İÜ Rektörü Söylet: Başörtülü akademisyenler geri dönebilir

Kaynak : Star Gazetesi
Haber Giriş : 26 Mart 2011 07:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İÜ Rektörü Söylet, 28 Şubat'ta ayrılmak zorunda kalan başörtülü akademisyenlerin dönebileceğini söyledi. Söylet, akademisyenler asli işine döndüğü için bilimsel yayın sayısının 26 bine çıktığını kaydetti.

Ebru Baran

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, üniversitelerin siyaset yerine bilimle uğraşmasının en çarpıcı sonucunun bilimsel yayınlarda görüldüğünü söyledi. 28 Şubat sürecinde Türkiye genelinde 5 bin 384 bilimsel yayın varken, bugün 24 bin 916 yayın olduğunu kaydetti. Akademisyenlerin topluca laiklik bildirileri yayınladığı için 28 Şubat'ın önemli siyasi sahnelerinden biri haline gelen kampüsteki heykel önünde STAR'a konuşan Söylet, o dönemde başörtüleri nedeniyle ayrılmak zorunda kalan tüm 28 Şubatzede akademisyenlerin üniversiteye geri dönebileceğini söyledi. Söylet, ?28 Şubat'ta kaybettiğimiz değerli akademisyenlerimizin ve hak mağduriyeti yaşayan tüm öğrencilerin üniversitelere geri dönüşü sağlanabilir? dedi.

Ekonomik ve sosyal yükselme

872 bin üniversite öğrencinin eğitim gördüğü bir üniversiteyi yönetiyorsunuz. Siz nasıl bir Türk gençliği görüyorsunuz?

Türkiye dünyadaki en dinamik ülkelerden bir tanesi. Bu dinamizme ayak uydurmaya çalışan bir gençlik var. Devletten çok şey bekleyen bir gençlik ve nefes nefese bu gençliğe talep ettiklerini yetiştirmeye çalışan bir devlet var. Giderek Türkiye'de daha fazla dünya insanı yetiştiğini görüyorum. Yabancı dil özürlülük sorunumuzu da halledebilirsek, Türkiye gençleri vasıtasıyla çok büyük bir zıplama yapacak. Şu an ekonomik, sosyal ve siyasi yaşam anlamında bir yükselme yaşanıyor, dönemin bu şekilde devam edeceğine inanıyorum.

- Dünyanın en iyi 500 üniversitesi sıralamasında birçok kez yer aldınız. Bunun için atılması gereken adımlar nelerdir?

Öncelikle bu sıralamaya girmesi planlanan üniversiteler belirlenmeli. Bu üniversitelerin en iyi öğrencileri alabilmesi için burs imkanı sağlanabilir. Bilimsel yayınların, Ar-Ge çalışmalarının arttırılması ve desteklenmesi gerekiyor. TÜBİTAK'ın son 27 yılı incelediği bilimsel yayın verilerine göre İstanbul Üniversitesi her yıl birinci sırada. Ama Türkiye geneline baktığımızda 1998 yılında 5 bin 384 olan bilimsel yayın sayısı, şimdilerde 24 bin 916'ya yükseldi.

Asli görevlerine döndüler

828 Şubat döneminde meydanlarda ellerinde ?ordu göreve' pankartlarıyla yürüyen akademisyenlerin şimdi asli görevleri olan bilim alanına ağırlık verdiklerini söylemek mümkün mü?

Üniversitelerin siyaset alanının bir enstrümanı olarak kullanılması doğru olmaz. Zaman zaman Türkiye'de böyle olabildiğini hepimiz gördük. Bu ülkenin geleceği açısından doğru bir yaklaşım değil. Üniversite üniversite gibi olmalı. Kastettiğim bir siyasi parti gibi değil, üniversite gibi davranması. Umarım üniversitelerdeki bu normalleşme ve demokratikleşme devam eder. Bilimsel yayın artışında sebeplerden bir tanesi bu olabilir.

- Özellikle 28 Şubat dönemindeki bu durum Türkiye'deki bilimsel gelişmelerin hızını kesmiş olabilir mi?

Ben seçim görüşmelerinde de dahil olmak üzere hep geleceği konuşurum. Çünkü geçmişle uğraşmak bize patinaj yaptırıyor diye düşünüyorum. Geçmişten ders alınır ama sürekli geçmişe dönüp irdelemek, sürekli geçmişle ilgili konuşmakta geleceğimizi karartıyor diye düşünüyorum.

Başörtü için anlayış değişti

Bİr toplumda konuşulmayacak konu yoktur. Öyle bir sorun yaşadığını hisseden bir tek insan bile varsa, o bir tek insanın sorunu aslında toplumun sorunu demektir. Ama bunun zorlamalı bir süreç değil, toplumun da ikna edildiği bir süreç şeklinde yürütülmesini düşünüyorum. Bu konuda ciddi bir anlayış değişmesi oldu, eski kutuplaşmalar giderek azaldı. Ben daha hoşgörülü bir ikna sürecinden bahsediyorum. Hak kaybına uğrayan insalar için üzüntümü de dile getirmem lazım.

YÖK'ün isteği kaldırılmak...

YÖK'ÜN kaldırılmasının en çok konuşulduğu yer YÖK'tür. 20 üniversite için kurulmuş bir çatının şimdi 166 üniversiteye cevap vermesi gibi çok ciddi bir yüklenmeyle karşı karşıyalar. YÖK'te bu konu çok tartışılıyor. Bu kurumun olduğu gibi kalması gerektiğini düşünen hiç kimse olduğunu düşünmüyorum. YÖK ya da üniversitelerarası kurul olmadan bir yükseköğretim sağlanamaz ama belki bu tek bir kurum olabilir. ÖSYM bu yapıdan içinde ayrılması tartışılabilir

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber