İşe başladığımda '8 sekreterin var' dediler. İşte bu yüzden özelleştirilmeli!
Koltuğa oturur oturmaz ilk şoku yaşamış. Öğrenmiş ki, tam 8 sekreteri var!
"Ne yapar bunlar?" diye sormuş, cevap yok! Hemen altısına yol vermiş...
Sonra Meclis'ten telefonlar yağmaya başlamış. Hoş beş derken "Şu adamı
işe alın." İşin kötüsü üç partili koalisyon var. Bir alo DSP'den, bir alo
MHP'den, bir alo ANAP'tan... Listelerin biri geliyor, biri gidiyormuş..
Hiç amasız, lakinsiz "Erdemir özelleştirilsin" diyor. Zira o yıllar
boyu kamu işletmelerinde yöneticilik yapmış. Tam 25 yılını Netaş'a vermiş. Hatırlayacaksınız,
Netaş Avrupa Kalite Ödülü'nü onun döneminde almıştı... Ardından Vestel'e geçmiş.
ANAP-DSP-MHP koalisyonu döneminde, 1998'de de Erdemir'in başına atanmış. Ve
genel müdürlük koltuğuna oturur oturmaz ilk şoku yaşamış. Öğrenmiş ki, tam 8
sekreteri var! "Ne yapar bunlar?" diye sormuş, cevap yok! İkisi Ankara'da,
biri Zonguldak'ta... Hemen altısına yol vermiş...
Adeta siyasi partilerin oyuncağı olmuş!
Sonra birden çok sevildiğini fark etmiş... Meclis'ten telefonlar yağıyormuş.
Hoş beş derken "Şu adamı işe alın." İşin kötüsü üç partili koalisyon
var. Bir alo DSP'den, bir alo MHP'den, bir alo ANAP'tan... Listelerin biri geliyor
biri gidiyormuş. "Önceleri ne yapacağımı şaşırdım" diyor Argun...
Mecbur çekmeceye koyup sonra aralarından işe yararları seçiyormuş! Bazı taleplere
hayır demiş, az daha canından oluyormuş... DYP'den bir milletvekili gelip makamında
silahı dayamış Argun'a... Şimdi anladınız mı neden amasız, mamasız "Erdemir
tabii ki özelleştirilmeli" dediğini...
* Sizin Erdemir'in tarihinde özel bir yeriniz var. Özel sektörden kamuya geçen
ilk genel müdürsünüz. Nasıl oldu da bu göreve geldiniz?
Uzun hikâye! Ama Erdemir'e genel müdür siyasi iradeyle gelir. Eğer siyasi irade
sizi istemiyorsa asla genel müdür olamazsınız... Dolayısıyla o zamanki Başbakan
da Mesut Yümaz'dı. O istedi...
*Peki göreve geldiğinizde nasıl bir tabloyla karşılaştınız?
İlk gün, işe gittim. "Sekiz tane sekreteriniz var" dediler.
* Nasıl olur?
Ben de aynı şeyi sordum. "Efendim, Ereğli'de üç tane var, Ankara'da iki"
diye saymaya başladılar. Gerçekten sekiz sekreter var. Her gelen iktidar adamını
yerleştirmiş, böyle olmuş. "Hep tek sekreterle çalıştım. Bana biri yeter,
diğerlerini çalıştıracak başka yerler bulun ya da emekliliği geleni emekli edin"
dedim.
* Bire indirebildiniz mi peki?
Yok. İkiye indirdik... Erdemir'i siyasi partilerin oyuncağı olmaktan çıkartmak
için özelleştirmeniz gerekiyor. Başka yolu yok. Ben Erdemir'de bunu yaşadım.
Göreve başladığımda üç parti koalisyonu vardı. Bu daha da kötüydü. Çünkü ANAP,
DSP ve MHP'den ayrı ayrı geliyordu talepler...
* Ricada mı bulunuyorlardı... Yoksa 'emir mi?' diye sorsam...
Rica değil... Yanlış anlamayın, partilerin genel başkanlarından değil ilçe başkanlarından
geliyordu talepler. Her gün onar kişilik
listeler gelirdi. Partinin ilçe başkanı gelip ziyaret eder, liste bırakır...
Onun haberini alır almaz diğer partiler damlar, "Vay efendim. O geldi,
ne istedi, ne verdiniz? Biz de aynısını isteriz" derdi. Ben de bu listeleri
alıp doğruca çekmeceme koyardım...
* Yani bu listelerin içinden kimseyi işe almadınız mı?
Almıyor değildim. İçlerinde gerçekten kalifiye personel varsa onları alıyordum...
* Peki ihtiyacınız var mıydı?
Yoktu da ayrıca.
Milletvekili 'Bu işçiyi müdür yap!' diye alnıma silah dayadı
* Bakan torpili olmayan Erdemir'e giremezmiş. Doğru mu?
Eskiden öyle değildi. Vallahi bir gün bir milletvekili geldi. "Bu işçiyi,
müdür yapacaksın" dedi. "Nasıl?" dedim. "Müdür yapacaksın
işte!" dedi. Adam milletvekili... Cebinde silah...
* Kim? Koalisyondan bir milletvekiliydi herhalde...
Yok. İsmini falan söyleyemem. Muhalefetten bir milletvekiliydi. DYP'liydi...
Ama gücü olan bir milletvekiliydi... Geldi karşımda oturdu. Beni resmen tabancayla
tehdit etti. Bu konuyu çok açık yazmayın, başım derde girer...
vatan