Hanefi Bostan: 'Hükümet; iş güvencemizle uğraşma, ekonomik koşullarımızı düzelt!'

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı M. Hanefi Bostan, Devlet Memurları Kanunu'nun değiştirileceğine ilişkin iddialarla ilgili olarak, değişiklikle iş güvencesinin kaldırılmak istendiğini ileri sürerek, ?Hükümet; iş güvencemizle uğraşma, ekonomik koşullarımızı düzelt!? diye tepki gösterdi.

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 13 Ağustos 2012 21:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bostan yaptığı açıklamada, ?Bugün basında yer alan haberlere göre Hükümet, önümüzdeki yılda Devlet Memurları Kanunu'nu değiştirerek bir dizi yenilik yapacağını duyuruyor. Haberde sıralanan düzenlemelerin çoğunluğu asıl maksadı gizleyememekte. Hükümetin asıl maksadı 657'deki iş güvencesini kaldırmaktır. Nitekim artık bu niyetlerini de gizlemiyorlar. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kaynaklı gazete haberine göre "Devlet memurluğundaki ?ömür boyu iş garantisi' anlayışına son verilecek" miş!? diyerek basında çıkan haberler üzerinden hükümete tepki gösterdi.

Bostan, ?Ancak Sosyal Devletin gereklerinden biri çalışanların iş güvencesini sağlamaktır. Ülkemiz imzaladığı uluslar arası sözleşmelerde iş güvencesini koruyacağını taahhüt etmiştir. Bugün gelinen nokta abesle iştigalden başka bir şey değildir. Hükümet memurun ekonomik koşullarını düzeltecek yerde, memuru işsiz bırakmak ya da siyasi tahakküm altına almakla uğraşıyor. Bu iki fiil de hem inançlarımız ve hem de insan hakları evrensel beyannamesine aykırıdır? dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın açıkladığı fitre miktarları üzerinden eleştirilerini sürdüren Bostan, ?Kamuoyumuzun bildiği üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, ülkemizin sosyo-ekonomik durumu ve bir kişinin günlük asgari gıda ihtiyacını göz önünde bulundurarak fitre miktarını 8.50 TL olarak belirledi. Dünyanın en büyük 17. ekonomisi ve kişi başına düşen milli gelirin 10.400 Dolar olmasıyla övündüğümüz ülkemizde, bu durumu, çalışanların ekseriyetinin aldığı aylık ücretle mukayese ettiğimizde halimiz ortada!. Ülkemizde asgari ücretin 739,80 TL, aile yardımı dahil en düşük dereceli memur maaşının 1.762 TL olduğunu düşünürsek; Diyanet İşleri Başkanlığı'nın belirlediği fitre miktarı, gelir adaletsizliğine çok aleni bir şekilde işaret etmektedir? şeklinde ifade kullandı.

Bostan, ?Eşi çalışmayan ve iki çocuklu bir aileyi düşünelim: Fitre hesabıyla bu ailenin günlük asgari gıda harcaması: 8,50 x 4 : 34 TL. Yani karınlarını doyurabilmeleri için aylık 1.020 liraya ihtiyaçları var. Aylık ulaşım giderleri (İstanbul Belediyesi mavi kart fiyatlarına göre 1 tam 2 öğrenci): 240 TL (ki, bu hesap; evdeki hanımın hiç otobüse binmemesi için düşünülmüştür). Ortalama ev kirası da aylık 500 TL diyelim? Gıda + Ulaşım + Kira : 1760 TL. Memurun kurum servisi ile işe gittiğini, öğrencilerin de yaya olarak okula gittiğini düşündüğümüzde aylık masraf 1520 TL'ye inmektedir. İşte halimiz...? diye konuştu.

Hükümetin sanal rakamlar üzerinden politika ürettiğini ileri süren Bostan, ?İnsanca yaşamak için zaruret duyulan temel harcamalar (eletrik, su, doğalgaz, telefon vs.), çocukların harçlıkları, işyerindeki çay-simit ücretleri, apartmandaki aidat paraları, kurs ücretleri, okul aidatları,... vs. da aylık harcamalarımızın cabası! Şimdi asgari ücretlinin ve memurumuzun bu koşullarda hayatını idame ettiriyor olmasını mucizeyle mi izah edeceğiz? Hükümetimizin işte bu gerçeklerden hareket ederek ve sanal tablolarla değil çalışanların yaşadıklarından yola çıkarak ekonomi politikalarını oluşturması gerekir. Çalışanları, bırakın yoksulluk sınırını, neredeyse açlık sınırına mahkum eden bir ekonomi anlayışıyla ülkede huzuru yakalamak mümkün müdür? Bütün bu gerçekleri görmezden gelen Hükümet, bunları bir yana bırakmış şimdi de kamu çalışanlarının iş güvencesini nasıl ellerinden alırım hesabı yapmaktadır? diye ifade etti.

Bostan sözlerini şöyle sürdürdü:

?Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim-Sen olarak; Hükümeti, memur düşmanlığını bir yana bırakmaya, devlet memurlarının da vatandaşı olduğunu hatırlamaya ve öncelikle kamu çalışanlarının insanca yaşayabileceği ekonomik imkânları sağlamaya davet ediyoruz. Kamu çalışanlarına da çağrımız odur ki; hızla yaklaşan tehlikeyi fark edin artık! Bana bir şey olmaz vurdumduymazlığından sıyrılın! Bir sabah uyandığınızda aynen Tekel işçileri gibi kapı önüne bırakılabileceğiniz bir düzenlemeyle karşılaşabilirsiniz. Bu süreçle mücadele etmenin tek yolu da sendikal mücadeledir. İlkeli ve onurlu sendikal mücadele!?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber