyduğu ifade edildi. Öte yandan AİHM'in kararında verilen hükmün nihai olmadığı ve üç aylık süre içinde davanın Büyük Daire'nin önüne getirilebileceği de kaydedildi.

YARGI SÜRECİ 9 YIL SÜRDÜ
Avusturya'da 2009'da 'İslam'ın Temel unsurları' başlıklı bir seminerde konuşan 47 yaşındaki kişi, Hz. Muhammed'e hakaret içeren ifadeler kullanmış, 2011'de Viyana Bölge Mahkemesi Avusturyalı kadını dini öğretiyi aşağıladığı gerekçesiyle 480 euro para cezasına çarptırmıştı. Cezaya itiraz eden Avusturyalı E.S. davayı Yüksek Mahkemeye taşımış ancak mahkeme Hz. Muhammed'e hakaret eden kişinin itirazını kabul etmemişti. Bunun üzerine söz konusu kişi davayı AİHM'e taşımıştı. E.S. AİHM'ye başvurusunda 'yerel mahkemelerin, sözlerini ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmediğini, böyle yapmış olsalardı sözlerini sadece değer yargıları olarak değil, gerçeklere dayanan değer yargıları olarak göreceklerini' savunmuştu. E.S. İslam'a yönelik eleştirilerinin kamusal tartışmaya katkı yapan objektif ve canlı bir tartışma ortamında dile getirildiğini, İslam peygamberini hedef almadığını, dini grupların kamu kurumları olarak görülmesi ve bu nedenle de ağır eleştirileri hoş görmeleri gerektiğini" vurgulamıştı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber