Ne iş olsa yaparım dönemi bitiyor

Haber Giriş : 05 Aralık 2005 00:36, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Avrupa Birliği, iş yaşamının yazılı olmayan kurallarını değiştiriyor. Bu süreçte avukatlar, sağlıkçılar, çevre uzmanları ve ziraat mühendisleri 'AB torpilli' meslekler olacak.

AB'ye uyum sürecinde bazı mesleklerin cazibesi daha da artacak. Ancak eğitimin AB düzeyine getirilmesi ve üniversitelerin denklik sorununu çözmesi gerekiyor. Aksi durumda tersine göç Türk çalışanların korkulu rüyası olacak.

Değişen yasalar ile birlikte her meslek grubunun içinde yaşadığı koşulların değişmesi anlamına geliyor. Çünkü yasayı çıkardıktan sonra uygulamak için ona uygun kadroların oluşturulması gerekiyor.

Kim nasıl etkilenecek?

Serbest meslek sahipleri olarak sınıflandırılan zanaatkarlar değişimden en fazla etkilenecek kesimlerin başında geliyor. "Atadan ya da ustadan" öğrendikleri mesleklerini yapamayacaklar çünkü ayakkabı tamirciliğinden boyacılığa, elektrikçiden tesisatçıya kadar tüm zanaatkarların sertifika sahibi olması gerekecek. Meslek kuruluşlarının ya da kamunun açtığı sertifika programlarını bitirip meslek odasına üye olup belge almayanlar mesleklerini icra edemeyecek. Bu nedenle para kazanıp yaşamını devam ettirmek isteyen herkesin eğitim alması ön koşul haline gelecek. Bu durum şu anda bu tür meslekleri icra edenler açısından 'sorun' olarak görülse de hem yapılan işin kalitesini hem de hizmet alan ile verenin birbirlerine karşı sorumlu davranmalarına yol açacak. Müzakere sürecinde hatta tam üyelik gerçekleştiğinde de en çok ihtiyaç duyulacak meslek grubunun başında avukatlar yer alıyor. Değiştirilmesi gereken yasaların yanı sıra ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkların çözümünde de avukatlara önemli bir görev düşecek. Ancak, avukatların bu değişimden olumlu olarak yararlanabilmeleri için AB hukukuna hakim ve bir ya da birkaç yabancı dil bilmesi gerekecek. AB uzmanları, avukatların bu süreci hazırlık dönemi olarak kullanmalarını öneriyor.

Mühendislere olan ilgi artacak

Uyumun en sancılı olması beklenen bölümü tarım ve hayvancılık. Milyonlarca kişinin hayatını etkileyecek düzenlemeler veterinerlere ve ziraat mühendislerinin yaşamını olumlu yönde etkileyecek. Daha bilimsel yöntemlerle yapılacağı için üretimin her aşamasında konunun uzmanları görev yapacak. Yine bu dönemde hayvanların refahı, beslenmesi, taşınması, sağlığı gibi başlıklarda uzmanlaşmış veterinerler hekimlere gereksinim duyulacak. Özellikle gıda ve çevre mühendislerinin istihdam alanları artacak. Gıda hijyenine önem veren AB hukuku, tüm yiyeceklerin üretim aşamasından satış noktasına kadar kontrol altında olmasını sağlayacak yükümlülükler getiriyor. Bu da denetimleri yapacak daha fazla gıda mühendisine ihtiyaç olacağını anlamına geliyor. Aynı durum veteriner hekimler için de geçerli, özellikle et ve et ürünlerinin hazırlanması, dağıtımı konusunda denetim ve kontrol görevi üstlenecek ve bu konuda uzmanlaşmış veteriner hekimlere ihtiyaç duyulacak.

Yatırımlar istihdama yansıyacak

Bu gelişmeyi yaşamaya başladık bile. Müzakere tarihinin alınması ile dünyanın farklı yerlerinden farklı alanlarda yatırımları olan uluslararası gruplar Türkiye ile ilgilenmeye başladı. Doğrudan yatırım, satın alma ya da birleşme şeklinde gerçekleşen bu yatırımların gelecek yıllarda daha da artması bekleniyor. Bu da her alanda uzmanlaşmış kalifiye eleman ihtiyacı anlamına geliyor. Bu süreçte bankacılık, perakende turizm ve sağlık öne çıkan sektörler olarak gösteriliyor. Türkiye'de eğitimli ve deneyimli çok sayıda bankacıya sahip, bu alanda herhangi bir sıkıntının yaşanması beklenmiyor. Özellikle 2001 krizinde işsiz kalan deneyimli bankacıların yanı sıra üniversitelerin ekonomi bölümlerinden mezun çok sayıda genç bankacı bulunuyor. Bu alandaki eğitim sisteminin de herhangi bir sorunu görünmüyor. Perakende alanında ise oldukça büyük bir açık söz konusu. Organize perakendenin emekleme dönemini yaşadığı Türkiye'de bu alanda eğitim almış ara kadrolara ihtiyaç var. Çeşitli meslek kuruluşları ve özel sektörün sorumluluk üstlendiği eğitim sertifika programları bu alanda oluşabilecek açığı kapatmak için eleman yetiştirmeye hız vermiş durumda. Birkaç yıl içinde bu sayının artması bekleniyor.

Sağlık ve turizmde sorun yok

En sorunsuz alan ise sağlık olarak görünüyor. Gerçi sağlık sisteminin altyapısının yeniden düzenlenmesi gerekiyor ancak sağlık personeli bu durumda olumlu etkilenecek. Gerekli altyapının varlığı ve ucuzluk nedeniyle yabancı yatırımların bir bölümünün sağlık alanında olması uzmanların öngörüleri arasında yer alıyor. Bu da sağlık personeli (doktor, hemşire, hasta bakıcı, laborant) için yeni iş alanları anlamına geliyor. Ancak bu alanda çözülmesi gereken sorunlar var. Öncelikle ara kademe sağlık personeli yani hemşire, sağlık memuru, teknisyen gibi kadroların mesleki tanımlarının yapılması, görev ve sorumluluklarının belirlenmesi gerekiyor. Ortaöğretim sonrası eğitim veren meslek okullarının ise kapatılarak lisans ve ön lisans eğitimine öncelik verilmesi isteniyor. Doktorlar için de buna benzer bir tehlike var; doktor mezun eden üniversitelerin AB'ye akredite olmaları gerekiyor; akredite olmayan üniversitelerden mezun olanlar hem Türk hem de yabancı meslektaşları karşısında dezavantajlı duruma düşecekler. Sağlık ve turizmi bir arada yaşandığı yaşlılara yönelik kaplıca gibi tedavi amaçlı turizmin ivme kazanması da beklentiler arasında yer alıyor. Bu da hem turizm hem de kara, hava ve deniz ulaşımında çalışacak mesleklerin ön plana çıkacağı ve bu alanda çalışacak kişilere ihtiyaç duyulacağı anlamına geliyor.

Çevrecilere gün doğdu

AB sürecinden en olumlu etkilenecek kesimlerin başında çevre ve AB uzmanları geliyor. Çevre konusunda oldukça katı uygulama ve standartları olan AB'ye uyum için Türkiye'nin 30 ila 60 milyar dolar seviyesinde yatırım yapması gerekiyor. Sokakların düzenlemesinden, en küçük üretime kadar her alanda çevrenin ilk sırada olduğu AB sürecinde çevre mühendislerinden, ara kadrolara kadar (atık uzmanı, teknisyeni vs...) çok sayıda yeni kadroya ihtiyaç olacak. Gelecek 10 yıl boyunca en önemli mesleklerden biri AB ile ilgili uzmanlık konularında ortaya çıkacak. Farklı alanlarda AB uygulamalarına hakim, belirli konularda ise uzman kişilere özellikle uyum sürecinde her kesimin çok ihtiyacı olacak.

Her dilde tercümana ihtiyaç var

Her ne kadar AB ile iletişim İngilizce sürdürülüyor olsa da AB'ye ülkelerin dilleri resmi dil olarak kabul ediliyor. Şu anda AB kadrolarında çalışanların önemli bir bölümünü tercümanlar oluşturuyor. Şu anda Türkiye'de uluslar arası standartlarda simultane çeviri yapan kişi sayısı 150'yi bulmuyor. Bu nedenle AB terminolojisine uygun çeviri yapan kişilere her dönem ihtiyaç duyulacak.

"Tersine göç olabilir"

Can Baydarol/AB uzmanı.

"Dikkat edilmesi gereken çok başlık var. Bölgesel istihdam politikalarına öncelik verilmesi gerekiyor. Uyum sürecinden etkilenecek kesimlerin bu süreyi sorunsuz getirmesi için planlamalar şimdiden başlamalı. Bu da her kuruma görev düştüğü anlamına geliyor. Örneğin alınan bazı diplomalar geçerli olmayacak. O yüzden tüm üniversiteler dünya çapında kabul edilebilir diplomaları nasıl vereceklerini düşünmeli. Özellikle eğitim sisteminin AB ile aynı standartlara kavuşturulması gerekiyor. Eğer hazırlık sürecini gerektiği gibi yapamazsak bazı sonuçlara da katlanmamız gerekecek. Örneğin işçilerin serbest dolaşımı söz konusu olduğunda tersine göçle karşılaşabiliriz. Her meslek dalında Avrupalının Türkiye'de çalıştığını hatta tercih edildiğini görebiliriz".

"Okullar akredite olmak zorunda"

Prof. Dr. Tahsin Yeşildere/İst. Veteriner Hekimler Od. Bşk..

"Veteriner hekimler AB sürecinden olumlu etkilenecek ancak çözülmesi gereken sorunlar var. Türkiye'de veteriner hekim yetiştiren üniversitelerin AB'ye akredite olması gerekiyor. Türkiye'deki 21 fakülteden üçü başvuruda bulundu ve hepsi ret yanıtı aldı. Kriterlere yakın olan tek okul Ankara Üniversitesi çıktı. Eğer akreditasyon sağlanamazsa yeni alanlar bizim için bir anlam ifade etmeyecek. Yabancı veterinerlerin Türkiye'de çalışması gündeme ve tercih edilmesi gündeme gelebilir. Oysa AB'ye uyum sürecinde özellikle hayvancılık politikaları veteriner hekimlerin önemini artıracak. Hayvanların beslenmesi, nakli, refahı gibi başlıkların yanı sıra et ve et ürünlerinin üretiminden satış noktasına kadar olan sürecinde veteriner hekimler denetim rolü üstlenecek. Kurulacak çok sayıda kurulda görev yapacaklar. Elbette bu belirli alanlarda uzmanlaşmayı da getiriyor. Meslek içi eğitimlere ağırlık verilecek ve okuyan araştıran veterinerlerin sayısı artacak. Ancak tüm bunların olabilmesi için üniversitelerin verdiği eğitimin kalitesini artırması ve akreditasyonu sağlaması şart".

"Sosyal alanlara ilgi artacak"

Tulu Gümüştekin/ CPS Yön. Kr. Bşk..

"Türkiye'deki istihdam piyasası ve istihdamın dağılımı, AB ülkelerinden bazı farklılıklar gösteriyor. En önemli farklılık, tarım kesiminde çalışan ve çok yüksek bir yüzde oluşturan niteliksiz işçi sayısının yüksekliği. Türkiye, AB sürecinde ilerlediği ve büyümesini istikrarlı bir biçimde sürdürdüğü koşullarda, orta vadede önemli bir istihdam değişikliği yaşayacak. Bu değişiklik temel olarak yüksek nitelik isteyen hizmet sektöründe talep artışı, sanayi sektöründe talebin giderek daha fazla nitelikli işçiye yönelmesi, tarım sektöründe ise ciddi daralma demek. Bütün mesleklerde aranılacak olan yeni niteliklere dikkat çekilmesi gerekiyor. En önemlisi, yabancı dil eğitiminin ve bilgisinin giderek yaşamsal bir önem kazanacağıdır. Bazı alanlarda, örneğin sosyal yardım hizmetleri gibi gerek kamu, gerek yerel yönetim veya sivil toplum şemsiyesi altında çok geniş yeni imkanlar doğacak. Kendi alanımla ilgili olarak, giderek büyük şirketlerden orta boy şirketlere doğru uzanan bir yelpazede daha fazla danışmanlık, stratejik partner arama gibi girişimler artacaktır.

Sabah

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber