Karadeniz'de petrol umudu

Haber Giriş : 28 Haziran 2007 10:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye'nin büyük umutlarla başladığı Karadeniz'de petrol arama çalışmalarında Doğu Karadeniz'de yapılan sondaj çalışmalarında petrol bulma çalışmalarının olumsuz sonuçlanması, bazı öğretim üyelerinin petrol umutlarını bitirmedi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Jeoloji Mühendisliği Petrol Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sadettin Korkmaz, TPAO-BP-Chevron ortaklığı tarafından açılan ilk sondajda petrol bulunamamasının, maliyetlerdeki yükseklik nedeniyle yeni bir sondaj açılmasının önünü tıkadığını ifade ederek, ''Pek çok çevre tarafından 'Karadeniz'de petrol yok' yorumları yapılsa da bu yorumlar doğru değil'' görüşünü dile getirdi.

Türkiye'de her zaman petrol olup olmadığı tartışmalarının yaşandığını anımsatan Korkmaz, şunları belirtti:

''Çağımızın tartışılmaz en önemli enerji ham maddesi olan petrol, dünyada meydana gelen birçok olayın da temel nedenidir. Türkiye açısından olaya bakılırsa, Cumhuriyet'in kuruluşundan beri hükümetler konuya gereken önemi vermiş, petrol arama işi önce MTA'ya daha sonra da TPAO'ya devredilmiştir. Bu yeterli görülmemiş, 1954 yılında yabancı sermaye şirketlerinin de petrol arama ve işletme yapmasına izin verilmiştir. Bugün ülkemizde petrol arama ve işletme yapan özel ve yabancı şirketler bulunmaktadır. Yabancı petrol şirketleri kendilerine verilen imtiyazlara göre ülkemizde petrol arama ve işletmesi yapıyorlar. Dolayısıyla petrolü bulup kuyuları kapatmaları söz konusu değil. Çünkü milyonlarca dolar masraf edip, petrolü bulup daha sonrada kuyuları kapatmaları düşünülemez.''

-PETROL ARAMA MALİYETİ 20 İLE 100 MİLYON DOLAR ARASINDA-

Korkmaz, petrol arama çalışmalarının özel bir ihtisas gerektirdiğini ve büyük maliyetlere mal olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

''Petrol çalışmaları uzun zaman almakta ve büyük masraflara neden olmaktadır. Örneğin teknik veya jeolojik bir problem olmayan 3 bin metrelik kuyunun açılması, günde 24 saat süren bir çalışmayla 3-6 ay arasında bir zaman almakta ve yaklaşık 1 milyon dolara mal olmaktadır. Sığ denizlerde yapılan sondaj 20-30 milyon dolara, çok derin denizlerde yapılan sondajlar ise 80-100 milyon dolara mal olmaktadır. Yer altında bulunan petrolün kesin varlığı, ancak sondajla anlaşılabilir. Bir bölgenin sondaj yapmadan önce araştırılması için en az bir yıl gereklidir. Bir bölgede petrol yok denebilmesi için özellikle arazi ve laboratuvar araştırma sonuçlarının olumsuz olması gerekir.

Eğer araştırma olumsuz ise petrol bulunması muhtemel tüm lokasyonların sondajla delinmesi sonucu petrol olup olmadığı söylenebilir. Bilinmeyen sahalarda ne kadar çok kuyu açılırsa netice o kadar kesin olur. Bundan dolayı petrol aramalarında en büyük maliyeti sondajlar oluşturmaktadır.''

-''50-60 MİLYON TON CİVARINDA PETROL REZERVİ OLDUĞU TAHMİN EDİLİYOR''-

Korkmaz, Türkiye'nin Alp-Himalaya kuşağı içinde yer aldığına dikkat çekerek, şöyle dedi:

''Bu kuşak gerek jeolojik devrelerdeki volkanik faaliyetlerden ve gerekse hala günümüzde etkin olan tektonik hareketlerden dolayı petrol bulunabilecek bütün havzalar büyük ölçüde etkilenmiştir. Ülkemizin birçok yerinde petrol ve doğal gaz sızıntılarının bulunması bir olumsuzluk örneğidir. Çünkü petrol yatakları jeolojik devirlerde bozulmuş ve petrol rezervuarlarından kaçmıştır. Ancak bütün bu olumsuzlara rağmen küçük ölçekli de olsa petrol yataklarımız mevcuttur. Yılda yaklaşık 2-3 milyon ton civarında ham petrolü bu sahalardan üretiyoruz. 50-60 milyon ton civarında da petrol rezervimiz olduğu tahmin edilmektedir. Yapılacak yeni araştırma ve sondajlarla yeni sahaların bulunabileceği gibi mevcut sahalar geliştirilebilir.''

Türkiye'nin sondajla test edilmediği iki bölgesinin bulunduğunu belirten

Korkmaz, ''Bunlar orta Karadeniz'de Sinop-Samsun, Doğu Karadeniz'de Trabzon-Rize-Sarp açıklarıdır. Bu sahaların tek olumsuz yanı su derinliğinin 2 bin metre civarında olmasıdır. Bu sondajlar için mutlaka yabancı teknolojiye ihtiyaç vardır. Çünkü bu derinlikte sondaj yapan şirket sayısı dünyada birkaçı geçmez'' diye konuştu.

-''KARADENİZ'İN PETROL REZERVLERİ TÜRKİYE'NİN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK BOYUTTA...''-

Korkmaz, bu sahaların mutlaka sondaj ile test edilmesi gerektiğine işaret ederek, şöyle devam etti:

''Sinop Boyabat'ta karada ve Rize Çayeli açıklarında denizdeki petrol sızıntılarının varlığı yıllardan beri bilinmektedir. Ayrıca bölgesel jeolojik verilerle Karadeniz'in bu kısımlarının ümit verici potansiyel bir bölge olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla petrol bulma ihtimali çok yüksek olan bu bölgeler için hükümetler gerekli olan 500 milyon dolarlık bir bütçe ayırmalı ve en az 5 arama kuyusu açmalıdırlar. Bu sahalarda bulunabilecek petrol rezervlerinin Türkiye'nin kaderini değiştirecek boyutta olduğunu düşünüyorum. Ayrıca bu sahalar Karadeniz'in ortasından geçen ekonomik hattın Türkiye tarafında kalmaktadır. Son zamanlarda TPAO-BP ortaklığının Doğu Karadeniz'de denizde petrol arama faaliyetlerini bitirmesi burada petrol yok anlamını taşımamaktadır.

Petrol arama işi her şeyden önce para, sabır, zaman, bilgi birikimi ve ileri teknoloji gerektiren kompleks bir çalışma bütünüdür. Bu nedenle petrol aramaları doğrudan doğruya bir ülkenin ekonomik gücü ile de yakından ilişkili olup, ülke olarak petrol araştırmalarına daha çok kaynak ayırmak zorundayız.''

-YENİ ANLAŞMA YAPILDI-

Derin denizlerde petrol arama çalışmalarının maliyeti ve teknolojisi nedeniyle TPAO'nun dünyaca ünlü Brezilya milli petrol şirketi PETROBRAS ile yeni anlaşma imzaladığını söyleyen Korkmaz, ''Anlaşmaya göre yüzde 50 ortaklık hissesi esas alındı. Bölgede ilk etapta iki ve üç boyutlu sismik çalışmalar yapılmaya başlandı. Bu çalışmaların sonucuna göre daha sonra sondajlı aramalara geçilecek'' dedi.

Doğu Karadeniz'de şimdiye kadar bir sondaj kuyusunun açıldığını vurgulayan Korkmaz, sözlerini şöyle tamamladı:

''Halbuki bölgede sondaj yapılacak bir çok lokasyon bulunmaktadır. Bu sondajları ülke olarak mutlaka yapmamız gerekmektedir. Her ne kadar jeolojik ve jeofizik çalışmalarla bir bölgede petrolün varlığı belirlenirse belirlensin, yer altındaki petrole ulaşmanın tek yolu sondajlardan geçer. Bu çalışmaların yapılabilmesi için her şeyden önce siyasi iradenin bu işe kaynak ayırması ve yatırım yapması gerekmektedir. Özellikle Doğu Karadeniz, ülkemizin en büyük ve önemli potansiyel alanını oluşturmaktadır. Bu alanın mutlaka sondajlarla test edilmesi gerekmektedir.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber