Marmara Denizi kirliliği kaldıramaz halde

Marmara'yı kaplayan müsilaj (deniz salyası) tehlikesine karşı uyaran Dr. Erol Kesici ise "Doğa olayı diyerek geçiştiremeyiz. Denizlerimiz kirli olmasaydı deniz salyası oluşmazdı. Azot, karbon ve fosfor kirliliğine karşı Marmara Denizi kırmızı alarm veriyor" diye konuştu

Haber Giriş : 07 Mayıs 2021 08:26, Son Güncelleme : 07 Mayıs 2021 08:26
Marmara Denizi kirliliği kaldıramaz halde

Marmara Denizi'nde son 15 yılın en yoğun deniz salyası (müsilaj) yoğunluğu uzmanları endişelendiriyor. Saros'dan Gemlik Körfezi'ne kadar her yerde beliren müsilaj, insan kaynaklı kirlilikle birleşince denizin kaldıramayacağı yüke dönüştü. Durumun kritik olduğunu belirten uzmanlar acil önlem çalışmaları yapılması gerektiğini vurguladı.

Kirlenmeye tepki

Milliyet'ten Gökhan Karakaş'ın haberine göre; Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı ve Süleyman Demirel Üniversitesi Su Enstitüsü Kurucusu Dr. Erol Kesici, tek hücreli mikroorganizma alglerin aşırı çoğalmasıyla oluşan olayın hafife alınmaması gerektiğini belirterek şunları söyledi:

"Müsilajın aşırı çoğalmasının en önemli nedeni ötrofikasyon yani aşırı kirliliktir. Sularımız dışarıdan gelen azot ve fosfor yüklerini taşıyan tarımsal, sanayi ve evsel atıkların etkisi altında. Atıklarla gelen bu besi maddeleri, fotosentezle ve bakteriyel aktivite artışıyla suları yeşile, kahverengiye, beyaz-pembemsi renklere boyar. Suyun geometrik yapısı (yağmur ya da atıklar), güneş etkisi, su sıcaklığı ve denizin durgunluğu kümeler (koloniler) oluşturmasını sağlar. Denizde oksijen seviyesi düşer, balık ve diğer canlıların solungaçları tıkanır. Canlılarının ortam göçüyle tür ve çeşitte azalma oluşur. Müsilaj insanların denizi kirletmesine karşı bir tepkidir. Öncelikle kirletmemeli ve atıkları kontrol etmeliyiz. İnsan kaynaklı evsel, endüstriyel ya da tarımsal atık kaynaklarının araştırılması şart. Marmara gibi yarı kapalı su havzasını korumalıyız. Müsilaj alanları bariyerle çevirip ortamdan uzaklaştırılabilir."

'Kaybedeceğiz'

Bandırma Onyedi Eylül Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı ise 8 aydır müsilaj yoğunluğunu takip ettiklerini kaydederek, "Büyük bir çevre sorununa dönüşmeden önce önlem alınması gerekirdi" dedi. Prof. Dr. Sarı şöyle devam etti:

"3 nedeni var. Birincisi iklim değişikliğiyle deniz suyu normalden 2.5 derece sıcak. İkincisi normalden daha durağan ve hareketsiz bir Marmara Denizi var. Üçüncüsü denizde azot ve fosfor yükü çok yüksek. Artık kirlilik Marmara'nın kaldıramayacağı kadar büyük yük. Doğrudan ya da dolaylı evsel ve endüstriyel atıkların bırakıldığı deniz artık bu yükü kaldıramıyor. Çok açık görülüyor ki Marmara alarm veriyor. Müsilaj ilk günlerinde yani aralık-ocak aylarında 5 metre derinliğe kadar iniyordu. Şimdilerde deniz yüzeyinden 0-30 metre derinliğe kadar müsilajı görüyoruz. Marmara çevresindeki endüstri ve sanayi tesislerinin atıklarını denetleyecek ilgili bakanlıklar çok çalışmalı. Eğer atıklar bu hızla Marmara'ya bırakılmaya devam ederse iklim değişikliğinin etkisiyle önlenemez bir kirlilik oluşacak ve çok yönlü kaybedeceğiz."

Balıkçıların ağları salyayla kapanıyor

30 bin küçük balıkçı adına konuşan İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifler Birliği Başkanı Erdoğan Kartal, "Marmara'daki kirlilik nedeniyle biz ekmek kazanamıyoruz. Bu afetlerde biz açlığa mahkum kalıyoruz. Balık ağlarımızın gözenekleri salya ile kapanıyor. Balık yumurtlama alanları tahrip oluyor. Ne denize çıkacak gücümüz ne de birikimimiz kalmadı. Teknelere bakım yapma şansımız azaldı. 12 metre altındaki balıkçı tekneleri için bakanlığımızdan destek bekliyoruz" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber