Bayrampaşa cezaevi Silivri'ye taşınıyor

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 29 Mart 2008 15:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Nesime Ergönen

İsyanlar, içinde barındırdığı tutuklu ve hükümlülerin işlediği cinayetlerle anılan Bayrampaşa Cezaevi, bir süre sonra kapanacak. Açılışı 1967 yılında gerçekleştirilen ve son yıllarda bakımsız ve fiziki açıdan yetersiz bir şekilde hizmet vermeye çalışan cezaevi, yeni inşa edilen Silivri'deki Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ne taşınacak. AA muhabirine cezaevi hakkında bilgi veren Bayrampaşa Cezaevi Müdürü Bahtışen Er, 1967 yılında 1210 kapasite ile açılan cezaevinin bir süre sonra bazı atölyelerin koğuşa döndürülmesiyle 1760'a çıkarıldığını anlatarak, cezaevinde şu anda yaklaşık 4 bin 200 civarında tutuklu ve hükümlü bulunduğunu bildirdi.

Er, zaman zaman çeşitli isyanların yaşandığı Bayrampaşa Cezaevi'ne sadece İstanbul değil, Marmara bölgesinin genelinden tutuklular geldiğini ifade ederek, "Yakın bir zamanda Silivri'de yapılan kampüse taşınacağız. Nisan Mayıs aylarında büyük bir ihtimalle olması bekleniyor" dedi.

Şu anda bir taşınma hazırlığı içinde olunmadığını, çünkü Silivri'deki kampüs inşaatının bitmesinin beklendiğini dile getiren Er, şunları kaydetti: "Bu ceazevinin tamamı Silivri'ye gidecek. Burası koğuş sistemi. Artık Türkiye'de koğuş sistemi hemen hemen kalmadı gibi. Buca ile biz varız. Her 2 koğuş bir havalandırmaya çıktığı için gündüzleri 100 kişinin altında havalandırmamız yok. Bunun dışında fiziki altyapımız, mevcut çoğaldıkça, her şey sıkıntı oluyor." Er, 7 yıldır bu cezaevinde görev yaptığını dile getirerek, kamuoyu tarafından tanınan birçok kişinin bu cezaevinde kalıp çıktığını anımsattı. Bayrampaşa Cezaevi'nde kalanları topluma kazandırmak, bir meslek veya beceri kazanmalarını sağlamak için çeşitli faaliyetler yapıldığını anlatan Er, demir ve marangoz atölyelerinin Silivri'ye taşındığı için şu anda faal olmadığını ifade etti. Bahtışen Er, "Tutuklu ve hükümlüyü 1 saat bile olsa koğuşundan dışarıya çıkarıp farklı ortamlara taşıyabilmek, onların belki birkaç gün daha motive olmalarını sağlıyor" diye konuştu.

Sinema ve tiyatro gösterileri, bilgi yarışmaları, spor karşılaşmaları badmington, voleybol gibi spor karşılaşmaları, kütüphane faaliyetleri, kalorifercilik, aşçılık, berbercilik, boya badana gibi kursların sürekli yapılan faaliyet ve etkinlikler olduğunu ifade eden Bahtışen Er, Marmara bölgesinin hukuk mahkemelerinin dava dosyalarının Bayrampaşa Cezaevi'nde imal edildiğini vurguladı.

Er, cezaevi bünyesinde bulunan cilt atölyesi ve bakırcılık fırında da çok etkin çalışmalar yapıldığını dile getirerek, "Amaç, hem kişiyi topluma kazandırmak, yarınını garanti altına almak hem de buradaki boş vaktini işe sanata yönelik olarak çalışarak geçirmesini sağlamak" dedi.

TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLERE 2 SOSYAL HİZMET UZMANI

Bayrampaşa Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda 5 yıldır görev yapan Sosyal Hizmet Uzmanı Nilüfer Yılmaz da, ceza evinde toplam 2 sosyal hizmet uzmanı olarak 4200 civarında tutuklu ve hükümlüye hizmet vermeye çalıştıklarını belirterek, "Biz daha çok hükümlü ve tutukluları sosyal açıdan iyileştirmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz" diye konuştu. Yılmaz, bu amaçla sürekli olarak konser, tiyatro ve sinema gösterimi gibi sosyal ve kültürel faaliyetler ile eğitici seminer ve konferanslar düzenlediklerini belirterek, tutuklu ve hükümlülerin aileleriyle de çalıştıklarını kaydetti.

Tutuklu veya hükümlülerle bireysel görüşmeler de yaptıklarını, bu konuda çok talep geldiğini ifade eden Yılmaz, şunları söyledi: "Genelde ailevi nedenlerden dolayı görüşmek istiyorlar. Psikolog arkadaşlarımız ruhsal, biz de sosyal iyileştirme yapıyoruz. Burada kalan tutuklu ve hükümlülerin psikolojik rahatsızlıkların kökeninde sosyal adaptasyonda bozukluk veya sosyal rahatsızlık yattığı için bir şekilde durumlarını iyileştirmeye çalışıyoruz. Bunlar en önemli olanı aile ile ilgili olanlar. Herhangi bir suçtan geldiği zaman ailesi dışarıda ekonomik anlamda yoksun, babasız kalmış oluyor. Ailenin kriz dönemini atlatması için aileyle de görüşüyor ve aileye bulunduğu ilçede sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına yönlendiriyoruz. Eğer eş çocuklarına bakacak durumda değilse ya da ortada bir eş yoksa onlara sahip çıkarak sosyal hizmet yuvalarına yönlendirilmesi gibi çalışmalar yapıyoruz." Nilüfer Yılmaz, cezaevine getirilen tutuklularla ilk 3 gün içinde mutlaka bir ön görüşme yaptıklarını ve bu görüşmede onlara cezaevinin kurallarını, katılabileceği etkinlikleri, haklarını anlattıklarını söyledi.

Son olarak "Bayrampaşa Yıldızını Arıyor" adlı Türk Halk Müziği dalında şarkı yarışması organize ettiklerini, yarışmaya katılan 200 tutukludan 19'unun finale kaldığını dile getiren Yılmaz, finale kalan her tutuklunun açık görüşe uygun ailesinden 3 er kişi izleyici olarak katılacağını kaydetti.

Yılmaz, 2 sosyal hizmet uzmanının bu kadar çok tutuklu ve hükümlüye hizmet vermekte zorlandıklarını kaydederek, sosyal hizmet uzmanlarının sayısının artması halinde verilecek hizmetin kalitesinin de yükseleceğini ve daha çok kişiye ulaşılabileceğini anlatta. Nilüfer Yılmaz, "Cezaevinde 5 senem bitti. Bugüne kadar tutuklu ve hükümlülerden gelen herhangi bir saygısızlık karşılamadım. Gayet saygılılar, hareketleri ve tavırları ölçülü" dedi.

CEZAEVİNDEN İNSAN MANZARALARI

Mutfakta çalışan tutuklu Cengiz Öztaş, yaklaşık 6 aydır cezaevinde bulunduğunu belirterek, mutfakta yemek ve genel anlamda her şey ile ilgilendiğini söyledi. "Postabaşı" tabir edilen görevi gönüllü olarak yaptığını ifade eden Öztaş, her gün 6 bin 500- 7 bin kişiye yemek çıkarıldığını, öğle yemeğinden 45 dakika sonra akşam yemeği hazırlıklarına başladıklarını anlattı. Öztaş, "İnsanlar ıslah olmak istiyorsa, cezaevinde ona uygun adımlar atmak zorunda. Yani ıslah olacak gelir burada çalışır ve kendini hazırlar. Koğuşumuz 80 kişilik, diğer koğuşlar 150-180 kişiye kadar çıkan koğuşlarımız var. Aşırı derecede bir yığılma var" diye konuştu.

Cezaevinin fırınında ustabaşı olarak çalışan tutuklu Selahattin Çelik de, 35 senedir fırıncı ve ekmek ustası olduğunu belirterek, "Bu benim mesleğim, burada da gönüllü olarak çalışıyorum. Her gün 50 torba un ile günde 15-16 bin ekmek çıkarıyoruz. Maaş alıyorum, sigortam da var" dedi. Hükümlü Gökçehan Bal da, hüküm giydiğini ve başka bir cezaevine sevk beklediğini ifade ederek, "Burası uygun ama kapasite dolu, yerlerde yatanlar var. İnşallah Silivri'ye gideriz, orada rahat ederiz" diye konuştu. Bal, cezaevinde geçen bir gününü şöyle anlattı: "Bizim koğuş 92 kişi. Her sabah sayım vakti olan saat 08.00'da kalkıyoruz. Kahvaltımızı ediyoruz ve ardından yürüyüş yapıyoruz. Öğleyin saat 13.00-14.00 arası voleybol veya futbol oynuyoruz. Akşam televizyon izliyoruz. Yatış saatimiz 24.00 gibi. O saatten sonra sigara içilmiyor." B12 koğuşunda kalan Kenan Şirin, 30 aydır tutuklu olduğunu, 15 aydır Bayrampaşa Cezaevi'nde bulunduğunu belirterek, kahvaltı, yürüyüş, çarşamba ve cumartesi günleri spor yaparak, kitap okuyarak günlerini geçirdiklerini söyledi. Şirin, "Koğuşumuzda yerde yatanlar var. 2 ay içinde taşınacağımız söyleniyor ama burası ortak alan olduğu için daha iyi. F tipleri aşırı derecede sıkıcı. Burasını tercih ediyoruz" diye konuştu.

Tutuklu Hakan Güven, "Burada kapasitesinin üzerinde yoğunluk var. Artık nefeslerimiz bile birbirine karışıyor. 80-90 kişinin 150-200 metre karelik bir alanda beraber kalması insan anatomisine uygun değildir. Kalabalık oluşu en büyük rahatsızlığımız" dedi.

ÇOCUKLARININ ANNESİNİN ÖLÜM HABERİNİ ALDI

Davutpaşa'daki patlamada 3 çocuğunun annesi eski eşi Semra Bakkal'ı kaybeden Hikmet Günalan ise patlamayı ve eski eşinin öldüğünü 5 aydır tutuklu bulunduğu cezaevinde televizyondan öğrendiğini söyledi. Boşanmalarına rağmen yine de birlikte olduklarını, eski eşinini, kendisi cezaevine girdikten sonra Davutpaşa'da cımbızcı olarak çalışmaya başladığını belirten Günalan, o gün yaşadıklarını ve duygularını şöyle anlattı:

"Patlamayı ve öldüğünü televizyondan öğrendim. Saat 09.30'da televizyonda patlamayı duyunca içime bir ateş düştü. Canım çok sıkıldı Duvarlar üstüme gelmeye başladı. Öldüğünü hissettim o an. Kendisini önce Bayrampaşa Devlet Hastanesine getirmişler. Yaralı gelmiş yaşıyormuş. Saat 12.00-13.00 kadar haber alamayınca çıldırdım. Sonra yine televizyondan, öldüğünü öğrendim." Çocukları Ebru (14), Berna'nın (12) ve Erdem'e (11) şu anda anneannelerinin baktığını, ancak cezaevinden çıktıktan sonra çocuklarını yanına alacağını ve birlikte yaşayacaklarını ifade eden Günalan, "Son duruşmamda çocuklarımla görüşemedim. Ama arkamda duruyorlardı" diye konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber