'2. Abdülhamid adeta toplumsal hafızadan silinmeye çalışıldı'

Prof. Dr. Demirel, "Eski idareyi hatırlatan 2. Abdülhamid, olumsuz anlatımlarla öne çıkarıldı ve adeta toplumsal hafızadan silinmeye çalışıldı." dedi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 10 Şubat 2019 12:36, Son Güncelleme : 10 Şubat 2019 12:37
'2. Abdülhamid adeta toplumsal hafızadan silinmeye çalışıldı'

Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatmagül Demirel, 2. Abdülhamid'in 31 Mart olayından sonra ahttan indirilip Selanik'e gönderildiğinde muhalif basının yaptığı gerçeği yansıtmayan propagandayı AA muhabirine değerlendirdi.

2. Abdülhamid'in Selanik'te geçirdiği sürgün günlerinde şahsı ve dönemindeki icraatları hakkında olumsuz haber ve yorumlara maruz kaldığını vurgulayan Demirel, "Bu haberler genellikle İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin görüşlerini yansıtan gazeteler tarafından yapılmıştır. İktidarın yeni aktörleri yeni padişah Sultan Mehmed Reşad'ı kamuoyu nezdinde meşrulaştırmaya çalışırken, sürekli eski ve yeni idare karşılaştırması yaptı. Eski idareyi hatırlatan 2. Abdülhamid olumsuz anlatımlarla öne çıkarıldı ve adeta toplumsal hafızadan silinmeye çalışıldı." ifadelerini kullandı.

Demirel, konuyla ilgili yaptığı kapsamlı gazete taramalarında, Sultan 2. Abdülhamid'in sürgün günlerinde muhalif basında "alaycı" ve "gerçeği yansıtmayan" görüşlere yer verildiğini tespit ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Örneğin 27 Ağustos 1909 tarihli Tanin gazetesinde çıkan haberde, Abdülhamid'in Selanik'te sinir krizleri geçirdiği iddia edilmektedir. Abdülhamid'in zaman zaman yumruğunu masaya vurarak 'lanet olsun' sözlerini sarf ettiği ve uyuyamadığı için sabaha kadar odasında oturduğu anlatılmaktadır. Yine aynı haberde Abdülhamid oldukça endişelidir ve köşkteki kadınlara geleceği ile ilgili fal baktırdığı söylenmektedir. Sakalını boyamadığı için bir tarafı beyaz bir tarafının siyah olduğuna değinilir. Hatta başka bir haberde daha da aşırıya gidilerek Abdülhamid'in kanser olduğu ileri sürülür. Tüm bunlar kamuoyunda olumsuz bir Abdülhamid imajı oluşturmaya yöneliktir."

Selanik ile ilgili bir haber verileceği zaman imalı bir şekilde Abdülhamid'e de gönderme yapıldığını anlatan Demirel, Tanin gazetesinin 22 Mayıs 1910 tarihli nüshasında, kente yumurta büyüklüğünde dolu yağdığına dair haberin "Acaba korkanlar oldu mu?" denilerek ünlem işaretiyle bittiğine dikkati çekti.

Demirel, 2. Abdülhamid'in toplumdaki imajının bu süreçte basında yer alan haberlerle değiştirilmeye çalışıldığını belirterek, "Hatta yaşanan kuraklıklar bile Abdülhamid'den kaynaklandı şeklinde gösterilmiştir. Yine Tanin gazetesinin 30 Ağustos 1909 tarihli nüshasında sürgüne gönderilen padişahın bölgeye kuraklık getirdiği iddia edilmiştir. Bu tür olumsuz ve kasıtlı haberler Abdülhamid Selanik'ten İstanbul'a geldikten sonra azalmıştır. Çünkü artık Cihan Harbi başlamış ve tüm gündem savaşın gidişatı olmuştur." değerlendirmesini yaptı.

"Benim ne kadar çalıştığıma Allah şahittir"

Prof. Dr. Fatmagül Demirel, Sultan 2. Abdülhamid'in aleyhinde yazılan haberlere ve söylentilere nasıl tepki verdiğini anlamak için Sultan'ın Selanik ve Beylerbeyi Sarayı'nda geçirdiği yıllarda yanında bulunan özel doktoru Atıf Hüseyin Bey'in hatıratına bakmak gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Hatıratın bir bölümünde Sultan'ın doktoru ile yaptığı söyleşide şahsına yönelik aleyhte yazılar için 'Yine gazeteler beni gagalamaya başladılar. Benden ne isterler. [...] yazdıkları hep yanlış iftiradan ibaret [...] benim ne kadar çalıştığıma Allah şahittir. Başka bir şey diyemem. Allah aleyhimde bulunanları bildiğini yapsın.' demiştir."

Kamusal alanda 2. Abdülhamid'i hatırlatan ögelerin de yok edilmeye çalışıldığını dile getiren Demirel, "İstanbul'da açılan ilk çocuk hastanesinin 'Hamidiye Etfal Hastanesi' ismi 'Osmanlı Etfal Hastanesi' olarak değiştirildi. Aynı şekilde Sultanla özdeşleştirilen önemli bir hayır kurumu olan Darülhayr-i Ali de tahttan indirildikten sonra bir kanunla kapatıldı. Özellikle hayır kurumları ve sosyal yardım konularında Abdülhamid döneminin izleri silinmeye çalışıldı. Buna benzer olarak birçok yerdeki yer isimlerinden de 'Hamidiye' adı kaldırılmıştır."

Toplumsal hafızada 2. Abdülhamid'i hatırlatan hayır kurumları ve kamu binalarının isimlerinin o dönemde değiştirildiğini ifade ederek, "Günümüzde de pek çoğu ayakta olan bu kamu binaları Sultan'ın icraatlarının sessiz tanıkları olarak onu hatırlatmaya devam ediyor." diye konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber