Süper beyinler evlerine dönüyor
TÜBİTAK'ın 2010 yılında başlattığı 'Yurda Dönüş Burs Programı' kapsamında bugüne kadar 452 araştırmacı Türkiye'ye döndü. Amazon, Apple gibi şirketlerden, CERN, Max Planck Institute gibi araştırma kuruluşlarından ve Harvard, Stanford gibi üniversitelerden 127 bilim insanı daha ülkeye dönüyor.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK), 2010 yılında başlattığı 'Yurda Dönüş Burs Programı' kapsamında bugüne kadar 452 Türk araştırmacı Türkiye'ye döndü. Tersine beyin göçü için yapılan çalışmalara ise devam ediliyor. TÜBİTAK'tan alınan bilgilere göre, 127 bilim insanı daha Türkiye'ye dönüyor. Bunların bir kısmı döndü, bir kısmı ise bahar döneminde ülkede olacak. Onların da gelmesiyle birlikte ülkeye dönen bilim insanı sayısı 579'a ulaşacak. Hükümetin 100 günlük eylem planında, stratejik değer taşıyan alanlarda yürütülecek projelere katkı sağlamak üzere alanlarında yaptıkları üst seviye bilimsel veya teknolojik çalışmalarla kendini göstermiş ve yurtdışında çalışma deneyimine sahip başta Türk bilim insanları olmak üzere nitelikli araştırmacıların yurtdışından Türkiye'ye gelmelerini teşvik etmek amacıyla '2232 Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı' başlatıldı. Bu kapsamda 15 Aralık 2018-29 Mart 2019 tarihleri arasında çağrıya çıkıldı. Toplam 242 başvuru alındı. 21 farklı ülkeden 98'i Türk, 29'u yabancı olmak üzere; başvuru şartlarını sağlayan alanında lider 127 bilim insanı destek kazandı.
ÖĞRENCİ YETİŞTİRECEKLER
Amazon, Apple, Bosch, GE, Intel, Siemens, Volvo gibi global şirketler ile CERN, CNRS, Max Planck Institute gibi öncü araştırma kuruluşlarında ve Harvard, Stanford, Oxford, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü, Cambridge, Columbia Üniversitesi gibi dünya sıralamasında ilk 25 üniversite içerisinde yer alan kurumlarda çalışan araştırmacılar bu programla Türkiye'ye dönüyor. Araştırmacıların108'i devlet ve vakıf üniversitelerinde, 11'i Arçelik, TUSAŞ, Aselsan, Havelsan gibi özel sektör kuruluşlarında, 7'si UNAM, SUNUM ve IBG araştırma altyapılarında ve biri de bir kamu kuruluşunda çalışacak. Araştırmacıların her biri beşer doktora öğrencisi yetiştirecek. Stratejik değer taşıyan alanlarda yürütülecek projelere katkı sağlayacak.
ÜLKEME FAYDA SAĞLAYACAĞIM
Hürriyet'ten Esra
Ülkar'ın haberine göre: Dr. Mehmet Turan (ETH Zurich Üniversitesi-Boğaziçi
Üniversitesi): Alman Lisesi'nden sonra, 2005'te lisans ve yüksek lisansımı Almanya'da
RWTH Aachen Üniversitesi'nde Elektronik ve Haberleşme alanında yaptım. Bir sene
Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles'ta araştırma görevlisi olarak makina öğrenmesi
ile HIV teşhisi üzerine çalıştım. ETH Zurich Üniversitesi'nde tıbbi robotlarla
ilgili doktora yaptım. Doktoram Max Planck Akıllı Sistemler Enstitüsü ile ETH
Zurich arasında ortak bir programdı. Burada bir seneye yakın postdoktora yaptım.
Ağustosta Türkiye'ye dönmemdeki en önemli etken yurtdışında uzun yıllarda kazandığım
bilgi birikim ile artık kendi ülke ve insanıma fayda sağlamamın, öğrencilere
bildiklerimi aktarmamın zamanının geldiği düşünmem oldu. Burada yapay zekayı
kullanarak birçok medikal cihazdan alınan verileri optimal şekilde birleştirip
yorumlayabilen, hastaya özel teshis ve tedavi yöntemleri geliştirme liyakatine
sahip algoritmalar ve sistemler geliştirmeye çalışacağım. Almanya'da geliştirdiğim
kapsül robot projesine 2232 programı kapsamında çoklu biyopsi ve ilaç taşıma
modülleri eklemeye ugraşacağım. Son olarak da Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm
Ofisi ile ortak yürüttüğüm projede beyin kanseri ve meme kanserinin çok erken
safhada teshiş edilmesi üzerine çalışmalara başladım.
KATKIDA BULUNMAK İSTİYORUM
Dr. Öğretim Üyesi Çiğdem Toparlı (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT)-Orta
Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ): İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği'nden
mezuniyet sonrası 2013'ten beri yurtdışında akademik araştırmalar yapıyorum.
Max-Planck-Institute fur Eisenforschung'da doktoramı yaptım. Daha dayanıklı
ve ucuz elektrokatalizorler üreterek hidrojen üretimini daha verimli hale getirmeye
yönelik çalışmalar yaptım. İki yıldır da MIT'de hidrojen üretimi ve difuzyonu
üzerine çalışıyorum. Türkiye'ye dönüp, bilim insanları yetişmesine katkıda bulunmayı
istiyordum. Bu projelerle yurtdışından daha çok bilim insanı Türkiye'ye dönecektir.
Gelecekte iklim degişikliğinin etkilerinin artmasıyla beraber negative emisyon,
CO2 reduksiyonu ve yeni nesil piller ön planda olacak. ODTÜ'de bu konularda,
daha verimli pil elde etmeyle ilgili çalışmalar yapacağız.
TECRÜBELERİMİ AKTARACAĞIM
Dr. Öğretim Üyesi Erol Yıldırım (Singapur Yüksek Performanslı Hesaplama Merkezi-ODTÜ):
Bilkent Üniversitesi Kimya Bölümü'nden sonra İTÜ Kimya Bölümü'nde yüksek lisans
ve doktora yaptım. Finlandiya Aalto Üniversitesi'nde polielektrolit malzemelerin
özellikleri üzerine, ABD'de North Carolina State Üniversitesi'nde plastiklerin
bozunmaları ve kararlılıkları üzerine, Singapur Yüksek Performanslı Hesaplama
Merkezi'nde esnek termoelektrik kompozitlerin modellenmesi konularında çalıştım.
Araştırmalarımızın sonuçları 30'un üzerinde makale ve 50'nin üzerinde bildiride
yayınlandı. 2232 programıyla ODTÜ'de doktor öğretim üyesi olarak göreve başladım.
Projenin sağlayacağı araştırma imkanları ve çalışmayı yürüteceğim kurumun saygın
ve köklü olması kararımda etkili oldu. Avrupa, Asya ve Amerika'da çalıştıktan
sonra artık ülkemize dönüp kendi araştırma grubumu kurma zamanıydı. ODTÜ Kimya
Bölümü'nde yeni bir moleküler modelleme ve simülasyon laboratuvarı kuruyoruz.
Burada yüksek lisans ve doktora öğrencilerime tecrübelerimi aktaracağım ve onlarla
birlikte deneysel çalışmalara modelleme desteği sağlayacağız.
HAYALİME KAVUŞTUM MUTLUYUM
Dr. Öğretim Üyesi Betül Uralcan (Princeton Üniversitesi-Boğaziçi Üniversitesi):
Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği'nden 2013'te mezun oldum. Princeton
Üniversitesi Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümü'nde bütünleşik doktora derecesi
alarak, bir yıl doktora sonrası araştırmacı olarak yeni nesil bir enerji depolama
cihazı olan 'süperkapasitörlerin' modellenmesini çalıştım. Süperkapasitörler
enerjinin daha hızlı bir şekilde daha küçük bir alanda depolanmasını sağlayacak
olan bir teknoloji. Enerji kaynaklarının giderek kısıtlı hale geldiği ve enerji
depolamanın önem kazandığı günümüzde, çift katmanlı kapasitörler hızlı, çevre
dostu ve güvenli olmalarıyla öne çıkıyor. Ayrıca, proteinlerin dayanıklılıklarını
arttırmayı hedefleyen çalışmalara katıldım. Türkiye'de araştırma yapmak, beni
yetiştiren akademisyenler gibi yeni bilim insanlarının yetişmesine katkı sağlamayı
istiyordum. Bu programla daha hızlı hayalimi gerçekleştiririm. Çünkü bir laboratuvar
altyapısı kurmak ya da proje için fon bulmak zaman isteyen şeyler. Bu projelerle
yurtdışından daha çok bilim insanının Türkiye'ye döneceğini düşünüyorum. Süperkapasitorlerin
geliştirilmesi ve biyolojik sistemlerin modellemesi üzerine çalışmalarıma devam
edeceğim.