Atalay: Silah bırakılsın yeni adım atalım

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay: “Çözüm süreci hükümetin bir inisiyatifi ve durmadı. Ama tehdit içeren, tekrar silahı hatırlatıcı, savaş gibi ifadelerin kullanılması çok yanlış. Bu işlere başlayanlar çok sabırlı, kararlı ve samimi olmalı. Devlet heyetinin Öcalan’la görüşmesi konusunda bir sıkıntı yok, o diyalog sağlıklı şekilde gidiyor.”

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 26 Ekim 2013 09:22, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Atalay: Silah bırakılsın yeni adım atalım

Şenay YILDIZ

- Son günlerde örgütten gelen Türkiye'yi tekrar çatışmaya itecek, tehditvari açıklamalar endişelendiriyor. Siz sürecin başındaki kilit isimlerden biri olarak bu açıklamaları nasıl yorumluyorsunuz? Çözüm süreci tıkandı mı?

Çözüm süreci hükümet olarak bizim -çok da riskler alarak- başlattığımız önemli bir süreç. Çözüm sürecinin özü şu: Terör, şiddet bitecek ve siyaset tüm konuları değerlendirecek. Yani insanlar siyaset yapsın. Çözüm süreci hükümetin bir inisiyatifi ve şu anda bunu yürütme gayreti içinde olan da biziz. Ama tabii kimi tehdit içeren, tekrar silahı hatırlatıcı, savaş gibi ifadelerin kullanılması çok yanlış. Bu işlere başlayanlar çok sabırlı, kararlı ve samimi olacak. Çözüm süreçlerinin tabiatında zaten iniş çıkışlar vardır. Eğer bahaneler aranırsa, bu süreçleri bitirmek için her zaman pek çok bahane bulunabilir. Ama herkesin kararlı olması, o kararlılığın sürmesi gerekir. Demokratikleşme Paketi'miz bu konuları da içine alan, çok kuşatıcı, 11 yıllık iktidarımızın en kapsamlı paketi.

ELEŞTİRMENİN DE BİR ESTETİĞİ OLUR!

- Paket konusunda BDP'den ciddi eleştiriler var...

BDP paketle ilgili çok gayri ciddi, hafife alan ifadeler kullandı. Eleştirinin de bir dozu, estetiği, ciddiyeti olur! Tuhaf şeylere benzetmek falan... Bunlar rahatsız edici şeyler. Halbuki paketin siyasi katılım, partilere finansal yardım, kılık kıyafet düzenlemesi, özel okullarda anadillerde eğitimin mümkün olması gibi neredeyse tamamı bu konuları direkt ilgilendiren düzenlemeler içeriyor. Bunlarla ilgili bir tek olumlu şey söylememek, insana "Acaba bahane mi arıyorlar?" düşüncesini veriyor. Ama hükümet çözüm süreciyle ilgili durduğu yerde duruyor, bu konuda hassasiyetlerimizi sonuna kadar koruyoruz. Alanda terör unsurlarının hareketliliği de var, yanlış şeyler de oluyor orada...

- Ne kastediyorsunuz?

Yine vatandaştan para isteme, iş yapan müteahhitlere müdahale gibi şeyler de oluyor. Bütün bunların içinde sürecin devam etmesi için olanca hassasiyetimizi koruyoruz. Bu tür ciddi süreçlerde sabır çok önemli. Bazen tıkanmalar, iniş çıkışlar olabilir ama kararlı olursanız, onları yenersiniz. Biz hükümet olarak kararlı, samimi tutumumuzu koruyoruz.

- Süreç durdu mu diye büyük bir endişe var kamuoyunda...

Hayır, süreç durmadı. Hükümet olarak bizim kararlılığımız çok önemli. Çözüm için hükümetin kararlılığı da yerinde.

- Öcalan'ın devlet yetkililerine verdiği mektuptan sonra "Devlet gelmezse süreç biter" dediği yansıdı basına. Devlet heyeti yine gidecek mi? Bir sıkntı var mı?

Devlet heyeti her zaman gidiyor, bir sıkıntı yok. O diyalog sağlıklı şekilde gidiyor.

ÇEKİLME DURDU

- Sizin perspektifinize göre çözüme ayak direyen kim? BDP'mi, Kandil mi, İmralı mı?

Bu manada tekil değerlendirmelerde bulunmayız biz. Ama dışarı çıkışlar önemliydi ve şu anda yürümüyor dışarıya çıkış süreci. "Hükümet üzerine düşeni yapmıyor" diyorlar ama bu sürecin ilk safhası dışarı çıkışların olmasıydı. O olmayınca öbürleri kolay yürümez ama biz Demokratikleşme Paketi'mizi çok geniş kapsamlı olarak yine de çıkardık. Daha ileri adımların atılması dışarı çıkışların tamamlanması ve silahın bırakılmasına bağlıdır. Terör örgütü mensuplarının geleceği, oryantasyonu, siyasete katılmaları, eve dönüşleri, lider kadrolarının geleceğiyle ilgili mekanizmalar o zaman gündeme gelecek. Ama terör bitmeden, silah bırakılmadan bunlar gündeme gelemiyor. Tıkanma dediğiniz bir anlamda odur, çözüm sürecinin nihai hedefi budur.

- Çekilme yüzde 20'lerde mi kaldı?

Evet, genel manada öyle oldu.

- Öcalan'ın örgüt üzerindeki liderlik rolünü ve etkinliğini sorguluyor musunuz bu son gelişmelerden dolayı?

Biz olup bitenler, etki alanlarıyla ilgili analizler yapıyoruz ama kamuoyu önünde bunları değerlendirmemiz doğru olmaz.

EVE DÖNÜŞ İÇİN SİLAH BIRAKMALILAR

Atalay "Sürecin ilk safhası dışarı çıkışların olmasıydı ama yürümüyor şu anda. Örgüt mensuplarıyla ilgili daha ileri adımlar çekilme ve silahın bırakılmasından sonra gündeme gelecek" diyor.

- Selahattin Demirtaş, Öcalan'ın devlete verdiği 3 maddelik mektubu gazetecilere açıkladı. Burada Öcalan "PKK'lıları dağdan indirmeye hazırım. Sizin yapmanız gereken devlet olarak bunun yasasını çıkarmak" diyor. Ama siz bunu henüz erken görüyorsunuz, öyle mi?

Şunu biliyoruz: Çözüm süreçleri sonunda mutlaka terör örgütü mensuplarının geleceğiyle ilgili eve dönüş vesaire gibi kararlar gerektirir. Bu süreci yaşayan her ülke çözüme böyle gitmiştir. Bir yandan "silahlı tehdit" bir yandan "silahlı unsurların yurtdışına çıkışını durdurduk" gibi ifadeler oraya geçişleri zorlaştırır. O safhaya gelinmesini için iki şey gerekli: dışarıya çıkış ve silah bırakılması. Ondan sonrası için biz çok samimi ve kararlıyız.

BDP'den daha fazla katkı istiyoruz

- BDP'nin siyasilerin Öcalan'la görüşmesi talebini nasıl yorumluyorsunuz?

Kendileri görüşüyor zaten. Şu anda bizim izlediğimiz yol bu. Başka bir yaklaşım da yok şu anda bizde. Uzun zamandır işlerin olumlu gitmesi için rol alalım istiyorlardı. Şu anda o rolün sahipleri onlar ama o işlerin olumlu gitmesi için konuşmuyorlar şu anda. Maalesef işleri olumsuz etkileyecek söylemler içindeler. BDP'lilerden sürece daha fazla katkı bekliyoruz biz. Hemen böyle kolaycılığa gelmesinler. Dünyada bitiren ülkelerde de uzun zaman almış. Niyet sağlamsa, Türkiye'yi bu sorundan kurtarmak istiyorlarsa daha fazla katkı istiyoruz.

- Öcalan'ın gazeteciler, STK temsilcileriyle görüşmek, hatta örgütle doğrudan bağlantı gibi talepleri var. Sizin bakışınız nedir bu konuya?

Basına yansıyanlar her zaman bire bir doğru olmayabiliyor. İmralı ile istihbarat teşkilatımız görüşüyor. Benim daha geniş değerlendirme yapmama gerek yok. Bu konuların kimi mümkün olmayabilir, kiminin yasal boyutları olabilir ama bunlar değerlendirmelerimiz içinde.

OSLO MODELİNİ İZLEMEYİNCE RAHATSIZ OLDULAR

- Verdiğiniz bir söyleşide "Teröristlerle görüşüp süreci bıraktırmaya uğraşan yabancı istihbarat raporları var elimizde" demiştiniz. Hakan Fidan'ın yabancı basında hedef alınmasıyla bunu bağlantılıyor musunuz?

Türkiye'nin terör sorununun ülke içindekinden fazla dışarıdaki tarafı var. Örgütün beslendiği, bulunduğu yer başka bir ülke, finansmanını pek çok Avrupa ülkesinden sağlıyor, komşularımızda uzantısı var... İsim vermeyeyim ama Türkiye'nin kendi başına çözüm sürecini yürütmesi, o ülkeleri aracı olarak tutmaması birilerini rahatsız etti, biliyoruz. Özgüveni artmış bir ülkeyiz, kendi sorunlarımızı kendimizi çözmeye çalışıyoruz ve terör gibi hassas bir konuda yabancı istihbarat birimlerini arada tutmak istemedik. Daha önce Oslo sürecinde görüşmeler Avrupa'da bir ülkede yapılıyor, başka bir ülkenin aracılığı söz konusuydu... Burada her şeyi kendimizi yürütüyoruz. Hem bunu hazmedememe hem de Türkiye'nin bu sorunları çözmesinden rahatsız olanlar var. Açıkça örgütle görüşüp, "Bu süreci yürütmeyin" diye teklifte bulunanlar var. Son zamanlarda örgüt kesimindeki gelişmelerde uluslararası faktörlerin etkisi de olabilir. İlla vardır demiyorum ama olabilir. Çünkü elimizde bunu çağrıştıran bazı şeyler de var.

KİŞİLİKLİ SİYASET İZLİYORUZ

- Fidan'a yönelik haberlerde yabancı istihbarat örgütlerini çözüm süreci dışında bırakma tercihinin etkisi olabilir mi?

Genel manada Türkiye artık daha özgüvenli bir ülke. Alışılmış politikaları değiştirince birileri rahatsız oluyor. Türkiye'nin daha bağımsız ve kişilikli siyaset izlemesi, kimsenin güdümünde olmaması birilerini rahatsız ediyor.

İNİŞ YAŞANIYOR KESİLMELER DE GÖRÜLEBİLİR

- İniş çıkış ifadesini çok kullanıyorsunuz. Şu anda iniş sürecinde miyiz?

Doğru, o tür değerlendirmeler var tabii. İniş çıkışı şöyle anlayın: Bugünkünden daha ileri şeyler, bazen kesilmeler olabilir. 2009'da Demokratik Açılım'ı başlattık ve 2011 seçimine kadar gayet iyi yürüyordu. Ama 14 Temmuz'da Silvan olayı yaşandı ve bir sürü acılara sebep oldu. Kolay süreçler değil bunlar. Bir de, başta Güneydoğu'da Kürt vatandaşlarımız çözüm sürecini çok önemli görüyor, büyük bir toplumsal destek var. İnsanlar bu yıl ilk kez kepenkleri kapatmadan, korkudan uzak bir bahar yaşadı neredeyse. Dolayısıyla bu süreci baltalayan, o yükün altında kalır. Onlar şu anda tabanlarına bizim demokratik adımlarımızı hafife alan mesajlar veriyor ama bunlar ters teper.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber