Para yoksa üniversite de yok

Haber Giriş : 30 Nisan 2005 06:28, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Eğitimciler, özel dersaneler, uzmanlar ve öğrenciler hepsi aynı fikirde. Müfredat ile üniversite birbiriyle alâkası yok. Hâl böyle olunca öğrenciler sadece üniversite sınavını kazanabilmek için özel dersanelere akın ediyor. Öğretmenler bile üniversiteyi kazanabilmek için öğrencilerin dershaneye gitmesi gerektiğini söylüyor. Zaten yapılan araştırmada dersaneye giden ya da özel ders alan öğrencilerin üniversite sınavında başarılı olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Ama çocuğunu dersaneye gönderecek parası olmayan anne-babalar çaresiz. Dersaneye gidemeyen çocuklar kazanma şansları olmadıkları sınav için soruyor: "Nerede eğitimde fırsat eşitliği?"

Milli Eğitim Bakanlığı, ağırlık verdiği müfredata programında ise ne derece başarılı? 15 yaş grubu öğrencilerin okuma becerisi, matematik ve fizikte OECD üyesi 30 ülke arasında çocuklarımızın 28'nci olması Milli Eğitim Bakanlığı'nın müfredat programının da işe yaramadığını açıkça ortaya koyuyor.

ÖSS sınavı yaklaşırken yaklaşık bir buçuk milyon öğrenciyi de sınav stresi sardı. Ama öğrencilerin yüzde 33'ü sınavı kazanacak. Ancak ekonomik durumu iyi olan ailelerin çocukları üniversiteye gidecek. Çünkü başarı ve başarısızlığın ardında "Ekonomik" nedenler yatıyor.

Yapılan araştırmalar ÖSS sınavına girişte okullar ve iller bazında eşitsizliği ortaya koyarken, gençler gelecekleri konusunda karamsarlıktan kurtulamıyor. Gün geçtikçe sayıları artan ve ailelere ek maddi külfet oluşturan dershaneler ise öğrencinin gelecek hayallerini pembe renge dönüştürüyor..

DERSHANELER CAN SİMİDİ

Eğitim Sen'in (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) 2004 yılı ÖSS sonuçlarına göre yaptırdığı araştırmada birbirinden çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Üniversiteye hazırlık konusunda dershanelerin birer can simidi olarak görüldüğü bildirilen raporda şu görüşlere yerverildi:

"Yapılan bir araştırmada üniversiteyi kazananların yüzde 86'sının dershaneye gittiği ve yüzde 20'sinin de özel ders aldığını anlaşılmaktadır. Bu durum eğitimdeki fırsat eşitliği ilkesini ortadan kaldıran, haksız rekabete yol açan bir olumsuzluktur. Ailelerin gelir durumunun başarıyı (!) etkilemesinin yanında, bölgeler, iller ve illerin okulları arasında var olan farklılıkların etkisi büyüktür. Fen, Anadolu, Özel, Süper, Öğretmen Liseleri ve Teknik Liselerin üniversiteye öğrenci göndermede ilk 6 sırayı aldığını ortaya koymaktadır."

DOĞU ANADOLU EN KÖTÜ

"Bölgeler arası eşitsizlik vardır. 2004 ÖSS sonucunda bölgeler arasında eğitimde fırsat eşitliği olanaklarına kavuşamamış gençlerin ağırlıklı olduğu bölgelerin toplamda ve il bazında Batı bölgelerine göre oldukça geride kaldığı gözlenmektedir. Sayısal puan türünden yapılan hesaplamalar göz önüne alındığında en başarılı 10 ilin sırasıyla Ankara, Konya, Eskişehir, Antalya, Denizli, Yalova, Kayseri, Karabük, Hatay ve İzmir olduğu görülmektedir. En başarısız illerin ise geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yine ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yer aldığı verilerden anlaşılmaktadır. Buna göre 2004 ÖSS'de sayısal puan türünden yapılan bir hesaplamaya göre son 10 sırayı şu iller, Hakkari, Ardahan, Şırnak, Bitlis, Bingöl, Artvin, Ağrı, Düzce, Kars ve Yozgat."

Bunun yanında TED'in (Türk Eğitim Derneği) yaptığı araştırma da ilginç sonuçları ortaya koyuyor. Yapılan araştırma sonucuna göre dershanelerin ÖSS sınavı için büyük önem taşıdığı çarpıcı bir biçimde görülüyor.

ÇARPICI TABLOLAR

ÖSS'yi kazanmak için ise; dershaneye gitmek adeta zorunlu hale gelmiştir. ÖSS'de başarının anahtarı dershanelerdir anlayışı yaygındır.

Size göre dershaneye gitmeden üniversiteye giriş sınavını kazanmak mümkün mü? Anket türü

Lise son sınıf öğrencileri Lise mezunları Üniversite öğrencileri Anne-babalar Öğretmenler

Cevapsız 1,0% 1,0% ,6% 2,0% ,6%

Mümkün 41,4% 35,2% 49,1% 21,0% 36,0%

Çok zor 48,1% 53,0% 42,8% 49,9% 53,3%

Mümkün değil 9,5% 10,7% 7,6% 17,8% 10,1%

Fikrim yok 9,3%

Toplam 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%

Dershaneler, "okulları ikame eden kurumlar" olmuştur. Dershanelere giden öğrenci sayısı gün geçtikçe artmakta, bu paralelde dershane sayıları da artmakta ve giderek çeşitlenmektedir. 2004-2005 öğretim yılı dershane sayısı 2 bin 984'e ulaştı.

Dershaneye gitmenizde en çok etkili olan şey nedir? Anket türü

Lise son sınıf öğrencileri Lise mezunları Üniversite öğrencileri Öğretmenler*

Cevapsız 24,8% 2,0% 11,1% 1,4%

Okuldaki eğitimin üniversiteye giriş sınavını kazanmada yetersiz kalması 57,8% 77,4% 57,0% 72,4%

Farklı ve rahat bir ortam sağlaması 8,1% 10,9% 12,9% 11,5%

Herkesin dershaneye gidiyor olması 3,8% 2,2% 10,2% 11,7%

Ailemin isteği 5,6% 7,5% 8,7% 2,9%

Toplam 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%

Dershanede aldığınız eğitimle okuldaki eğitimi karşılaştırdığınızda hangisini daha kaliteli buluyorsunuz?

Dershanede aldığınız eğitimle okuldaki eğitimi karşılaştırdığınızda hangisini daha kaliteli buluyorsunuz?Anket türü

Lise son sınıf öğrencileri Lise mezunları Üniversite öğrencileri Öğretmenler*

Cevapsız 22,9% 1,2% 9,2% 3,9%

Dershanedeki eğitim her bakımdan daha kaliteli 43,7% 65,0% 33,6% 42,2%

Okuldaki eğitim her bakımdan daha kaliteli 6,0% 2,8% 10,3% 5,3%

Dershanede sadece sınav tekniği öğretiliyor 16,8% 19,5% 31,5% 30,7%

Okulda sadece ham bilgi veriliyor 5,7% 6,6% 7,6% 12,1%

Hiçbiri 4,9% 4,9% 7,8% 5,8%

Toplam 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%

TED'in raporundaki bir başka sonuç ise şu şekilde açıklanmaktadır: "Okul yöneticilerinin konuya yaklaşımı da dramatik biçimde dikkat çekicidir. Öğrenciler üzerinde yapılan araştırmada yaklaşık % 50'lik bir kısım "okul yöneticilerinin mutlaka bir dershaneye gitmeleri" konusunda kendilerine telkinde bulunduklarını ifade etmektedirler."

ÖĞRENCİLERİM OKULDAN SONRA KASİYERLİK YAPIYOR

Hasköy Gönerakın Lisesi Edebiyat Öğretmeni Eğitim Sen Mecidiyeköy Şubesi Örgütleme Sekreteri Ebru Yıldırım "Okulların statüsünün farklı olmasıyla birlikte öğrenciler arasında eğitimde fırsat eşitliğinin olmadığını söylemek mümkün. Özel okullar ve devletin özel statüsündeki devlet okullarında ve diğer devlet okullarındaki farklı. Sadece okullarda değil bölgeler arasında da eşitsizlik konusu. Girilen sınav aynı ama alınan eğitim aynı değil. Özel okulların hem fiziki hem teknik donanımları devlet okullarından çok daha iyi düzeyde. Verilen eğitim niteliği de farklılık gösteriyor. Bunun yanında devlet okullarıyla özel okullardaki öğretmenlerin ve öğrencilerin farklılığı bulunmuyor. Hepsi aynı beyne ve kapasiteye sahip. Mesela devlet okullarındaki her türlü araç gereç devletin kısıtlı bütçesiyle karşılanıyor. Bunlar verilen eğitimi farklılaştırıyor. Ayrıca özel okullardakiler ortaöğretimin başından itibaren ve lisedeyken takviye ders alıyorlar. Oysa devlet okullarındaki öğrencilerin maddi olarak böyle bir imkanı olmuyor. Devlet kendi kurumundaki eğitimi yetersiz görüyor ki dershaneler açılıyor.

Devlet okulundaki pek çok öğrenci okuldan sonra ailesine maddi gelir sağlamak için birçok yerde çalışıyor. Marketlerde kasiyerlik, ofis boyluk yapıyorlar ve tekstil atölyelerinde çalışıyorlar. Şöyle bir bakarsanız özel okullarda okuyan öğrenciler oldukça sağlıklı görünüyorlar. Oysa devlet okulundaki öğrenciler fiziki gelişimi yeterli olmayabiliyor. Özellikle gelişim çağında beslenmenin önemi çok büyük. Ayrıca iki okul arasındaki öğrencilerin dünyayı algılayış biçimi çok farklı oluyor. Özel okullarda okuyan öğrenciler yaz tatilinde bir yerlere gidiyorlar. Oysa devlet okulunda okuyanlar çalışmak zorunda kalıyorlar. Böyle öğrencilerin dershanelere gitmesi mümkün değil. Doğal olarak ÖSS sınavını kazanmaları da çok zor oluyor."

DERSHANE ŞART

ÖZDEBİR (Özel Dershaneler Birliği) Yönetim Kurulu Üyesi, ÖZDEBİR'in Yan Kuruluşu ÖZDAŞ (Özdebir Yayıncılık A.Ş.)'ın Yönetim Kurulu Başkanı, Matematik Öğretmeni Vedat Kölan: "Eğitimde eksiklik yok. Sınav sisteminde eksiklik var. Lise son sınıftaki öğrenciye türevi öğretiyorsunuz ama sınavda sormuyorsunuz. ÖSS'yi kazanmak için daha önce gördüğü derslere hazırlanmak zorunda kalıyor. 3 saat 10 dakikalık bir sınavla çocuğun kaderini değiştiremezsiniz. Çocuk lise1'de 3'te ve 4'te sınav yapmalısınız. Her yıl sonunda sınav olmalı ve öyle hazırlanmalı. Türkiye genelinde 3100 dershane var. (ÖZDEBİR'in bağlı olduğu 850 tane dershane bulunuyor.) Bunun içinde ÖSS, LGS ve takviyeler bulunuyor. Bunlara toplam 675 bin öğrenci gidiyor. 400 bin öğrenci ÖSS için dershaneye gidiyor. Yaklaşık1.5 milyon öğrenci ÖSS'ye girecek ve bunun 500 bini ÖSS'yi kazanabilecek. Esas eğitim yeri okuldur. Dershaneler alamadığı bilgileri tamamlıyor. Sınav sistemini öğretir ve öğrenciye yorum açar. Bunu okullarda yapamazlar. Çünkü zaman yoktur. Yorum açmak için bol bol test çözdürmeleri gerekir. Maddi olarak Türkiye genelinde dershane fiyatları yıllık olarak 1.5 milyar liradır. Doğuda ortalama 800 bin liradır. İstanbul'da en fazla 2.5 milyardır. Ortalaması ise 1.5 milyar liradır. Öğrencinin dershaneye gidememesi durumunda kendi kendine çalışıyorsa yapabileceği en iyi şey. Bol bol test çözmesi gerekir. Hele ki sınava 1.5 aylık bir süre kalmışken konu öğrenmeye kalkmasın bol bol test çözsün."

ÖĞRENCİLER YÖNLENDİRİLMELİ

İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel EĞitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ümit Davaşlıgil ise ülkemizde eğitim ve öğretimin sağlıklı işlememesinden bahsetti. Davaşlıgil şu açıklamalarda bulundu: "Hiçbir ülkede lise mezunlarının % 100'ü üniversiteye devam etmemektedir. Ancak çoğu yabancı ülkede eğitim sistemi içindeki çeşitli eğitim düzeylerinde yapılan yönlendirmelerle kimlerin üniversiteye devam edeceği, kimlerin meslek okullarında öğretimlerini sürdüreceği belirleniyor. Bizim ülkemizde ise daha henüz böyle bir yönlendirme yok. ÖSS sınavını kazanan öğrenci sayısı yüzdesinin küçük olmasının nedenlerinden biri de bu, ama tabii ki tek nedeni değil. Nedenlerden bir diğeri de okullardaki eğitim-öğretimin sağlıklı işlememesi. Öğrencilere eğitim fırsatı eşitliğini sağlamak için devlet ve özel okullardaki eğitim-öğretimi geliştirmek, en azından dershanelerdeki düzeye getirmek gerekiyor. Bunun için de, öğrencilerin bilgiyi tam olarak kazanmalarını sağlamak için kitle halinde eğitimden vazgeçip, sınavlarla öğrencilerin belli bir üniteyle ilgili eksikliklerinin belirlenip ortak özellikler gösteren öğrenciler gruplar oluşturarak ek zaman süresi içinde bu yönde öğretim vermek olabilir. Bu ek zaman okullarda kurslar şeklinde yapılabilir. Genelde okullarda hafta sonu kurslar yapılmaktadır, ancak ihtiyaçlar belirlenmeden kitle eğitimi şeklinde yapıldığı için, pek etkili olmamaktadır. Ayrıca mevcut öğretmenlerin yeni öğretim yöntemleri, yeni modeller hakkında bilgilerini tazelemeleri için hizmet-içi eğitme tâbi tutulmaları gerekebilir."

O KADAR PARAYI VERMEK ÇOK ZOR

Hasköy Günerakın Lisesi'nde okuyan öğrenciler ise sınav sistemiyle okul müfredatının aynı olmadığını ve bu yüzden sınava hazırlanmakta olduklarını söylediler. Dershaneye gitmek ise onların aileleri için büyük maddi külfet.

d.b.tercüman

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber