Akademisyenler ve gazeteciler medyanın 'mülteci dilini' tartıştı

Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Bayrakdar:- "Mülteci durumuna düşen insanların yüzde 48'i 18 yaş altı kız ve erkek çocuklardan oluşuyor. Bu gençlerin geleceklerini ev sahibi ülkelerin misafirperverliği belirleyecek"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 21 Haziran 2021 19:58, Son Güncelleme : 21 Haziran 2021 19:59
Akademisyenler ve gazeteciler medyanın 'mülteci dilini' tartıştı

UNESCO Türkiye Milli Komisyonunca (UTMK) düzenlenen "Medya ve Göç: Yabancı Muhabirlerin Gözünden Mülteci Krizi" panelinde akademisyenler ve gazeteciler, medyanın mültecilere yönelik "ayrıştırıcı" dilini tartıştı.

Çevrimiçi gerçekleşen ve moderatörlüğünü TRT World muhabiri Melinda Nucifora'nın yaptığı panelde konuşan Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi ve UTMK Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Deniz Bayrakdar, yerinden edilmiş insanların hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla 20 Haziran'ın Mülteciler Günü ilan edildiğini anımsattı.

Mültecilerin sağlık sistemine, eğitim ve spora dahil edilmesinin bu yılın ana teması olarak kabul edildiğini belirten Bayrakdar, "Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği'nin (UNHCR) verilerine göre 82 milyon insan zorla yerinden edildi. Mülteci durumuna düşen insanların yüzde 48'i 18 yaş altı kız ve erkek çocuklardan oluşuyor. Dolayısıyla mülteci nüfusunun yarısı genç jenerasyon. Bu gençlerin geleceklerini ev sahibi ülkelerin misafirperverliği belirleyecek." dedi.

Bayrakdar, UNHCR'nin dakikada 20 mültecinin evini terk ettiği verisini paylaşarak, bu mülteciler arasında önemli meslek gruplarından insanların da olduğunu söyledi.

- "Mevcut mülteci sistemi sürdürülemez durumda"

Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve UTMK İletişim İhtisas Komitesi Üyesi Doç. Dr. Levent Soysal ise medyada mültecilerle ilgili haberlerin "Biz ve onlar" retoriğiyle işlendiğine dikkat çekti.

Soysal, "Mülteciler yerleştikleri ülkelerde sığınmacı statüsünde oldukları için eğitim, sağlık, iş piyasası gibi her türlü kuruma dahil edilmek durumundalar. Türkiye'deki Suriyeliler için 'Geçici Koruma' yasası var ve bu onlara belli haklar tanıyor. Yasal ya da yasadışı bütün bu insanları bulundukları ülkede hak sahibi olarak görmek gerekiyor." diye konuştu.

Soysal, dünya genelinde sürdürülen mültecilik sisteminin bozuk olduğunu ifade ederek, mevcut insani hareketliliği kaldıramayan bu sistemin acilen sorgulanması ve yenilenmesi gerektiğini bildirdi.

Danimarka'nın mültecileri Ruanda'ya gönderdiğini hatırlatan Soysal, "Danimarka'nın mültecilerin sığınma süreci devam ederken onları Afrika'ya veya Ruanda'ya göndermesi kabul edilecek ya da sürdürülebilecek bir durum değil." dedi.

- "Gazeteciler, bir insanla karşı karşıya olduklarını bilmeli"

Al-Jazeera muhabiri Resul Serdar Ateş mültecilerin gittikleri ülkelerde hak ve özgürlükleri olan insanlar olarak görülmediğini dile getirerek, "Mültecileri yardıma muhtaç bir insan olarak görüyorlar. Oysa bu insanlar yabancı unsurlar değil bizim gibi mutlulukları, sevinçleri, hayalleri ve kaygıları olan insanlar. Gazeteciler, mülteci sıfatına hapsedilmiş biriyle değil bir insanla karşı karşıya olduğunu bilerek haber yazmalı." şeklinde konuştu.

Ateş, medya kurumlarının, gazetecilerin mülteci sorununa ideolojik yaklaşmasının ciddi sorunlar doğurduğunu kaydetti.

- AB ülkeleri yük paylaşımından kaçıyor"

TRT World Orta Doğu muhabiri Sarah Firth de Suriye iç savaşından sonra Türkiye ve başka ülkelere sığınmaya çalışan insanlarla ilgili yaptığı haberlerin kendisi için büyük deneyim olduğunu söyledi.

Medyanın, mültecilere ilgisinin kriz zamanlarıyla sınırlı olduğunu vurgulayan Firth, "Suriye krizi ilk başladığında medyanın ilgisi çok fazlaydı, birçok hikaye yazıldı ama bir süre sonra hızla unutuluyor. Kameralar çekilince onların öyküsü ortadan kalkmıyor. Onlar, her gün mülteci ve dramları hala devam ediyor." ifadelerini kulandı.

Mültecilerle ilgili çözüm odaklı haberciliğin önemine dikkat çeken Firth, "Dün, Dünya Mülteciler Günü'ydü ve çoğu ülke sözden ileri gitmeyen açıklamalar yaptı. İnsan hakları ve insan onuru konusunda mangalda kül bırakmayan AB ülkeleri, mültecilerle ilgili yük paylaşımından kaçıyor ve somut hiçbir eylemde bulunmuyor. AB üyesi ülkeler, 'daha fazla bir şey yapamayız" söylemini artık açıkça dile getiriyorlar." dedi.

Birçok ülkenin "finansal destek veriyoruz" açıklamalarıyla mülteci yükünden kaçındığına değinen Firth, en fazla mülteci barındıran Türkiye ve Lübnan'ın büyük zorluklarla karşı karşıya olduğunu dile getirdi.

- "Gazetecilik etiği ile insan olma arasında kalabiliyorsunuz"

Serbest gazeteci Issio Ehrich, muhabirlik yaparken sınırları geçmeye çalışan mültecilere yardım etme konusunda birçok gazeteci gibi kendisinin de ciddi duygusal sınavlardan geçtiğini anlattı.

Ehrich, "Kriz bölgelerinde çoğu zaman gazetecilik mesleğinin etik kurallarıyla insani durum arasında sıkıntılar yaşanabiliyor. Çoğu zaman bunu yapmakla yapmamak arasındaki çelişki yaşayabiliyoruz. Bir yandan o insanlara yardım etmek istiyorsunuz ama öte yandan gazetecilik etiği sizi durduruyor." diye konuştu.

Özellikle 2015 yıllarında gazetecilerin göçle ve göçmen haberleriyle yeterince ilgilenmediğini ifade eden Ehrich, Avrupa sınırlarında yaşanan trajedinin ortaya çıkmasıyla ilginin arttığını söyledi.

Mültecilerin hak ve özgürlüklerinin olduğu gerçeğiyle haber yapılması gerektiğini belirten Ehrich, "Mültecileri, sadece sınırlara dayanan birer insan olarak anlatırsanız sadece ayırımcılık yapan bir dil kullanmış olursunuz." vurgusu yaptı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber