Bölge İdare Mahkemeleri arasında uygulama ve içtihat birliği yok

İstinaf Mahkemeleri kararlarında; hem kendi kararları arasında hem de diğer istinaf mahkemesi kararlarında veya Yargıtay ile Danıştay kararları arasında içtihat farklılığı bulunmaktadır. Bu durum hukuk güvenliğini ve istinafa güveni sarsmaktadır.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 08 Ekim 2019 00:01, Son Güncelleme : 08 Ekim 2019 17:18
Bölge İdare Mahkemeleri arasında uygulama ve içtihat birliği yok

Kamuoyunda İstinaf Mahkemeleri olarak bilinen bölge adliye ve bölge idare mahkemeleri, Yargıtay ile Danıştay'ın iş yükünün azaltılması amacıyla adli yargıda 2004, idari yargıda ise 2014'te kurulması yasalaşmıştır. Bölge adliye ve bölge idare mahkemeleri "ikinci derece mahkemeleri" olarak görev yapıyor ve ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabiliyor. İstinafın vermiş olduğu bazı kararlara Yargıtay veya Danıştay'a itiraz edilemiyor ve istinafın kararı kesinleşiyor.

Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Samsun, Gaziantep, Adana, Bursa, Erzurum, Konya, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi olmak üzere adli yargıda 11 istinaf mahkemesi görev yapmakta iken Ankara, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Samsun, Konya ve Erzurum Bölge İdare Mahkemesi olmak üzere idari yargıda 7 istinaf mahkemesi görev yapmaktadır.

İSTİNAF MAHKEMELERİ KARARLARINDA İÇTİHAT FARKLILIĞI BULUNMAKTADIR

Önceden Yargıtay veya Danıştay'a yapılan itirazlarda bu yüksek mahkemelerin dava konusu ile ihtisaslaşmış ilgili dairelerinde, ülkede aynı dava konusunda aynı kararlar verilerek uygulama ve içtihat birliği sağlanmaktaydı. Şimdi ise İstinaf Mahkemeleri kararlarında; hem kendi kararları arasında hem de diğer istinaf mahkemesi kararlarında veya Yargıtay ile Danıştay kararları arasında içtihat farklılığı bulunmaktadır. Bu durum hukuk güvenliğini ve istinafa güveni sarsmaktadır.

Şöyle ki,

Adli Yargı için; 2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni'nde konuşan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit gündeme getirmiş; "Kamuoyunda rahatsızlık duyulan bir diğer husus da aynı olayda aldıkları ceza bakımından bir kısım sanıkların istinafta itiraza, bir kısmının ise Yargıtay'a temyiz incelemesine tabi tutuluyor olması adil yargılanma hakkını zedeler niteliktedir. Bu halde suçlardan biri Yargıtay incelemesine tabi ise diğer suçların da bağlantılı olarak veya resen Yargıtay'a intikali adaletsizliğe engel olacaktır." demiş ve davaların büyük oranda bölge adliye mahkemelerinde kesinleşmesinin bazı hak mağduriyetleri doğurduğunu belirten Cirit, bunun düzeltilmesi için bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı kanun yararına bozma yolunun açılması, buna ilişkin kanuni düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurgulamıştır.

İdari Yargı için; 2017 yılında Danıştay'ın 149'uncu kuruluş yıl dönümü ve "Danıştay ve İdari Yargı Günü" etkinlikleri kapsamında, Danıştay Konferans Salonu'nda yapılan sempozyumda konuşan Danıştay Başkanı Zerrin Güngör gündeme getirmiş; "Aynı konuda Danıştay ile istinaf mahkemeleri veya farklı istinaf mahkemeleri arasında içtihat farklılığı olması, hukuk güvenliğini ihlal edeceği gibi istinafa olan güveni de olumsuz etkileyecektir. Bu bakımdan yargı mercileri arasında uygulama birliğinin sağlanması, maddi vaka ve hukuki dayanakları benzer durumlarda farklı kararların verilmesinin önlemesi ve içtihat birliğinin sağlanması için basit ve etkili çözüm yollarının belirlenerek zaman kaybetmeden tartışılıp değerlendirilmesi çok yararlı olacaktır." demiş ve istinaf mahkemelerinin kendi arasında veya Danıştay ile arasında içtihat farklılığı bulunmasının, hukuk güvenliğini ve istinafa güveni olumsuz etkileyeceğine dikkati çekerek, uygulama ve içtihat birliğinin sağlanması için basit ve etkili yolların belirlenmesinin önemini vurgulamıştır.

İdari Yargı için istinaf mahkemelerinin kendi arasında veya Danıştay ile arasında içtihat farklılığı içeren ve sitemize iletilen örnekleri inceleyecek olursak;

BÖLGE İDARE MAHKEMELERİ HEM KENDİ KARARLARINA HEM DE DANIŞTAY İÇTİHATLARINA AYKIRI KARARLAR VERMEKTEDİR

ÖRNEK 1- Konya Bölge İdare Mahkemesi yolluk davalarındaki zaman aşımı konusunda hem Danıştay kararına aykırı hem de kendisinin önceki aldığı karara zıt kararlar vererek uygulama ve içtihat birliğini yok etmektedir.

Şöyle ki; Danıştay 2. Dairesinin 2005/4297 Karar, 2004/7942 Esas sayılı ve 23.12.2005 tarihli kararında; Harcırahın hak sahibi bakımından kazanılmış bir hak teşkil ettiği ve bu bakımdan idareye yapılacak bir başvuru üzerine alınacak cevap doğrultusunda İdari Yargılama Usul Kanununda belirtilen süreler içerisinde dava açılabileceği hükmünü vermiş olup, 2577 Sayılı Yasa'da öngörülen zaman aşımı süresini kamu çalışanı lehine geniş yorumlamış ve Danıştay, bugüne kadar belirsizlik içeren zaman aşımı sorununu, ayrıntılı bir gerekçe ile çözümlemiştir.

Danıştay 2. Dairesinin 2005/4297 Karar, 2004/7942 Esas Sayılı ve 23/12/2005 Tarihli Kararına göre; yazılı istek üzerine atanmaları nedeniyle kendilerine harcırah ödemesi yapılmayan kamu çalışanları, 5 yıl içerisinde harcırah talebini içeren bir dilekçe ile kurumlarına başvurup gelecek cevaba göre idare mahkemelerinde 60 günlük süre içerisinde dava açma hakkına sahiptirler.

Danıştay'ın bu kararına istinaden Konya Bölge İdare Mahkemesi; 2007/286 E, 2007/218 K nolu ve 15.03.2007 tarihli kararında "Aksaray ili merkez cumhuriyet ilköğretim okulunda Güzelyurt ilçesi Gaziemir yakacık ilköğretim okuluna matematik öğretmeni olarak naklen atanması nedeniyle kendisine harcırah ödenmeyen davacının 12.12.2005 tarihli dilekçesi ile hak ettiğini iddia etiği yolluğun yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun 2577 sayılı yasanın 10. maddesi kapsamında görülmesi gerekirken 6245 sayılı yasanın 59. maddesi kapsamında değerlendirilerek davanın süre yönünden reddine ilişkin mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Nitekim Danıştay 2. Dairesinin 23.12.2005 tarih ve 2004/7942 E, 2005/4297 K sayılı kararı da bu doğrultudadır." şeklinde karar vermesine rağmen 2012/82 E, 2012/36 K nolu 18.01.2012 tarihli kararında ise "...dava açma süresi olan altmış gün içinde doğrudan veya 2577 sayılı yasanın 11'maddesi uyarınca yapılan başvuru sonucunda, yine idari dava açma süresi içinde dava açması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 1 yıl, 6 ay sonra yaptığı başvuru üzerine açtığı iş bu davanın, süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine yasal olanak bulunmamaktadır"şeklinde karar verirken 2007 yılında yukarıda yer verdiğimiz kararını ve Danıştay 2. Dairesinin 23.12.2005 tarih ve 2005/7942 E, 2005/4297 K sayılı kararını göz ardı etmektedir.

BÖLGE İDARE MAHKEMELERİ ARASINDA UYGULAMA BİRLİĞİ BULUNMAMAKTADIR

ÖRNEK 1- Adana Bölge İdare Mahkemesi hem yukarıda yer verdiğimiz Danıştay 2. Dairesinin 2005/4297 Karar, 2004/7942 Esas Sayılı ve 23/12/2005 Tarihli Kararına hem de Antalya Bölge İdare Mahkemesi ve Gaziantep Bölge İdare Mahkemelerinin kararlarına zıt kararlar vererek uygulama ve içtihat birliğini yok etmektedir.

Şöyle ki; Sözleşmeliden kadroya geçenlere veya sözleşmeli iken özür durumundan yer değiştirenlere ilişkin yolluk talebi davalarında Şanlıurfa İdare Mahkemesinin ret kararı, bölge idare mahkemesinde temyiz edilmiş, itiraz sonucunda Gaziantep Bölge İdare Mahkemesinin 07.12.2011 tarih ve 2011/2219 E, 2011/2359 K sayılı kararı ile itiraz kabul edilerek davacıya yolluk ödenmesine hükmetmiştir.

Aynı konuda Isparta İdare Mahkemesinin 13.09.2011 tarihli E:2011/525 K:2011/818 sayılı ret kararı,bölge idare mahkemesinde temyiz edilmiş, itiraz sonucunda Antalya Bölge İdare Mahkemesi E:2011/1964 K:2012/18 sayılı 06.01.2012 tarihli kararı ile itiraz kabul edilerek davacıya yolluk ödenmesine hükmetmiştir.

Fakat Adana 1.İdare Mahkemesinin ret kararı, bölge idare mahkemesinde temyiz edilmiş, itiraz sonucunda Adana Bölge İdare Mahkemesinin E:2011/1964 K:2012/18 sayılı 06.01.2012 tarihli kararı ile itiraz red edilerek Adana 1.İdare Mahkemesinin kararını onamıştır.

ÖRNEK 2- İzmir Bölge İdare Mahkemesi hem aşağıda yer verdiğimiz Danıştay 2. Dairesinin 23.05.2017 tarih ve 2016/15896 sayılı kararında hem de Samsun Bölge İdare Mahkemesinin kararlarına zıt kararlar vererek uygulama ve içtihat birliğini yok etmektedir.

Şöyle ki; Danıştay 2. Dairesi'nin 23.05.2017 tarih ve 2016/15896 sayılı kararı ile ana okullarına yeniden rehberlik normu verilmiştir. Anaokullarında rehberlik normunun kaldırılması nedeniyle norm fazlası olarak kalan ve yer değiştirme talebinde bulunmak zorunda kalarak görev yeri, değiştirilenlerin açmış olduğu davalarda bölge idare mahkemeleri arasında uygulama birliği bulunmamaktadır.

Muğla 1. İdare Mahkemesinin 06/12/2018 gün ve E:2018/1110, K:2018/1703 sayılı iptal kararı, bölge idare mahkemesinde temyiz edilmiş, itiraz sonucunda İzmir Bölge İdare Mahkemesinin E:2019/216 K:2019/639 sayılı 23/05/2019 tarihli kararı ile itiraz kabul edilerek davacının eski görev yerine atanmasına hükmetmiştir.

Samsun 2. İdare Mahkemesi'nin 08/04/2019 günlü,E:2018/1271, K:2019/419 sayılı iptal kararı, bölge idare mahkemesinde temyiz edilmiş, itiraz sonucunda Samsun Bölge İdare Mahkemesinin E:2019/297 K:2019/595 sayılı 04/07/2019 tarihli kararı ile itiraz red edilerek Samsun 2. İdare Mahkemesi'nin kararını onamıştır.

Ahmet KANDEMİR

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber