PKK kazdığı hendeğe düştü

Tam da seçimler öncesinde televizyonlar yine 'Cizre kaybedilmiş' havasıyla haberler sunuyor. Biz o sözde kurtarılmış bölgeleri sokak sokak gezdik ve 'Kimsin' diyenle de karşılaşmadık.

Kaynak : Star Gazetesi
Haber Giriş : 22 Ekim 2015 09:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
PKK kazdığı hendeğe düştü

Evet, bazı sokaklarda hendek kazılmıştı ama halk çarşı pazarda, hayat devam ediyor ve PKK'ya tepki var. Anladık ki olay PKK ve işbirlikçisi Paralel Yapı ile Doğan medyasının 'devlet zaafa uğradı' propagandasından ibaret.

7 Haziran seçimlerinden sonra terör örgütü PKK, sekiz ilçe ve üç ilde sözde 'özerklik' ilan etti. Cizre, Nusaybin, Yüksekova, Varto, Bulanık, Sur, Silvan, Silopi ilçeleri, Van, Şırnak ve Hakkari illerinde, sözde PKK artık Türkiye Cumhuriyeti'nden bağımsız bir yönetime gidecekti. Televizyon ve gazete haberlerine baksanız, bu bölgelerin denetimi PKK'ya geçmişti... 'Hendekler kazılmış, bölgeye polis veya asker bile giremiyor' haberleri manşetleri süslüyordu. Biz de STAR ekibi olarak "Şu kurtarılmış bölgeleri bir de biz görelim" dedik. Gittiğimizde fark ettik ki gerçekler hiç de öyle Paralel Yapı ve Doğan medyalarında anlatıldığı gibi değil! Devlet, memleketin her karış toprağına hakim, kimin ne yaptığını da çok iyi takip ediyor. İşte size, tüm gözlerin çevrildiği Cizre...

Mardin'den Şırnak Cizre'ye gece yarısı, 34 plakalı bir otomobille gidiyoruz. Ne asker ve polisin bir güvenlik noktası var ne de PKK'nın yol kesmesi. Türkiye'nin batısında, İstanbul veya İzmir'de nasılsa burada da öyle bir karayolu var. Hatta trafik olmadığı için çok daha konforlu bir yolculuk yapıyoruz.

BELEDİYE NEREDE?

Cudi Dağı'nın eteğindeki Cizre'ye girerken, PKK'nın bu ilçeye ne kadar zarar verdiği ilk bakışta anlaşılıyor. Şehir ekonomisine can verecek yeni ticarethanelerin duvarları taranmış, parklar ve yollar çöp içinde. "Nerede bu belediye" diye soramadan edemiyor insan... Cizre sokaklarında dolaşırken seyyar satıcısından esnafına, öğrencisinden ev kadınına herkesin günlük hayatına devam ettiğini de şahit oluyoruz. İster istemez "Nerede bu özerklik?" diye de soruyoruz.

Önce, gazeteci kimliğimizle değil sıradan insanlar gibi Cizreliler ile sohbet ediyoruz. "Bırakmıyorlar ki buralar gelişsin" sözünü kaç kez duyduk, sayısını bilemiyoruz. "Kim bırakmıyor, devlet mi" diye sorduğumuzda "Kim olacak, örgütler" yanıtını alıyoruz. Halk, Çözüm Süreci ile silahların susması durumunda bölgenin ekonomik, sosyal ve ticari hayatının nasıl değişebileceğini görmüş. Şehir ekonomisi hız kazanmış, yatırımlarla şehre para girmesiyle insanların refah seviyesi artmış ve açılan sosyal tesislerle gençlerin ve kadınların günlük hayatı daha renkli hale gelmiş. Ama 7 Haziran seçimleri sonrasında PKK'nın özerklik ilanı ve sonrasında başlayan terör olayları, bu hayatı adeta silip atmış. PKK'nın silahla taradığı binaların yeni bilgisayar merkezi ya da liseler gibi yapılar olması da örgütün bölgedeki hayatı bilinçli olarak sekteye uğratmaya çalıştığını gösteriyor.

Örgütler arası 'kurşunlu' mesai

Türkiye'nin gelişmesini engellemek isteyen devletlerin istihbarat oyunları, buradaki silahlı terör örgütleri ve bu örgütlerin kendi aralarındaki mücadelelerine de yansımış. PKK ve Hizbullah arasındaki adı konulmamış savaş da bunun bir göstergesi. Kürt bile olsa, kendisinden farklı düşünen hiç kimse ve gruba yaşama imkanı vermek istemeyen PKK ile bölgedeki muhafazakar Kürtler arasında taban bulduğu bilinen Hizbullah arasında bölgede adı konulmamış bir savaş yaşanıyor. PKK, Hizbullah temsilcilerini önce tehdit etmeye sonra öldürmeye başlayınca sıra dışı bir yanıt almış. Hizbullah üyesi Aytaç Baran'ın PKK tarafından öldürülmesinden 10 dakika sonra, PKK'nın sözde şehir sorumlularından biri evinde öldürülmüş. PKK'nın sözde yöneticilerinin kapılarına da birer kurşun konulmuş ki bu Hizbullah'ın bölgede ne kadar etkili olduğunu gösteriyor. HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın 12 Haziran'da Diyarbakır'da yaptığı "Bir çok Hizbullah militanı Diyarbakır'da silahlanmış durumda. Kendilerine dönük saldırı olduğunda kim kimi vuracak belirlenmiş" açıklamasının da bu kurşunlar nedeniyle yapıldığı belirtiliyor. HDP'nin PKK ile olan yakınlığı gibi Hizbullah ile olan ilişkisiyle bilinen Hüda-Par yetkilileri, Hizbullah tabanının ya caiz görmediği için sandığa gitmediğini ya da Kürt kimliği ile birlikte HDP'ye oy verebildiğini belirtiyor.

Hem vatandaşa hem polise pusu

PKK'nın, Cizre'de sözde özerklik için kazdığı hendekler, bölgedeki Kürt vatandaşların tepkisini çekmiş. Polisin geçme ihtimali olan sokaklardaki geniş avlulu evlerin bahçesine bomba ve mayın da döşenmiş. Olası operasyonunda bu bombaların patlatılmasıyla, oraya gelen polislerin "Polis, sivilleri katlediyor" denmesi amaçlanmış. Amaç hayatı kesintiye uğratma ama hendeklerde çocuklar oyun oynuyor...

Muhafazakarlık bölgede artık ikinci sırada

Cizre, sözde 'Özerk PKK bölgesi' gibi ilan lanse edilmeye çalışılsa da halk çarşı-pazar günlük hayatını devam ettiriyor. Dikkat çekici noktalardan biri, ilçede Hizbullah sempatizanı muhafazakarların sayısının 90'lı yıllara göre gözle görünür şekilde artmış olmasına rağmen, Hizbullah'ın desteklediği bağımsız milletvekili ya da belediye başkan adaylarının bölgede çok az oy alması. Daha önce 'Muhafazakar Müslüman' kimliğiyle Saadet Partisi ya da AK Parti'ye oy veren Kürtler için son seçimde 'Kürt kimliğini' birinci tercih yaparak HDP'ye oy verdiği görülüyor. Bunda, Kobani olaylarıyla gelişen Kürt Milliyetçiliği'nin ve siyasi partilerin bölgedeki yanlış tercihlerinin etkili olduğu belirtiliyor. Sol ve dine mesafeli kimliğiyle bilinen HDP'nin son dönemlerdeki seçimlerde gösterdiği dindar adaylarla muhafazakar Kürtlerin oyunu kazandığı belirtiliyor. Ama bu nedenle HDP'ye oy verdiğini söyleyen Kürt vatandaşlar, aynı şekilde PKK'ya da sivil siyaset yerine terör rüzgarı estirdiği için tepki gösteriyor.

Paralel provokasyon

İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerden 'güvenlik gerekçesiyle' Doğu'ya tayin edilen 'Paralel polisler', bölgede büyük güvenlik zaafı oluşturuyor. Somut delil bulunamasa da PKK'ya yönelik operasyonların önceden örgüte Paralel örgüt mensubu polisler tarafından sızdırıldığı iddia ediliyor. Bazı şehirlerde, 'Paralel örgüt mensubu ya da sempatizanı' polislerin sayısının o şehirdeki teşkilat mensuplarının yüzde 70'ini aştığı belirtiliyor. Bir tek paralel polisin yaptığı provokasyon, halkın bunu bütün polis teşkilatına ve devlete mal etmesine neden oluyor. Cizrelilerin anlattığı son bir paralel polis provokasyonuna örnek verelim: Sokağa çıkma yasağının ilan edildiği gece bir polis aracı, Kürt ve HDP'ye oy verdiği bilinen vatandaşların oturduğu sokaklardan geçerken megafonla "Hani hepiniz Ermeniydiniz. Gelsin kurtarsın o sizi Ermeniler şimdi.

Ermeni p...leri" anansu yapıyor. Kamuoyuna yansımıyor belki ama bir Paralel polisin yaptığı bu provokasyon, kulaktan kulağa ve üzerine çok sayıda ekleme yapılarak tüm ilçeyi, hatta şehri sararak infial yaratıyor.

Kemal Gümüş

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber