AKP vetoya uydu, avukatlıktan hakimliğe geçişte sınav şartı kaldırıldı

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderdiği Hakimler ve Savcılar Kanunu, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.

TBMM Adalet Komisyonu'ndaki iade gerekçeleri doğrultusunda yapılan değişiklikle kabul edilen yasada, avukatlık mesleğinden hakim ve savcı adaylığına geçmek isteyenlerden, "mesleklerinde fiilen en az 3 yıl çalışmış, 35 yaşını doldurmamış ve kendi aralarında yapılacak olan yazılı sınav ve mülakatta başarılı olma" koşulu, yasadan çıkarıldı. CHP Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç, Adalet Komisyonu'nda yasanın yeniden görüşülmesi sırasında, avukatlıktan hakim ve savcılığa geçişle ilgili maddenin çıkarıldığını ve bu geçişlerle ilgili artık sadece Adalet Bakanlığı bürokratlarının yetkili konuma getirildiğini söyledi. Bu uygulamanın yargının siyasallaşmasına katkı yapacağını ifade eden Kılıç, "Tarafsız yargı herkese birgün lazım olacak, o nedenle yargının siyasallaşması kimsenin işine yaramaz" dedi. Konuşması sırasında AKP sıralarından, "Moğoltay'ı unuttunuz mu" şeklinde laf atılması üzerine Kılıç, "Yanlış, yanlışla telafi edilmez, biz doğru da buluşalım" diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e, Anayasa'nın 138. maddesini hatırlatarak, "Adalet Bakanı'nın hükümet sözcüsü olması yanlıştır. Bu konudaki görüşünüzü öğrenmek istiyorum" şeklinde soru yöneltti. Çiçek, bakan olarak 2 görevi birarada sürdürmenin zorlukları olduğunu ancak kendisinin bu görevlerini Anayasa'nın 138. maddesini dikkate alarak yerine getirdiğini söyledi.

Görevinin "Yargının Başı" ifadesini tam olarak karşılamadığını, Türkiye'de askeri yargı, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay'ın başkanları ile temsil edildiğini ifade eden Çiçek, tüm yargının bir çatı altında toplanmasının doğru olacağını belirtti. Çiçek sözlerini, "Hassasiyetinize teşekkür ediyorum ve değerlendirmelerinizi belirli ölçülerde paylaşıyorum" diye tamamladı. Şahsı adına söz alan DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan da Başbakanın TÜSİAD'a yönelik suçlamalarının yargıya müdahale anlamına geldiğini ileri sürerek, "Başbakan konuşunca, Abdullah Gül konuşunca suç olmuyor. TÜSİAD konuşunca suç oluyor" dedi.