Türkiye Uluslararası Tarım Kuruluşlarından Yeterince Yararlanıyor mu?
Ülkemiz uluslararası tarım kuruluşlarında ne kadar etkin? En çok bilinen uluslararası tarım kuruluşları olan FAO, ICARDA ve CIMMYT tarımımızın neresinde? Uluslararası tarım kuruluşlarının ülkemizdeki tercihlerini ve iş birliğini belirleme yöntemleri ne kadar tutarlı? Ayrılan kaynakların daha etkin ve faydalı kullanılmasının yolu nedir?
Aslında bu soruyu dünya Uluslararası Tarım Kuruluşlarından yeterince yararlanıyor
mu? Diye sormak belki daha doğru olur. Zira bu kuruluşlar her ne kadar gıda,
tarım, beslenme, çevre alanında ülke ülke etkinlik ve fayda sağlama görevini
üstlenmiş olsalar da bunun ötesinde dünya çapındaki görevlerini yerine getirmedeki
aksiyonları cılız kalmaktadır! Buna paralel olarak üye ülkelerin ve hassaten
Türkiye'nin böyle önemli kuruluşlardaki etkinliği de öncelikli düşünme ve değerlendirme
konusu yapmalıdır.
Milyon Dolarlarla Destek Sağladığımız FAO'nun Kazandırdığı Bir şeyler Olmalı!
Uluslararası tarım kuruluşlarının en bilinenlerinden biri FAO (Uluslararası
Gıda ve Tarım Örgütü)'dür. Türkiye'nin 1948 yılından beri üye olduğu FAO'nun
kuruluşunun asıl amacı dünyadaki açlığı yenmektir. Ancak sosyal ve siyasal etkenlerden
dolayı bunu başarmadan uzak olduğu için amacını genel olarak dünyadaki gıda
ve tarımla ilgili çalışmaları organize edip geliştirerek gıda güvenliğini sağlama
şeklinde tarif etmektedir.
Bu amaca istinaden ülkemizdeki çalışmalarında dikkat çeken yöntem ise, FAO'nun
dünyanın birçok ülkesinde daha çok tarımsal açıdan sorunlu, geri kalmış bölgelerini
ve çiftçilerini geliştirme politikası izlerken ülkemizde yapılan projeler için
seçilen bölgenin, çiftçilerin ve iş birliği yapılan kuruluşların genelde başarıyı
garanti eden konumda olmaları dikkat çekmektedir. Genelde sorunsuz, aslında
FAO'nun desteğine ihtiyacı olmayan bölgeler, çiftçiler ve kuruluşların tercih
edilmesi ülke tarımına katkı değil sunum ve görüntüye katkı olarak yorumlanabilir.
Tarımda iyi olan bölgeler, iyi olan çiftçiler ve iş birliği açısından tarımda
iyi olan kuruluşlarla yapılan çalışmalar, geliştirme bakımından FAO'nun amacıyla
çelişmektedir. Çünkü bunlar zaten gelişmiştir. Buna karar verenler ülkemizde
FAO adına çalışmalar yürütenlerle Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileridir. Belki
spesifik konularda gelişmiş ortamları tercih etmek uygun olabilir ancak bu alanda
kullanılan kaynakların tarımsal açıdan geliştirilmeye ihtiyaç duyulan alanlarda
değerlendirilmesi daha doğru bir tercih olacaktır.
Dünyada Kuraklığa Çözüm Bulmak İçin Kurulan ICARDA Ülkemizde Ne Kadar Var?
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarımsal üretimde kuraklık ciddi bir sorundur.
Bu sorun on yıllar öncesinde görülmüş ve 1975 yılında Uluslararası Kurak Alanlarda
Tarımsal Araştırma Merkezi ( ICARDA ) kurulmuştur. Ülkemizde de ofis açmış ve
çalışmalar yürütmektedir. Ancak "kurak alanlardaki topluluklar için araştırma
kurumları, STK'lar, hükümetler ve özel sektörle iş birliği içinde çalışmalar
yürüterek yenilikçi, bilime dayalı çözümler sunuyoruz, bilimsel bilgiyi ilerletiyor,
uygulamaları şekillendiriyor ve politikalara bilgi sağlıyoruz" dese de
ülkemizdeki çalışmaları açısından bunun karşılığı çok yetersiz kalmaktadır.
Ülkemizde, özellikle İç Anadolu bölgesi başta olmak üzere kurak alanların gittikçe
artması ve bu alanlarda böyle bir kuruluşla iş birliğinin güçlü olması gerekirken
yeterli düzeyde bir iş birliği sağlanamamış olması sorgulanması gereken bir
konudur. Böyle bir kuruluşa yer temini, iş birliği ve kaynak temini tam sağlanırken
sadece varlığından haberdar olunacak kadar iş üretmesi bu kuruluşların yerli
ofislerinin yetenekleri ile sınırlı kabul edilip atıllığı ile avunulmaması gerekir.
Buğday ve Mısır Yeteri Düzeyde Üretilmezse Açlığın Önüne Geçmek Mümkün Olmayacaktır!
Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki yaşam kalitesinin iyileştirilmesine yardımcı
olmak için Uluslararası Mısır ve Buğday Geliştirme Merkezi (CIMMYT) resmi olarak
1971 yılında kurulmuştur. CIMMYT, gıda güvensizliği ve yetersiz beslenmeyi,
iklim değişikliğini ve çevresel tahribatı azaltmayı hedeflediği, mısır ve buğday
yetiştiren ülkelerde yeni nesil ulusal tarımsal araştırma ve yayım hizmetlerinin
oluşturulmasına ve güçlendirilmesine yardımcı olduğu bilinmektedir. Bu vasfını
dünya çapında ne derece yerine getirdiği ayrıca değerlendirilebilir. Ancak ülkemizde
diğer uluslararası tarımsal kuruluşlar gibi varlıklarından haberdar olunan ancak
varlıklarının sahaya ne kadar yansıdığının değerlendirilmesi gerektiği kanısındayız.
Bu değerlendirmeyi yaparken buğday ağırlıklı tarımsal üretimimizde kullanılan
kaynakların ne kadarının CIMMYT'i kaynaklı ve destekli olduğundan başlamamız
daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Ülkemizde üretimi yapılan buğdayların büyük çoğunluğunun kendi araştırma enstitülerimizin
ıslah ettiği buğday çeşitleri olduğunu söylersek konunun büyük kısmını açıklamış
oluruz kanısındayım. Kurağa ve hastalığa dayanıklı, verim ve kalitesi yüksek
buğday çeşitleri geliştirmede ortak projelerin vasatı aşamaması, kaynak desteğinde
kaliteden çok sayısal fazlalığın gündem olması iş birliğinin düzeyini belirlemede
yeterli olur sanırım.
Tarımda Uluslararası Kuruluşlarla İş birliği Sistemsel ve Kurumsal Olmalıdır!
Özellikle uluslararası tarımsal kuruluşlarda yeterince sistemli bir iş birliği
yönteminin oluşmamış olması, iş birliği konusunda görevlendirilen yetkililerin
nevi şahsına münhasır yöntemlerin iş birliğinde belirleyici olması kuruluşlardan
ülkemiz tarımının yeterince faydalandırılmasının önünde engeldir.
Ülkemiz bu kuruluşlara ayni ve nakdi ciddi kaynaklar aktarmaktadır. Bu kaynakların
kendi ülkemize katkısının sorgulanması ve değerlendirmesinin doğru yapılması
gerekir.
Tarım ve Orman Bakanlığı bu uluslararası kuruluşlara görevli atamada referans
kuruluştur. Bu sorumluluğunu yerine getirirken bu kuruluşların tarıma katkısını
ve takibini de yapmalıdır. Bazı uluslararası kuruluşlarda görevlendirilmiş ve
öylece unutulmuş görevlilerin mevcudiyeti, takip konusunda eksik kalındığı izlenimi
vermektedir. Bu uluslararası görevlere atanan elemanlar bu görevleri iyi bir
gelir kaynağı veya Cv güçlendirme gibi düşünebilirler, kendi çıkarlarını ve
görevlendirildikleri uluslararası kuruluşun çıkarlarını önceleyebilirler, ancak
Tarım ve Orman Bakanlığı bunun takibini doğru yaparak ülke tarımına ve çiftçisine
katkısını değerlendirmelidir. Aradaki bağ görevlendirilen görevlilerin sunumuyla
sınırlı kalmamalıdır, daha kurumsal bir yapıya kavuşturulmalıdır.
M. Ali GÜVEN