Teknoloji oburları için 'dijital diyet'

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 13 Eylül 2009 10:07, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01

Hayatınızda internet diye bir kavramın olmadığını; sevdiklerinizi ankesörlü telefonla aradığınızı; en güzel tatil anılarınızı dijital kamerayla kaydetmediğiniz zamanları hatırlayın... Bir süreliğine bile olsa geçmişe dönmek ya da analog yaşama geçmek isteyenler için artık yeni bir kavram var; 'dijital diyet'!

Bundan birkaç ay önce, ilk kez 1979'da piyasaya sürülen Sony Walkman'in 30. yılını kutlamak amacıyla, 13 yaşındaki İngiliz bir çocuktan 'cin fikir' bir uygulama önerisi gelmişti. Yaşı itibarıyla teknoloji kuşağının üyesi olan bu çocuk, canı gibi sevdiği, gözü gibi baktığı iPod'unu, Sony'e duyduğu saygıdan dolayı bir haftalığına çekmeceye atmış ve o bir hafta boyunca müziği sadece walkman'de dinlemişti. İngiliz basını da haberin üzerine atlamış ve 'Bakın küçücük çocuğun yaptığına' diyerek olayı duyurmuştu.

Öyle ya artık iPod'umuz, cep telefonumuz, internet bağlantımız olmadan sokağa çıkmamaya alışkınız... Aslına bakarsanız da bundan hiç mi hiç şikayetçi değiliz.

Facebook'ta edindiğimiz arkadaşlardan, Twitter'da verdiğimiz günlük detaylardan, FriendFeed'de paylaştığımız değerli bilgilerden, RRS'lerini takip ettiğimiz internet adreslerinin güncellemelerinden de, onlarca sosyal ortamda bulunmaktan da kayıtsız şartsız mutluyuz!

Peki, o halde neden; bir taraftan teknoloji sürekli yenilenip yükselirken, bir taraftan da bunun nimetlerinden uzaklaşmayı ya da bir bağımlılıkmış gibi, soluk almayı gerektiren 'aralar' vermemiz gerekiyor?

BAĞIMLILIK ŞART DEĞİL

Amerika'da internet ve oyun bağımlıları için açılan ilk klinik reSTART'ın (www.netaddictionrecovery.com) haberlerini gazetelerde okudunuz. Bu, internet ve online oyun bağımlıları için, çayır-çimen içinde 45 günlük bir arınma programı sunan kliniğin internet sayfasına girdiğinizde, bağımlılığınızın ne ölçüde olduğunu gösteren bir mini karakter testi görüyorsunuz. İşte o sorulardan örnekler...

l Bilgisayar başında geçirdiğiniz zaman gittikçe artıyor.

l Sosyal davranışlarınızı kontrol etmekteki çabalarınız sonuçsuz kalıyor.

l İnternette olmadığınızda kendinizi huzursuz hissediyorsunuz.

l Onları ihmal ettiğiniz konusunda çevrenizden şikayet geliyor.

l Bilgisayar kullanımı iş yaşamında performans kaybı yaratıyor.

l Gergin, sinirli ya da depresif hissediyorsunuz.

l Uyku düzeninizde sapmalar var.

l Fiziksel olarak yorgunsunuz, kas ağrılarınız var.

l Hayatın geri kalan eğlenceli faaliyetleri ilginizi çekmiyor.

Eğer 'Bilgisayar ve İnternet Bağımlılığı Servisi' doktorunun hazırladığı bu sorulardan 3 ya da 4 tanesine 'evet' cevabı verdiyseniz, internet bağımlılığı eğilimindesiniz ve eğer 'evet'lerin sayısı 5'i buluyorsa, acilen Amerika'ya doğru yola çıkınız!

ÇEVREYİ KORUMAK İÇİN Mİ?

Dijital diyetin bir de global ısınma ve çevre ile bağlantılı yönü olduğu konuşuluyor.

Scientific American Dergisi'ne göre 'Telekomünikasyon, internet alışverişi ve online iletişim kurma metotları, geleneksel yöntemlerle karşılaştırıldığında büyük bir israfın önlenmesine yol açıyor. Ne var ki dijital çağ ilerledikçe onun yeşil etkileri yerini kahverengiye bırakıyor bir taraftan da.

E-postalar ve internette surf yapmak gibi dijital kullanımlar sadece Amerika'da, saatte 61 milyar kilovat enerji harcanmasına denk geliyor. 2005 senesinde 123 milyar kilovatlık enerji yerken 2010 yılında bu rakamın iki katından fazla olması bekleniyor...'

İşte bu tür sebepler yüzünden de dijital ortamda yeşil hassasiyet taşıyan diyetlere gidilmesine dair fikirler dolaşıyor dünyada.

USA Today Gazetesi hem aşırı teknolojinin yarattığı bağımlılık hali fikrine hem de aşırı enerji tüketimine gönderme yaparak binlerce okuyucu arasından 5 tanesiyle bir proje yaptı. Buna göre web editöründen hükümet görevlisine kadar farklı işleri olan bu 5 kişi, dijital diyete girdi.

2 tanesi sadece 48 saat, diğerleriyse 5 gün kadar bu diyete dayanabilen 'denek'ler deneyim ve hislerini okuyucularla paylaştı.

Sonuç olarak; dijital yaşam artık hayatın bir parçası ve bunu başa dönüp, yokmuş gibi davranmak hiç de akıllıca ve kolay değil. Bir taraftan da; keyif aldığımız, dünyamızı sonsuzca genişleten teknolojiye karşı durmak yerine, keyif almaya bakmalı!

Pardon, teknolojiye alerjim var da!

İŞİn özünde, dijital ortamlardan uzaklaşma anlamında bir diyet arası verilmesinden söz ediliyor ve haliyle bu diyetin işe yarar bir şey olduğuna inanıp inanmamak bize kalmış. Ne var ki diğer taraftan da teknoloji ve dijital kültürden hepten uzak kalması gereken insanlar var; 'teknoloji alerjisi' olanlar!

Örnek mi? 50'li yaşlarının ortasındaki televizyon prodüktörü İngiliz Sarah Dacre... İşi gereği video kameradan cep telefonuna bin bir türlü kabloyla teknolojiye bağlanan Dacre'nin 1994 yılında birden bire teknoloji alerjisinden mustarip olduğu ortaya çıkıyor. 'Electro-hypersensitivity', (elektronik cihazlara aşırı hassaslık) adı verilen bu hastalığı, panik atak krizleri, nefessiz kalmak ve aşırı kaygı gibi semptomları sebebiyle diğer hastalıklardan ayırmak çok da kolay değil. Ayrıca semptomları, ciltte kızarıklık gibi fiziksel olarak ortaya çıkan teknoloji alerjilerine de rastlanıyor.

Diyeti onlar yorumladı

Ara sıra mola veriyorum

Vadi Efe - Sevenload İş Geliştirme ve Proje Sorumlusu

İnsan doğasının bu kadar yoğun bir iletişime ihtiyaç duyup duymadığı konusunda biraz şüpheciyim. İnterneti çok sevmeme ve meslek olarak benimsememe rağmen teknolojiyi dengeli kullanmayı yeğliyorum. Yoğun olarak bilgisayar ve internet karşısında geçen bir günün ortasında mutlaka bir-iki saat mola verip öğlen yemeğinin tadını çıkartmayı, arkadaşlarımla sohbet etmeyi severim. İnterneti yoğun olarak iş için kullandığımdan bilgisayar başında oyun oynamam, uzun sohbetlere dalmam. Televizyon karşısına geçip kanaldan kanala gezmem. Mobil interneti, kullanımında fark yaratan ve hayatımı kolaylaştıran servisler dışında kullanmıyorum. Teknoloji ve internetten uzak kalmak bir süreliğine iyi olurdu çünkü insan rahatlıyor. 3-4 günlük seyahatlere çıkmayı ve o süreçte teknolojiden uzak kalmayı severim. Fakat uzun süre uzak kalacak olursam hayatımı idame ettirecek işleri sürdürme imkanım kalmazdı.

Dengeli beslenen diyet yapmaz!

Hakan Senbir - Marka Stratejisti

Dünyayı sanal ve gerçek diye ikiye ayırmadığım için teknoloji diyetine inanmıyorum. Sosyal medyalarda yer almayacağım demekle, kimseyle konuşmayacağım demek arasında çok fark yok. Çok yer ve kilo alırsanız diyet yapmak zorunda kalırsınız. Dengeli beslenen diyet yapmaz. Teknoloji hayatın kendisinden farklı değil. Onu da belirli bir denge içinde yaşarsanız, teknoloji diyetine gerek kalmaz. Teknoloji diyetine ihtiyaç duyacak kadar klinik durumlar, teknoloji var olmasaydı da aynı kişiler için geçerli olurdu. Teknoloji ve internet hayatımın her anında ve bundan büyük keyif alıyorum. Teknoloji beni yormuyor, tam tersine dinlendiriyor. Onun sayesinde gitar öğrenmem kolaylaşmışsa ve onun sayesinde kızıma şarkılar besteleyebiliyorsam, teknoloji benim için gayet sosyal bir kavramdır.

SELİN ÖZAVCI

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber