Onlar rakam değil gerçek birer insan

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 16 Ocak 2007 11:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İşsizlik acil çözüm bekleyen sorunlardan. 2004'te memur sınav formu almak için bekleyenlerin önemli bir kısmı muhtemelen bugün de işsiz.

Türkiye İstatistik Enstitüsü (TÜİK) işsizlik oranının ekim ayı itibarıyla yüzde 9.3'e düştüğünü açıkladığında 34 yaşındaki Yıldırım Bakır da bir sunta fabrikasında iş görüşmesi için bekliyordu. TÜİK, son bir yılda 608 bin kişiye iş yaratıldığını açıklasa da geçici işleri hesaba katılmazsa, Yıldırım Bakır, sürekli bir işte çalışan 'şanslı kişiler' arasında yer alamadı bir türlü.

Ekimde 2 milyon 344 bin kişi olduğu açıklanan 'işsizler ordusu'nun üyesiydi, istemese de.

Yine 'şansını denediği' bir anda yakalamıştım onu. İş görüşmesine gitmişti bir umutla. Ancak, işle bağlantısı çoğu zaman 'görüşme'yle sınırlı kaldığı için bir gerginlik yoktu sesinde. Alışmıştı 'sadece görüşmeye.' 11 yaşındaki kızı Gizem'in okula parasız gittiğini, ekmek alınamayan geceleri duyduğumda, ben ondan daha çok istedim işe kabul edilmesini.

"Yaşamak buysa yaşıyoruz işte" diyerek söze giriyor Bakır. Kirada oturuyor, iki çocuğu var ve aylık kirası da 300 YTL. Nasıl hayatta kalabiliyor peki? Kısa süreli işlerden kazandıklarıyla önce borçlar ödeniyor. Sonra yine borçlanıyor. 'Yaşamak buysa yaşıyor.'

TÜİK'in açıkladığı veriler, Türkiye'de son olarak 2 milyon 344 bin kişinin Yıldırım Bakır'la benzer kaderi paylaştığını ortaya koyuyor. Bakır'ı iş görüşmesi için bırakıp verilere dönüyoruz. 2005 yılının ekim ayıyla 2006 yılının ekimi arasında kalan dönemde TÜİK'e göre, işsizlik oranı yüzde 10.1'den yüzde 9.3'e geriledi.

143 bin kişi kurtuldu

Aynı dönemde 608 bin kişiye istihdam yaratan Türkiye, işsizlerinin sayısını 143 bin kişi azaltmış ve işsiz sayısını 2 milyon 344 bin kişiye indirmiş. Bir yıllık dönemde çalışma yaşına gelen kişilerin sayısı ise 872 bin kişi artarak 51 milyon 922 bine ulaştığı belirlenmiş. Aradaki fark ise yeni işgücüne katılanların bir kısmının iş aramadığını ortaya koyuyor. Aslında eylül ayında daha da düşük çıkan ve yüzde 9.1'e gerileyen işsizlikte ekimden itibaren mevsimsel etki olarak adlandırılan turizm, inşaat ve tarım gibi sektörlerde sonbaharın etkisiyle yeniden bir işsizlik artışı olmuş.

İşgücüne katılma oranı TÜİK'e göre, erkeklerde 0.4 puan azalarak yüzde 72, kadınlarda ise 0,6 puan artarak yüzde 25,3'e yükseldi. Kadınların işgücüne katılmasındaki artış, kadınların iş bulmada aynı şansı yakalayamadığını ortaya koyuyor. Dünya Bankası'nın Nisan 2006'da yayımladığı rapor da bu konuda bir başka gerçeği gözler önüne seriyor: "Türkiye'de kadınların işgücüne katlımı 1960'lı yıllardan beri düşmekte olup, son 15 yılda yüzde 20'nin altında kalmıştır. Yavaş istihdam yaratımı sorunun nedenlerinden biridir."

Eğitimli daha şanslı

Yine TÜİK'in dün açıkladığı resmi rakamlara dönüyoruz: Buna göre, işgücünün yüzde 18.8'ini 15-24 yaş grubundakiler oluştururken, lise altı eğitimlilerde işgücüne katılma oranı yüzde 47.3, yüksekokul mezunlarında bu oran yüzde 78.3 oldu. Lise altı eğitimlilerde erkeklerin işgücüne katılma oranı yüzde 71.4, kadınların ise yüzde 22.1 olurken, lise mezunu erkeklerde bu oran yüzde 74.1, kadınlarda yüzde 32.1 oldu. Yüksek öğretimlilerde, erkeklerde işgücüne katılma oranı yüzde 83.8, kadınlarda yüzde 69.5 olarak ölçüldü.

Hizmetler sektörü gözde

Ekim 2006 döneminde 1 milyon 367 bin kişi işe yeni başladı veya iş değiştirdi. Bunların toplam istihdam içindeki oranı yüzde 6 oldu. İşe yeni başlayan veya iş değiştirenlerin yüzde 32.7'si 25-34 yaş grubunda. Bu dönemde işe başlayan veya iş değiştirenlerin yüzde 26.3'ü sanayi, yüzde 40.5'i hizmetler, yüzde 18'i inşaat sektöründe, yüzde 15.2'si ise tarımda. İşsizlerin yüzde 14.6'sını, işten ayrılanlar oluşturdu. TÜİK'in verilerine göre, kayıt dışı çalışma oranı ise 1.2 puan azalarak yüzde 48.6'ya geriledi.

Kayıt dışı 'Aslan'ı bulduk

Biz de 'kayıt dışındakileri' merak ettik. Neden böyle çalışıyorlar? Anladık memleketi düşünmüyorlar(!), peki kendilerini de mi düşünmüyorlar? İşte, bu düşünceler içindeyken konfeksiyon işçisi Vedat Aslan çıktı karşımıza. Aslan, TÜİK'in her araştırmada ifade ettiği 'kayıt dışı çalışma'nın 'ete kemiğe bürünmüş' haliydi.

"29 yaşımdayım. 15 yıllık konfeksiyon işçisiyim. Bugüne kadar hiç sigortalı çalışmadım. Yani bir gün bile..." diyerek başlıyor konuşmasına ve bir çırpıda özetliyor: "Ev sobalı. İki oda, salon. Kira 400 YTL. Konfeksiyonda sigorta diye tutturursanız, yapmam demez patron. Sigortalı olursunuz. Ama o zaman alacağınız ücret düşer. Ben birinci sınıf makineciyim. Haftada 230 YTL alıyorum. yani ayda yaklaşık 1000 YTL. Sigortayı kabul edersem, asgari ücrete razı olmak zorundayım. Çünkü, patron diyor ki: Maliyet yüksek. Hem sigortanı ödeyip hem bu kadar para veremem. Eh, o da haklı. O zaman sigortadan vazgeçiyorum. Yoksa kirayı bile ödeyemem. Bırak eve ekmek götürmeyi. Ben istemez miyim..."

'İş var ama sigorta zor'

Aslan, istatistiğe oturan bir örnek oldu doğrusu. Hem 15 yıllık kayıt dışı faaliyeti hem de, son çalıştığı işe eylülde girmiş olması nedeniyle. Öyle ya, veriler işsiz sayısının azaldığını gösteriyor ve ekim ayını içeriyor. Soruyorum, birkaç sene öncesine göre, iş bulmak daha mı kolay? Yanıtı, "Evet. Son yıllarda konfeksiyonda iş bulmak biraz daha kolaylaştı. En fazla iki- üç hafta işsiz gezersin. Ama tabii aldığın paranın üçüne beşine bakmazsan. Bir de sigorta diye diretmezsen" diye geliyor.

Anladık ki Aslan, bu konuda 'diretemeyenlerden', tabii bu durum sık iş değişikliğine de neden olabiliyor. Kim daha iyi para verirse. Veya hangi firma ayakta kalırsa. Eh bunun Aslan'a faturası da 15 yılda 17 iş değiştirmek olmuş. Paranın yetmediği yerde ise yardımlaşma giriyor devreye. Altı kardeş olmanın avantajlı tarafları olduğu işte böyle dönemde ortaya çıkıyor. Kim işsizse, parası yoksa, Aslan kardeşler ona el uzatıyor.

'İş için torpilim yok'

Sigortasız çalışmamakta direnen Ahmet İyikan da artık direncin sınırına gelmiş durumda. İyikan, sanat okulunun elektrik bölümünü bitirmiş. Ancak, iki yıldır hangi kapıyı çalsa düzenli bir işe sahip olamamaktan yakınıyor. Gerekçesi ise Aslan'ınkiyle aynı: "Sigortasız çalışmam isteniyor."

Bu teklifin özellikle küçük işyerlerinden geldiğini belirten İyikan şöyle tamamlıyor sözlerini: "Geleceğimi düşündüğüm için bunu kabul etmiyorum. Büyük fabrikalardaysa iş yok. Her başvuruda adım, adresim, telefon numaram alınıyor ama sonuç çıkmıyor. Çünkü torpilim yok. Ama artık dayanma gücüm kalmadı. Bu gidişle sigortasız da olsa bir işe razı olacağım. Son yıllarda 'işsizlik azaldı' diyorlar ama bundan benim payıma bir şey düşmedi."

Bakır'ın işi yine olmadı

Ben yazımı tamamlarken, Yıldırım Bakır'ın iş görüşmesi de sona eriyor. 'Olmadı' diyerek açıyor telefonu. 40 gün primi eksik olduğu için işsizlik maaşı da alamıyor. Bu arada, milyonlarca kişinin işsiz olduğu Türkiye'de İşsizlik Sigortası Fonu'nda biriken para da sürekli artıyor. Devletin bakanları bu fondaki paranın 14.4 milyar YTL yani 14.4 katrilyon lira olduğunu, işsizlere yapılan ödemenin ise sadece 372.6 milyon YTL'de kaldığını açıklıyor. TBMM, bu paranın değerlendirileceğinin, milyonlarca işsiz ise ne zaman iş bulacağının hesabını yapıyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber