Yargıtay Başsavcısı, Yargıtay Başkanına dokundurdu

Haber Giriş : 26 Ağustos 2004 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Nuri Ok: "Yargı mensubunun her gizli ilişkisi yargıyı yıpratır"

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, ''Yargının; demokratik rejimin, diğer iki erkin, devlet kurum ve kuruluşlarının, temel hak ve özgürlükleri ile hukuk devleti ilkesinin güvencesi ve yasallık kaynağı'' olduğunu belirtti.

''Yargının tam bağımsızlığı önündeki engelin, politik gücün yargıyı kontrol etme niyet ve eğilimi'' olduğunu savunan Ok, ''Tüm bunlara rağmen yargı adalet özürlü değildir. Ancak ortaya çıkan olaylar gösteriyor ki sayıları çok az da olsa hakim kimliği ve etiğine dikkat etmeyenler mevcuttur'' dedi.

Nuri Ok, ''Yargıtay 1. Başkanı ve hakim sınıfından bir yönetici ile ilgili medyada yoğunlaşarak süren yayınlar, bu kapsamda açıklanan belgeler, yapılan haber ve yorumlarda yer alan iddialar ve düşünceler üzerine, yargının bağımsızlığı ve saygınlığı, tarafsızlığı ve güvenirliği, sağlıklı ve düzenli işleyişi, adalet hizmetlerinin kaliteli, süratli ve etkin olarak sunumuna'' ilişkin, görüşleri konusunda yazılı bir açıklama yaptı.

''Demokratik toplumlarda üç temel güçten biri olan yargı erkinin, rejimin ve temel haklar ve özgürlüklerin güvencesini teşkil ettiği, devlete olan güvenin temel kaynağını oluşturduğu gerçeğine'' vurgu yapmayı gereksiz gördüğünü belirten Ok, ''Hukukun üstünlüğünün hakim olduğu çağdaş demokratik anlayış, yasama ve yürütme erkleri yanında bağımsız yargıyı zorunlu kılar. Yargı; demokratik rejimin, diğer iki erkin, devlet kurum ve kuruluşlarının, temel hak ve özgürlükleri ile hukuk devleti ilkesinin güvencesi ve yasallık kaynağıdır'' dedi.

Toplumda ve devlet yapısı içinde bu kadar önem ve işleve sahip olan yargının, bağımsızlığının, saygınlığının ve güvenirliliğinin, öz görevini layıkıyla yerine getirmesi için sağlam temel etmen olduğunu vurgulayan Ok, şöyle devam etti:

''Saygınlık ve güvenin kaynağı ise hakimlik kimliği ve etiğine uygunluk ve kanuna, hukuka, vicdani kanıya uygun düşen kararlardır. İlgisizlik ve yeterli kaynak aktarılmamasının yanında, her türlü donanımsızlık ve mevzuattan kaynaklanan olumsuzluklara rağmen, görevi ve sıfatının öneminin farkında olan özverili yargı mensuplarının üstün hizmet anlayışı, yüce bir değere olan adaleti ayakta tutmuştur. Üstelik bu tutum, devlet ve toplumda yaşanmakta olan koyu yozluk ve olumsuzlukların yargıya yansımasının çok sınırlı kalmasını sağlamıştır.

Tüm bunlara rağmen yargıyı yönlendirerek adaleti etkileme heves ve girişimleri var olmaya devam etmiştir. Gerçekte bu olgu, bugün ortaya çıkmış değildir. Dün vardı, yarın da olacaktır. Önemli olan bu bencil, hak tanımaz girişimlerin sonuç almasına fırsat verilmemesidir.'' Ok, toplumda yargının bağımsız ve tarafsız olduğu bilincinin yer edip kökleşmesinin, etkileme düşünce ve girişimlerini en aza indirecek etmenlerden ilki olduğunu ifade ederek, diğerinin de hakimlerin sağlam duruş, kararlı ve güven veren tutumu olduğunu kaydetti.

''Yargının tam bağımsızlığı önündeki engel, politik gücün yargıyı kontrol etme niyet ve eğilimi'' olduğunu savunan Ok, bunun belirgin göstergesinin yargı erkinin yoksul ve yoksun bırakılması olduğunu bildirdi.

Ok, tüm bunlara rağmen yargının adalet özürlü olmadığını belirterek, ''Ancak ortaya çıkan olaylar gösteriyor ki sayıları çok az da olsa hakim kimliği ve etiğine dikkat etmeyenler mevcuttur. Arzu edilen, özlenen bu üstün değerlerin çerçevesi dışına çıkan hiçbir yargı mensubunun olmamasıdır. İnsanın kimyası düşünüldüğünde bunun imkansız olduğu görülecektir'' dedi.

Nuri Ok, yapılacak işin, bu değerleri gözetmeyenlere karşı etkin ve orantılı refleks olduğunu belirterek, ''Unutulmamalıdır ki hangi görev ve makamda olursa olsun, yargı mensubunun karıştığı, içinde olduğu her gizli ilişki ve oluşum yargıyı yıpratır, adalete güveni sarsar. Bu bakımdan hakimin hiç hata yapma hakkı yoktur. Hata yapanlar için ise yasalarda bastırıcı yasal düzenlemeler mevcuttur'' dedi.

Hakimlik vakar ve onuruna ve kişisel haysiyetine dokunan veya görev gereklerine uymayan olası davranışlarda, görevli kurulların çalıştırılmasının, kuralların uygulanmasının, yargıyı saygın ve güçlü kılacağını vurgulayan Ok, ''Yargıya güveni aşındıran olumsuz tutum, kurul ve kuralların çalıştırılmadığı, koruma ve olayları örtme eğilimi olduğu kanaatinin toplumda yer etmesidir'' ifadesini kullandı.

Olayların üzerine ciddiyetle ve etkin bir biçimde gidilmesi, görevli kişi ve kurulların görevlerinin farkında olarak tutum ve vaziyet almalarının, bu kanının oluşmasını önleyeceğini belirten Ok, sahip olunan hakimlik sıfat ve unvanın, kuralların uygulanmasında daha katı tutumu haklı kılacağını ifade etti.

Hiçbir kamu görevlisinin, her ne yaparsa yapsın, ne pahasına olursa olsun, amirleri ve mesai arkadaşları tarafından korunması ve savunulması gerektiğini düşünmemesi, bu pozisyonu almamasına dikkati çeken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, güven duygusunun temel unsur ve dinamiğinin, kamu vicdanının tatmin olması olduğunu vurguladı.

Ok, şunları kaydetti:

''Yargı mensuplarının suçlanması elbette son derece önemli, istisnai bir olaydır. Olağanüstü ve özel ilgi ve tepki görmesi, yargının kutsal ve yaşamsal adalet dağıtım işlevinin gereği ve sonucudur.

Adı bile bizleri derinden üzen Neşter soruşturmasının sonucu kamuoyunu tatmin etmediği gibi, yargı ve Yargıtay camiasını da tatmin etmemiştir. Bu sonuca yönelik olarak gerek içeriden, gerek dışarıdan yapılan eleştirilerin tamamen haklılık zemininde olduğunun kabul edilmesi gerekir.''

aa

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber