Cumhuriyet savcısının yetersiz soruşturmasına 20 bin TL tazminat

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 17 Kasım 2015 06:50, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
Cumhuriyet savcısının yetersiz soruşturmasına 20 bin TL tazminat

Anayasa Mahkemesi, kayıtlara intihar olarak geçen bir vakada, maktülün öldürülmüş olma ihtimalinin soruşturmadığı gerekçesiyle hem tazminat hem de yeniden soruşturma yapılması kararı verdi.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru dilekçesi ve ekleri ile başvuruya konu soruşturma dosyası içeriğinden tespit edilen olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu Fahriye Erkek'in oğlu, diğer başvurucuların ise kardeşi olan 10/5/1979 doğumlu M. E., olay tarihinde başvurucular ile birlikte aynı meskende ikamet etmekte olup bekardır.

9. Başvurucular ve M. E. 1990'lı yıllarda Diyarbakır ilindeki köylerinde ikamet etmekte iken o tarihlerde bölgede silahlı eylemler gerçekleştiren terör örgütü tarafından örgüte yardım etmeleri veya katılmaları hususunda baskı görüp tehdit edilmeleri üzerine İzmir iline göç etmişler ve burada yaşamaya başlamışlardır.

10. Başvurucu Nevzat Erkek'in ifadesine göre M. E., ailece İzmir iline göç etmelerinden sonra içine kapanık bir davranış tarzı göstermeye başlamış ve kolaylıkla kandırılabilir bir kişilik yapısına bürünmüştür.

11. M. E., 10/10/2011 tarihinde sabah saatlerinde başvurucular ile birlikte ikamet ettiği evden iş aramaya gideceğini söyleyerek ayrılmış; akşam olmasına rağmen eve dönmeyince başvurucular M. E.yi aramaya başlamışlardır. Aramalarından olumlu bir sonuç alamayınca aynı gün Basmane semtindeki Polis Karakoluna müracaat etmişlerdir. Buradaki görevlilerin yetkili karakolun kendileri olmadıklarını belirtmelerinin ardından Buca ilçesi İşçi Evleri semtinde bulunan Polis Amirliği Merkezine giderek kayıp müracaatında bulunmuşlardır.

12. Anılan Polis Merkezi Amirliğince M. E. ile ilgili olarak kayıp kişi formu düzenlenmiş ve başvurucu Cevdet Erkek'in ifadesi alınmıştır. Başvurucu ifadesinde özetle "M.E'nin kayıp olduğunu ve kendisinden haber alamadıklarım, bu nedenle hayatından endişe ettiklerinF beyan etmiştir.

13. Başvurucular, aynı gece saat 05.30 sıralarında cep telefonundan arayarak M. E.ye ulaşmaya çalışmışlar ancak aramalarının reddedilmesi nedeniyle kendisi ile görüşememiş ve nerede olduğunu öğrenememişlerdir. Başvurucular, cep telefonunun görüşmeye kapalı olması sebebiyle sonraki aramalarının hiçbirinde M. E.ye ulaşamamıştır.

14. Başvuruculardan Murat Erkek, 13/10/2011 tarihinde İzmir Cumhuriyet

Başsavcılığına (Cumhuriyet Başsavcılığı) müracaat ederek süreci ve kardeşi M. E. hakkındaki endişelerini anlatan bir dilekçe vermiş; üzerinde kimliği de olmayan kardeşinin bulunmasını talep etmiştir. İlgili Cumhuriyet Savcısı da dilekçeyi Emniyet Asayiş Müdürlüğüne havale ederek konunun soruşturulması talimatı vermiştir. . .

15. Başvuruculardan Nevzat Erkek, 25/10/2011 tarihinde polis tarafından alman ifadesinde özetle "Kardeşi M.E.'nin 10/10/2011 tarihinden beri kayıp olduğunu, 1990'lı yıllarda ikamet ettikleri bölgeden, silahlı terör örgütünün baskı ve tehditleri sonucu İzmir iline göç ettiklerini, M. E. 'nin askerden dönmesinden sonra içine kapandığım, her an kandırılabilir

bir kişiliğe büründüğünü, kendisinin terör örgütü tarafından götürülmüş olabileceğini düşündüğünü" beyan etmiş ve her türlü şüphenin araştırılmasını istediğini dile getirmiştir.

16. İzmir Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü, başvurucu Nevzat Erkek'in anılan ifadesini ilgi tutarak 26/10/2011 tarihinde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne yazı yazmış ve "Kayıp olan M.E. 'nin saf yapılı bir kişi olduğu için silahlı örgüt tarafından kandırılmış olabileceği beyan edilip bu yönden de bir değerlendirilme yapılması talep edildiğini" belirterek konunun bu yönüyle de değerlendirilmesini istemiştir.

17. Bu konuda yapılan araştırma neticesinde M. E.yi tanıyan Y. B. İle 3/11/2011 tarihinde görüşülmüş; Y. B., "Semt pazarında yakın yerlerde pazarcılık yapmalarından dolayı M.E. 'yi tanıdığını, adı geçenin bir terör örgütüne yakınlık duyduğunu ve 2011 yılında yapılan genel seçimlerde bir siyasal partiye oy toplamak için yakın çevresine telkinlerde bulunduğunu bildiğini" söylemiştir.

18. Cumhuriyet Başsavcılığı 28/10/2011 tarihinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna yazı yazarak M. E.nin kullandığı cep telefonu ile yapmış olduğu muhtemel görüşmelerin tespiti amacıyla adı geçenin 1/10/2011 tarihinden itibaren yaptığı görüşme kayıtlarının çıkarılmasını, görüştüğü kişilerin kimlik bilgileri ile adreslerinin bildirilmesini ve hangi baz istasyonundan sinyal alarak görüşme yaptığının tespitinin yapılmasını istemiştir. Anılan Kurumca gönderilen dokümanlar üzerinde yapılan inceleme sonucunda M.E.nİn belirtilen tarihten (1/10/2011) kaybolduğu güne kadar geçen sürede başvurucularla görüştüğü, sonrasında ise herhangi bir görüşme yapmadığı tespit edilmiştir.

19. İzmir Emniyet Müdürlüğü, 29/11/2011 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazarak M. E.nin, Asayiş Daire Başkanlığı Kayıp Şahıslar Projesi kapsamında bilgisayar veri girişi yapılarak ülke genelinde ve internet ortamında da arandığım, bulunmasına yönelik araştırmalara önemle devam edildiğini bildirmiştir.

20. Cumhuriyet Savcısı, 5/12/2011 tarihinde Emniyet Asayiş Müdürlüğüne yazı yazarak olayın önemi ve özelliği itibarıyla kayıp kişi bulununcaya kadar çok sıkı ve gizli bir şekilde arama çalışmalarının aralıksız sürdürülmesi ile bu çalışmalar hakkında her ay ve tekide mahal bırakılmadan düzenli bilgi verilmesi talimatını vermiştir.

21. Buca İlçesinde ikamet eden ve Belediyede şoförlük yapan Y. P., 18/12/2011 tarihinde saat 14.00 sıralarında aynı ilçede bulunan Kaynaklar otobanı yanındaki ormanlık alana mantar toplamak için gitmiştir. Bölgede mantar aradığı sırada kendisine yaklaşık otuz metre uzaklıkta bulunan beş metre yüksekliğindeki bir çam ağacında, ne olduğunu ilk bakışta tam olarak fark edemediği asılı bir şey görmüş; çevresinde ipler olduğunu da gördüğü bu cismin bir insan bedeni olduğundan şüphelenmiş ancak yanına gitmemiştir. Akabinde evine dönmüş ve saat 16.00 sıralarında polisi telefonla arayarak durumu anlatmıştır.

22. Olayın ihbarını saat 16.00 sıralarında alan emniyet görevlileri, nöbetçi Cumhuriyet savcısını durumdan derhal haberdar etmiş ve olay yerine giderek mevcut delilleri muhafaza altına almıştır.

23. Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı, olayı haber alır almaz adli tıp uzmanı ile birlikte ihbara konu yere gittiğinde ağaçta, uzun süre asılı kalmaya bağlı olarak bütünlüğünü kaybetmiş ve bozulmaya başlamış bir erkek cesedi olduğunu tespit etmiş ve olay yeri keşif ve ölü muayene işlemi yapmıştır.

24. Yapılan ölü muayene işlemi sonucunda cesedin boynunda düğüm ve ense sağ tarafa gelecek şekilde halka önde olmak üzere, önden arkaya doğru yükselici vasıfta ası vasıtası izi (telem) bulunduğu tespit edilmiştir. Cumhuriyet Savcısı, adli tıp uzmanının cesedin dış muayene bulgularına göre kesin ölüm sebebinin belirlenemeyeceğini, bunun için klasik otopsi işlemine ihtiyaç bulunduğunu bildirmesi üzerine cesedin kesin ölüm sebebinin tespiti için Adli Tıp Kutumu İzmir Grup Başkanlığına (Adli Tıp Kurumu) şevkine karar vermiştir. Gönderilmeden önce cesedin pozisyonu ve konumu belirlenmiş, olay yeri basit krokisi düzenlenmiş; ceset üzerinde bulunan giysiler, özel eşyalar (metal sigara tabakası, çakmak ile cep telefonu) muhafaza altına alınmıştır. Cesedin üzerinde kimliğini tespite yarayacak herhangi bir belge ile para veya benzeri bir kıymetli eşya bulunamamıştır.

25. Olay yeri inceleme ekiplerinin incelemeleri sonucunda hazırladıkları ve ekinde olay yeri krokisi de bulunan raporun ilgili bölümleri şöyledir:

"Aydın-Çeşme otobanının doğu yönündeki ağaçlık alan içerisinde bulunan çam ağacına zeminden 307 cm. yükseklikteki ağaç dalına beyaz renkli 1 cm. genişliğindeki ipi atmak ve zeminden 243 cm. yüksekliğindeki kırık ağaç dalına beş kez dolamak suretiyle iki adet kement yapılarak düğüm oluşturulduğu, ağaç dalına atılan bir ucu ise ağaçta asılı bulunan cesedin boynuna bir tur atılmak ve boyun sağ tarafına kement yapılmak suretiyle içerisinde iki ilmek atılarak bağlanmış, boynundaki kement ile zemin arası 174 cm., cesedin ayak topukları zemine 10 cm., ayak uçları ise 5 cm. üzerinde lacivert renkli... Muhafaza altına alınan metal cep telefonu, sigara tabakası ve renkli çakmak üzerinde Spr ve tozlama yöntemi ile vücut izi incelemesi yapılmış, ancak vücut izi elde edilememiştir..."

26. Cesedi bulan Y. P.nin tanık sıfatıyla ifadesi, Buca Polis Merkezi Amirliği tarafından aynı gün saat 19.14'te alınmış olup düzenlenen ifade tutanağının suç hanesinde "intihar" ibaresine yer verildiği görülmüştür.

27. Söz konusu erkek cesedinin bulunması üzerine başvurucu Cevdet Erkek, polis tarafından ifade vermeye çağrılmış; adı geçenin aynı gün şikayetçi sıfatıyla Buca Polis Merkezi Amirliğinde alınan ifadesinde özetle "Kardeşinin 10/10/2011 tarihinden beri kayıp olduğunu, herhangi bir sorunu bulunmadığım, ekonomik sıkıntısı ve borcu olmadığını, bulunan erkek cesedini görmemekle birlikte, cesedin üzerinden alman cep telefonu ve telefonun içerisinde bulunan sim kartının, kardeşine ait olduğunu" beyan ettiği ve ifade tutanağının suç hanesinde yine "intihar" ibaresine yer verildiği görülmüştür.

28. Polis tarafından bildirimi yapılan ve 19/12/2011 tarihinde de Cumhuriyet Savcısı tarafından "Verilen sözlü emir yazılı hale getirilmiştir," açıklaması ile imzalanan Cumhuriyet Savcısı ile yapılan görüşme ve verilen emirler tutanağında, şüpheli olarak F. M. (faili meçhul) ibaresine yer verilmekle birlikte suç için yine "İntihar" açıklamasının yapıldığı; bu açıklamanın polis tarafından, Cumhuriyet Başsavcılığına 3/2/2012 tarihinde yazılan fezlekede ve cesede ait eşyaların başvuruculardan Cevdet Erkek'e teslim edildiğine ilişkin olarak düzenlenen 27/2/2012 tarihli tutanakta da tekrarlandığı görülmüştür.

29. M. E.nin kaybolması ile ilgili tahkikatı yürüten polis merkezi amirliğince Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan ve tahkikat evrakının birleştirilmesi talep edilen 3/1/2012 tarihli yazıda ise aynen şu ifadeler yer almaktadır:

"10/10/2011 günü saat 09.00 sıralarında idaremiz... sokak... sayılı yerde meydana gelen kayıp şahıs olayı ile ilgili kayıp olarak aranan M.E. adlı şahıs, 18/12/2011 günü Buca Kaynaklar otoban kenarında ormanlık alanda, ağaca asılı intihar etmiş olarak bulunmuş ve olay ile ilgili tahkikat Buca Polis Merkezi Amirliğince yürütülmekte olup olay yeri keşif ve ölü muayene tutanağı fotokopisi evraka eklenmiştir. Evrakın Hz. 2011/89666 sayılı tahkikat evrakı ile birleştirilmesi hususu arz olunur."

30. Cumhuriyet Savcısı 19/12/2011 tarihinde Bilişim Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Bürosuna talimat vermiş ve M. E.nin üzerinden çıkan cep telefonu üzerinde gerekli incelemenin yapılarak telefondan gerçekleştirilen görüşmelerin dokümanının hazırlanmasını istemiş ancak anılan büro tarafından 20/2/2012 tarihinde verilen cevapta, belirtilen tarihlerde cep telefonunun görüşmeye kapalı olması nedeniyle söz konusu incelemenin yapılamadığı bildirilmiştir.

31. Adli Tıp Kuruntunun cesedin defninde bir sakınca olmadığını bildirmesi üzerine 23/12/2011 tarihinde Cumhuriyet Savcısı tarafından cesede ilişkin defin ruhsatı düzenlemiştir.

32. Adli Tıp Kurumunun 28/12/2011 tarihli raporunda, cesetten alman Y-STR DNA profilleri ile başvurucu Murat Erkek'in DNA profillerinin, DNA bölgeleri açısından birbirleriyle aynı olduğu, bu nedenle şahısların aynı soy ağacındaki bireyler olabileceği belirtilmiştir.

33. Otopsi sırasında cesetten alman iç organ örneklerinin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan analizinde, iç organ parçaları, mide ve mide içeriğinde sistematik toksikolojik analiz yapıldığı ancak sistematiklerindeki maddelerin bulunmadığı belirtilmiştir.

34. Adli Tıp Kurumunun 21/1/2012 tarihli otopsi raporunda, yapılan dış muayenede cesedin boynunda kalın naylon ası ipi olduğu, ip alındığında boynu çepeçevre saran düğüm yeri kulak kepçesi altına denk gelen yükselici karakterde telem (iz) olduğunun saptandığı, cesette bu hali ile haricen ateşli silah, kesici-delici alet yarası tespit edilmediği, skopi cihazı altında yapılan radyolojik taramada herhangi bir yabancı cisim, mermi çekirdeği veya saçma tanesi olabilecek metalik bir yabancı cisim imajı bulunmadığı; baş, göğüs ve batın bölgelerinde yapılan İç muayenelerinde ise "hyoid kemik (dil kemiği) sağ büyük boynuzunda" kırık olduğu ve kişinin ölümünün ası sonucu meydana gelmiş olduğuna kanaat getirildiği bildirilmiştir. Raporda ölüm zamanına ilişkin bir tespit ise bulunmamaktadır.

35. Cumhuriyet Savcısı, M. E.nin kayıp iddiasıyla ilgili olarak ayrı bir dosya üzerinden yürütülen soruşturma hakkında 16/2/2012 tarihli ve K.2012/8148 sayılı karar ile "kaybolan kişinin, ölü olarak bulunması sebebiyle ve kişinin ölümüyle ilgili soruşturmanın halen başka bir dosya üzerinden yürütüldüğü" gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiş; anılan kararı ve ilgili soruşturma dosyasını, ölümle ilgili olarak yürütülen dosya İle bağlantısı bulunması dolayısıyla ölüm olayını soruşturan Cumhuriyet Savcısına göndermiştir.

36. Bu kararın başvuruculara tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir bilgi veya belge, başvuru formu ve ekleri ile soruşturma dosyası içeriğinde bulunmamaktadır.

37. Başvuruculardan Nevzat Erkek'in vekili olduğunu beyan eden avukat M. R., 27/4/2012 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek 26/4/2012 tarihinde düzenlenen genel vekaletname uyarınca ölüm ile ilgili olarak yapılan soruşturma dosyasındaki belgelerin birer örneğinin kendisine verilmesini istemiş; Cumhuriyet Savcısının da bu talebi uygun bulması üzerine soruşturma dosyasında bulunan belgelerin birer örneği kendisine verilmiştir. Daha sonra adı geçen vekil, soruşturma dosyasına vekillikten istifa ettiğine ilişkin bir dilekçe vermiştir. Akabinde başvurucuların tamamının vekili olduğunu beyan eden Avukat Nezahat Paşa Bayraktar, 10/10/2012 tarihinde düzenlenen vekaletnameyi soruşturma dosyasına sunmuştur.

38. Cumhuriyet Başsavcılığı, M. E.nİn ölü olarak bulunmasına ilişkin E.2011/106058 sayılı dosya üzerinden yürüttüğü soruşturma sonucunda 2/1/2013 tarihli ve K.2013/154 sayılı kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili bölümleri şöyledir:

"Olay tarihi olan 18/12/201] tarihinde saat 16.00 sıralarında emniyet güçlerine yapılan ihbarda, otoban Kaynaklar-izmir yol ayrımında ağaca asılı vaziyette bir cesedin bulunduğunun bildirilmesi üzerine olaya el konulduğu, ...

Nöbetçi Cumhuriyet savcısı olarak olay yerine gidildiğinde, olay yerinin Buca otoban çıkışı sağ taraftaki koruluk bölgede olduğu, çam ağacına kendisini ip vasıtasıyla asmış bir erkek cesedinin olduğu, cesedin bütünlüğünün bozulduğu, yer yer çürüdüğünün tespit edildiği, Olay Yeri Keşif ve Ölü Muayene Tutanağının düzenlendiği ve cesedin kesin ölüm nedeninin belirlenebilmesi için İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığına otopsi işlemleri için gönderildiği ayrıca kimliğinin tespitine yönelik DNA çalışmaları yapılabilmesi için örnek alınmasının istendiği,

Ceset üzerinden bir adet metal sigara tabakası, bir adet muska ve pantolonun cebinde cep telefonu bulunarak muhafaza altına alındığı, cep telefonunun yapılan incelemesinde içerisinde 0 507... numaralı hattın takılı olduğunun tespit edildiği, daha önce kayıp müracaatında bulman şahıslar üzerinde yapılan araştırmada, 11/10/2011 tarihinde İzmir Buca Şehit Coşkun Erçin Polis Merkezine kayıp müracaatı yapılan Mehmet Erkek ile bulunan cesedin benzer özellikler taşıdığının tespit edilmesi üzerine kayıp müracaatında bulunan ağabeyi müşteki Cevdet Erkek celp edilerek ceset üzerinden elde edilen eşyalar gösterilerek sorulduğunda 0 507... numaralı hattın ve takılı olduğu cep telefonunun kayıp ihbarında bulunduğu kardeşine ait olduğunu ve bu hattı kardeşinin kullandığını beyan ettiği,

İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü yetkililerine verilen talimat doğrultusunda olay yerinde gerekli incelemelerin yapıldığı, olaya ilişkin fotoğrafların çekildiği, delillerin toplandığı, 18/12/2011 tarihli olay yeri inceleme raporunun düzenlendiği, yine maktulün ağabeyi olan Murat Erkek'ten alınan DNA örnekleri ile maktulden alman DNA örnekleri üzerinde İzmir Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda sonuç olarak, 'Murat Erkek'in Y-STR DNA profillerinin, çalışılan DNA bölgeleri açısından birbiri ile aynı olması sebebiyle şahısların aynı soy ağacındaki bireyler olabileceğinin tespit edildiği,
İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığı tarafından maktulün cesedi üzerinde yapılan otopsi sonucunda düzenlenen 21/1/2012 tarihli otopsi raporunda, Kimyasal Tahliller İhtisas Dairesinin raporunda iç organ parçalarında yapılan sistematik toksikolojik analiz sonucunda sistematikteki maddelerin bulunmadığı, kişinin ölümünün ası sonucu meydana gelmiş olduğunun tespit edildiği, yapılan tüm araştırmalar sonucunda maktulün ölümünde başkalarına atfı kabil herhangi bir kusurun bulunmadığı, maktulün kendisini asmak suretiyle intihar etmesi sonucu öldüğü, olay da suç vasfı da olmadığı anlaşılmıştır). "

39. Başvurucular, soruşturmada M. E.nİn asılarak öldürülmüş olması ihtimalinin araştırılmadığı, ası sonucu öldüğünün tespit edilmesiyle doğrudan intihar ettiği kanaatine varıldığı, soruşturmaya etkili katılımlarının sağlanmadığı, M. E.nin yakın çevresi ile görüşülerek kendisine husumet besleyen kişilerin olup olmadığının belirlenmediği, ölümünün asılmadan önce gerçekleşip gerçekleşmediğinin kesin olarak saptanmadığı, giysileri üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadığı, olay yerine giden yollarda bulunan güvenlik kameralarının araştırılıp kayıtlarının incelenmediği, kendilerine şikayet ve delillerinin sorulmadığı gerekçesiyle anılan karara İtiraz etmişlerdir.

40. İtirazlarını inceleyen Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme), 13/5/2013 tarihinde itiraza ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığından görüş sormuş; Başsavcılık, aynı tarihte itirazın reddine karar verilmesi mütalaasında bulunmuştur.

41. Mahkeme, 17/5/2013 tarihli ve 2013/14044 Değişik İş sayılı kararıyla, başvurucuların itirazını kesin olarak reddetmiştir. Mahkemenin gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir:
Takipsizlik kararındaki gerekçeler gözetilerek, işbu takipsizlik karan, mevcut durum usul ve yasaya uygun olmakla, bu karara vaki müştekiler vekilinin itirazının reddine (karar verilmiştir)"

42. Bu karar 29/5/2013 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edilmiş olup başvurucular otuz günlük yasal süre içinde 27/6/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

Bireysel başvuru sonrasında, Anayasa Mahkemesi, kişinin öldürülme ihtimalinin yeterince soruşturulmamış olması dolaysıyla hem tazminat hem de yeniden yargılama kararı vermiştir. Karar için tıklayınız.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber