Öğrencilerin sınıf geçmeleri üzerine bir değerlendirme

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 05 Temmuz 2011 00:31, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Lise ile ilköğretim öğretmenleri arasındaki izin eşitsizliği sona erdirilmelidir başlıklı yazımızda ?İlerleyen günlerde Orta Öğretimde sınıf geçme sistemi üzerine bu planlamayı da kapsayacak bir çalışmayı sizlerle paylaşacağımızı belirtir, konunun bakanlıkça ivedilikle ele alınması ve planlanmasını dileriz.? cümleleri ile sınıf geçme konusunu ele alacağımız belirtmiştik.

Her yıl okullar kapandığında gündeme gelen bir konudur sınıf tekrarı. İlköğretimlerde sorun büyük oranda çözümlendi. Sınıf tekrarları neredeyse sıfıra indi. Başarısız dersi olan öğrenciler de Şube Öğretmenler Kurulu Kararları ile bir üst sınıfa geçmektedirler. İlköğretimde felsefe, alınan bütün önlemlere rağmen bir üst sınıfta güçlük çekecek öğrenci sınıf tekrarına bırakılması şeklindedir. Alınan bütün önlemlerin alınması genellikle pek mümkün olamadığından sınıf tekrarı da mümkün olmamaktadır diyebiliriz aslında.

Öğrenci, sınıf tekrarına bırakıldığında öğrenci lehine bir sonuç ortaya çıkacak mıdır çıkmayacak mıdır sorusunun cevabının olumlu olması daha çoğunlukla uygulanan yöntemdir aslında.

Orta öğretimde ise sınıf geçme kolaylaştırıldıkça kolaylaştırıldı serzenişleri var her zaman. Öğrenci ve velilerde ise bir panik havası her yılın sonunda. Geçen yıl ortaya sınıf geçme daha kolaylaşacak haberleri çıktı ise de bir düzenleme yapılmadı bakanlıkça.

Sınıf geçme kolaylaştı serzenişlerini yapanlara bir soru sormak isterim. Sınıf geçme kolaylaştı da ne oldu herkes sınıfını mı geçti? Her yıl yüz binlerce öğrencinin sınıf tekrarına kaldığı tahmin edilmektedir. Her yüz bin öğrenci demek 30 kişilik yaklaşık 3bin beşyüz derslik, 20 derslikli 175 okul anlamına gelmektedir.

Devlete bu denli bir külfet olan sınıf tekrarı uygulamasının yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Tabii ki her öğrenci sınıf geçirilsin anlamına gelmiyor bu durum ama bir şeyler yapmak gerektiği açıktır.

Bu yazının başlangıcında bizleri özellikle meslektaşlarımızın çokça eleştireceklerini tahmin ediyorum. Fakat sözümüz bittikten yani yazının tamamını okuduktan sonra eleştirmelerini ve bilimsel gerçeklere dayandırmalarını tavsiye ederim.

Hiçbir bilimsel veri yoktur ki sınıf tekrarının yararlarının zararlarından fazla olduğunu savunsun. Varsa bize de sunsun biz de okuyup bilgi sahibi olalım.

MEB'e açık öneri;

Sınıf geçmeyi daha kolay hale getirip ders geçme sistemini uygulayalım. Bunun için;

Ortalama ile sınıf geçme için gerekli olan (genel lise) 2,5 ortalama düşürülsün.

Sorumlu geçilebilecek ders sayısı 9.sınıflarda 3'ten 5'e çıkarılmalıdır.

Yine sorumlu geçilebilecek ders sayısı 10-11 ve 12. sınıflarda 2'den 3'e çıkarılmalı. Toplam ders sayısı 8 ve üzeri olan öğrenci beklemeye bırakılmalıdır. Evet beklemeye? Geçmişte var olan beklemeli sisteme geçiş yapılmalıdır.

Yani öğrenci 9.sınıfta 5 dersten sorumlu geçmişse 3 dersten de 10.sınıfta sorumlu ise bu öğrenci bir yıl beklemeli, sınavlarını vermeli ve sayıyı düşürdükten sonra 11.sınıfa devam etmeli.

Bu öğrencilerden "10.sınıfı tekrar okumak istiyorum, beklemeli kalmak istemiyorum" diyenlerle ilgili kararı ise Şube Öğretmenler Kurulu vermelidir.

Aynı şekilde 9.sınıfta 5 dersten fazla başarısız dersi olan öğrenci ile ilgili sınıf tekrarı mı yapması gerektiğine yada beklemeli mi olması gerektiğine Şube Öğretmenler Kurulu karar vermelidir.

Her yıl af sınavı çıkacak mı çıkmayacak mı diye beklentilere son verilmelidir. Sınav takvimi yönetmelikle belirlenmeli ilave sınavlara son verilmelidir. Yönetmelikte bulunmadığı halde her yıl Ağustos-Eylül aylarında böyle bir sınav hakkı verilmektedir. Bu da öğrenciyi sürekli beklentiye sokmaktadır.

Sorumluluk sınavları Haziran ayında okulların son haftalarında yada hemen kapanış sonrasında yapılmalı, sınıf geçmek için yapılan Ortalama yükseltme sınavları Eylül ayına bırakılmalıdır. Eylül ayı başında yapılacak bu sınavlarla öğrenciye çalışma zamanı da sağlanmış olacaktır. Şu anda Haziran ayında yaptığımız sınavlara öğrencilerin hazırlanma zamanları bulunmadığından randıman alınamamaktadır.

Bu yöntem uygulanırken;

Sınıf tekrarına kalıp beklemeli olan öğrencilerle ilgili; Şubat döneminde ve Haziran döneminde sınav hakkı verileceği gibi Eylül ayında da sınava girmelerine olanak verilmiş olacaktır.

Gerekirse bu öğrencilerimiz Açık Öğretim Lisesi Sistemine dahil edilmeli, sorumlu oldukları bu dersleri buradan verebilmelidirler. Böylece sınıf geçmenin rant kapısına dönüştüğünü, özel derslerin ayyuka çıktığını, öğrencinin parayla sınıf geçirildiğini iddia edenlerin bu iddiaları da bertaraf edilmiş olacaktır. Yine özel ders söz konusu olabilecektir fakat sınav merkezi olacağından soru verildi, çalıştırdığı yerden sordu cümleleri dolaşmayacak kişi özel dersle de olsa öğrenerek (!) sınıf geçecektir.

Öğrenci, lise öğrenimi süresince ikinci kez sınıf tekrarı ile karşı karşıya kalmışsa bu öğrenciler direkt olarak Açık Öğretim Liselerine kaydedilmeli isteyenlerin akşam liselerinde okumalarına olanak verilmelidir.

Akşam Lisesi yada Özel Okullardan genel liselere nakiller öğrenci bir yıl o okulda okumadan gerçekleştirilmemelidir. Kişinin aynı yılda il değiştirmesi durumu hariç bu durumu da belgelendirmek şartıyla.

Böylece;

Mevcut durumda öğrenci 7-8 başarısız dersi vardır. Okullar kapanmadan naklen Akşam lisesine gitmektedir. Akşam Lisesinde tüm derslerini vermekte ve tekrar eski okuluna naklen dönebilmektedir. Bu hülleli durumun düzeltilmesi gerekir. http://www.memurlar.net/haber/182916/

Tabii ki vatandaş zorunlu olarak yer değiştirmişse diyeceğimiz yoktur. Bunu ispatlarsa nakil gelebilecektir.

Şimdi gelelim sınıf tekrarını savunan meslektaşlarımıza:

Tekrar belirtelim ki sınıf tekrarı ülke ekonomisine de, öğrenciye de, veliye de külfettir. Bu kadar zararlı bir durumu savunmak doğru değildir.

Arkadaşlarımızın PİSA, LYS, YGS kelimeleri ile başlayan ve buralarda başarısız çıkıyorsak bu yüzdendir dediklerini duyar gibi oluyorum.

Herkesi şöyle geriye bakıp düşünmeye davet ediyorum. Üniversite mezunu bir kişi olarak 15 yıl kadar okuduğunuzu düşündüğümüzde 5 yıl boyunca öğrendiklerimizin ne kadarını hatırlıyorsunuz? Hepsini hatırlamak zorunda mısınız? Her şeyi bilmek zorunda mısınız? O sınıf geçerken 100 aldığınız derslerden bile hatırlamadığınız ne kadar çok şey var değil mi?

Öncelikle herkesin her şeyi bilmesi gerektiği düşüncesinden kurtulmamız gerekiyor galiba.

Hani yaşam boyu eğitim diyoruz ya her seferinde. Çok doğru aslında. Ben 18 yıllık öğrencilik hayatımda öğrenip de daha doğrusu öğrendiğimi sanıp sınıfı geçip de hatırlayamadığım bir çok tarih konusunu son 1-2 yılda merak ettiğim, ihtiyaç duyduğum için öğrendim.

Lise yıllarında sınıf tekrarı yapıp da daha sonra başarı yakalayan olmamış mıdır? Elbet ki olmuştur. Hatta ve hatta öğrenim hayatı boyunca başarısızlıklarla dolu bir kişi daha sonra yüksek öğrenimini de tamamlayabilmiştir. Bunlar bile kaybolan yıllarına yanmamışlar mıdır her zaman?

Beklemeli uygulaması nereden çıktı diyenler olacaktır.

Bu uygulama bizim öğrenciliğimizde de var olan bir uygulama idi. Bu uygulama ile ergenlik döneminde olan öğrenciye bir rahatlama belki sağlanabilir. Yada beklediği süre içerisinde ders çıkarabilir kendine okuldan uzaklaşınca.

Çok değerli meslektaşlarım sınıf tekrarı yapan öğrencilerden kaç tanesi ikinci yılında başarı yakalamıştır? Sınıf tekrarı yapan öğrencinin daha uslu, efendi ve çalışkan olduğunu söyleyebilir misiniz?

Bakanlığın bu konuya biraz daha kafa yorması yerinde olacaktır. Bu ve benzeri bir düzenleme ile öğrenci ve velileri rahatlatmalı yeni bir anlayışı ortaya koymalıdır.

Ayrıca MEB'in yıllardır yaşanan bir çelişkiyi de açıklaması lazım. Milliyet Gazetesi yazarı Sayın Abbas GÜÇLÜ bir köşe yazısında 100'üncü öğrenci ile 100bininci öğrenci aynı sınıfta olur mu diyor vakıf üniversitelerini kastederek.

Bu konuda yıllardır bir çelişki yaşıyoruz ülkemizde. Fen Liseleri, Anadolu Liseleri diye öğrencileri sınav puanlarına göre sıralarken, okullarda (İlk ve Ortaöğretim) başarı sınıfları oluşturmayı yanlış buluyor ve her vatandaş eşittir ayrım yapamazsınız başarı sınıfı oluşturmazsınız diyor bakanlık.

Bu şekilde başarıya dayalı sınıf ayrımına izin vermezken kendisi başarıya dayalı okul ayrımlarını yapıyor. Fen, Anadolu Lisesi gibi. Son yıllarda 2010/30 nolu genelgeyle tüm okulları Anadolu lisesine dönüştürüp ya puanınla Anadolu Lisesindesin yada puansız meslekçisin ayrımına götürüyor sistemi. Bu çelişkiye de bir son vermeli Türk Milli Eğitim Sistemi. Buradan başarı sınıfı yada okulu olmasını mutlak suretle savunduğumuz sonucuna ulaşılmamalıdır.

Birkaç gün sonra Akşam Liseleri ve devlet okullarında Akşam Liseleri konulu bir değerlendirmeyi sizlerle paylaşacağız.

Saygılarımla?

Maksut BALMUK

Eğitim Yöneticisi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber