"Valiler, lüks yaşam tarzını bırakmak istemediklerinden merkeze gelmek istemiyor"
İçişleri Bakanlığı, merkeze alınan valilerin neden hemen mahkemeye koştuğunu
araştırdı. Araştırma raporunda, bu durumda valiliklerdeki lüksün etkili olduğu,
kızağa çekilen valilerin Ankara'da psikolojilerinin bozulduğu belirtildi. Raporda,
valilik makamının 'siyasi bürokrasi' olarak değerlendirilmesi, valilerin hükümetle
gelip hükümetle gitmeleri önerildi.
İçişleri Bakanlığı, iki mülkiye başmüfettişini, merkeze alınan valilerin aktif
göreve geri dönebilmek için dava açma nedenlerini araştırmakla görevlendirdi.
Başmüfettişler İhsan Yiğit ve Yusuf Suntay, bir rapor hazırlayarak İçişleri
Bakanı Abdülkadir Aksu'ya sundu. Müfettişler, raporlarında şu saptamalara yer
verdi: Valiliğin kriteri yok: Vali olmanın hiçbir kriteri yoktur. İstisnai memurluğa
atanma şartlarını taşıyan herkes valiliğe atanabilir. Vali olan insanlar, olmayan
insanlardan daha başarılı veya daha yetenekli olduğu için değil, zamana göre
değişen bazı fırsatları daha iyi değerlendirdikleri
veya şansları yardım ettiği için bu makama atanmaktadır.
Masraflar devletten!
Konaklarda yaşıyorlar: Tüm özlük hakları korunmasına rağmen merkeze alınan valiler,
niçin Danıştay'a başvurarak yürütmesinin durdurulmasına ve işlemin iptaline
karar verilmesini istemektedir? Bunun sadece hizmet aşkı ve ülke çıkarları için
yapıldığını söylemek fazla abartılı olur. Bu durum, valilerin eylemli olarak
görev yaptığı süre içerisinde çok büyük yetkilere ve imkânlara sahip olmasından
kaynaklanmaktadır. Valilerin, ülkenin çok kıt kaynaklarına rağmen lüks eşyalı
büyük konaklarda yaşamaları, bu lojmanlarda hizmetçiler ve bekçilerin, valilik
makamına tahsis edilen en az 4-5 lüks aracın olması, konakların elektrik, telefon,
su, ısıtma, temizlik gibi giderlerinin il özel idare bütçesinden karşılanması,
merkeze alınma işleminin iptalini istemelerinde etkili olmaktadır.
'Manen yıkılıyorlar'
Ankara'da psikolojileri bozuluyor: Merkez valilerine bakanlıkta müstakil oda
verilememesi, lojman, sekreter ve makam aracının olmaması, merkeze alınan valileri
korkutmaktadır. Ankara'da kendisine lojman verilmediğinden kiralık ev aramakta,
sıradan bir uzmanın kendisinden daha fazla maaş aldığını görmekte, bir ilin
en büyük yöneticisi konumundayken birden yetkisiz ve otoritesiz duruma düşünce
manen yıkılmaktadır.
Yeni tehlike, tazminat davaları: Valiliği iptal edilen kişi, 'Ailem, çevremdeki
herkes benim vali olduğumu duyup beni kutladı. Bu karardan sonra herkesin yüzüne
nasıl bakarım? Hayallerim yıkıldı. Ben manen çöküntüye uğradım' diyerek mahkemeye
başvurup maddi ve manevi tazminat da isteyebilir.
Öneriler: Vali atamaları, Yüksek Askeri Şûra veya Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu kararları gibi yargı denetimi dışında bırakılabilir. Her ne kadar hukuk
devleti açısından bu çözüm yolunu doğru bulmasak da Danıştayın vali atamalarında
çok sık yürütmeyi durdurma ve iptal kararları vermesi sebebiyle bu bir çözüm
yolu olabilir. Bazı ülkelerde, belli bir kademenin üstü 'siyasi bürokrat' sayılır.
Yani onlar siyasetçiyle birlikte gelirler, siyasetçiyle birlikte giderler. Valilik
de bu kapsamda düşünülmesi gereken bir görevdir.
'Hükümete küsüyorlar'
Raporda, aktif görevine yargı kararıyla geri dönen valilerin davranış biçimleri
de şöyle özetleniyor: "Mevcut hükümetin, kendisini cezalandırdığını düşünerek
bulunduğu ilde hükümetin icraatını sekteye uğratıp muhalefete yakın davranmak.
Kendisini affettirmek için mevcut iktidara gereğinden fazla yanaşmak, 'Yatırımları
takip ediyorum' bahanesiyle o ilin milletvekilinin yörüngesine girmek, yerine
atanan kişiyi karalayarak kendisinin başarılı bir vali olduğuna ispata çalışmak.
"İş yaparsam hata yapabilirim, iş yapmazsam suç da işlemem' düşüncesiyle
devlete küsüp valiliğin kendisine sağladığı imkânlardan azami şekilde yarar
sağlamak için zaman geçirmek.
radikal