TÖDER: ÖSYM'de yaşanan sorun yapısaldır

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 24 Eylül 2010 17:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER), son zamanlarda dünyanın en iyi ve en güvenilir sınav merkezlerinden birisi olan ÖSYM'de yaşanan sorunun, kişilere ve bir olaya bağlı değil tamamen "eskiyen ve işlemeyen" yapının sonucu olduğunu bildirdi.

Konuyla ilgili olarak TÖDER'den yapılan açıklamada, çözümün sınavları iptal etmek veya ÖSYM başkanının görevden alınması ile değil, ÖSYM'nin, yeni, sürdürülebilir, rekabet edebilen ve özerk bir yapıya kavuşturulmasıyla mümkün olacağı görüşü ifade edildi.

TÖDER'den yapılan açıklamada şöyle denildi:

"Dünya nüfusu hızla artmaktadır. Ülkeler artan nüfusu eğitmekte ve istihdam etmekte oldukça büyük zorluklar yaşamaktadırlar. Bu zorlukları aşmak ve genç nüfusu doğru yönlendirmek için seçilen en güvenilir ve doğru yol sınav olarak kabul edilmektedir. Dünyanın başta gelişmiş ülkeleri olmak üzere bütün ülkeleri son yıllarda artan bir şekilde sınava yönelmektedir. Ancak sınav dendiğinde akla eşitlik ve güvenilirlik gelmektedir. Birçok ülke bu sınavlarda doğru seçme kriterini belirlemeye çalışırken bizim

gibi ülkelerde sınav, öncelikli olarak eşitlik ve hakkaniyet ölçütleri çerçevesine oturtulmaya çalışılmaktadır. Bundan ötürüdür ki son yıllarda yapılan güvenilirlik anketlerinde ulusal sınav merkezimiz ÖSYM en yüksek güven katsayısına sahip kurum olmuştur.

Ancak son dönemlerde çeşitli sebeplerle ÖSYM'nin güvenilirliliğine gölge düşürecek iddialar ortaya atılmakta ve hatta sınavlar iptal edilmektedir. Son süreçte ise ÖSYM başkanı istifa etmiş ve savcılık soruşturması da devam etmektedir.

Şüphesiz ülkemizin pek çok sorunu var. Ama bunların başında eğitim gelmektedir. Eğitim, artık sadece anayasal bir hak ve sosyal bir hukuk devletinin görevi olarak görülmemekte, aynı zamanda ekonomik açıdan "eğitilmiş insan gücü" en verimli üretim alanlarından birisi olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde de eğitime olan talep, tüm bu değişimlerin ve gelişmelerin doğrultusunda artış göstermektedir.

Ülkemiz merkezi sınavlar konusunda oldukça başarılıdır. İddia edildiğinin aksine dünyanın birçok ülkesinde gerek üniversite giriş için gerek lise giriş için gerekse diğer sebeplerle sınavlar yapılmaktadır. Bu sınavlar bazı ülkelerde ÖSYM benzeri kurumlar tarafından yapılmakta, bazı ülkelerde özel firmalara ihale edilerek yapılmakta, bazı ülkelerde ise başka ülkelerin başarılı kurumlarına ihale edilerek yapılmaktadır. Hepsinde amaç öncelikle doğru ve eşitlikçi bir sistemle seçme ve yerleştirme ihtiyacı

vardır. Başta, Japonya, ABD, Yunanistan, Güney Kore, Çin, İngiltere, Rusya, Ukrayna, İspanya, olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde merkezi sınavlar yapılmaktadır."

ÖSYM'nin kuruluşu ve görevlerine ilişin de bilgi verilen TÖDER açıklamasında, "1974 yılından günümüze kadar sayısız sınav yapan ÖSYM tüm halkın gönlünde taht kurmuştur. Ancak geçtiğimiz günlerde yapılan KPSS sonrasında yaşanan kopya iddiaları ve devamın ortaya atılan diğer iddialar adli makamlarca araştırılmaktadır. Yargı sonucunda ÖSYM'nin 1974 yılından bu yana oluşan güvenilir yapısının zarar görmemesini umuyoruz. Ancak yaşanan bu süreç sonucunda ÖSYM'nin güvenilirliğini ve itibarını yitirdiğini söylemek

acı ama gerçektir" denildi.

Bu sebeple ÖSYM'nin yaşadığı sorunlara da işaret edilen açıklamada, bu sorunlar şöyle sıralandı:

"ÖSYM görevi gereği çok zor ve önemli bir iş yapmaktadır. Bu işin karşılığında da öğrencilerden ücret toplamaktadır. Son yıllarda ÖSYM'nin uyguladığı sınav sayısı artmasına rağmen personel sayısında ve niteliğinde artma olmamıştır.

ÖSYM'nin uyguladığı sınavlar ölçme ve değerlendirme açısından oldukça uzmanlık gerektiren uygulamalar olmasına rağmen ÖSYM personeli aynı özenle seçilmemekte, KPSS başarısı aranmakta. Soru yazımı gibi en üst düzeyde uzmanlık gerektiren bir konuda yeterli personel bulunamamaktadır.

ÖSYM'nin bütçesi yeni yasa ve yönetmeliklerle değiştirilmiş. ÖSYM'nin daha iyi sınav, güvenilir ve doğru uygulama için topladığı sınav ücretleri 2008 yılında çıkarılan bir yasa ile 'Madde 10 - (Değişik: 17/8/1983 - 2880/6 md.) (Ek fıkra: 18/6/2008-5772/1 md.) Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin önceki yıldan devreden finansman fazlasının yüzde 25'i her yıl şubat ayı sonuna kadar Yükseköğretim Kurulu hesabına aktarılır.'

Bu yasaya dayanılarak 2009 yılında "ÖSYM Faaliyet Raporu"na göre YÖK hesabına Cari Transferler adıyla: 78.126.297,22 TL ( 78 trilyon) aktarılmıştır. Buna karşın hızla gelişen teknolojiye sadece 12.417.699 TL yani 12 trilyon aktarılmıştır. ÖSYM daha iyi hizmet vermek için topladığı sınav bedellerini neden arttırmaktadır. ÖSYM kar eden değil hizmet üreten kurumdur. Bu ödenekleri daha iyi ve nitelikli personel istihdamında ve teknolojik altyapıyı geliştirmede neden kullanmamıştır.

Sık sık değişen sınavlar soru bankası uygulamasını çalışamaz duruma getirmiş bu durumda uygulanan sınavlar deşifre olmaya başlamıştır. Sınavlar çeşitlendiği için örneğin TUS sınavının sorularını ÖSYM değil üniversitelerden seçilen kurul yazmıştır. Bu durumda sınavın güvenliği zayıflamıştır.

Uygulanan sınavların hazırlık, uygulama ve değerlendirme aşamalarından özellikle uygulama aşamasının denetimi oldukça zayıflamıştır. Sınav gözetmenlerine bir ay önceden sınav görev yerleri tebliğ edilmekte, aynı zamanda öğrencilere de bir ay önceden başlanarak sınav yerleri tebliğ edilmektedir dolayısıyla çıkar ilişkilerinin kurulması kolaylaşmaktadır.

Geçtiğimiz yıl polis okulu sınavının sorularının çalınması süreci sorgulanmamış üstü kapatılmıştır. Oysa sorgulansaydı bu günkü durum yaşanmayabilirdi.

Tüm bunlardan hareketle ÖSYM'nin ülkemiz için olmazsa olmaz bir kurum olduğunu düşünüyoruz. Ancak son zamanlarda yaşanan sürecin ÖSYM'yi yıprattığı ve yeni bir yapı kurulması zorunluluğunu ortaya çıkardığı bir gerçektir. Bu amaçla, ÖSYM benzeri bir merkezin ülkemiz açısından olmazsa olmaz bir koşul olduğunu düşünüyoruz."

Açıklamada, bu süreçte sadece ÖSYM başkanının istifa etmesi veya bir sınavın iptal edilmesinin sorunu nda yaşanan kopya iddiaları ve devamın ortaya atılan diğer çözmek için yeterli olmadığı asıl yapılması gerekenin yeni bir yapılanma olduğu gerçeğinden hareketle toplumun çeşitli kademlerinden oluşan bir çalıştay yapılması ve konunun tartışılmasının yararlı olacağı ifade edildi.

ÖSYM'nin yapısı değiştirilerek "Ulusal Sınav Enstitüsü" adıyla hem sınavları yürüten hem de Türkiye'nin en büyük ihtiyacı olan ölçme ve değerlendirme alanında bilimsel çalışmalar yürüten bir yapı kurulması gerektiği ifade edilen açıklamada konuya ilişkin öneriler ise şu şekilde sıralandı:

"Ulusal Sınav Enstitüsü", yüksek lisans programları açarak personel yetiştirme işlevi de yapmalıdır.

"Ulusal Sınav Enstitüsü", Cumhurbaşkanlığına bağlanarak siyaset üstü bir görev yapmalıdır. Böylece hem özerk bir yapıya kavuşturulacak hem de toplumsal güveni yeniden kazanmış olacaktır.

"Ulusal Sınav Enstitüsü" gerektiğinde hizmet alabilecek veya hizmet satabilecektir.

"Ulusal Sınav Enstitüsü" personel alımında özerk olmalıdır. Gerektiğinde başka ülkelerden bile nitelikli personel alabilmelidir. Personelinin özlük hakları konusunda özerk olmalıdır. "Ulusal Sınav Enstitüsü" halı hazırda kurulu olan "rekabet kurulu" benzeri bir yapı olabilir.

Ulusal Sınav Enstitüsü'nün uyguladığı tüm sınavlardan topladığı tüm sınav ücretleri yine Ulusal Sınav Enstitüsü tarafından kullanılacaktır. Böylece yeni teknoloji ve personel yatırımı yapabilecektir."

Açıklamada, bunun dışında yapılacak geçici ve kısa vadeli çözümlerin sorunun çözümüne değil daha da derinleşmesine yol açacağı belirtildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber