Yerli tohum projeleri ve proje büyük ödülü!

4 milyar dolarlık tohum piyasasının temsilcilerinin ıslah projelerine ödülü bir yurt dışı uçak bileti kadar!

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 19 Kasım 2018 15:53, Son Güncelleme : 19 Kasım 2018 15:56
Yerli tohum projeleri ve proje büyük ödülü!

Yerli tohumun çıkış yolu olan ıslah projelerinin hakkı verilmeli. Özel sektörün resmi kuruluşlarla ortak yaptığı tarımsal projelere katkısı ve bakış açısı sorgulanmalı.

Etkinlik adı: Ulusal Bitki Islahı Proje Pazarı, Düzenleyicileri: Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB), Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO), Akdeniz Üniversitesi Akdeniz TTO (Teknoloji Transfer Ofisi) iş birliği ile.

Yer ve zaman: GROWTECH Eurasia Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı ile eş zamanlı olarak, tarım sektöründe inovasyon kültürünün yerleşmesi ve geliştirilmesi noktasında fark yaratması amacıyla Ulusal Bitki Islahı Proje Pazarı gerçekleştirilecektir.

Davet edilenler: Yetkililer, Aras,tırma Enstitüleri, Üniversiteler ve özel sektör.

Ödüllü olarak düzenlenecek olan Bitki Islahı Proje Pazarına, ıslah çalışmasının herhangi bir aşamasındaki fikriniz, projeniz veya çeşidiniz ile katılabilirsiniz. Gelen tüm başvuru dosyaları seçici kurul tarafından değerlendirmeye alınacak, değerlendirmeden geçen başvurular fuarda sergilenecektir.

Buraya kadar herşey güzel. Ancak sen kalk böyle bir organizasyonun merkezine "proje pazarı" diye bir başlık ekle, tüm organizasyon ve katılım bunun etrafında dönsün, ülke tohumculuğuna çare olacak yüzbinlerce liralık hacimli projeleri yarışmaya çağır, bürokratları, köklü enstitüleri, üniversiteleri, bitki ıslahçılarını, akademisyenleri bu organizasyona davet et ve bununla da sektördeki kendi imajını güçlendir, sonrada, en baba projeleri ortaokul müsameresi gibi komik ödüllerle ödüllendir. Kaldı ki bu projeler genellikle bir kişi tarafından değil bir ekip tarafından yapılır. (Bitki Islahı Proje Pazarı ödül kategorisinde, birinciye 7.000.TL, ikinciye 5.000.TL ve üçüncüye 3.000.TL para ödülü verilecektir). 3,5 - 4 milyar dolarlık tohum piyasasının temsilcileri, üyelerinden, zararına-karına bakmadan yıllık ciroları üzerinden aidat alan tohumculuğun temsilcileri ile organizeye katkıda bulunan diğer hacimli kuruluşların birlikte düzenledikleri bu organziasyonda verebildikleri ödül bu kadar. Cep harçlığı gibi. Herhalde bu miktardaki ödülcük için orta öğretimde tohumculuğun önemini anlatan kompozisyon yarışması düzenlense daha uygun düşerdi.

Bu durum tohumculuğun önde gelen sivil ve resmi kuruluşlarının, yerli çeşit ıslahına ve yerli tohuma büyük katkıları olabilecek projelere verdikleri değeri göstermesi açısından önemlidir. Keşke, söylem ve iddiasıyla büyük olarak lanse edilen bu organizasyonun şanına layık bir ödül belirlenseydi.

Bu ve benzeri örnekler, yerli tohumun çıkış yolu olan ıslah projelerinin önemini, gereği gibi kavrayamadığımızın ve özel sektörün resmi kuruluşlarla ortak yaptığı tarımsal projelere katkısının ve bakış açısının sorgulanması gerketiğinin ıspatıdır.

Ortak projelerin masrafları da çıktıları da ortak olmalı

Tarımsal alanda devletle ortak proje yapmak isteyen veya yapan bir çok firma, "vatandaşın herşeyi devletten beklemesi" klasiğine benzer bir duruşla, projenin bütün karlı çıktılarını kendine aldığı halde, projenin bütün masraflarının hemen hemen tamamını devlete yıkmaktadırlar. Bu durum ilgili yetkililerin dikkatinden kaçmakta mıdır?

Tohumculuk özel sektörüne, çiftçiden ve ıslahçıdan daha çok imkan ve destek verilmektedir

Dünyanın birçok ülkesinde olmadığı şekliyle, ülkemizde faaliyet gösteren tarımsal firma ve sivil toplum kuruluşlarına verilen yetki ve imkana (mevzuatından, devletin kendi elindeki yetkileri paylaşmasına, çiftçilerin devlet eliyle bu fimalara bağımlı kılınmasına, vergi desteği verilmesine varıncaya kadar) rağmen, maalesef hala ülkemizdeki tarımsal üretici firmaların ve bu anlamda kurulan oluşumların ciddi bir kısmı parazit yaşamdan simbiyotik yaşama geçememektedir/geçmemektedir. Bu durumun en mağduru elbetteki her zaman çiftçiler olmuştur.

Yönetimsel manada hedefinde çiftçi olan tarımsal bürokrasi, çiftçiyi, toprağı, bitkiyi, tarımsal yaşamı anlama ve kavramadan ziyade, üst kademeyle bağlantısına, taatine ve uyumuna bakılarak, çeşitli mütalaa veya mülakatla belirlendiğinden, çiftçiyle diyalogunu görsel efektler mesabesinde tutarken sektörün parasal ve rantsal önde gelenleri ile edilgen bir diyalog içinde, zamanının büyük çoğunu geçirmektedir. Buna ek olarak çiftçinin ve üreticinin seçme şansı olmadığı ama üye olmak ve aidat ödemek zorunda olduğu, çiftçiden çok çiftçinin ürettiklerinden kazananları gözeten, bir eli bürokrasiye ayar vermekle meşgul olan tarımsal sivil toplum kuruluşları, varlık sebebi olan çiftçiyi ve ülke tarımına yön veren projeleri gerçek öneminden uzak, görsel ve medyatik düzeye indirgeyerek bakma alışkanlığını bir türlü terk etmemektedir.

Bu durum çiftçiye güven vermediği gibi tarıma ve tarımın alt yapısının mimarı olan; bitki ıslah projelerini yapan, tarımda bilimsel ve teknolojik gelişmeleri güncelleyen ve uygulayan teknik personelin çalışma istek ve enerjisine de olumsuz etkide bulunmaktadır. Kısaca bu anlayıştaki tarımsal oluşum ve işleyiş ülke tarımının hamalları olan çiftçinin, tarımsal alt yapı proje ekiplerinin ve uygulayıcılarının uzağında cereyan etmektedir. Buradan kalkınmacı bir çıkış beklenemez. Maalesef çiftçi için, bitki ıslahçısı için ve teknik çalışanlar için kurulduğunu söyleyen sivil toplum kuruluşları ve onların oluşturduğu oluşumlar her geçen gün, ranta ve paraya doğru evrilmektedirler.

Tohumculukta firma sayısı hormonsal olarak şişmeye devam etmektedir

Ülkemizde 1000'e dayanan tohumculuk firma sayısı, dünyanın tarımsal alanda gelişmiş bir çok ülkesindeki tohum firma sayısı ile, üretim oranına göre kıyaslandığında çok fazladır. Bu sayısal çokluk kaliteyi düşürmekte, parazit yaşamı körüklemekte, çiftçinin ve devletin üstüne yük olmaktadır. Tohumculuk alanında sayının fazla olmasının önde gelen nedenleri; sayıyı fazla tutarak, tıpkı Gogol'un "Ölü Canlar" kitabındaki Çiçikov'un güncel versiyonları gibi, birliklerin aidat severliğine ciddi katkı sağlama ve "güçlü bir yapıyız" mesajını vermenin yanında; bir taraftan devletin bu firmalara sağladığı kolaylıklar, diğer taraftan ise çiftçinin daha az kazanmasının ya da kazandırılmasının sonucudur.

Tohumculuk sektörünün normale dönmesi, makul sınırlar içinde makul davranışlar ve gelişme göstermesi için; öncelikle tohumcu firmalar ve bağlı bulundukları sivil toplum kuruluşlarının, devlete ve çiftçiye yüklenmek yerine, yerli üretimde yeterliliği sağlayacak şekilde kendi ayakları üzerinde durabilmeleri, devletle, çiftçiyle rekabet etmeyi bırakıp dünya tohum firmalarıyla rekabeti gündemlerine almaları ve ihracat için dış piyasada pazar arama faaliyetlerini hedeflerine almaları gerekmektedir. Yetkililerin de ancak bu anlamdaki desteği doğru ve anlamlı olur. Çiftçilerin hak ettikleri kazancı kazanmalarının, yerli tohum çeşidinin artırılmasının, ülkemizin kalkınmasının, tarımsal ürünlerin ucuzluğunun ve kalitesinin yolu da buradan geçmektedir.

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber