Dijital Tarım Pazarından ne beklenebilir?

Dijital Tarım Pazarı planlı tarımda bir dönüm noktası olabilir mi? Normal pazar usulü ile hak ettiğini almayan üretici sistem üzerinden hak ettiğini gerçekten alabilecek midir? Öncelikle meyve, sebze ve bakliyat üretiminin %10'nun bu sisteme dahil edilmesi sistemin başarısını ölçmeye yeter mi? DİTAP'ın kamuoyuna sunumunda abartı var mı?

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 04 Mayıs 2020 12:27, Son Güncelleme : 04 Mayıs 2020 12:30
Dijital Tarım Pazarından ne beklenebilir?

Dijital Tarım Pazarı şimdilik umut vadediyor

DİTAP (Dijital Tarım Pazarı)'ın lansmanı, on-line basın toplantısı ile yapıldı. DİTAP'ın planlı tarımda bir dönüm noktası olduğu söyleyendi. İlk etapta Türkiye'nin sebze-meyve üretiminin yüzde 10'luk kısmının DİTAP üzerinden geçmesinin hedeflendiği belirtildi.

DİTAP ile tarımsal üretimde arz ve talebin buluşturulacağı, tarımsal üretimde sözleşmeli tarım modelinin gelişeceği ve bu sayede daha planlı üretim yapılacağı ifade edildi.

Tohumdan, çatala tüm zincirin takip edilebileceği, sürdürülebilir üretimin sağlanacağı, bu sistem sayesinde küçük çiftçilerimizin, büyük çiftçilerimiz ile aynı fiyat ve rekabet koşullarına ulaşacağı, sistemin üreticiyi koruyacağı, tüketiciyi kollayacağı, sistem sayesinde tarımsal üretim zincirinde israfın önleneceği ve sıfır atığın sağlanacağı vurgulandı.

DİTAP'da ilk fazda sebze, meyve, bakliyat gibi tarımsal ürünlerin işlem göreceği, projenin ilerleyen fazlarında hayvancılık, gübre, ilaç, tohum gibi tarımsal ara girdilerin de DİTAP kapsamına gireceği belirtildi. Ve daha bir çok özellik ve üretimden tüketime bu sistemin tarımda çığır açacak özellikler içerdiği uzun uzun açıklandı, flaş ifadelerle dile getirildi. Öyle görünüyor ki tarımda sihirli değnek bulundu! Ama üretmek kaydıyla.

DİTAP'da üretici, tüketici, tedarikçi aradığını bulacak mı?

Yenilik her zaman güzeldir. Günün şartlarına göre vaziyet almak, ilerleme ve gelişme için arayış içinde olmak önemlidir. Ancak yeniliğin uygulanabilir olması ve ilerleme ile gelişmenin de sürekli olması kaydıyla.

Tarımda son yıllarda onlarca büyük proje gündeme getirildi. Ancak büyük çoğunluğu rafa kaldırıldı. Hala buharı üstünde tüten henüz soğumamış çılgın projeler var raflarda. Bu büyük projelerin uygulanabilir olmadığı anlaşıldığında rafa kaldırılması demek tüm masraf ve emeklerin boşa gitmesi, israf edilmesi demektir. Ders alınması gerek! Bu nedenle dereyi görmeden paçaları sıvamamak, büyük beklentilere girmemek en doğrusudur.

Öncelikle meyve, sebze ve bakliyat üretiminin %10'nun bu sisteme dahil edilmesinin öngörülmesi demek; en iyimser tahminle ülkemiz genel tarımsal faaliyetlerinin yaklaşık %2'sinin bu sistemde işlem göreceği anlamına gelmektedir. Diğer tarımsal ürünlerin ve girdilerin sisteme dahil edilmesi ise bu ilk etapta sisteme giren ürünlerin başarısına bağlıdır. Üstelik sisteme dahil edilmesi düşünülen bu ürünler tarımsal ürün pazarlamasında en kolay pazarlanabilen ürünlerdir. Bu %2'lik kolay ürün işlemlerinin başarısı, işlem ve işlevleri daha karmaşık olan diğer ürün ve tarımsal girdiler için ölçü olabilir mi? Ayrıca bu ürünlerde pazarlama sorunundan önce üreticinin istediği veya hak ettiği fiyata satamaması sorunu vardır. Normal Pazar usulu ile hak ettiğini almayan üretici sistem üzerinden hak ettiğini gerçekten alabilecek midir? Aradaki aracıların bir kısmı kalkacak deniyor ama onun yerine ürün danışmanları getiriliyor.

Üretici daha fazla para kazanacak mı? Üretimde maliyet belli, maliyetin üzerine eklenecek kar bellidir. Bu sistemle bazı aracılar ortadan kalkacak ama tarım danışmanları ve sisteme bağlı diğer bazı masrafların yanında büyük firmaların belirleyiciliği dikkate alındığında üretici, beklendiği kadar fazla kar edemeyecek gibi görünüyor. Dolayısıyla tüketicininde ürünü daha ucuza alacağı beklentisi varsayım halini alıyor. Buna karşın bu sistem eğer işler yolunda giderse belki zamanla yeni ve güncel pazar sisteminin oluşmasına ve tedarik zincirinin düzene girmesine katkı sağlayacaktır.

Büyük tarım işletmelerinin bir çoğu kendi dijital satış sistemleri üzerinden alım ve satım yapabiliyorlar zaten. Onlar için bu oluşum olumlu ve kolay bir geçiş sağlayabilir. Ancak küçük işletmelerin ve çiftçilerin bu sistemde yer almaları, kılavuzsuz zor görünüyor. Bu da ek bir maliyet demektir.

DİTAP'ın başarısı ölçülebilir mi?

Bu sistemin temeli ve belkide başarısı sözleşmeli üretime dayanıyor. Sözleşmeli üretim, üreticinin hakkı korunduğu sürece desteklenecek bir sistemdir. Ancak ülkemiz tarımında en büyük sorunlardan bir üreticini hakkının korunamamasıdır. Zaten bu sağlanabilse her platformda tarımın bir çok sorunu kendiliğinden çözülür.

Bu dijital sistemle pazar sorununun kısmen önüne geçilebileceği, arz talep dengesinin birbirine yaklaşacağı, üretimin bu sisteme bağlı sözleşmeli üretimle belli oranda kontrol altına alınabileceği sitemin geliştirilmesine bağlı olarak gerçekleşecek olsa da yerinde ve sürekli denetime ihtiyaç duyulacaktır. Çünkü bu sistemle gerçekleşecek tüm işlemler bir nevi Bakanlıkların garantörlüğü altına girmiş sayılır.

Bakanlıklar arası ve Ticaret borsası mutabakatıyla kurulan bu sistemin aslında sahibi bellidir. Dolayısıyla sorumluluğu da bellidir. Bu nedenle kapsamlı, yaptırım gücü yüksek ve dinamik bir mevzuata ihtiyacı vardır.

Projenin çekiciliği ve katılımın yüksekliği, kredi kullanımında "İşletme Kredisi"nde yapılan indirimlere bağlanmamalıdır. Başalangıçta yapılan kredi indirimleri daha sonra devam etmezse sistemden çekilmeler daha ciddi sorunlara yol açabilir. Dijital pazarı gerçek pazar gibi düşünerek sorumluluk almak ve uygulamak daha geçekçi bir yaklaşım olacaktır.

Bu sistemde fiyat belirlemede, sözleşme ve benzeri şartların belirlenmesinde büyük firmaların söz sahibi olmasının önüne geçilecek bir oluşum gerçekleştirilmelidir. Aksi takdirde hem küçük işletmeler hem tüketiciler mağduriyet yaşayabilirler.

Her üretici sözleşmeli modele uyacak diye bir zorlama düşünülmemeli, serbest üretim ve satış yapan bağımsız üreticilerde hesaba katılmalıdır.

Tarımda tüm girişimlerin ve çözüm getirici projelerin düşmanı abartı ve popüleritedir!

Yenilik güzeldir. DİTAP faydalı olacaktır. Ama daha işin başında, ülkemizdeki tarımsal faaliyetlerin tamamını (üretim, tüketim ve girdilerde dahil) düşündüğümüzde %2'lik kısmını bile içermeyen ve tarımın belkide en sorunsuz tarafından başlayan bir projeyi abartıyla boğmayalım. Büyük beklentilere girmeyelim, tarımsal üretimin pazar ve tedarik sorununu tamamen çözecekmiş gibi bir hava oluşturmayalım. Güzel ve geliştirilmesi gerken bir proje gibi bakalım ki sonra hayal kırıklığı yaşamayalım.

Böyle bir projeye, kontrolü büyük ölçüde devletin elinde olan ve ülkenin dört bir yanında bayisi olan Tarım Kredi Kooperatifleri ile başlanmaması da ayrıca düşündürücü!

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber